Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/111 E. 2022/464 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.

2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/111 Esas
KARAR NO : 2022/464

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … – …
2- … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/02/2022
KARAR TARİHİ : 22/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, 1987 yılında iki ortaklı olarak kurulmuş olup, şirketin %50 hissedarı müteveffa …; %50 hissedarı ise dava dışı … olduğunu, … vefat ettiğini ve davalılar kendisinin yasal mirasçıları olduğunu, … ortaklık genel kurulunun 09.07.2012 tarihli kararıyla 10 yıl süre ile müvekkil şirketi temsil ve ilzama tek başına yetkili şirket müdürü olarak seçildiğini ve bu karar 18.07.2012 tarihinde ticaret siciline tescil ve ilan edildiğini, 18.07.2012 tarihinden 20.09.2019 tarihine kadar müdürlük görevi yapmış olan … görevi süresince şirket bünyesinde gerçekleştirmiş olduğu kusurlu ve usulsüz işlemler ile şirket üzerinden kişisel menfaatler elde ettiğini, bu şekilde müvekkil şirketi ciddi şekilde zarara uğrattığını, …’in görevinin sona ermesinin ardından mahkeme kararıyla şirket kayyımı olarak atanan …’ın düzenlemiş olduğu 23.03.2020 tarihli rapora göre ; şirkete ait emtiaların bayilerde sayımı yapıldığını, bayilerde olan bazı emtialar ise şirket bünyesine geri istenmiş ve süresi dolduğunu, kullanılamayacak olanlar ayrılarak ve şirket bünyesinde hali hazırda olanlar da eklenerek 31.12.2019 tarihi itibariyle fiili stok sayımı yapıldığını, yapılan bu sayıma göre müvekkili şirketin 31.12.2019 tarihi itibariyle gerçekte fiilen 386.116,33 TL stoğu bulunduğu halde; muhasebe kayıtlarında ise stok rakamının kayden 1.564.094,70 TL olarak gözüktüğü tespit edildiğini, anlaşıldığı üzere … tarafından şirket stoklarında bulunan mallar kayıt dışı olarak satılmış ve hiçbir şekilde satış gelirleri şirket kayıtlarına yansıtılmadığını, …’in müdürlük döneminde oluşan stok eksiği nedeniyle müvekkil şirket 1.177.978,37 TL zarara uğradığını, müteveffa … müdürlük yaptığı dönemde özen ve bağlılık yükümleri ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiğini, şirkete ait malları kayıt dışı olarak satmış ve bu şekilde müvekkil şirketi ciddi şekilde zarara uğrattığını,TTK’nun 644. Ve 553. maddeleri uyarınca limited şirket müdürleri, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacağını,
şimdilik müvekkili şirketin yukarıda belirtmiş oldukları sebeplerle uğramış olduğu zararın tespiti ile şimdilik 10.000 TL şirket zararının, stok açığı tespit tarihi olan 31.12.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve mütesesilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket …Elektronik ve Tıbbı Cihazlar Sanayii Dış Ticaret Limitet Şirketi adına hareket eden kayyım …’ın huzurdaki davaya açması usul açısından yerinde olmadığını, Müvekkillerin murisi …’in hayatta olduğu tarihte şirketin diğer ortağı … tarafından … 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/395 Esas sayılı dosyası ile davacı şirketin fesih ve tasfiyesi talebi ile dava açıldığını, dava devam ederken 30.09.2019 tarihinde Kayyım … atandığını, huzurdaki dava ile müvekkillerin murisi … tarafından çekildiği söylenen paranın çekildiği iddia edilen tarih ise 20.08.2019 olduğunu, hal böyle iken şirket kayyımının kayyım atanmasından önce olduğu iddia edilen hususlar nedeniyle dava açma yetkisi ve görevi bulunmadığını, şirket yetkilisi kayyımın şirketin diğer ortağı ve yardımları ve müvekkillere husumet besleyen yakınları ile işbirliği yaparak müvekkillerin murisi nedeniyle müvekkili hakkında huzurdaki davaya açmasına usulen olanak bulunmadığını, ayrıca şirket kayyımı hakkında gerek bu dava ve gerekse başkaca diğer işlemleri nedeniyle cumhuriyet savcılığına şikayet haklarınıda saklı tuttuklarını, davacı yan dava dilekçesi ile müvekkilleri murisi …’in müdürlük yaptığı dönemde kanundan doğan özen ve bağlılık yükümlülüklerini ihlal ederek şirkete ait malları kayıt dışı olarak sattığını ve bu nedenle 1.177.978,37 TL stok açığının oluştuğunu bu nedenle de uğranılan zararın tespiti ile şimdilik 10.000 TL şirket zararının 31.12.2019 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep ettiğini, davacı yanın talebi yerinde olmadığı gibi açılan dava usul ve yasaya aykırı bulunması nedeniyle reddi gerektiğini, davacı yan müvekkilinin murisi …’in özen ve bağılık yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia ve beyan etmesine karşın şirketin diğer ortağı … tarafından … 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/395 Esas sayılı dosyası ile davacı şirketin fesih ve tasfiyesi talebi ile açılan davada alınan 3 bilirkişi raporunda da müvekkillerin murisinin özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiği yönünde hiçbir görüş ve beyan bulunmadığını, şirket yetkilisi kayyımın şirketin diğer ortağı ve yardımları ve müvekkillere husumet besleyen yakınları ile işbirliği ve onların yönlendirmesi ile açılan dava ne hayatın olağan akışına ne de ticari hayatın gereklerine uygun bulunmadığını, müvekkili tarafından edinilen duyumlarda taraflı şirket kayyımı, bahsi geçen stok açığı iddiasını oluşturarak bu açık için af kanunundan yararlanarak vergi dairesine başvurduğunu öğrendiğini ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, TTK 644/a ve 553 maddeleri gereğince açılan limited şirketin uğradığı zararın şirketin eski yöneticisinin mirasçılarından tahsili talebine ilişkindir.
Dava şirket adına yönetim kayyımı tarafından açılmıştır.
Davalıların murisi olan müteveffa …’in davacı şirketin eski yöneticisi olduğu anlaşılmıştır.
TTK’nın 644/1-a maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğunu düzenleyen 553. Maddesi limited şirketler hakkında da uygulanır.
TTK’nın 553. Maddesine göre, kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.
TTK’nın oyda imtiyazlı paylar başlıklı 479. Maddesinin 3/c bendi gereğince ibra ve sorumluluk davasının açılmasına ilişkin oylamada oyda imtiyaz kullanılamaz.
Anılan hükümden şirket adına sorumluluk davası açılması için genel kurul kararının gerekli olduğu sonucuna varılmakta olup, Yargıtay tarafından da şirket adına sorumluluk davası açılması için genel kurul kararının bulunması dava şartı olarak kabul edilmektedir.
Dava açılırken, yöneticiye/mirasçılarına karşı sorumluluk davası açılmasına ilişkin genel kurul kararı sunulmadığından mahkememizce 27/04/2022 tarihli duruşmada ortaklar kurulu kararı sunmak üzere davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmiştir.
Davacı vekili tarafından da 06/05/2022 tarihli dilekçe ekinde şirket yönetim kayyımı tarafından alınan dava açılmasına ilişkin karar sunulmuştur.
Yapılan yargılama sonucunda, şirket yöneticisi veya mirasçılarına karşı TTK 553 vd. Maddeleri kapsamında sorumluluk davası açılabilmesi için, limited şirketi ortaklar kurulu tarafından verilen kararın bulunması gerektiği, sorumluluk davası için ortaklar kurulu kararının özel dava şartı olduğu, HMK 114/2 maddesi gereğince diğer kanunlardaki özel dava şartlarının da dava şartı olduğu ve aynı kanunun 115/1 maddesi gereğince dava şartı mevcut olup olmadığının yargılamanın her aşamasında resen araştırılması gerektiği, dava açılırken dava şartının eksik olması nedeniyle davacı tarafa dava şartı eksikliğini tamamlaması için kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde davacı tarafça yönetici kayyım kararının sunulduğu, yönetici kayyım kararının ortaklar kurulu kararı olmadığı, bu şekilde kesin süre içerisinde dava şartı eksikliğinin tamamlanmadığı anlaşılmakla HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
2-Alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davalılar kendisi vekille temsil ettirdiğinden dava tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Karar kesinleştiğinde davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinden arta kalan kısmın davacı tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/06/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır