Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/475 E. 2021/648 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/475 Esas
KARAR NO : 2021/648

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI / KARŞI DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI / KARŞI DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2016
KARAR TARİHİ : 27/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili “…” ile Davalı “…” arasında, mal sahibinin maden ruhsat alanı içerisinde (Sicil No: 45289, 53779, 60897) yer alan …. Köyü civarında belirleyeceği lokasyonlarda istenilen tarihte yüklenici tarafından kırıntılı ve/veya karotlu sondaj işlerinin yapılmasına yönelik olarak 18.03.2013 tarihinden geçerli olmak üzere 26.03.2013 tarihinde 35 sayfalık ANA-547 numaralı sondaj sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre yüklenicinin tedarik edeceği iki adet karotlu sondaj makinesi ile yapılacak 4500 mt’lik sondajın başlangıç tarihinin 15.04.2013 olacağı, sondaj sayısı ve derinliklerinin mal sahibi tarafından belirleneceği, sözleşmenin belirli süreli ve koşullara göre değişken sabit birim fiyatlı olduğu üzerinde anlaşıldığını sözleşmenin Kaynak Gereksinimleri ve Planlama başlıklı 7.0 Maddesinin (t) bendinde; Makine ve ekipmanların sondaj lokasyonuna girebilmesi için gerekli yolun mal sahibi tarafından sağlanacağı, (u) bendinde bütün yolların yapımı ve bakımı ve sondaj yerlerinin mal sahibi tarafından sağlanacağı, lokasyonlara ve su pompa istasyonuna giden yolların ve yapımı ve bakımının, proje bitimine kadar mal sahibinin sorumluluğunda olduğunun belirtildiğini, Sözleşmenin 18. Maddesinin (d) bendinden sonra gelen (a) bendinde ise (mal sahibinin yer tesliminde gecikmesi veya iş verememesi halinde her bir makine için yükleniciye ödeyeceği) saatlik bekleme ücretinin 130,00 Amerikan dolan/saat olduğu, tüm fiyatların KDV hariç olduğu, sözleşme süresince birim fiyatların sabit olduğunun yazıldığını. Müvekkili yüklenicinin, davalı mal sahibinin makine ve ekipmanların sondaj lokasyonuna girebilmesi için gerekli yolu yaparak sondaj yerlerinin hazırlanarak yer teslimi yapmasını beklemeye başladığını, davalı Tunçpınar şirketinin ise tüm gayretlerine rağmen işin ifa edileceği sondaj alanlarına yol yapamadığını, sondaj yerlerini hazırlayarak sözleşmenin amir hükümlerine rağmen müvekkili yükleniciye yer teslim edemediğini, bu durumda müvekkilinin 15.04.2013 tarihinden itibaren sözleşmenin 18. maddesinde belirtilen (saatlik) bekleme ücretini almaya hak kazandığını, ancak davalı şirketin ücret ödeme edimini yerine getirmediğini, müvekkili şirket yetkililerinin davalı şirketin yetkilileri ile görüşmeler yaptığını sonuç alınamayınca davalıya 19.10.2015 tarihli ihtarname çektiğini, davalının edimlerini yerine getirmekten sürekli olarak kaçtığını, müvekkili yükleniciyi sürekli oyalayarak maddi kaybına yol açarak hakediş alacaklarını ödemediğini belirterek, davalı şirketten oluşan Saatlik Bekleme Ücreti alacağı nedeniyle, 6.554.000 Amerikan Doları saatlik beldeme ücreti hakedişi ile KDV’nin ödeme tarihindeki Merkez Bankası kuru üzerinden TL’ye çevrilerek, şimdilik 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsilini talep etmektedir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin,…. İlçesinde sahip olduğu maden ruhsatları kapsamında söz konusu sahalarda arama faaliyetleri ile sondaj ve diğer gerekli jeoteknik çalışmaları yerine getirme, bu çalışmalar kapsamında ilgili sahalarda üretime elverişli bakır cevheri tespit edilmesi halinde ise bakır madeni üretimine başlamak amacı ile kurulduğunu, …. İlçelerinde maden arama faaliyetleri, tek iştigal konusu olan müvekkili şirketin, davacı (karşı davalının) da çok iyi bildiği üzere, yöre halkının madencilik karşıtı tepkisi ve illegal grupların açık ve örtülü tehditleri sebebiyle maden arama faaliyetlerinin durdurulduğunu, iş makinalannın yakıldığını, muhtelif defalar gösteriler düzenlendiğini, müvekkili şirketin çalışma alanı kapsamındaki köy muhtarlarının da, bölge halkı adına sondaj faaliyetlerine izin vermedikleri yönündeki deklarasyonlarını, halk hareketleri yanı sıra yazılı olarak da müvekkili şirkete ilettiklerini, davacının (karşı davalı), sözleşmenin tamamlanma tarihi olan 31 Aralık 2013 tarihine kadar şözleşme konusu hiçbir işi yerine getirmediğini ve bu hususa ilişkin olarak da müvekkili şirkete hiçbir bildirimde bulunmadığını, davacının (karşı davalı) ilk ihtarında kendisine işe başlamak amacı ile sondaj lokasyonlarının bildirilmesini talep ettiğini, sözleşmede bulunmasına rağmen tekrardan müvekkili şirket tarafından sondaj lokasyonlarının bildirilmesi üzerine ikinci ihtarında bu sefer de bölgede terör faaliyetleri veya işi engelleyen herhangi bir olayın yaşanmadığını dile getirerek sondaj lokasyonlarına ulaşım yollarının sanat ve üst yapılarının olmadığını öne sürdüğünü, davacının (karşı davalı) Ankara …. Noterliği’nin 29 Şubat 2016 tarih ve 4869 yevmiye numaralı son ihtarında ise bu hususların hiçbirine cevap verme gereği duymaksızın kendi hesapladığı şekli ile 6.569.000 Amerikan Doları sözde bekleme ücretinin tarafına ödenmesini talep ettiğini, müvekkili şirket tarafından ise Ankara … Noterliği’nin 7 Mart 2016 tarih ve 8101 yevmiye numaralı ihtarı ile haksız taleplerinin açıkça reddedildiğini, sondaj işlerinde yerleşik ticari teamülün; iki sondaj lokasyonu arasında işverenin talebi ile sondaj makinelerinin ve işçilerinin beklemesi halinde, bekleme (stand-by) ücretine hak kazanılması yönünde olup sondaj konusunda tecrübeli jeoloji mühendisi bir bilirkişiden alınacak bir rapor ile de bu hususun açıklığa kavuşacağını, davacının (karşı) davalı ilgili sondaj lokasyonuna bırakın makine, ekipman ve iş gücü ile iştirak etmeyi; inceleme yapmak için dahi gitmediğini, davacının (karşı davalı) 2 adet sondaj makinesi bulunmadığını, davacı (karşı davalı) şirkete ait sondaj makinesinin Ankara sınırlarından dahi çıkarılmadığını, davacının (karşı davalı) sözleşme gereğince işin yapılacağı alanda hiçbir zaman gerekli makine, ekipmanı ve işçileri ile hazır bulunmamış olmasına rağmen bir bekleme ücreti talep etmesinin meşru olmadığını cevaben belirtmiştir.
Diğer yandan davalı vekili cevap dilekçesinin karşı davaya ilişkin bölümünde ise; davacının (karşı davalı) sözleşme ile üstlenmiş olduğu işi, herhangi bir geçerli sebebe dayanmaksızın yerine getirmeyerek müvekkili şirketin işletmeye geçmesini engellediğini, iş sonucunda edinilecek sondaj sonuçlarına göre ilgili maden ruhsatlarında yatırım yapılıp yapılmayacağının anlaşılamadığını, müvekkili şirketin, ilgili maden ruhsatlarını, arama ruhsatından işletme ruhsatına çeviremeyip arama ruhsatına ilişkin resmi kuramlara harçları yatırmaya devam ettiğini, müvekkil şirketin, sözleşme konusu ruhsatlar için sözleşme tarihinden itibaren, ruhsat hukukun devam ettirilebilmesi için resmi ve özel kuramlara 575.249,18 TL ödeme yaptığını, söz konusu ödemelerin sebebinin davacı (karşı davalı)nın sondaj faaliyetlerini gerçekleştirememesi olduğunu, müvekkili şirketin davacı (karşı davalı)’nın işe başlaması ve devam ettirmesi için söz konusu dönem boyunca istihdam etmiş olduğu çalışanlara, 1.257.274,56-TL maaş ödemesinde bulunduğunu, söz konusu maaş ödemelerine ilişkin olarak da toplam 260.728,79 TL SGK primi ödediğini, sondaj sözleşmelerinin niteliği gereğince bir eser sözleşmesi olup eser sözleşmelerinde yüklenicinin işe zamanında başlama ve işi sürdürme borcunun, yüklenicinin asli edim yükümlülükleri arasında yer aldığını, yüklenicinin sözleşmeye aykırı olarak işi bırakması veya ertelemesinin borca aykırılık oluşturduğunu, davacının (karşı davalı), herhangi bir mücbir sebep haline dayanmadığı gibi, tam tersine mücbir sebep hallerini reddettiğini ve sözleşme konusu işle ilgili sözleşme süresince müvekkili şirkete herhangi bir bildirimde de bulunmadığını, kusuruyla sözleşmeyi ve süresi belirli bir yükümlülüğünü ihlal ettiğini ve bu itibarla temerrüde düştüğünü belirterek, davacının (karşı davalı) yüklenici olarak yerine getirmediği sözleşmesel ve kanuni yükümlülüklerinden mütevellit olarak şimdilik uğramış oldukları zararın 10.000,00 TL’sinin tahsilini talep etmektedir.
GEREKÇE;
Asıl davada davacı taraf; davalı ile 26.03.2013 tarihinde aralarında imzalanan ANA-547 numaralı sondaj sözleşmesinin şartlarını yerine getirildiğini, davalının üstüne düşen sözleşmedeki sorumluluğu yerine getirmediğinden beklemek zorunda kaldığını, yer teslimi yapılmadığını belirterek, 15.04.2013 tarihinden itibaren sözleşmenin 18. maddesinde belirtilen (saatlik) bekleme ücretini almaya hak kazandığını, davalı şirketten oluşan saatlik bekleme ücreti alacağı nedeniyle, 6.554.000 Amerikan Doları saatlik bekleme ücreti hakedişi ile KDV’nin şimdilik 10.000,00 TL’sinin tahsilini talep etmektedir.
Davalı taraf ise, yöre halkının madencilik karşıtı tepkisi ve illegal grupların açık ve örtülü tehditleri sebebiyle maden arama faaliyetlerinin durdurulduğunu, iş makinalarının yakıldığını, muhtelif defalar gösteriler düzenlendiğini, müvekkili şirketin çalışma alanı kapsamındaki köy muhtarlarının da, bölge halkı adına sondaj faaliyetlerine izin vermedikleri yönündeki deklarasyonlarını, halk hareketleri yanı sıra yazılı olarak da müvekkili şirkete ilettiklerini, davacının (karşı davalı), sözleşmenin tamamlanma tarihi olan 31 Aralık 2013 tarihine kadar sözleşme konusu hiçbir işi yerine getirmediğini ve bu hususa ilişkin olarak da müvekkili şirkete hiçbir bildirimde bulunmadığını, sözleşmede belirtilen bedelin iki sondaj lokasyon arasında işverenin talebi ile sondaj makinelerinin ve işçilerinin beklemesi halinde, bekleme (stand-by) ücretine hak kazanılması yönünde olduğunu, davacının (karşı) davalı ilgili sondaj lokasyonuna bırakın makine, ekipman ve iş gücü ile iştirak etmeyi; inceleme yapmak için dahi gitmediğini, davacının (karşı davalı) 2 adet sondaj makinesi bulunmadığını belirterek bekleme ücreti talep etmesinin mümkün olmadığını ileri sürmektedir.
Karşı davada ise; davacının (karşı davalı) sözleşme ile üstlenmiş olduğu işi, herhangi bir geçerli sebebe dayanmaksızın yerine getirmeyerek müvekkili şirketin işletmeye geçmesini engellediğini, iş sonucunda edinilecek sondaj sonuçlarına göre ilgili maden ruhsatlarında yatırım yapılıp yapılmayacağının anlaşılamadığını belirterek, davacının (karşı davalı) yüklenici olarak yerine getirmediği sözleşmesel ve kanuni yükümlülüklerinden mütevellit olarak şimdilik uğramış oldukları zararın 10.000,00 TL’sinin tahsilini talep etmiştir.
Buna göre dosya kapsamı incelendiğinde; dava, taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi mahiyetindeki Ana-547 numaralı sondaj sözleşmesi sebebiyle davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibine karşı açılan, sözleşme şartlarının yerine getirildiği, ancak iş sahibi olan davalının iş yeri teslimine dair sözleşmedeki sorumluluğunu yerine getirmediğinden sondaj makinelerinin beklemek zorunda kalması sebebiyle sözleşmenin 18.maddesine istinaden bekleme ücretine hak kazandığı, sözleşme hükümlerine göre talep edebileceği bekleme süresi ücretinin 6.554.000,00 USD olduğu, ancak şimdilik 10.000,00 TL’lik alacağın davalıdan tahsiline dair alacak istemine ilişkin olduğu, karşı davanın ise karşı davacı iş sahibi tarafından, karşı davalı yükleniciye karşı aynı sözleşmeye dayanılarak açılan, davacı-karşı davalı yüklenicinin sözleşme ile üstlenmiş olduğu işi herhangi bir geçerli sebebe dayanmadan yerine getirmeyerek iş sahibi davalı-karşı davacı şirketi zarara uğrattığı, bu zarar kalemlerinin ruhsatın devamı için resmi ve özel kurumlara verilmesi gereken 575.249,18 TL, söz konusu dönem boyunca istihdam etmiş olduğu çalışanlarına yapmış olduğu 1.257.274,56 TL maaş ödemesi, yine söz konusu maaş ödemelerine ilişkin olarak SGK’ya ödenen 260.728,79 TL SGK primi olup, şimdilik bu zararlarından 10.000,00 TL’sinin davalı-karşı davacıdan tahsili istemine yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, 27/11/2018 tarih ve 2016/324 E. 2018/876 K. Sayılı kararı ile; asıl dava ve karşı dava bakımından davanın REDDİNE karar verildiği, verilen karara karşı tarafların istinaf yoluna başvurması üzerine Ankara BAM … Hukuk Dairesi’nin 01/06/2021 tarih ve 2020/610 E. 2021/550 K. Sayılı kararı ile; asıl ve karşı davanın heyetçe görülmesi gerekirken her iki davanın da tek hakim tarafından görülerek sonuçlandırılmış olduğundan sair istinaf sebepleri incelenmeksizin dava şartına ilişkin bu hususun gözetilmemesi sebebiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.4 maddesi uyarınca esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde işlem yapıldıktan sonra yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin olarak yeni bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Söz konusu BAM kararına istinaden, taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava konusu edilmeyen tutarının da dikkate alınarak asıl dava ve karşı dava yönünden davanın heyet tarafından görülmesine karar verilerek, yargılamaya bu şekilde devam edilmiştir.
Bu kapsamda mahkememizce yapılan yargılamada; taraflar arasında imzalanan ve uyuşmazlık konusu olmayan 29.03.2013 Tarihli ANA 547 eser sözleşmesi mahiyetindeki Sondaj Sözleşmesinin taraflar arasında 18.03.2013 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiği, işin kapsamının mal sahibinin maden ruhsat alanı (Sicil No:45289,53779,60897) içerisinde yer alan Tunceli ili Ovacık MC901 Cevizlidere Köyü civarında belirleyeceği lokasyonlar da istenilen tarihte yüklenici tarafından kırıntılı ve/veya karotlu sondaj işlerinin bu sözleşmede yer alan koşullara göre yapılması hizmetini kapsadığı, sondaj başlangıç tarihinin 15.04.2013 olduğu, mal sahibinin, maden ruhsat sahasında yapacağı sondaj lokasyon ve bilgilerini yükleniciye işin başlamasından en az 24 saat önce bildireceği, bu çerçevede, devam eden çalışma içerisinde yüklenicinin beklemesine mahal vermeden yükleniciye 24 saat içinde yer teslimi yapılır ve yer tesliminde mal sahibi ve yüklenicinin imzalayacağı teslim tutanağı düzenleneceği, sözleşmenin 31.12.2013 tarihine dek geçerli olacağı ve diğer hususların düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Buna göre, somut olay incelendiğinde;
Asıl davada: İşin belirlenen süresi boyunca taraflar arasında herhangi bir işlem ve yazışmanın yer almadığı, sözleşme kapsamında bir çalışma yapıldığına ilişkin bir delil sunulmadığı, kaldı ki davacı tarafın sözleşmenin imzasını müteakip davalının üstlendiği edimleri yerine getirmediğinden bekleme süresi olarak sözleşmenin imzasından ihtar tarihine kadar olan süre için bekleme bedelini talep ettiği, ancak davacının talep süresi boyunca sözleşmenin 19.0 maddesine göre düzenlemiş olduğu bir fatura veya ödeme talebini dosyaya sunmadığı, davalı tarafın ise işin yapılamamasının sebebi olarak yöre halkının madencilik karşıtı tepkisi ve illegal grupların açık ve örtülü tehditleri sebebiyle maden arama faaliyetlerinin durdurulduğunu, iş makinalarının yakıldığım, muhtelif defalar gösteriler düzenlendiğini, müvekkili şirketin çalışma alanı kapsamındaki köy muhtarlarının da, bölge halkı adına sondaj faaliyetlerine izin vermedikleri yönündeki deklarasyonlarını, halk hareketleri yanı sıra yazılı olarak da davacı şirkete ilettiklerini belirtirken, davacı taraf bunun yerinde olmadığını ve mücbir sebep sayılamayacağını iddia etmiş, ancak dosya kapsamında yer alan delillerin bu durumun sözleşmenin 14.0’ıncı maddesi kapsamında mücbir sebep olarak değerlendirilmesinin gerektiği, diğer yandan bekleme süresi; iki sondaj lokasyonu arasında işverenin talebi ile sondaj makinelerinin ve işçilerinin beklemesi halinde bekleme (stand-by) olarak adlandırılmakta olup, davacının iş kapsamında çalışma yapılacak sahada herhangi bir iş makinası ve çalışma yaptığı yönde bir tespitin de bulunmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın talebinin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak asıl davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Karşı davada: davalı-(karşı davacı); davacının (karşı davalı) sözleşme ile üstlenmiş olduğu işi, herhangi bir geçerli sebebe dayanmaksızın yerine getirmeyerek müvekkili şirketin işletmeye geçmesini engellediğini, iş sonucunda edinilecek sondaj sonuçlarına göre ilgili maden ruhsatlarında yatırım yapılıp yapılmayacağının anlaşılamadığını belirterek, davacının (karşı davalı) yüklenici olarak yerine getirmediği sözleşmesel ve kanuni yükümlülüklerinden mütevellit olarak şimdilik uğramış oldukları zararın10.000,00 TL’sinin tahsilini talep ettiği, davalı/karşı davacı esas dava yönünden yaptığı savunmada işin yapılamamasının sebebi olarak yöre halkının madencilik karşıtı tepkisi ve illegal grupların açık ve örtülü tehditleri sebebiyle maden arama faaliyetlerinin durdurulduğunu, iş makinalarının yakıldığını, muhtelif defalar gösteriler düzenlendiğini, şirketin çalışma alanı kapsamındaki köy muhtarlarının da, bölge halkı adına sondaj maliyetlerine izin vermedikleri yönündeki deklarasyonlarını, halk hareketleri yanı sıra yazılı olarak da şirkete ilettiklerini belirttiği, az yukarıda da belirtildiği üzere bu hususun sözleşmenin 14.0’ıncı maddesine göre davalı yönünden mücbir sebep olarak kabulünün gerektiği, yine sözleşmenin feshine ilişkin 7.0’ıncı maddesi, süresine ilişkin 1.0’ıncı maddesi ile diğer tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; ilgili maddeler doğrultusunda davalı / karşı davacının işin yapılamamasında davacı / karşı davalıya yöneltebileceği bir kusur bulunmadığından herhangi bir masraf ve kayıp bedelini talep edemeyeceği sonucuna varılarak karşı davanın da reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın reddine,
A-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 111,48 TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacı tarafa iadesine,
B-Davalı/karşı davacı tarafından yapılan (davalı/karşı davacı tarafından yapılan 48,50 TL yargılama gideri ile, davacı/karşı davalı tarafından yapılan 3.354,35 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 3.402,85 TL) yargılama giderinin yarısı olan 1.709,97 TL (başvurma harcı, vekalet harcı, posta gideri olmak üzere) yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı/karşı davacıya verilmesine,
C-Davalı/ karşı davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı/ karşı davalıdan alınarak davalı/ karşı davacıya verilmesine,
Ç-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
2-Karşı davanın reddine,
A-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınan 683,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 623,80 TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davalı/karşı davacı tarafa iadesine,
B-Davacı/karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı/karşı davalıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesine,
C-Davacı/karşı davalı tarafından yapılan (davalı/karşı davacı tarafından yapılan 48,50 TL yargılama gideri ile, davacı/karşı davalı tarafından yapılan 3.354,35 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 3.408,35 TL) yargılama giderinin yarısı olan 1.704,17 TL (başvurma harcı, vekalet harcı, posta gideri olmak üzere) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesine,
Ç-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/10/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır