Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/692 E. 2022/710 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. …2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/692 Esas – 2022/710

TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/692 Esas
KARAR NO : 2022/710

HAKİM :…
KATİP :…

DAVACI …
DAVALI …
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/11/2021
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan tazminat (rücuen tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili, müvekkili şirket aleyhine dava dışı kişi tarafından … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/11 Esas-2011/191 Karar sayılı dosyasında dava açıldığını, anılan davanın kabulüne karar verildiğini, ilamın … 2. İcra Müdürlüğü’nün 2011/1103 Esas sayılı dosyasında icraya konulduğunu, bu davanın, dava dışı kişi hakkında haksız kaçak elektrik tutanağı düzenlenmesinden kaynaklandığını, müvekkilinin icra dosyasına 22.647,56 TL’yi 03/11/2011, 344,00 TL’yi de 04/11/2011 tarihinde ödemek zorunda kaldığını, yapılan ödemenin, taraflar arasındaki akdedilen 24/07/2006 tarihli ‘İşletme Devir Hakkı Sözleşmesi’ uyarınca davalıdan tahsilinin gerektiğini, zira müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen sözleşme gereğince sözleşmenin imzalanma tarihinden önce gerçekleştirilen her türlü iş ve işlem bakımından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, açıklanan tutarların ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, istemin zamanaşımına uğradığını, işletme devir hakkı sözleşmesi uyarınca müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, iddiaların yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
KANITLAR:… 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/11 Esas- 2011/191 Karar sayılı dosyası getirtilmiştir.
… 2. İcra Müdürlüğü’nün 2011/1103 takip sayılı dosyası getirtilmiş, takip alacaklısının dava dışı Hayri Teke, takip borçlusunun davacı, takibin … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/11 Esas-2011/191 Karar sayılı, 04/07/2011 karar tarihli kararına dayalı olduğu ve ilamlı haciz yoluyla takip niteliğinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı, ödeme belgelerini sunmuştur.
Taraflar arasında imzalanan 24/07/2006 tarihli ‘İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ örneği ibraz edilmiştir.
Dava şartları arasında yer alan arabuluculuk son tutanağının dava dilekçesine eklendiği anlaşılmıştır.
Nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişiden rapor alınmış, anılan raporda; işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.4 ve 7.6. maddeleri kapsamında dava konusu alacaktan davalının sorumlu olduğu, önceki döneme ilişkin bulunduğu, talep edilebilecek tutarın 22.991,56 TL olduğu, ihbarın yapılmaması dikkate alındığında alacağın 7.846,39 TL tutarında bulunduğu, ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi istenebileceği hususları görüş olarak bildirilmiştir.
GEREKÇE:Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan alacağın rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında 24/07/2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede tarafların hak, sorumluluk ve yükümlülüklerinin etraflıca hüküm altına alındığı, sözleşme öncesi hakkında kaçak elektrik tutanağı tanzim edilen kişinin, davacı aleyhine açtığı davanın kabulüne karar verildiği, bu nedenle mahkeme kararına istinaden davacının bu kişiye icra kanalıyla 22.647,56 TL’yi 03/11/2011, 344,00 TL’yi de 04/11/2011 tarihinde ödemek zorunda kaldığı, bu tutarlardan taraflar arasındaki sözleşmenin 7.4 ve 7.6 maddeleri uyarınca davalının sorumlu olduğunu ileri sürdüğü, davalının da zamanaşımı def’inde bulunarak sorumluluğu bulunmadığı yönünde savunma yaptığı hususları uyuşmazlık konusu değildir.
Taraflar arasındaki çekişme, davacının, hakkında kaçak elektrik tutanağı düzenlenen dava dışı kişiye mahkeme kararı ile ödemek zorunda kaldığı tutarın, taraflar arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesi uyarınca davalıdan rucuan tahsili koşullarının olup olmadığı, istemin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı ve rücu koşulları mevcutsa tutarı noktalarında toplanmaktadır.
Davacı ödemeleri, 03/11/2011 ve 04/11/2011 tarihlerinde yapılmıştır. Dava ise, 02/11/2021 tarihinde ikame edilmiştir. Davacı, taraflar arasında imzalanan ‘İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayanmıştır. Bu uyuşmazlıkta uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi, TBK’nın 146. maddesi uyarınca 10 yıldır. Dava, zamanaşımı süresi dolmadan açılmıştır. O halde, davalının zamanaşımı def’ine itibar edilmemiş, esası incelenmiştir.
Gerek … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/11 Esas sayılı dava dosyası gerekse diğer belgelerden, davacının rucuya esas ödemesi, dava dışı abone adına 12/08/2003 tarihinde düzenlenen kaçak elektrik tutanağından kaynaklanmaktadır. Bu abonenin açtığı istirdat davası sonrasında davacı ödeme yapmak zorunda kalmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 7.4 maddesinde dağıtım faaliyetinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğunun kendisine ait olacağı, 7.6 maddesinde de sözleşmenin imza tarihinden önce dağıtım tesisleri ile dağıtım tesisinin işletilmesinden kaynaklanan her türlü hukuki ve cezai sorumluluğun yine davalıya ait olacağı kararlaştırılmıştır. Davacının ödeme yaptığı işlem, sözleşmenin imzalandığı tarihten öncedir. Sonradan dava açılmış olması davalının sorumluluğu bakımından sonuca etkili değildir. Uyuşmazlığa, öncelikle taraflar arasındaki sözleşmenin hükümleri uygulanacaktır. O halde, davacının ödediği tutardan davalının sorumlu olduğu, rucü hakkının bulunduğunun kabulü gerekmiştir. Dava dışı kişinin davacı aleyhine açtığı istirdat davasının, davalıya ihbar edilmemesinin alacağın miktarı ve temerrüde bir etkisi yoktur. Zira, sözleşmede ihbar yükümlülüğü, tesislerin mülkiyetiyle ilgili uyuşmazlıklar için öngörülmüştür. Taraflar tacirdir. Davacı, ödeme yapmakla ödediği tarihten itibaren rucü hakkı elde etmiştir. Ödeme yaptığı tarih itibariyle temerrüt faizi istemesinde ve avans oranında temerrüt faizi talep etmesinde de bir yanlışlık yoktur.
Bu durum karşısında, davacının davasının subuta erdiği sonucuna varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının kabulüne, 22.991,56 TL’nin, 22.647,56 TL’lik kısmına 03/11/2011, 344,00 TL’lik kısmına ise 04/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans oranında temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 1.570,55 TL harçtan peşin alınan 392,64 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.177,91 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 392,64 TL peşin harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 1.399,30 TL (59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 131,50 TL posta gideri olmak üzere) yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının KARAR KESİNLEŞTİĞİNDE İADESİNE,
7-6325 Sayılı Kanunun 18/4-14 maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacak olan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, bu amaçla karar kesinleştiğinde işbu karar eklenmek suretiyle ilgili vergi dairesine YAZI YAZILMASINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde …Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
03/11/2022
Katip…
¸e-imzalıdır

Hakim…
¸e-imzalıdır