Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/717 E. 2022/186 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. …2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN
T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/717 Esas
KARAR NO : 2022/186

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -…

DAVA : İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 15/01/2020
KARAR TARİHİ : 21/03/2022

…1. AHM (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’nin 07/10/2021 tarih, 2020/9 E. 2021/506 K. sayılı kararı ile dosyanın mahkememize gönderilmesine karar verildiği görülmekle;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın dava dilekçesi ekinde yer alan tahsilat makbuzundan da anlaşılacağı üzere, … (Polat Kereste) unvanlı işyerinden 30.12.2019 vade tarihli, 0353068 çek numaralı… …Şubesi’ne ait 15.000 TL bedelli çeki ve 30.01.2020 vade tarihli, 0353069 çek numaralı… …Şubesi’ne ait 20.000 TL bedelli çeki ticari ilişki nedeniyle 10.11.2019 tarihinde teslim aldığını, söz konusu çeklerin müvekkilinin zilyetliğindeyken kaybolduğunu ve akabinde müvekkilinin …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) 2019/489 E. Sayılı dosyası ile ilgili çeklerin zayi olması hasebiyle çek iptali davası açıldığını, müvekkilinin çeklerle ilgili mahkemece uygun görülen teminatı yatırdığını ve çeklere ödeme yasağı konulduğunu, akabinde … İnş.Nakl.ve Toprak San.Tic.Ltd.Şti. İsimli şirketin davaya müdahale talebinde bulunarak çeklerin kendilerinde olduğunu, çeklerin zayi olmadığını ve iktisaplarının haklı olduğunu ileri sürerek, ödeme yasağının kaldırılmasını talep ettiğini, müvekkili … ile gerek çekin cirantaları olarak gözüken … San.veTic.Ltd.Şti. gerekse de davacı … İnş.Nak.ve.Toprak San.Tic.Ltd.Şti. arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, müdahale dilekçesinde, … San.veTic.Ltd.Şti. İsimli şirketin müvekkiline faturalar kestiğini ve muavin defter kayıtlarında bu firmanın müvekkilinden alacaklı olduğu beyan edilmiş olsa dahi, buna ilişkin incelemeler yapıldığında müvekkili ile adı geçen firmaların hiçbir ticari ilişkisi olmadığının anlaşılacağını, davalının bu doğrultudaki gerçeğe aykırı beyanı dahi, çekin iktisabında ne denli kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, bununla birlikte çekin keşidecisi olan … (Polat Kereste) ile de gerek … San.veTic.Ltd.Şti. gerekse de davacı … İnş.Nak.ve.Toprak San.Tic.Ltd.Şti. arasında muaccel hiçbir alacak bulunmadığını, bu anlamda adı geçen şahıs firması olan …’ın ticari defter ve kayıtları incelendiğinde, iptali talep edilen çeklerin bu firmalara teslim edildiğine dair hiçbir kayıt olmadığının ortaya çıkacağını beyan etmiş ve belirtilen sebeplerle, çeklerin hak sahibi ve haklı zilyeti müvekkili olduğundan bahisle, 30.12.2019 vade tarihli, 0353068 çek numaralı… …Şubesi’ne ait 15.000 TL bedelli çek ve 30.01.2020 vade tarihli, 0353069 çek numaralı… …Şubesi’ne ait 20.000 TL bedelli çeklerin müvekkiline iadesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın arabuluculuk yoluna başvurulmadığını, müvekkili firmanın çekte yetkili hamil olduğunu, davacı firmanın TTK 790. maddesi gereği hem yetkili hamil olduğunu hem de 792. madde gereğince müvekkili firmanın çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğunun ispat edilmesi gerektiğini, davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu kanıtlaması yanında, yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu da kanıtlaması gerektiğini, çeki elinde bulunduran davalı yeni hamilin, çeki edinme nedenini kanıtlamakla yükümlü olmadığını, aksi halin kabulünün kıymetli evrakın “mücerretlik” ilkesini ortadan kaldıracağını, hem yasa gereği hem içtihatlar gereği ispat külfeti davacı da olmakla birlikte, yine de çekin müvekkili firmaya ticari ve kira alacağına mahsuben dava dışı … Sanayi Tic Ltd. Şti.’nden alındığını, bu nedenle müvekkili firmanın iyiniyetli ve yetkili hamil olduğunu, ayrıca yine dava dışı şirket ile aralarında ticari ilişkinin bulunduğunu gösterir faturalar, cari hesabı gösterir muavin defter kayıtları ile tahsilat makbuzu sunulduğunu, davacı tarafından ise sadece sonradan düzenlenebilir nitelikte bulunan tahsilat makbuzu dışında başkaca bir delil sunulamadığını, davacı taraf süresinde zorunlu arabuluculuk yoluna başvuru yapmadan iş bu davayı doğrudan açmış olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili firmanın dava konusu çeki ticari alacağına mahsuben dava dışı firmadan borcuna karşılık aldığından bu nedenle yetkili ve iyiniyetli hamil olduğunu belirtmiş, çekin iktisabında ağır kusuru bulunmadığından açılan davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
… …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla)07/10/2021 tarih, 2020/9 E. 2021/506 K. sayılı kararı ile ” Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile …Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin …ilinin mülki sınırları olarak belinlendiği ve bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, davacı taraf talebinin incelenmesinde, talebin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla İstirdat talebine ilişkin olduğu görülmekle, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 Karar nolu kararı gereğince 01/09/2021 tarihi itibarı ile mahkememizin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile bakma yetkisi bulunmadığından…” denilmek suretiyle dosyanın …Nöbetçi Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Dava; 30/12/2019 vade tarihli, 0353068… …Şubesi’ne ait 15.000,00 TL bedelli çek ve 30/01/2021 vade tarihli, 0353069 çek numaralı QNB Finansbank …Şubesi’ne ait 20.000,00 TL bedelli çeklerin davacıya iadesi istemine ilişkindir.
…Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2021/1939 Esas, 2021/1732 Karar sayılı ilamındaki “… Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir (Tanrıver, S.: Tabii Hakim İlkesi ve Medeni Yargı, TBB Dergisi, 2013, S.104, s.12; Bilge, N.: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hakim ve Savcı Teminatı, Prof. Dr. Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, …1972, s.574).
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Söz gelimi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun
‘da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2’nci maddeler va’zedilmişken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” düzenlemesi yapılmıştır.
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez,” şeklindeki gerekçe ışığında Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı doğrultusunda ancak kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davalarda mahkememizin görevli olacağı, eldeki davanın kararın yürürlük tarihinden önce açılmakla davada ilk tevzinin yapıldığı … …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davada görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve …1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin dosyayı mahkememize görevsizlik kararı ile değil devir kararı ile gönderdiğinden her iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmadığı kanaati ile aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM:
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nun 114/1-c, 115/2 maddeleri gereğince davanın USULDEN REDDİNE,
2- Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli …. Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)’ne gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde …Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/03/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸