Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/26 E. 2022/618 K. 10.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C… 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.

2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/26 Esas
KARAR NO : 2022/618

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 05/08/2013
KARAR TARİHİ : 10/10/2022
… BAM 31.HD’nin 2021/411 E., 2021/1197 K.sayılı ilamı ile, Mahkememizin 05/02/2021 tarih, 2013/528 E., 2021/76 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiş olmakla;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen 05/08/2013 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Van ili, Erciş ilçesi, ilköğretim okulu inşaatı bünyesindeki laminat parke montajı, kapron ve süpürgelik temini ve montajı işine ilişkin taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, sözleşme konusu işin müvekkili şirket tarafından sözleşmeye uygun olarak ifa edildiğini ve tamamlanan işler karşılığında 13/08/2012 tarih 112406 sıra no’lu 10.509,89 TL bedelli ve 25/12/2012 tarih, 112415 sıra no’lu 112.284,49 TL bedelli 2 adet fatura düzenlendiğini, davalı borçlu şirketin fatura içeriklerine itiraz etmediğini ve kısmi ödemelerde bulunduğunu ancak fatura bedelinin 14.300,00 TL’lik tutarını ödemekten imtina ettiğini, işbu alacağın tahsili amacı ile davalı borçlu şirket aleyhine…23. İcra Müdürlüğü’nün 2013/1506 Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, işbu takibe davalı borçlunun 14/02/2013 tarihinde itiraz etmesi ile takibin durduğunu, itirazın kötü niyetli olarak yapıldığını, açıklanan nedenlerle takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen 19/09/2013 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili firmadan bir alacağı bulunmadığını, müvekkili ile firma arasında Van İli, Erciş ilçesi Afet bölgesi 7.Etap 368 adet konut, ilköğretim okulu ve alt yapı çevre düzenlenmesi inşaatı işinde 368 adet konut ve 11 adet görevli dairesinin laminat, parke, kapron ve süpürgelik temini ve montajı işinin yapılması konusunda 23/07/2012 tarihli sözleşme imzalandığını, davacının iki hak edişinin bulunmakta olduğunu, hak edişlerinin her ikisinden de taşeron namına sözleşme gereği yaptırılan işçilik kesintileri yemek, içme suyu vb gibi kesintiler, şantiye giderlerine katılım payı ve all risk katılım payı adları altında zorunlu kesintilerin yapıldığını, 20.916,48 TL ve 2.481,50 TL olmak üzere bu kesintilerin fatura edilerek karşı tarafa tebliğ edildiğini, davacının işi eksik yapması nedeniyle müvekkili firmanın eksik işleri sözleşmenin ilgili maddesi gereğince İbrahim Köse-Moltek Ltd.Şti.’ye tamamlattırdığını, bu hususun hak ediş ekindeki tutanaklar ile sabit olduğunu, tutanakların davacı tarafça ihtirazi kayıtsız imzalandığını, davacının dava dilekçesinde sadece düzenledikleri faturaları esas aldığını, ancak davacıdan yapılan zorunlu kesintiler bulunduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddine, davacının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Mahkememizin 05/02/2021 tarih 2013/528 Esas ve 2021/76 Karar numaralı kararı ile, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup; taraf vekillerinin iş bu karara karşı yasal süre içerisinde istinaf yasa yoluna başvuru yapmaları neticesinde; … BAM 31.HD’nin 2021/411 E., 2021/1197 K.sayılı ilamı ile,
“Dava, taraflar arasındaki, konusu, Van ili Erciş ilçesi Afet Bölgesi 7. Etap 368 Adet Konut, 32 Derslikli İlköğretim Okulu ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İnşaatı İşi bünyesindeki 368 adet konut ve 11 adet görevli dairesinin laminat parke montajı, kapron ve süpürgelik temini ve montajı işi olan, eser sözleşmesi mahiyetindeki taşeronluk sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağına karşılık düzenlenen fatura bedellerinin tahsili amacıyla davalı hakkında başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Davacı taşeron, davalı yüklenicidir.
Davacı davasında, sözleşme ile yükümlendiği edimleri eksiksiz ve ayıpsız olarak tamamlayarak davalıya teslim ettiğini, bu konuda düzenlenen 13/08/2012 tarihli 10.509,89 TL bedelli ve 25/12/2012 tarihli 112.284,49 TL bedelli iki adet fatura düzenlendiğini, davalı şirketin fatura bedellerine itiraz etmeyerek ticari defterlerine kaydettiğini ve fatura bedellerine karşılık kısmî ödemelerde bulunduğunu ancak bu fatura bedellerinden 14.300,00 TL’lik kısmının ödenmediğini, bakiye iş bedeli alacağının tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takibine davalının haksız yere itiraz ettiğini iddia ederek davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve %20 oranında inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde, 23/07/2012 tarihli taşeronluk sözleşmesi uyarınca sözleşme ilişkisi kabul edilmiş ancak iş sebebiyle iki adet hak ediş düzenlendiğini, hak edişlerin her ikisinden de taşeron namına sözleşme gereği yaptırılan işçilik giderlerine ilişkin kesintilerin, yemek, içme suyu, şantiye giderlerine katılım payı ve all-risk katılım payı adları altında zorunlu kesintiler yapıldığını, kesintilere ilişkin düzenlenen 20.916,48 TL ve 2.481,50 TL’lik faturaların karşı tarafa tebliğ edildiğini, yine davacının işi eksik yapması nedeniyle müvekkili tarafından bu işlerin İbrahim Köse-Moltek Ltd.Şti’ye tamamlattırıldığını, bu hususların hak ediş ekindeki tutanaklar ile sabit olduğunu, tutanakların davacı tarafça ihtirazi kayıtsız imzalandığını, yine 1 nolu hak edişin davacı tarafından ihtirazsız imzalanmışken 2 nolu hak edişe davacı tarafından kesintilerin aynı olmasına rağmen haksız yere itiraz edildiğini, davacının sadece kendi düzenlediği faturaları esas aldığını, ancak davacı hak edişlerinden yapılan zorunlu kesintiler bulunduğunu, bu nedenlerle davacının davalı müvekkilinden alacağı kalmadığını belirterek davanın reddine ve %20 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, taraf ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine ilişkin bilirkişi raporuna istinaden, her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, davalı ticari defterlerine göre davacı şirketin 4.631,40 TL tutarında alacaklı olduğunun anlaşıldığı, davalı şirket tarafından davacının hak edişlerinden yapılan kesintilerin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre yapılabileceği, bu sebeple davalı tarafından davacı hak edişlerinden işçilik giderleri, yemek giderleri, all-risk kesintisi, şantiye giderleri katılım payı adı altında yapılan kesintilerin taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3/L, 3/B, 3/E ve 19/5. maddelerine uygun olduğu, eksik işler sebebiyle dava dışı İbrahim Köse’ye yaptırılan işler için düzenlenen fatura bedelinin de mahsubu gerektiği, bu kesintilerin mahsubu sonucunda davacı taşeronun takip tarihi itibariyle davalı yükleniciden 4.631,40 TL alacaklı olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne ve davacının 4.631,40 TL alacağının…21. İcra İflas Müdürlüğü’nün 2014/7 Esas sayılı dosyasındaki müflis davalı Gestaş İnşaat A.Ş’nin iflas masasına 4.sıra olarak kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin eki sayılan Yapım İşleri Genel Şartnamesi’ne göre yüklenicinin (somut olayda davacı taşeronun) sözleşme kapsamında yaptığı imalâtlarla ilgili olarak talepte bulunabilmesi için söz konusu şartnamenin 40 ve 41. maddelerine göre hakediş raporunun “idareye verilen … dilekçemde yazılı ihtirazi kayıtla” cümlesini yazarak imzalaması gerekir. Yüklenicinin itirazını bu şekilde bildirmediği takdirde hak edişi olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan genel kurallara göre mahkemece hükme esas alınan rapor belirtilen konularda yeterli incelemeyi içermediğinden mahkemece gerekirse yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak kesin hesabın çıkarılması sırasında ara hak edişlere giren imalât kalemleri ve kesintiler yönünden bu hak edişlere itirazın bulunup bulunmadığının incelenip itiraz yok ise davalı yüklenicinin davacı hak edişlerinden yaptığı kesintiler yönünden bu ara hak edişlerin davacı taşeron yönünden kesinleştiği dikkate alınarak sözleşme kapsamına göre davacının takip tarihi itibariyle bakiye hak ediş alacağı konusunda denetime açık inceleme yaptırılarak rapor alınması, usulüne uygun itiraza uğrayan hak edişlerin bulunduğunun kabulü halinde hak edişler davacı taşeron yönünden kesinleşmeyeceğinden davalı yüklenici tarafından davacı taşeronun hak edişlerinden yapılan kesintilere ilişkin davalı yüklenicinin dosyaya sunduğu bilgi ve belgeler değerlendirilerek bu kesintilere ilişkin ödemelerin gerçekten davalı yüklenici tarafından yapılıp yapılmadığının tespitinden sonra yapılmış ödemeler var ise bu ödemelerin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davacı hak ediş alacağından mahsubunun mümkün olup olmadığı değerlendirilerek davacının takip tarihi itibariyle alacağının var olup olmadığı ve miktarı tespit edilmelidir. Mahkemece bu şekilde uzman bilirkişi kuruluna çıkartılacak kesin hesaba göre dava hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. ( Yargıtay 15.H.D. 2019/1067 Esas-2019/4217 Karar sayılı ilâmı)
Yine taraflar arasında geçerli bir eser sözleşmesi ilişkisi kurulması durumunda işi üstlenen yüklenicinin işe hiç başlamadığı ya da işi terk ederek yarım bıraktığı iş sahibi tarafından yasal delillerle kanıtlanmadıkça sözleşmeye uygun olarak gerçekleştirilen imalatın bu işi üstlenmiş olan yüklenici tarafından yapılmış kabul edilmesi gerektiği, Yargıtay Kapatılan 15. Hukuk Dairesi’nin ve 6. Hukuk Dairesi’nin uygulamalarında karine olarak kabul edilmektedir. Dosya kapsamı ve mahkemenin bu yöndeki kabulü ile taraflar arasında 23/07/2012 tarihli yazılı bir eser sözleşmesi ilişkinin kurulduğu ve akdin geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşme feshedilmediği gibi iş sahibinin, yüklenicinin işi bırakıp gittiğine dair bir tutanağı veya yaptırdığı delil tespiti de bulunmamaktadır.
Mahkemece, davalı yüklenicinin, eksik bırakılan işleri dava dışı İbrahim Köse’ye tamamlattığı kabul edilerek bu kişi tarafından düzenlenen fatura bedelleri davacı hak ediş alacağından mahsup edilerek karar verilmiştir. Sözleşme feshedilmediği sürece sözleşme kapsamındaki işlerin yukarıda belirtilen hususlara göre karine olarak davacı taşeron tarafından yapıldığının kabulü gerektiğinden ve somut olayda davalı yüklenicinin davacı taşeronun işi bırakıp gittiğine dair tutanağı veya yaptırdığı delil tespiti de bulunmadığı ve bu durumda davalı yüklenicinin işi başkasına tamamlattırdığına dair ispat yükünü yerine getiremediği anlaşıldığı halde eksik bırakılan işlerin üçüncü kişiye tamamlattırıldığına dair davalının dosyaya sunduğu faturaların mahkemece esas alınarak davacı hak ediş alacağından mahsup edilmiş olması da doğru olmamıştır. (Yargıtay Kapatılan 15.H.D. 2018/3311 Esas-2019/5118 Karar sayılı ilâmı)
Kural olarak, İİK’nın 191. maddesi gereğince borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüz olup, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflas ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesinde de masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Diğer anlatımla, iflasın açılmasıyla dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK’nın 226-229 maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK’nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Müdürlüğüne (İflas Dairesine) aittir.
Somut olayda, müflis davalının iflas tasfiyesinin adi tasfiye yolu ile yapıldığı anlaşılmıştır. Müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması (İİK’nın m.191), müflisin iflâs masasına giren mal ve haklarına ilişkin davaları takip etme yetkisini de etkiler. Müflis, nasıl iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmiyorsa, dava ehliyetini de kaybetmez. Ancak müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflâs idaresine aittir.
İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını (yani davalara devam edip etmeyeceğini) tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, Kanun, müflisin taraf bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durmasını kabul etmiştir. (md. 194).
İflastan önce açılmış olup da devam eden, müflisin (davacı veya davalı olarak) taraf bulunduğu hukuk davaları, (maddede yazılı istisnalar dışında) iflâsın açılması ile durur. Bu durma, ikinci alacaklılar toplantısından (md. 237) on gün sonraya kadar devam eder; ancak bundan sonra, duran hukuk davalarına devam edilebilir. (md. 194/1)
İflâsın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan (görülmekte olan) ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Bunlar, (davacı olarak) müflisin açmış olduğu davalar ile müflise karşı (davalı olarak) açılmış olan davalardır. Mesela alacak, taşınır mal veya taşınmaz mal davaları gibi.
Yukarıda görüldüğü gibi, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşen icra takipleri (md. 193/1 ve 3) ile ilgili itirazın kaldırılması, icra takibinin iptal ve taliki, itirazın incelenmesi ve icranın geri bırakılması talepleri de düşer. Yani, bu talepler, 194. madde hükmüne tabi değildir. İcra mahkemesi, artık bu talepler hakkında inceleme yapıp karar veremez.
Buna karşılık, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşen icra takipleri (md. 193/1 ve 3) ile ilgili hukuk davaları, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşmez; bu davalar, iflâsın açılması ile sadece durur. Buna göre, itirazın iptali davası, borçlunun iflâsı ile durur (md. 194). Buna göre itirazın iptali davası (md. 67), borçtan kurtulma davası (md. 69), menfi tespit davası veya istirdat davası (md. 72) borçlunun iflâsı ile sadece durur; fakat, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşmez. Bilâkis, bu davalara da, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra devam edilir. (md. 194)
Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, bir ayrım yapmak gerekir:
Müflisin davacı olduğu davalarda, iflâs idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davacı olarak iflâs idaresi tarafından devam edilir. İflâs idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde, o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir (md. 245). Hiçbir alacaklı, davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflâsın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir.
Müflisin davalı olduğu davalara gelince: İflâs idaresi, alacakları tahkik ederken, ( md. 230 vd) müflise karşı dava açan alacaklının alacağının mevcut olup olmadığı hakkında bir karar vermez; sadece, bu alacağı davalı (çekişmeli) alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu alacağın, dolayısıyla davanın kabul edilip edilmeyeceği hakkındaki kararı, ikinci alacaklılar toplanması verir. İkinci alacaklılar toplanması davaya devam edilmesine karar verirse, iflâs idaresi, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra (müflis yerine) davayı takip eder veya tayin edeceği bir avukat vasıtasıyla davayı takip ettirir. Yargıtay 19. HD’nin 25.11.1999 tarih ve 7032 E, 7129 K; 11. HD’nin 22.08.2007 tarih ve 2005/13761 E, 2007/624 K; 02.11.2007 tarih ve 8826 E, 11712 K. 23. Hukuk Dairesinin 02.12.2013 tarih ve 6042 E., 7639 K. sayılı ilamlarında açıklandığı üzere; bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Davalı tarafı dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan mahkemece asıl dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırılması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına kararı verilmesi; masaya kayıt edilmesi istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya, alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.
Bu durumda, İİK’nın 195/1. maddesinin “Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” hükmü uyarınca mahkemece, asıl davada iflas tarihine kadar alacak ve fer’ileri ile takip masrafları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, belirlenen tutarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekir. İİK’nın 195. maddesine göre iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. Asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bu ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödenir. Kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir.
Mahkemece de, iflasına karar verilen davalı borçlu yönünden iflas idaresi oluştuğuna ve İİK’nın 226. maddesine göre adi tasfiyede iflas masasının kanuni mümessili iflas idaresi olduğuna göre, iflas idaresine tebligat yapılarak, münferiden ya da müştereken temsil durumuna göre iflas idare memurları vekili huzuru ile davaya kayıt kabul davası olarak bakılması doğru ise de; dava kayıt kabul davasına dönüştüğünden yukarıda belirtilen İİK’nın 195/1. maddesinin “Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” hükmü uyarınca mahkemece, davada iflas tarihine kadar alacak ve fer’ileri ile takip masrafları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, belirlenen tutarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekirken iflas tarihi itibariyle asıl alacağa işlemiş faiz tutarı ile takip giderleri eklenmeden asıl alacak tutarı olarak kabul edilen 4.631,40 TL’nin iflas masasına kaydına karar verilmiş olması da usul ve yasa hükümlerine aykırı olmuştur,” denilmek suretiyle mahkeme kararının HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce…BAM 31.HD’nin 2021/411 E., 2021/1197 K.sayılı ilamı doğrultusunda; “… kesin hesabın çıkarılması sırasında ara hak edişlere giren imalât kalemleri ve kesintiler yönünden bu hak edişlere itirazın bulunup bulunmadığının incelenip itiraz yok ise davalı yüklenicinin davacı hak edişlerinden yaptığı kesintiler yönünden bu ara hak edişlerin davacı taşeron yönünden kesinleştiği dikkate alınarak sözleşme kapsamına göre davacının takip tarihi itibariyle bakiye hak ediş alacağı konusunda” ve iflas tarihine kadar işlemiş faiz ve takip masrafları eklenmek sureti ile hesap yapılması amacı ile dosyanın resen seçilecek bir nitelikli hesap bilirkişi, bir mali müşavir ve bir inşaat mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetine tevdi edilmesine, bilirkişiler için ayrı ayrı 1.000,00’er TL ücret takdirine, eksik olduğu anlaşılan 3.000,00 TL delil avansını mahkeme veznesine depo etmek üzere davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulmadığı takdirde iş bu delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağının ihtarına,(ihtarat yapıldı) karar verilmiş olup; davacı tarafça iş bu kesin süre içerisinde delil avansının depo edilmediği, davacı vekilinin katıldığı 23/05/2022 tarihli celsede; “müvekkil ödeme yapmak istemediği için bilirkişi ücretini yatırmadık, dosyanın mevcut haliyle değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmesini” talep ve beyan ettiği görülmüştür.
… BAM 31.HD’nin 2021/411 E., 2021/1197 K.sayılı ilamında; “taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin eki sayılan Yapım İşleri Genel Şartnamesi’ne göre yüklenicinin (somut olayda davacı taşeronun) sözleşme kapsamında yaptığı imalâtlarla ilgili olarak talepte bulunabilmesi için söz konusu şartnamenin 40 ve 41. maddelerine göre hakediş raporunun “idareye verilen … dilekçemde yazılı ihtirazi kayıtla” cümlesini yazarak imzalaması gerekir. Yüklenicinin itirazını bu şekilde bildirmediği takdirde hak edişi olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan genel kurallara göre mahkemece hükme esas alınan rapor belirtilen konularda yeterli incelemeyi içermediğinden mahkemece gerekirse yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak kesin hesabın çıkarılması sırasında ara hak edişlere giren imalât kalemleri ve kesintiler yönünden bu hak edişlere itirazın bulunup bulunmadığının incelenip itiraz yok ise davalı yüklenicinin davacı hak edişlerinden yaptığı kesintiler yönünden bu ara hak edişlerin davacı taşeron yönünden kesinleştiği dikkate alınarak sözleşme kapsamına göre davacının takip tarihi itibariyle bakiye hak ediş alacağı konusunda denetime açık inceleme yaptırılarak rapor alınması gerektiği,” belirtilmiş olup; Mahkememizce bir nitelikli hesap bilirkişi, bir mali müşavir ve bir inşaat mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetine dosya tevdi edilerek, yukarıda açıklanan hususlarda rapor düzenlenmesi istenilmiş ancak davacı taraf delil avansını kesin sürede yatırmayarak, dosyanın mevcut haliyle karara çıkmasını talep etmiştir. Akabinde davalı tarafa da takdir edilen bilirkişi ücretini depo etmek üzere kesin süre verilmiş ve sonuçları ihtar edilmiş ise de; davalı iflas idaresi vekili, ispat yükünün davacı taraf üzerinde olduğu, bilirkişi ücretini depo etmeyeceklerini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Somut davada, davacı taraf, ara hakedişlere yapılan kesintiler yönünden usulüne uygun itiraz ettiğini ispat etmelidir. Bu durumda, davacı taraf delil avansını depo etmeyerek, bilirkişi incelemesine ilişkin delilden vazgeçmiş sayıldığından ve kesin hesabın çıkarılması sırasında ara hak edişlere giren imalât kalemleri ve kesintiler yönünden bu hak edişlere itirazının bulunduğunu davacı taraf ispat edemediğinden, davalı yüklenicinin davacı hak edişlerinden yaptığı kesintiler yönünden bu ara hak edişlerin davacı taşeron yönünden kesinleştiği kabul edilmiştir.
Aynı şekilde, delil avansının depo edilmemesi nedeniyle, iflas tarihine kadar alacak ve fer’ileri ile takip masrafları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınamamış olup, davacı taraf, kesin süreye uymayarak bahse konu bilirkişi incelemesine ilişkin delile dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığından, iflas tarihi itibariyle asıl alacağa işlemiş faiz tutarı ile takip giderleri eklenmeden sonuca gidilmiştir.
Dosyadaki mevcut bilirkişi raporları dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde ise, davalı taraf ticari defterlerine göre davacının 4.631,40 TL alacaklı olduğu tespit edildiğinden, önceki hüküm gibi davacının 4.631,40 TL alacağının…21. İcra iflas Müdürlüğü’nün 2014/7 esas sayılı dosyasındaki müflis davalı Gestaş İnş. Proje Müh. Müş. Tic. ve San. A.Ş’nin iflas masasına 4. Sıra olarak kayıt ve kabulüne karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, davacının 4.631,40 TL alacağının…21. İcra iflas Müdürlüğü’nün 2014/7 esas sayılı dosyasındaki müflis davalı Gestaş İnş. Proje Müh. Müş. Tic. ve San. A.Ş’nin iflas masasına 4. sıra olarak kayıt ve kabulüne,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 316,37 TL harcın, peşin alınan 172,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 143,62 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 172,75 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.631,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 1.650,75 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 534,51 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafça yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 750,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 507,15 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde…Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸

YARGILAMA GİDERİ DÖKÜMÜ:
DAVACI
Bilirkişi Ücreti : 1.150,00 TL
Posta Masrafı : 472,70 TL
Başvurma Harcı : 24,30 TL
Vekalet Harcı : 3,75 TL
DAVALI
Bilirkişi Ücreti : 750,00 TL