Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/67 E. 2021/379 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/67 Esas
KARAR NO : 2021/379

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2014
KARAR TARİHİ : 22/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı tarafından ihale ile alınan Ladik ilçesinde ki TOKİ konutlarından 96 adet konut ve 1 adet büfenin inşaatı ile alt yapı inşaatı işini üstlendiğini, hava muhalefeti nedeni ile işin 5 ay sonra teslim edildiğini, müvekkilinin sözleşme kapsamında 96 daire ve sözleşme dışı 24 adet bodrum kat dairenin kaba inşaat işini tamamlayarak davalıya teslim ettiğini, ancak bedelinin tamamını alamadığını belirtmiş ve 20.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 01/02/2012 tarihli sözleşme ile davacının 96 adet konut ve 1 adet büfe inşaatını üstlendiğini, 110 günde teslim edilmesi gereken işi 150 gün sonra eksiklikleri ile birlikte teslim edildiğini, müvekkili tarafından fazla ödeme yapıldığını belirtmiş ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER:
TOKİ’nin yazı cevabı, taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi, hak ediş, kesin hesap, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye hak ediş alacağına ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, 13/02/2018 tarih ve …. K. Sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, verilen karara karşı istinaf yoluna davacı tarafça başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi’nin …. K. Sayılı kararı ile; ”Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerine göre, ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1).
İster gezici olsun, ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin 2. fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK 15/1).
TTK’nın 24 ve devamı maddelerinde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden esnaf sayılmasını gerektirmez.
21/07/2007 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 18/06/2007 tarihli 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf ve tacir ayrımına esas sınırlar belirlenmiş olup, bu kararda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesinde belirtilen hadlerden, 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanlarda yarısını, 2. bendeki faaliyetlerde bulunanların bu tutarın tamamını aşanların tacir olacağı belirlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca, istinaf incelemesi aşamasında Bölge Adliye Mahkemesi Dairesi’nce re’sen incelenir.
Dava konusu somut olayda, davalı tacir olmakla birlikte davacı gerçek kişi olup, 23/02/2016 tarihli duruşmada mahkemece taraf vekillerine ticari defter ve kayıtların bulunduğu yer ile ilgili olarak yazılı bildirimde bulunmaları için 2 haftalık süre verildiği, davacı vekilinin 26/02/2016 tarihli dilekçeyle müvekkili davacının taşeron olarak işi yaptığı ve defter tutmaması nedeniyle defter sunulamadığını bildirdiği anlaşılmıştır. Mahkemece davacının tacir olduğu kabul edilerek yargılamaya devam edilerek karar verilmiştir. Oysa davacının tacir olup olmadığına ilişkin yapılan herhangi bir araştırma, herhangi bir belge ve delil olmadığı gibi davadaki talep ve miktar da dikkate alındığında, davacının tacir olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiği anlaşılmıştır.
Görevli mahkemenin doğru olarak belirlenebilmesi için yukarıdaki açıklamalar kapsamında davacının tacir olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Bu durumda mahkemece, davacının tacir sıfatının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, bu tespitin sonucuna göre görevli mahkemenin belirlenerek hüküm kurulması gerekirken, görevli mahkemenin tespiti için yeterli araştırma yapılmadan, eksik inceleme ile ve bu hususta deliller toplanmadan mahkemenin görevli olduğu kabul edilerek esas hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK.nın 353/1-a.3 ve 353/1-a.6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2018 tarih, …. K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.3 ve 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,” gerekesiyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmesi üzerine dosya yukarıdaki esasa kaydedilmiştir.
Yukarıda belirtilen Ankara BAM 27. H.D. Kararı gereğince, davacının tacir mi esnaf mı olduğunun belirlenmesi için Kahramanmaraş Vergi Dairesi Başkanlığı Afşin Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazı yazılmış olup, cevabi olarak alınan yazıda davacının esnaf sınıfında değerlendirileceğinin tespit edildiği bildirilmiştir.
Buna göre, yukarıda belirtilen Ankara BAM 27. Hukuk Dairesi kararı gereğince, işbu davada davacının tacir olmayıp, esnaf olarak değerlendirilmesi gerektiği vergi dairesi tarafından bildirildiğinden, 6102 sayılı TTK’nın 4. Maddesi hükümlerine göre mahkememizin görevli olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince, davanın dava şartı (Görev) yokluğundan usulden reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca;
1-Davanın dava şartı (Görev) yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından karara BAĞLANMASINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/06/2021
Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır