Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/441 E. 2021/720 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/441 Esas
KARAR NO : 2021/720

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … –
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 01/08/2011
KARAR TARİHİ : 18/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/12/2021

DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında sistem kullanım anlaşması akdedildiğini, davalı şirketin müvekkiline 16/02/2011 tarihli 102.051,01 TL bedelli ceza faturası gönderdiğini, ancak taraflar arasındaki sözleşmeler uyarınca herhangi bir ihlâl sebebiyle ceza-i şart uygulanabilmesi için kullanıcıya bir uyarıda bulunulması ve ihlâlin ortadan kaldırılması için kullanıcıya makul bir süre tanınmasının zorunlu olduğunu, ceza miktarlarının da fahiş olduğunu ileri sürerek, davaya konu faturalardan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, aksi halde fahiş ceza faturasının tenkisini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davacı tarafça aynı faturaya ilişkin idare mahkemesinde de dava açıldığını, müvekkil kurumca yapılan tüm işlemlerin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:Dava, sistem kullanım anlaşmasında yer alan ceza koşulunun haksız uygulanması suretiyle düzenlenen fatura bedellerinden borçlu olmadığının tespiti, mümkün olmadığı taktirde fahiş ceza faturalarının tenkisi istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucu, sistem kullanım anlaşmalarının idari bir sözleşme olduğu ve mevcut davaya bakmakla idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesinin 10/06/2015 tarihli ve 2014/7403 E.- 2015/4452 K. sayılı ilamıyla; davalı şirketin, özel hukuk hükümlerine tabi bir İktisadi Devlet Teşekkülü olduğu, uyuşmazlık konusunun idari bir işlem veya eylem niteliğinde bulunmadığı gözönünde bulundurularak, yargı yolu yönünden görevli olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın esasına girilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine,
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu faturaya ilişkin idari yargıda açılan davada dava konusu işlemin iptaline karar verildiği ve kararın davalı tarafından temyiz edildiği, karar tarihi itibari ile halen Danıştay incelemesi aşamasında olduğu, davacı vekilince idare mahkemesi kararın bekletici mesele yapılmasına karşı çıkıldığı, yargı yolu farklı olsa dahi iki mahkeme arasında farklı yönde karar verilmesinin karmaşaya yol açacağı, diğer dava sonuçlanmadan davanın esası ile ilgili karar verilemeyeceği gerekçesiyle 31/01/2019 tarihinde davanın reddine karar verilmiş,
Kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine,
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2021/818 Esas, 2021/1225 Karar sayılı 29/03/2021 tarihli ilamı ile mahkememiz kararı,
02/12/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen ceza-i şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” …’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a ek madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanun’un yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Hukuk yargılamasında usul hükümlerinde yapılan değişiklikler derdest davalarda derhal uygulanır. Bir davaya hangi yargı kolunda bakılacağı konusu HMK’nın 114/1-b maddesi gereğince dava şartıdır. HMK’nın 115/1. fıkrası gereğince anılan dava şartı yargılamanın her aşamasında (ilk derece ve istinaf mahkemeleri ile Yargıtayca) re’sen dikkate alınır. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yukarıda izah edilen Kanun değişikliği kapsamında uyuşmazlık konusu davanın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesi kararının bozulması uygun görülmüştür.
Gerekçesi ile mahkememiz kararı usule ilişkin olarak ve kesin nitelikte bozulmuş, bozma sonrası yeniden taraf teşkili yapılmış, uyulan ve kesin nitelikte olan bozma kararı doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçe uyarınca,
1- Yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle
Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınan 1.515,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.456,2‬ TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’a Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2021
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır