Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/474 E. 2022/711 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C… 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN
T.C.

2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/474 Esas
KARAR NO : 2022/711

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI …

DAVALI : …
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/06/2022
KARAR TARİHİ : 02/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan tazminat (haksız fiilden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, dava konusu… parsel sayılı taşınmazların davalı İdare tarafından müvekkile satıldığını, satım bedelinin tümünün peşinen ödendiğini, ancak daha sonra davalı idarenin … … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/362 Esas sayılı dosyasında dava açarak Özelleştirme Kanunu’nun 37.maddesi bahane edilerek taşınmazların tapu kaydını iptal ettirdiğini ve taşınmazların davalıya iadesine karar verildiğini, müvekkilin taşınmazların alınması için bir takım masraflar yaptığını, kredi kullandığını, bunun faizini ödemek zorunda kaldığını ve taşınmazların elinden çıkması sebebiyle karlı bir yatırımdan mahrum olduğunu ileri sürerek ve ıslah isteminde bulunarak tapu kayıtlarının iptali nedeniyle uğradığını bildirdiği 333.426.000,00 TL zararın temerrüdün gerçekleştiği 24/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans oranında temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın devrine ilişkin işlemin Danıştay … Dairesi’nin 2007/5183 Esas ve 2011/1862 Karar sayılı ilamıyla mülkiyetin devri suretiyle özelleştirme yapılmasının mümkün olmadığından bahisle iptal edilmesi üzerine, taşınmazın tapu kaydının iptali için müvekkil tarafından Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada tapu iptal ve tescil davasında kabul karar verildiğini, davalının masraf talebine ilişkin davasının ise açılmamış sayıldığını, verilen kararın 23/05/2018 tarihinde kesinleştiğini, ancak mülkiyetin müvekkil kuruma geçmediğini, taşınmaz üzerinde ipotek ve kamu kurumlarının hacizlerinin bulunduğunu, mülkiyet ve zilyetliğin halen davacıda olduğunu, davacının ticari faaliyetine devam ettiğini, taşınmazların rıhtım ve iskele vasfında olduğunu, üzerinde başkaca şekilde tasarruf edilmesinin mümkün olmadığını, arsa niteliğinde bulunmadığını, bu sebeple talep edilen tazminatın fahiş olduğunu, ayrıca davacının basiretli tacir gibi davranması gerektiğini, bu yükümlülüğe uygun davranmadığını, yargı kararı doğrultusunda iptal işlemi gerçekleştiğinden müvekkile kusur atfedilmesinin mümkün bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
KANITLAR: Dava, öncelikle … 15. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılmış, anılan Mahkemenin 21/01/2020 Tarihli, 2018/382 Esas-2020/72 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, bu kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, … BAM 22. HD’nin 24/02/2022 Tarihli, 2021/1637 Esas-2022/176 Karar sayılı kararı ile, uyuşmazlığın tacirler arası satımdan kaynaklandığı, ticari dava niteliğinini bulunduğu ve ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle yerel mahkemenin karar kaldırılmış, görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzii edilmiş ve yukarıdaki esasına kaydedilmiştir.
Dava konusu taşınmazların tapu kayıtları ile çapları getirtilmiştir.
Taşınmazların Zeytinburnu Belediyesinden imar durumu sorulmuş, Liman Uygulama İmar Planı sahasında kaldıkları bildirilmiştir.
Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/175 Esas-2016/268 Karar sayılı kararı celbedilmiş, taraflar arasında davanın görüldüğü, uyuşmazlığa konu taşınmazların, idare mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen mahkeme kararlarına uyulmayarak mevzuata aykırı şekilde satışın yapıldığı, taşınmazların işbu davanın davacısı adına tescil edilmesinin yolsuz tescil oluşturduğu, karşı davanın yenilenmediği gerekçesiyle taşınmazların tapu kayıtlarının iptallerine, işbu davanın davalısı adına tesciline ve karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın 17/04/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf, 18/04/2018 tarihli ve 05059 yevmiye numaralı ihtarnamesi ve eklerini sunmuştur.
Taraflar arasındaki yazışma örnekleri ibraz edilmiştir.
Talimat mahkemesi kanalıyla taşınmazlar üzerinde harita mühendisi, inşaat mühendisi ve gayrimenkul değerleme uzmanından oluşturulan bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif icra edilmiş, anılan bilirkişi kurulunca düzenlenen kök ve ek raporda; taşınmazların tapu kayıtlarını incelediklerini, çaplarını zemine uyguladıklarını, taşınmazların liman sahası içerisinde kaldıklarını, kısmen yol olarak kullanıldığını, sunulan değerleme raporunu da incelediklerini, alanlarını ölçtüklerini, 48 parsel numaralı taşınmazın denize sıfır konumunda olduğunu, yakın çevrelerinde sahil yolu, balıkçı barınağı, akaryakıt istasyonları, oteller v.s bulunduğunu, ana yollara belediye ve kaymakamlığa yakın olduğunu, yol, su elektrik dahil olmak üzere her türlü kamusal hizmetten yararlandıklarını, içerilerindeki yapıları ve oluşumları belirlediklerini, vergi değerini tespit ettiklerini, piyasa araştırması gerçekleştirdiklerini, emsal taşınmazlarla karşılaştırma yaptıklarını, TÜİK ve Yi-ÜFE verilerini dikkate aldıklarını, taşınmazların arsa değerlerinin toplamının mahkeme kararının kesinleştiği 17/04/2018 tarihi itibariyle 333.426,000,00 TL, işbu dava tarihi itibariyle 356.559.452,00 TL, yapılarla birlikte değerlerinin toplamının mahkeme kararının kesinleşmesi tarihi olan 17/04/2018 tarihi itibariyle 334.386.070,00 TL, işbu dava tarihi itibariyle ise 357.519.522,00 TL olduğu hususları görüş olarak açıklanmıştır.
GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından davacıya devredilen taşınmazların satışının iptali sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta Zeytinburnu İlçesi, Kazlıçeşme Mahallesi, 773 ada 49 ve 48 parsel sayılı taşınmazların evveliyatında davalıya ait bulunduğu, başka taşınmazlar da dahil olmak üzere satışlarının yapılması için yönetim kurulu kararı alındığı, anılan taşınmazların bu karar kapsamında 19/12/2007 tarihinde davacıya satışlarının gerçekleştirildiği, yapılan ihalenin iptali için devirden önce davalı aleyhine idari yargıda dava açıldığı, taşınmazların devrinin yapılmaması yönünde Danıştay ilgili dairesince yürütmeyi durdurma kararı verildiği, buna rağmen satışın yapıldığı, tescilin yolsuz olduğunun davalının açtığı mahkeme kararı ile sabit bulunduğu, yolsuz tescilin iptali ile taşınmazların davalı adına tescili için açılan davada tesis edilen kararın 17/04/2018 tarihinde kesinleştiği, davacının, tapu iptali nedeniyle oluşan zararın tazmini yönünde davalıya ihtarname keşide ettiği ve 18/04/2018 tarihli ihtarnamenin tebliğini sağladığı hususları uyuşmazlık konusu değildir. Esasen, bu yönler, dosya kapsamıyla da sabittir.
Taraflar arasındaki çekişme, aralarında akdolunan taşınmazların devir sözleşmesinin mahkeme kararı ile iptali sonrasında, davacı alıcının satılanın mülkiyetinin elinden çıkarak tekrar davalı mülkiyetine geçmesi nedeniyle zararın olup olmadığı, varsa miktarı ile davalıdan tazmininin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
İddia, savunma, tapu kayıtları, taraflar arasında görülen tapu kaydının iptali ve tescili davası, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, davalı taraf, mülkiyetindeki bir takım taşınmazların satımına ilişkin olarak yönetim kurulu kararı almış, bu karar kapsamında dava konusu taşınmazları da satışa sunmuştur. Davalının tabi olduğu mevzuata aykırı satış yapıldığı gerekçesiyle davalı aleyhine idari yargıda açılan davada henüz davacıya satışı yapılmayan taşınmazların satışının yapılmaması yönünde yürütmeyi durdurma kararı bulunmasına rağmen satışı gerçekleştirdiği ve satım bedelini tahsil ederek tapuların devrini sağladığı sabittir. Daha sonra satışın mevzuata aykırı şekilde yapıldığı yönünde Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/175 Esas-2016/268 Karar sayılı dosyasında da açtığı dava sonucu taşınmazların davacı adına olan kayıtlarını iptal ettirdiği ve kendi adına tescillerin sağladığı anlaşılmaktadır. Davacı, taşınmazların satım sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle tazminat talep etmiştir. Taraflar arasındaki satım sözleşmesi, başta geçerli şekilde doğmuştur. Davacı, kararlaştırılan satım bedelini ödemiş, davalı da tapuda devirleri sağlayarak tasarrufu işlemi tamamlamıştır. Ancak, davalı, anılan taşınmazların satımı yönünde yürütmenin durdurulması kararı varken mevzuata aykırı şekilde satışı gerçekleştirmiş, bu durumu davacıdan gizlemiş, sonradan da açtığı dava sonucu davacının taşınmazların tapu kayıtlarının iptalini sağlamıştır. Davacının bir kusuru olmaksızın akdin ifası olanaksız hale gelmiştir. O halde, davacının talep edebileceği tazminat, akdin ifasının imkansızlığı nedeniyle gerçek ve güncel zarar olarak değerlendirilmelidir. Başka bir ifadeyle, taşınmazların elinden çıktığı tarih itibariyle mal varlığındaki kayıp, anılan tarih itibariyle güncel değerlerinin karşılığı olmalıdır. Somut uyuşmazlıkta, davalının açtığı dava sonucu tapu iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarih itibariyle taşınmazların mülkiyeti davacıdan çıkmış, davalı mal varlığına geçmiştir. Mahkemenin karar tarihi, mülkiyetin değişikliği bakımından kurucu niteliktedir. Bu kararın tapuda tescili, açıklayıcı özelliktedir. Bu durum karşısında, davacı adına kayıtlı taşınmazların kaydının iptalinin kesinleştiği tarih itibariyle güncel değerlerinin tazminat olarak hüküm altına alınması gerekmektedir. Davacının taşınmazı kullandığı iddiası, bu davanın konusu olmadığından dikkate alınmamıştır. Taşınmazların arsa değerleri, tapu iptal kararının kesinleştiği 17/04/2018 tarih itibariyle bilirkişi kök ve ek raporunda 333.426.000,00 TL olarak tespit edilmiştir. Anılan rapor, mahkememizce dosya kapsamına uygun, bilimsel verilere dayalı ve denetime elverişli kabul edilerek benimsenmiştir. Davalı, kararın kesinleşmesi sonrasında çekilen ihtarname sonrası temerrüte düşürülmüştür. Verilen önel de dikkate alınarak temerrüt tarihinin 24/04/2018 tarihi olduğu sonucuna varılmıştır. Davacı taraf da davalının bu tarih itibariyle temerrüte düştüğünü kabul ederek talepte bulunmuştur. Ancak, kısa kararda dosya kapsamına ve isteme uygun olarak temerrüt tarihi 24/04/2018 kabul edilmesine rağmen tapaj hatası yapılarak “4′ rakamı yerine ‘0’ rakamı basılarak sehven 20/04/2018 yazılmış olduğundan ve bu durum kısa karar gerekçeli karar farkı doğurmayacağından, gerekçeli karar yazımında düzeltilmiştir. Ayrıca, taraflar tacir olup, avans oranında temerrüt faizi talep edilmesinde de bir yanlışlık görülmemiş, talep gibi avans oranında temerrüt faizine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın kabulü ile, 333.426.000,00 TL alacağın 20/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
2-Alınması gerekli 22.776.330,06 TL harçtan peşin alınan 5.695.077,5‬0 TL peşin ve ıslah harcının mahsubu ile bakiye 17.081.252,56‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 3.572.260,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 5.695.077,5‬0 TL peşin ve ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 4.750,8‬0 TL (ilk yargılama gideri, bilirkişi ücreti, posta gideri olmak üzere) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/11/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır