Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/812 E. 2022/462 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/812 Esas
KARAR NO : 2022/462

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … – …

KAYYIM : … (T.C.: …)

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 13/12/2021
KARAR TARİHİ : 22/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı … ile dava dışı … kardeş olduğunu, iki ortaklı davalı … İnşaat Sanayi ve Taah. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortakları olduğunu, davalı şirketin ortakları farklı şehirlerde olduğunu, her ikisi de davalı şirket haricinde kendi işleri ile meşgul olduğunu, dava dışı …, İstanbul İlinde ikamet etmekte ve Maltepe Üniversitesinde çalıştığını, davacı müvekkili ise şirket faaliyeti konusu dışında farklı meslek kollarında meşguliyeti olduğunu, şirket ortakları olan kardeşler arasında uzun yıllardır süren husumetlerden ve yıllardır şirket ile ilgilenmediklerinden şirket işleriyle uğraşılamadığını, bir araya gelinemediğini ve şirket atıl durumda bırakıldığını, şirketin yıllar önce faaliyetine fiilen son verildiğini, davalı şirketin hali hazırda herhangi vergi ve sair bir borcu da olmadığını, herhangi bir alacağı da bulunmadığını, şirketin şu anda vergi kaydının da bulunmadığını, şirketin şuan sadece ticaret sicilinde kayıt üzerinde göründüğünü, müvekkili tarafından şirketin sicilden silinmesi için ilgili ticaret sicil müdürlüğüne başvurulduğunu ve sicil müdürlüğü tarafından ekte sunulu 02.12.2021 tarihli cevapta “şirketin feshini taleple yargı merciine başvurulması” gerektiği belirtildiğini, müvekkili … 22.04.2011 tarihinden itibaren 10 yıllık süre ile davalı şirket müdürü olarak atanmış olup görev süresi dolduğunu, davalı şirket aktif olmadığından ve kardeşler arası husumet ile diğer sebeplerden ötürü genel kurul yapılamadığını, görev süresi biten müdür yerine yeni müdür ataması yapılamadığını, uzun süredir limited şirketlerde zorunlu organ olan “müdür” organı mevcut olmayıp diğer zorunlu organ olan genel kurulda toplanmadığını, TTK madde 636 ve ilgili amir hükümlerce şirketin feshine karar verilmesi gerektiğini, haklı sebebin var olup olmadığı belirlenirken kollektif şirkete ilişkin 245. maddesinde yer alan haklı sebep kavramı göz önüne alınması mümkün olduğunu, nitekim Çamoğlu’na göre bu düzenleme, haklı sebebin ilişkiye son verme sebebi olarak düzenlendiği sürekli ilişkilerde tanım veren tek hüküm olması sebebiyle tüm sürekli hukuki ilişkiler açısından genel bir nitelik taşımaktadır. Buna göre başlıca haklı fesih sebeplerinde diğer ana sebeplerin yanında “Aile Şirketlerindeki öznel sebepler” de yer aldığını, müvekkili ortak ve dava dışı ortak hali hazırda farklı mesleklerle uğraşmakta olup şirket ile herhangi aktif bağları kalmadığını, şirket sadece sicilde gözüken ölü bir şirket haline geldiğini, davalı şirket her ne kadar vergi dairesince kapatılmış olsa da ticaret sicilinde kaydı silinmediği için müvekkile bağ-kur prim borcu da tahakkuk ettiğini, ayrıca ortaklarında şirketin devam etmesi yönünde bir iradeleri ve amacı da bulunmadığını, şirketin devamı ve amacının gerçekleştirilmesi mümkün olmadığını, şirket faaliyetlerinin devamı mümkün olmadığı gibi devam etmesinde de herhangi bir ticari ve hukuki fayda olmamakta hatta ve hatta bu durum müvekkilinin zarara uğradığını, bu durumun şirketin haklı nedenle feshine sebep oluşturduğunu, bu nedenlerle herhangi mal varlığı, hak, alacak ve borcu bulunmayan … İnşaat Sanayi ve Taah. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin haklı nedenle feshi ile ticaret sicilden silinmesi için işbu davayı açmak zorunda olduğunu talep ve beyan etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirketi temsilen kayyım duruşmadaki beyanında; şirketin fiili faaliyetlerinin sona erdiğini, dava konusunda itirazlarının olmadığını beyan etmiştir.
GEREKÇE:
Dava TTK 636 maddesine göre şirketin fesih talebine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 636 maddesinde “1-Limited şirket aşağıdaki hallerde sona erer. … 3-Haklı sebeplerin varlığında her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme istem yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilir diğer bir çözüme hükmedebilir…” hükmü düzenlenmiştir.
Celp edilen Seymenler Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün yazı cevabından, davalı şirketin 08/02/1995 tarihi itibariyle ikamet amaçlı binaların inşaatı faaliyetine başladığı, 06/10/2008 tarihi itibariyle resen terk olduğu, 07/10/2008 tarihi itibariyle tekrar faaliyetine başladığı, 30/04/2014 tarihi itibariyle 2016/2 uygulama iç genelgesine istinaden dairece bilinen adreslerde bulunamadığından resen terk olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Ticaret sicil kayıtlarına göre davalı şirketin ortaklarının davacı ve dava dışı … olduğu, şirketin adresinin … olduğu, davalı şirketi temsilen …’ın yetkili kılındığı, şirketin 10/02/1995 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama sonucunda toplanan delillerden, davacı şirketin 10/02/1995 tarihinde kurulduğu, şirketin dava tarihi itibariyle faal olmadığı, vergi mükellefiyetinin 30/04/2014 tarihinde resen terk ettirildiği, yoklama tarihi itibariyle adresin boş olduğu, bu şekilde şirketin feshi için TTK 636/3 maddesi anlamında haklı sebeplerin oluştuğu, şirketin faal olmaması nedeniyle fesih yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilir diğer bir çözüme hükmedilmesinin şirket ortakları ve ekonomik açıdan fayda bulunmadığı kanaatine varılmakla davanın kabulüne ve davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, davacı vekilinin 22/06/2022 tarihli duruşmadaki yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinin bulunmadığına ilişkin beyanı dikkate alınarak yapılan yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına ve davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Şirkete tasfiye memuru atanması için davacı tarafa 6000 TL tasfiye memuru ücreti yatırmak için süre verilmiş ancak davacı vekili tarafından davacı … tarafından tasfiyenin ücretsiz yapılabileceğine ilişkin dilekçe sunulmuştur.
Şirketin diğer ortağı olan … adına davacı vekili tarafından vekaletname sunulduğu , şirketin kayyım atanmadan tasfiyesiz feshine karar verilmesine karar verildiği, …’ın vekili olarak da davacı vekilinin vekaletname sunması ve davacı …’ın tasfiye memuru olarak atanmasını istemesi, şirketi davamızda temsil eden kayyım tarafından da davacının tasfiye memuru olarak atanmasına herhangi bir itirazlarının bulunmadığına ilişkin beyanda bulunması dikkate alınarak tasfiye memuru olarak davacı …’ın atanmasına karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün 108857 sicil numarasında kayıtlı … İnşaat Sanayi ve Taah. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin TTK 636 maddesi gereğince haklı nedenle FESHİNE,
2-… TC kimlik numaralı …’ın tasfiye memuru olarak ATANMASINA,
3-Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 59,30 TL harcın mahsubuyla bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE ÖDENMESİNE,
4-Davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan ider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/06/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır