Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/573 E. 2021/710 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/573 Esas – 2021/710
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN
T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/573 Esas
KARAR NO : 2021/710

BAŞKAN :….
ÜYE : ….
ÜYE : ….
KATİP : ….

DAVACI :….
DAVALI : …….
VEKİLİ : Av……
DAVA : Borçtan Kurtulma Davası
DAVA TARİHİ : 30/04/2015
KARAR TARİHİ : 17/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Borçtan Kurtulma Davası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ceza faturasının muhatabı olan …’m 233 Sayılı KHK hükümlerine göre kurulmuş,sermayesinin tamamı Özelleştirme idaresine ait iken ihale sonucu hisse devri yapılarak özelleştirildiğini ve kamu payının sıfıra indiğini ancak İHDS’nin ilgili maddeleri gereği müvekkili …’ın yatırım faaliyetlerinden dolayı meydana gelen zararları İHDS imzalanması tarihini göz önüne alarak borç nakil sözleşmesi ile karşılamayı kabul ettiğini ve söz konusu ceza faturasının tarafı olduğunu,davalı … tarafından 4628 sayılı … kapsamında tek taraflı olarak ve kullanıcıların hiçbir surette değişiklik yapamadığı “Sistem Kullanım Anlaşması” ve “Sistem İşletimi Tarifelerini Hesaplama Yöntem Bildirimi” hükümleri uyarınca, Diyarbakır,Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şımak il sınırlan dahilinde elektrik enerjisinin dağıtımı, perakende satışı ve perakende satış hizmeti faaliyetlerin, ceza faturası tanzim tarihinde yürüten …’a verilen ceza faturasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ceza faturasına dayanak anlaşma imzalanmadığını ve yürürlüğe girmediğini, davalı tarafından SKA nın 10. maddesi ve Yöntem Bildiriminin 1.5 maddesi gereğince düzenlenen faturanın tek taraflı olarak düzenlendiğini, dayanak olarak gösterilen anlaşma ve yöntem bildiriminde öngörülen ihlal,uyarı ve süre kurallarına uyulmadığını, SKA nın 10 maddesinde ” Kullanıcının ilgili mevzuat,taraflar arasında imzalanan Bağlantı Anlaşması ve bu anlaşma hükümlerinin her hangi birini ihlal etmesi,söz konusu ihlali …’m uyarısına rağmen uyarıda belirtilen süre içinde sona erdirmemesi durumunda,… aşağıda belirlenen cezai şartlan uygulayacaktır.” hükmünün mevcut olduğunu, bu nedenle ceza faturasının hukuka uygunluğundan söz edilemeyeceğini, SKA nın fiilen taraflar arasında var olmadığını, SKA nın taraflar arasında yürürlükte olduğu kabul edilse dahi,madde 10. da yer alan uyarı ve süre şartına uyulması gerektiğini,cezaya dayanak ihlalin dayandığı fider açma sayılarının … tarafından kabul edilmediğini ve bu açmaların …’ın arıza kayıtlarında bile görülmediğini, bu sayıların işin ehij/olmayan kişilere düzenlendiğini, yine bu açmaların bir çoğunun …’a ait 154 kV’luk iletim sisteminde yaşanan gerilim dalgalanmalarından meydana geldiğini, sorunun düzeltilmesi için gerekli çalışmaların yapılacağının TEÎAŞ tarafından gönderilen 20.08.2010 tarihli yazıyla bildirildiğini, ilgili yazıda salınım önleyici tesisi yolunda öneriler getirildiğini,ihlale konu fider açmalarının sadece …’ın değil bizzat davalı tarafın eksikliklerinden kaynaklandığını,cezaya tabi fıder açma sayılarını elektronik ortamda kaydeden bir sistem kurulmadığını,açma sayılarının trafo merkezinde görevli tabloculann tuttuğu vardiya defterlerindeki açma sayılarına göre belirlendiğini, tablocuların hizmet alman yüklenici uhdesinde çalıştırılan elemanlar olduğunu,sağlıklı kayıt tutulamadığı gibi röle ayarlarım sağlıklı yapamamaları sonucunda teknik olarak açma sayılmayan röle sinyallerinin de açma olarak vardiya defterlerine işlendiğini, aynı şekilde davalı tarafın röle zaman ayarı ile dağıtım sisteminin röle zaman ayarı birbirine tutmadığından en küçük bir arıza durumunda dahi tüm kesicilerin açtığını ve sayının arttığını,… a gönderilen ceza tahakkukuna esas fıder açma sayılarını içeren listelerde tutulan kayıtlar incelendiğinde belirtilen fıder açma sayıları ile … indirici TM tutulan kayıtların birbiriyle örtüşmediğini belirtmiş ve ÎHDS Sözleşmesi ve Borç Nakil Sözleşmesi ile müvekkili uhdesinde kalan,mesnetsiz ve haksız yere usul ve yasaya aykırı olarak tanzim edilen 31.07.2013 tarih 579479 seri nolu 2.041.693,80 TL tutarındaki borç için borçlu olmadıklarının tespiti ile işlemiş ve işleyecek faiz tahakkukunun durdurulmasına, karar verilmesi talep edilmektedir.
CEVAP:Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle: Davaya konu olan 31.07.2012 tarihli Sistem Kullanım Ceza faturasının dava dışı …. ‘a kesilmiş olduğunu,şirket ile müvekkili … arasında cezanın uygulandığı tarih itibariyle imzalanmış bir SKA bulunmadığını, dava konusu faturanın dayanağının 2012 dönemi için geçerli Yöntem Bildiriminin 1.5. maddesine düzenlenen “… tesislerinde kullanıcının bağlı olduğu fıdere 00.00-24.00 saatleri arasında üç veya daha fazla arıza intikal ederek kesicinin açması” şeklinde tanımlanan ihlal olduğunu,Sistem kullanıcılarına ceza kesme yetkisinin SKA ların yanı sıra Yöntem Bildiriminden de doğduğunu,SKA nın imzalanmamış olan kullanıcıların yaptığı ihlal hallerinde gerekli yaptırımların uygulanabilmesinin hüküm altına alındığını, Müvekkili ile … arasında dağıtım şirketinin imzalamaması sebebiyle bir SKA olmadığını,ancak Yöntem Bildirimi uyarınca müvekkili …’ın ceza kesme yetkisi bulunduğunu,Yöntem Bildiriminin 1.5. maddesinde uyarı yükümlülüğünün bulunmadığını,tabloda görüleceği üzere her ihlal durumunda uyan koşulu öngörülmediğini, anlaşmanın 10. maddesine aykırılıktan söz edilemeyeceğini, ihlal kapsamında ilk iki açmanın uyarı mahiyetinde olduğunu ve üç veya daha fazla açmalann cezaya sebebiyet verdiğinden ilk iki açmanın uyarı mahiyetinde olduğunu,ilgili mevzuat uyarınca hizmet alımı yoluyla yapılan TM işletmesi işinde görev yapan personelin Teşekkül adına hareket etmekte olduğunu,kamusal görev ifa ettiklerini,Şebeke Yönetmeliği başta olmak üzere diğer mevzuat hükümlerinde programlı çalışmalar dışında müşterek çalışma yapılmasının öngörülmediğini, ceza sınınnı aşan anzadan dolayı açma sayılanm esas alan kayıtların müştereken düzenlenmesi ve imzalanması ile ilgili her hangi bir uygulama mevcut olmadığını,iletim sistemine bağlı davacı şirketin cezai işleme tabi eylemlerinden müvekkili …’ın her hangi bir kusuru ve ihmalinin bulunmadığını,verilen hizmetin önemine binaen TM’lerinin Röle Koruma ve Koordinasyonu sisteminin her türlü değişken işletme şartları göz önünde bulundurularak güncel tutulmasının ihmal edilemeyecek bir zorunluluk olduğunu, dava dışı …’ın yeterli OG fideri olmamamsma sebebiyle çoğu fiderin nominal akımının üzerinde 6 A tepine ayarlandığını, bölgede yaptıkları çalışmalarda rölelerin ya aktif olmadığı yada akti£-olmayacak şekilde programlandığını,akım trafolarının uygun olmadığını, müvekkili şirketin koruma rölelerinin koordinasyonlarında standart bir uygulamanın sağlanması amacıyla rölelerin ayarlanmasında nasıl bir yol izleyecekleri hususunun müvekkili …’ça 10.02.2011 tarihli yazı ile bildirildiğini öne sürülerek davanın reddi talep edilmektedir.
GEREKÇE;
Dava, İİK 72 maddesi gereğince açılan menfi tespit talebine ilişkindir.
İHDS gereğince özelleştirilen …. A.Ş. ye davalı tarafından sistem kullanım anlaşmasının 10. Ve yöntem bildiriminin 1-5 maddesi gereğince düzenlenen 2.041.639,82 TL miktarlı ceza faturasının usulsüz olduğu gerekçesiyle borç nakil sözleşmesiyle borcu üstlenen davacı … tarafından menfi tespit talepli iş bu dava açılmıştır.
Ankara ….. AHM’de açılan iş bu davada mahkemece 04/05/2015 tarih 2015/202 esas 2015/206 karar sayılı kararla görevsizlik kararı verilmiştir.
Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay ….. HD’since 24/07/2016 tarih 2015/8390 esas sayılı kararla hükmün onanmasına karar verilmiş ve dosya mahkememize gönderildikten sonra 2016/633 esasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 06/02/2019 tarih 2016/633 esas 2019/86 karar sayılı kararla davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay ….. Hukuk Dairesince 08/06/2021 tarih 2021/915 esas 2021/2557 karar sayılı kararla; ilk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin cezai şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olduğu, derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıklarıda kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesi kararının bozulması uygun görüldüğü gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 02/12/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanunun 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklendiği, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen cezai şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” …’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildiği, aynı kanunun 39. Maddesi ile 6446 sayılı Kanuna Ek Madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklendiği, 7257 sayılı kanunu yayın tarihinde yürürlüğe girdiği yargılama sırasında değişen kanun hükmüyle dava konusu uyuşmazlığa bakma görevinin idari yargıya verildiği, HMK 114/1 maddesi gereğince yargı yolunun caiz olmasının dava şartı olduğu ve mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla HMK 114/1 – b ( yargı yolunun caiz olmaması) ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, davanın usulden reddine ilişkin kararın yargılama sırasında değişen kanun hükmü gereğince verilmiş olması dikkate alınarak taraflarca yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına ve davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair kısa karardaki kanun yoluna ilişkin bölüm düzeltilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
1-Davanın HMK 114/1-b ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu (yargı yolunun caiz olmaması) nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin olarak alınan 34.871,20 TL harcın mahsubu ile fazladan yatan 34.811,90‬ TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer OLMADIĞINA,
5-Karar kesinleştiğinde taraflarca yapılan yargılama giderlerinden arta kalan kısmın yatıran kısma İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/11/2021

Başkan ….
e-imzalıdır
Üye ….
e-imzalıdır
Üye ….
e-imzalıdır
Katip….
e-imzalıdır