Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/530 E. 2021/810 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/530 Esas
KARAR NO : 2021/810

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … – …
2- … – …
VEKİLİ : Av. … -…

DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … -….

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/08/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında Eylül 2016-Eylül 2036 tarihleri arasında 20 yıl geçerli olacak biçimde “Özel Sözleşme” isimli, karşılıklı iki tarafa borç yükleyen sözleşme imzalandığını, davalının sözleşmeyle borçlandığı yükümlülüklere aykırı davrandığını, sözleşmelerin süresinin henüz dolmamış olup, geçerliliğinin devam ettiğini, ancak davalının sözleşme gereği yerine getirmesi gereken edimleri yerine getirmediğini, ancak davacının edimlerini yerine getirdiğini, davacı …’in taraflar arasında imzalanan sözleşmede katılan sıfatının bulunduğunu, davalının Etik Bildirgeyi imzalamadığını, davalının ders anlatımını yaptığı videolar ve içerikleri üzerindeki tüm yasal hakları sözleşmelerle edindiğini bu sebeple herhangi bir ihlal olmadığını, davalının sözleşmeden döndüğünü, dönme niteliğindeki bu fesih iradesi sebebiyle işbu dilekçe ile birlikte davacılarında sözleşmeden döndüğünü ileri sürerek dönme sebebiyle davalıya bedelsiz olarak devredilen binde 3 hissenin tüm hukuki semereleriyle birlikte iadesine, kitap yazımı için davalıya ödenmiş olan 338.133 TL’nin şimdilik 1.000 TL’sinin iadesine, ders anlatımı nedeniyle ödenmiş olan 169.066 TL’nin 2021-2036 dönemine denk gelen 126.800 TL’nin şimdilik 1.000 TL’sinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin gerçek kişi olup huzurdaki davada asliye hukuk mahkemeleri görevli olduğunu, …’in dava konusu 16.03.2016 tarihli “Özel Sözleşme” metninin tarafı olmadığını, söz konusu sözleşmenin davacı şirket ile müvekkili arasında imzalandığını, …’in, dava dilekçesinde belirtildiği üzere, davacı şirketin yetkili temsilcisi olup sözleşmeyi şirket adına imzaladığını, dolayısıyla hukuki menfaati bulunmadığından, … tarafından ikame edilen davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini,
Davacı şirketin, taraflar arasında akdedildiği hususunda ihtilaf olmayan yazılı metin uyarınca yerine getirmesi gereken bir çok hükmü yerine getirmediğini, bu sebeple davacıların huzurdaki davaya konu talebinin haksız, hukuka aykırı ve mesnetsiz olup esastan reddi gerektiğini,
Davacı şirket ile müvekkili davalı arasında 16.03.2016 tarihinde “Özel Sözleşme” isimli bir sözleşme imzalandığını, Sözleşme’nin madde numarası içermeyen birinci paragrafı muhteviyatında, “müvekkilin Eylül 2016-20 Eylül 2036 tarihleri arasındaki dönem için davacı şirket …bünyesinde eğitmenlik yapacağı, şubelerinde ve kitapevlerinde düzenlenen seminer, konferans ve bilimsel toplantılara katılacağına” ilişkin düzenlemeler yer aldığını, Sözleşme’nin 3. Maddesine göre, “Pediatri alanında …’a yönelik tamamı yeni 2000 soruluk açıklamalı soru kitabı, Pediatri alanında …’a yönelik tamamı yeni 4000 soruluk açıklamalı soru kitabı, Pediatri alanında “Tablolarla Pediatri” adlı bir konu kitabı, …’nın halen yayında olan iki kitabının tam bir revizyonu (Klinisyen soru kitabı, Prospektus Pediatri Kitabı),…Pediatri ders notlarının bir kez şekilsel revizyonu, Pediatri alanında çıkmış tüm … sorularının açıklamalı cevapları ile her soruya karşılık beklenen bir yeni soru ve açıklamasını içeren kitap, Tüm … soruları ve beklenen soruların 2017 yılında iki hafta sonunda ve sonrasında her üç yılda bir kez 2,5 gün kurumun belirleyeceği bir sınıfta ücretsiz çözülmesi” şeklinde tahdidi olarak edimler ve yükümlülükler belirlendiğini,
Davacı şirketin ise, Sözleşme’nin 1. Maddesi uyarınca müvekkiline 407.200,00 TL peşin ödeme ile 30.12.2016 tarihinde 100.000,00 TL tutarında ödeme yapmayı ve Sözleşmenin 2. Maddesi uyarınca her yıl Ankara, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere ticari anlamı olan yerlerde müvekkile özel tüm pediatrinin anlatıldığı gruplar düzenleyerek, oluşacak net cironun %40’ını müvekkiline ödemeyi taahhüt ettiğini,
Sözleşme’nin akdedildiği tarihten bu yana müvekkilinin yükümlendiği edimleri eksiksiz şekilde ifa ettiğini, Sözleşmenin 3. maddesinde belirtilen edimlere ilişkin olarak, davacı ile müvekkili arasında varılan sözlü mutabakat neticesinde müvekkili tarafından söz konusu kitaplar yerine geçecek şekilde, binlerce soru ve soru-cevap değerlendirmesi, açıklama, ders notu ve kitap revizyonu ve daha bir çok eğitim materyalini içeren yazılı çalışmaları davacı şirkete muhtelif tarihlerde e-posta yolu ile gönderildiğini, davacı şirketin sistemlerine yüklenmiş ya da elden teslim edilmiş ve davacı yanca söz konusu çalışmaların kabul edildiğini, davacı taraf ile davalı müvekkili arasında söz konusu çalışmalara ilişkin yüzlerce yazışma ve e-posta bulunduğunu, bu sebeple davacı tarafın fiili uygulama ve anlaşma ile içeriği değiştirilmiş edimi, yani ifa edilmiş bir edimin gerçekleşmediğini iddia etmesinin, TMK m. 2 çerçevesinde “hakkın kötüye kullanılması” durumunu teşkil ettiğini,
Davacının, Sözleşmenin 1. maddesinde belirtilen ödeme yükümlülüğünü eksik şekilde ifa ettiğini, müvekkiline Sözleşmenin imzalandığı tarihte yapması gereken 407.200,00 TL tutarındaki ödemeyi yapmadığını, her ne kadar sözleşmenin 1.maddesinde “bu sözleşme karşılığında 407.200 TL peşin ve nakit bu sözleşmenin imzası anında nakit olarak ödenmiştir. ” şeklinde bir ifade olsa da bu ödemenin davacı şirket tarafından hiç yapılmadığını, bu husustaki hakları saklı tuttuklarını, bu ödemenin yapılmaması sebebiyle müvekkilinin, sürekli davacı şirket ve yetkilisine ödeme yapılması gerektiğini ve sözleşmeyi bu sebeple imzaladığını beyan etse de davacı şirket ve yetkilisinin bir ödeme yapmadığını, ancak müvekkilinin bu ısrarlı ve haklı talepleri karşısında çaresiz kalarak “TUTANAKTIR” başlıklı ödeme taahhütnamesi… A.Ş. adına … tarafından verildiğini, bu metnin ilgili kısımlarının: “… ile yaptığımız anlaşmada nakit ödediğimizin yazıldığı 408.000 TL’nin detayı aşağıdaki gibidir. 100.000,00 TL nakit ve elden kendisine verilmiştir. 308.000,00 TL ise ortak olduğumuz bir başka şirket olan … Ağız ve Diş Sağlığı Anonim Şirketi kasasına …’nun hisse oranının korunması için onun adına nakit olarak ödenmiştir. Bu detay; …’nun talebi üzerine yazılı hale getirilmiştir.” şeklinde olduğunu,
İş bu ödeme taahhütnamesinde de görüleceği üzere 16.03.2016 tarihli sözleşmenin 1. maddesinde belirtilen 407.200,00 TL’lik ödemenin müvekkiline yapılmadığını, müvekkilinin yıllarca talep etmesine rağmen ödeme yapılmamış ve ödenmesi gereken 308.000,00 TL’nin … Ağız ve Diş Sağlığı Anonim Şirketi ‘ne ödendiğinin iddia edildiğini, Müvekkiline bu ödeme taahhütnamesi verilse de yerine getirilmediğini, … Ağız ve Diş Sağlığı Anonim Şirketi’nin kayıtlarında buna ilişkin bir bilgi ve belge de yer almadığını, … Ağız ve Diş Sağlığı Anonim Şirketi ‘nin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi ile bu durumun ortaya çıkacağını,
Ayrıca Sözleşmenin 2. maddesinde yer alan eğitim kamplarının hiçbirisinin gerçekleştirilmemiş, 2016 yılından bu yana söz konusu eğitim kamplarının gerçekleştirilmesine ilişkin hiçbir davette bulunulmadığı gibi, yapılmamasına ilişkin bir gerekçe de bildirilmediğini, bu eğitim kamplarının yapılmaması sebebiyle müvekkilinin çok ciddi bir kârdan mahrum kaldığını, davacı tarafından Sözleşme ile yükümlendiği edimler ifa edilmemişken, Ankara 17. Noterliği 00062 Yevmiye numaralı 05.01.2021 tarihli ve Ankara … Noterliği 03478 Yevmiye numaralı11.03.2021 tarihli ihtarnamelerle ve şimdide işbu huzurdaki dava ile hiçbir dayanağı olmayan, kabulü mümkün olmayan açıklamalarla müvekkilinden çeşitli taleplerde bulunulduğunu,
Müvekkilinin, 2016 yılından bugüne edimlerini yerine getirmeyen davacının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde, aynı zamanda suç teşkil eden hukuka aykırı eylem ve davranışlarından haberdar olunca, söz konusu durumun tespitini sağlamak üzere yasal yollara başvurduğunu, bu süreçte davacı taraf, öncelikle kendisinin temerrüde düşerek Sözleşmenin feshini haklı kılan hukuka aykırı davranışlarına devam etmiş, eş zamanlı olarak haksız şekilde müvekkilinden taleplerde bulunduğunu, Müvekkilinin ise, davacının kişilik haklarına ve kişisel emeği neticesinde ortaya çıkan eser vasfındaki çalışmalarına yapılan haksız saldırının tespiti maksadı ile tespit talebinde bulunduğunu,
Ankara … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2021/24 D.İş sayılı delil tespiti dosyasında tespiti talep edilen hususların taraflar arasında imzalanan Sözleşme konusu ile kararlaştırılmış hususlar olmadığını, zira dilekçe ekinde sunulan bilirkişi raporundan da görüleceği üzere müvekkilinin hazırladığı ders notlarının, müvekkilinin sesi ve ayrıca ismi “…Online” isimli bilgisayar programına yüklenmiş ve programı satın alan kullanıcıların kullanımına sunulduğunu, Sözleşmede müvekkilinin sesinin ve ders notlarının kayda alınacağı ve bunun 3. kişilere ifşa edileceğine (bundan da gelir elde edileceğine) ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi, müvekkilinin bu yönde bir açık kabulü ve onamı da bulunmadığını,
Davacı tarafın dava dilekçesinde “ders anlatımı yapılan videolar ve içeriklerin üzerindeki tüm yasal hakların sözleşme ile edinildiğine” ilişkin iddiasını neye dayandırdığını anlayamadıklarını, zira söz konusu sözleşme incelendiğinde, bu hususa ilişkin herhangi bir madde bulunmadığını, bu halde taraflar arasındaki Sözleşme ileri sürülerek delil tespitinin haksız olduğunu, bu nedenle Sözleşme ile müvekkiline yüklenen yükümlülüklerin ve edimlerin yerine getirilmesine yönelik talepte bulunulması ve buna dayanarak huzurdaki bu davanın ikame edilmesinin mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu,
Ankara 5. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2021/24 D.İş sayılı delil tespiti dosyasında, Mahkemece resen atanan bilirkişi tarafından müvekkilinin isminin yer aldığını, ses kaydının müvekkilinin sesi ile benzerlik gösterdiğini, anlatımla eş zamanlı el yazılarının da ekranda belirdiğini, sonraki slaytlarda da müvekkilinin sesi ile anlatıcının sesinin benzer olduğunun tespit edildiğini, davacı şirketin … ve … dijital programı ile kullanıcılara müvekkiline ait ses, görüntü ve kimlik bilgilerini de içerir şekilde ders anlatım notlarını ticari satışa konu ettiği tek bir Pediatri … dersi paketini 3.000,00 TL civarında, Pediatri … paketini 12.100,00 TL civarında bir mali karşılıkla sattığını, müvekkilinin kişisel verileri ve şahsi emeği üzerinden haksız şekilde kazanç elde ettiğinin sabit olduğunu,
Ankara 5. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin söz konusu dosyası dışında, Ankara … Noterliğinin 20.04.2021 tarih ve 06217 yevmiye numaralı resen tespit tutanağı ile davacı şirketin satışını gerçekleştirdiği programın kullanıcısı tarafından, bedelini ödeyerek davacı şirketten satın aldığı program içeriğinde müvekkiline ait tüm verilerin tespiti gerçekleştirildiğini, müvekkilinin el yazısının, isminin, sesli ders anlatımının yer aldığı video görüntülerinin muhatap şirketin hizmet verdiği ekran görüntüleri tek tek ve sayfa sayfa görüntülenerek tespit edildiğini, söz konusu Tespit Tutanağı ve ayrıca müvekkiline ait tüm ses ve görüntüleri içeren hard diskin Noterlik kasasında muhafaza edildiğini, aynı şekilde Ankara … Noterliğinin 05.05.2021 tarih ve 06927, 009631 yevmiye numaralı Tespit Tutanakları ile de, müvekkiline ait ve davacının izinsiz kullanıp, ifşa edip, ticari satışa konu ederek haksız şekilde kazanç elde ettiği video görüntüleri ve ayrıca reklam mahiyetinde kullandığı müvekkilinin ses ve görüntülerinin hard diske kaydedilerek tespit edilip, Noterlik kasasında muhafaza edildiğini, Müvekkili tarafından hazırlanmış ve kendi sesiyle anlattığı ders notlarının izinsiz ifşa edilmesi ve umuma arzı ile haksız gelir elde edilmesinin 5846 Fikir Ve Sanat Eserleri Kanunu 68. Maddesi ve 6098 Türk Borçlar Kanunu Ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu kapsamında maddi ve manevi tazminat talepleri bulunduğunu,
Müvekkili davalının kişisel verilerinin izinsiz kaydedilmesi, ifşa edilmesi, ticari kazanç elde etmek için 3. kişilerin hizmetine sunulması dolayısıyla oluşan kişilik haklarına yönelik ihlal sebebiyle, müvekkilinin uğradığı maddi ve manevi zararın karşılanması, Müvekkilinin isminin “…” ve bazı eserlerde kasten “Murat Hocaoğlu” olarak belirtildiğini, müvekkili tarafından telif hakları muhataba devredilmeyen tüm eserlerden müvekkilinin isminin çıkarılmasını, söz konusu eserlerin izinsiz satışından kaynaklanan ticari kazanca yönelik tüm dava haklarını saklı tuttuklarını ve bu taleplere ilişkin arabuluculuk görüşmelerinin anlaşmama ile neticelendiğini, müvekkilinin kişilik haklarına ve kişisel emeği neticesinde ortaya çıkan eser vasfındaki çalışmalarına davacılar tarafından yapılan haksız saldırılar neticesinde sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini,
Davacıların, dava dilekçesinde …’in 16.03.2016 tarihli sözleşmeye davacı şirket yanında katılan olduğunu iddia ettiklerini, ancak bu hususun sözleşme metni incelendiğinde mümkün olmadığını, Sözleşmenin ilk paragrafında ” Bu sözleşme, bir tarafta … ile Uzm. Dr. … arasında ….düzenlenmiştir.” sözleşmenin taraflarını ortaya koyan açık ifade bulunduğunu, keza sözleşmenin ikinci sayfasında imza için açılan sütunda “…adına Yön. Kur. Bşk. …” ifadesi yer aldığını, davacı …’in bu sözleşmeyi …adına imzalamış olup, bu hususun sözleşmeden açıkça anlaşıldığını,
Müvekkili tarafından Beyoğlu … Noterliği 4448 yevmiye numaralı 04.06.2021 tarihli ihtarname ile ; “Muhatap ile müvekkil arasında akdedilen 16.03.2016 tarihli “Özel Sözleşme” başlıklı sözleşmeden kaynaklanacak taleplerine ilişkin hakların saklı tutularak, Özel Sözleşme’nin müvekkil tarafından iş bu ihtarname ile haklı nedenle tek taraflı olarak feshedildiğinin bildirimi, ” sözleşmeyi haklı nedenle tek taraflı feshettiğini davacı tarafa açıkça ihtar ettiğini, davacı taraf ise dava dilekçesinde söz konusu bu feshin “dönme niteliğinde” olduğunu iddia ettiğini, ancak davacı tarafın, müvekkilinin sözleşme ilişkisini sona erdiren işlemini, “sözleşmeden dönme” olarak nitelendirilmesi hatalı olduğunu,
Taraflar arasındaki Özel Sözleşme hükümleri göz önünde bulundurulduğunda, tarafların edimlerinin ifasının zamana yayıldığının görüldüğünü, dolaysıyla taraflar arasındaki ilişkinin, ani edimli olmadığını, “Sözleşmeden dönme” ve “sözleşmenin feshi”nin birbirinden farklı kavramlar olduğunu, dönme hakkının, tam iki tarafa borç yükleyen ani edimli borç ilişkilerini tek taraflı irade beyanı ile geçmişe etkili olarak sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir hak olarak ifade edildiğini, fesih ve dönme arasındaki temel farklılıklarından birinin, bu hakların kullanılabilirliğinin söz konusu olduğu an/zaman ile ilgili olduğunu, kural olarak dönme hakkının sözleşme ilişkisinin ifasına başlanmasından önce veya ifasının gerçekleşmemesi halinde mümkün iken, fesih hakkı ifasına başlanmış sözleşme ilişkileri açısından gündeme geldiğini,
Taraflar arasında imzalanan, 16.03.2016 tarihli ” Özel Sözleşme” başlıklı sözleşme ve müvekkiline imzalatılmaya çalışılan “Etik Bildirge”nin 6098 sayılı Borçlar Kanunu 20 ile 25. Maddeleri arasında düzenlenen Genel İşlem Koşulları madde başlığı uyarınca hükümsüz olduğunu, ekte yer alan “Etik Bildirge” başlıklı geçerliği ve bağlayıcılığı hukuken tartışmaya konu edilmesi gereken, davacının tek yanlı iradesi ile tanzim edilen, müvekkili gibi yüzlerce uzman doktora, akademisyene ve dahi profesörlere dayatma ile imzalatılan, toplu şekilde açılan imza listesi ile küçük imza kutularına toplu şekilde müvekkil ve diğer akademisyenlerden imza alınan metin olduğunu, zira Etik Bildirge’nin bir tarafı davacı şirket olup, karşı tarafında yer alan onlarca/yüzlerce akademisyene isimlerine ayrılan küçük imza kutucukları ile imza hakkı tanındığını, sadece bu durumun bile Etik Bildirge isimli metnin davacının tek yanlı iradesi ile hazırlandığını, karşı tarafın söz konusu yazılı metin içeriği hakkında herhangi bir irade beyanında bulunmasının mümkün olmadığı, dayatma şeklinde imzalatılan ve bu sebeple bağlayıcı olmayan bir metin olduğunu ortaya koyduğunu,
Sonuç olarak; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup, davacı tarafın sözleşme ile ödemeyi taahhüt ettiği 408.000,00 TL’yi ödememiş ve 2. Maddesinde yer alan eğitim kamplarının hiçbirisi gerçekleştirilmemiş, 2016 yılından bu yana söz konusu eğitim kamplarının gerçekleştirilmesine ilişkin hiçbir davette bulunulmadığı gibi, yapılmamasına ilişkin bir gerekçe de bildirilmediğini, keza müvekkiline ait ve davacının izinsiz kullanıp, ifşa edip, ticari satışa konu ederek haksız şekilde kazanç elde etmiş ve video görüntüleri ve ayrıca reklam mahiyetinde kullandığını, tüm bu sebepler ışığında sözleşmenin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, davacının dava konusu taleplerinin bu nedenlerle haksız olup reddi gerek talep etmiştir.
GEREKÇE:
Davanın, 16/03/2016 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklandığı, davacı… Yayıncılık A.Ş. İle davalı (Eğitmen) arasında Eylül 2016-Eylül 2036 tarihleri arasında 20 yıl geçerli olacak biçimde “Özel Sözleşme” isimli, karşılıklı iki tarafa borç yükleyen sözleşme imzalandığı, sözleşmeye göre davalının… bünyesinde eğitmenlik yapması, …-DATA’nın şubelerinde ve bağlantılı olduğu diğer kitap evleri vs de düzenlenen seminer, konferans ve bilimsel toplantılara katılması amacıyla sözleşmenin düzenlendiği, bu sözleşme karşılığında eğitmene 407.200,00-TL peşin ve nakit, bu sözleşmenin imzası anında nakit olarak ödendiği, ayrıca 30/12/2016 tarihinde 100.000,00-TL elden ödeneceği, ayrıca davacı… hisselerinin %0 3 değerindeki hissesinin de bedelsiz olarak devredildiği, eğitmen için ödenecek ders ücretlerinin ayrıca hafta sonları peşin olarak nakden ödeneceği, …-DATA’nın her yıl Ankara, İstanbul, İzmir başta olmak üzere ticari anlamı olan yerlerde eğitmene özel tüm pediatrinin anlatıldığı gruplar düzenleyeceği ve resmi mecralarından duyuracağı, oluşacak net cironun % 40’ının eğitmene verileceği, …-DATA’nın bu özel gruplara derece adaylarını ücretsiz alma hakkına sahip olduğu, bu bedeller karşılığında eğitmenin sözleşme süresinde sadece…’ya hizmet vermeyi kabul ettiği, sözleşmede belirtilen eserleri hazırlayıp tüm mali hakları ile birlikte…’ya devretmeyi kabul ettiği, tüm eserlerin kurumun belirlediği standartlarda olacağı, standartların eğitmene mail yolu ile iletileceği ve eserin teslim alındığı mail yoluyla eğitmene bildirileceği ve diğer tüm hususların sözleşme ile belirlendiği, taraflar arasında bahse konu eser sözleşmesinin yapıldığı hususunda bir ihtilaf olmadığı, aradaki ihtilafın tarafların sözleşme koşullarını yerine getirip getirmediği, davacı tarafın sözleşme gereğince, davacı şirket hisse bedelinin iadesi, ayrıca sözleşme gereğince davalıya ödendiği ileri sürülen kitap yazımı bedelinin ve ayrıca sözleşme gereği davalıya pediatri ders anlatımı nedeniyle ödendiği ileri sürülen bedelin iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı, davalının tacir olmadığının tarafların kabulünde olduğu, davalının Gazi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi doktor olarak görev yaptığı, mahkememizin görevli olup olmadığı, davacı … Selçuk Biricik’in husumet ehliyetinin olup olmadığı, noktasında olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup, TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Davacı vekili, 14/12/2021 tarihli ön inceleme duruşmasındaki beyanında; Davalının tacir olmadığını, uzman doktor olarak görev yaptığını belirtmiş, yine davalı vekili de aynı duruşmada; Müvekkilinin tacir olmadığını Gazi Üniversitesi’nde Doktor / Öğretim Görevlisi olarak görev yaptığını, ticari bir sıfatının bulunmadığını bildirmiştir.
Buna göre, yukarıda belirtilen tüm açıklamalar değerlendirildiğinde; Davalının tacir olmadığı, uzman doktor olarak görev yaptığı, bu haliyle davanın nispi ticari dava olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, yine uyuşmazlık konusu sözleşme dikkate alındığında 6102 sayılı TTK’da düzenlenen bir hususa ilişkin olmadığından, mutlak ticari dava olarak da değerlendirilemeyeceği, bu nedenle işbu davada mahkememizin görevli olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115. Maddesi hükümlerine göre dava şartı (Görev) yokluğundan davanın usulden reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca;
1-Davanın dava şartı (Görev) yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkeme tarafından karara BAĞLANMASINA,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/12/2021

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır