Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/18 E. 2022/5 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN
T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/18 Esas
KARAR NO : 2022/5

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … ….
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. …..
DAVALI : 2- … – … …

VEKİLİ : Av. … –

VASİ : … – …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/03/2017
KARAR TARİHİ : 13/01/2022

Şereflikoçhisar 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) 21/12/2021 tarihli kararı ile Mahkememize tevzi edilen dava dosyası üzerinde yapılan inceleme neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … vesayeti altında bulunan müvekkili …’nun 28/03/2014 tarihinde davalılardan servis minibüsünün maliki ve sürücüsü olan …’in sevk ve idaresindeki … plakalı sayılı aracın çarpması sonucu yaralandığını, davalı …’ın aracıyla dikkatsiz ve kusurlu şekilde manevra yaparak henüz 16 yaşında olup okula gitmek için yolda yürüyen müvekkiline çarptığını, müvekkilinin burnunda kırık meydana gelmesine ve beyin kanaması geçirmesine sebebiyet verdiğini, müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, müvekkilinin hayati tehlikesinin meydana geldiğini, müvekkilinin kazadan sonra 15 gün hastanede yattığını, tedavi süresince müvekkilinin okuldan ve eğitiminden geri kaldığını, müvekkilinin söz konusu trafik kazası neticesinde ciddi şekilde yaralanması ve hayati tehlikesinin bulunmasının psikolojik çöküntüye uğramasına yol açtığını, tüm hayatı boyunca unutamayacağı bir acı yaşamasına neden olduğunu, müvekkilinin talihsiz olay neticesinde derin üzüntü duyduğunu, davalının asli kusurlu olduğu üzücü kaza neticesinde müvekkilinin hem maddi hem de manevi olarak zarara uğradığını belirterek şimdilik 5.000,00TL maddi, 15.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplamda 20.000,00-TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, maddi tazminatın tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen manevi tazminatın ise davalı …’den tahsili ile yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının olay esnasında yolun ters tarafından ve telefonla ilgilenerek dikkatsiz bir şekilde yürüdüğünü, kazadan hemen sonra davacıyı hastaneye götürdüğünü, davacıyı 7 sefer ablası ve eniştesi ile ziyaret ettiğini, hastaneden taburcu edildikten sonra iki seferde kontrollerine de beraber götürdüğünü, hastaneye geliş gidiş ve yol masraflarının tarafınca karşılandığını, ayrıca her gidiş gelişince davacının eniştesine her seferinde ihtiyaçlarını karışlamaları için para verdiğini, kendisinin servis şoförü olduğunu, her seferinde yerine yevmiye şoför tuttuğunu, bu olaydan kendisininde maddi olarak zarara uğradığını, kendisinin manevi yönden işinin rahat olduğunu belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
Şereflikoçhisar ….Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) 21/12/2021 tarihli kararı ile, ” Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Ankara ilinin mülki sınırları olarak belinlendiği ve bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği görülmektedir. Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun anılan kararında derdest dosyaların devredilip devredilmeyeceği hususunda herhangi bir düzenleme bulunmadığı görülmektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanunu’nun 1. Maddesi ile değişik 5/3 maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.
Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Ankara ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ilişkin Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu kararında mevcut davaların açıldığı tarihte görevli olan mahkeme tarafından görülmeye devam edilmesi hususunda bir düzenleme bulunmadığına göre Şereflikoçhisar …. Asliye Hukuk Mahkemesinin elinde mevcut derdest davada asliye ticaret mahkemesi sıfatını kullanarak davaya devam etmesinin mümkün olmadığı, mahkememizin görevi olup olmadığı hususunun hakimce davanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiği, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun yukarıda anılan kararında aksi yönde bir düzenleme bulunmaması, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi 2021/2079 Esas ve 2021/1656 Sayılı ilamının, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 2021/886 Esas, 2021/1403 Karar ve 06/10/2021 tarihli ilamının ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin 2021/1672 Esas, 2021/1473 Karar ve 07/10/2021 tarihli ilamlarının da bu yönde olduğu görülmekle, ” asliye ticaret mahkemesi ” sıfatı ile görülen işbu davanın Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devredilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir,” denilmek suretiyle dosyanın Ankara Nöbetçi Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Dava; trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin 2021/1939 Esas, 2021/1732 Karar sayılı ilamındaki “… Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir (Tanrıver, S.: Tabii Hakim İlkesi ve Medeni Yargı, TBB Dergisi, 2013, S.104, s.12; Bilge, N.: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hakim ve Savcı Teminatı, Prof. Dr. Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, Ankara 1972, s.574).
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Söz gelimi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun
‘da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2’nci maddeler va’zedilmişken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” düzenlemesi yapılmıştır.
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez,” şeklindeki gerekçe ışığında Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı doğrultusunda ancak kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davalarda mahkememizin görevli olacağı, eldeki davanın kararın yürürlük tarihinden önce açılmakla davada ilk tevzinin yapıldığı Şereflikoçhisar 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davada görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve Şereflikoçhisar 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin dosyayı mahkememize görevsizlik kararı ile değil devir kararı ile gönderdiğinden her iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmadığı kanaati ile aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1)Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince davanın usulden REDDİNE,
2)Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli Şereflikoçhisar …Asliye Hukuk Mahkemesi’ne(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)gönderilmesine,
3)HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4)İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde resen HMK 20. Maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunnu taraflara ihtaratına,
Dair, tarafların yokluğunda tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.
13/01/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸