Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/425 E. 2021/807 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/425 Esas – 2021/807
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/425 Esas
KARAR NO : 2021/807
HAKİM :….
KATİP :….
DAVACI : …….
DAVALI : …..
DAVA İHBAR OLUNAN :…..
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/06/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı… A.Ş.’nin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 02.04.2004 tarihli ve 2004/22 sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alınmasının ardından, …’a ait dağıtım sistemi 20 farklı dağıtım bölgesine ayrılarak her bir dağıtım bölgesi için ayrı bir anonim şirket kurulduğunu, sözü edilen dağıtım şirketlerinden birinin de 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu hükümleri uyarınca kamu tüzel kişiliğinin nevi değiştirmesi yolu ile kurulmuş olan davacı şirket olduğunu, davacı …Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin ayrı bir tüzel kişiliği ve sermayesi olan, tamamen özel hukuk hükümlerine tâbi bir ticaret şirketi olduğunu, özelleştirme işlemlerinin bir basamağı olarak davalı …’ın mülkiyetindeki dağıtım sisteminin işletme hakkını her bir dağıtım bölgesi için ayrı kurulan şirketlere “İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi” ile devretmiş, bu kapsamda müvekkili şirket ile davalı arasında 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin (İHDS) imzalandığını,
Özelleştirme sürecinin, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 19.09.2008 Tarih 2008/57 Sayılı Kararı uyarınca, 28.01.2009 tarihli hisse satış sözleşmesi ile müvekkili şirketin hisselerinin satışıyla sonuçlandığını,
Davacı ile davalı … arasında imzalanan 24.07.2006 tarihli İHDS’nin 7’ nci maddesi ve alt bentlerinde “Üçüncü Kişilerin Hak İddiaları” başlığı altında düzenleme yapıldığını, mezkûr sözleşmenin;
7.4 maddesinde, “Dağıtım Faaliyet’inin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü işve işlemlerin bütün sorumluluğu …’a aittir. … tarafından yürütülmüş bulunan bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabı …’tır. Bu talepleri konu alan icra takibi ve da … tarafından yürütülür ve sonuçlandırılır. Bu takip ve davalardan doğacak her türlü yükümlülük … tarafından karşılanır.”,
7.6 maddesinde ise; “Sözleşmenin imza tarihinden önce Dağıtım Tesisleri ile Dağıtım Tesisleri ’nin işletilmesinden kaynaklanan her türlü hukuki ve cezai sorumluluk … ‘a aittir. Bu dönemde yürütülmüş bulunan bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabı … ‘tır. Bu talepleri konu alan icra takibi ve davalar … tarafından yürütülür ve sonuçlandırılır. Bu takip ve davalardan doğacak her türlü mali yükümlülük … tarafından ödenir. ” hükümlerine yer verildiğini,
İHDS öncesi dönemde, üçüncü kişi durumundaki işçi tarafından Ankara …Mahkemesi’nin 2011/294 E. sayılı dosyasına kayden müvekkili şirket aleyhine açılan alacak davasının kabulüne karar verildiğini, söz konusu kararın Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin 2012/29850 E.- 2012/34809 K. Sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiğini, karara dayanılarak başlatılan Ankara … Müdürlüğü’nün 2013/9141 E. sayılı takip dosyasına ilişkin borç ve açılan dava sebebiyle doğan bir takım harç ve masrafların müvekkili şirket tarafından ödendiğini,
Taraflar arasındaki İHDS uyarınca söz konusu ödemeye ilişkin sorumluluğun davalıya ait olması nedeniyle; müvekkili şirketçe davalıya yapılan 08.04.2021 tarihli başvuru ile ödenen miktarın avans faiziyle birlikte iadesi talep edildiğini, ancak davalı şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını,
Davaya konu ödemeye sebep teşkil eden olayın, davalı … ile müvekkili şirket arasında akdedilen İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı 24.07.2006 tarihinden önceki dönemde gerçekleşmiş olmakla, anılan sözleşme hükümlerine göre davacı müvekkili şirket tarafından ödenen bedelden davalının sorumlu olduğunun izahtan vareste olduğunu, bu nedenle dava konusu bedelin davalıdan tahsili için zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını,
Özelleştirme sürecinde davacı müvekkil şirket uhdesinde bulunan evrakların bir kısmının davalı uhdesinde kaldığını, bir kısmının da taşınma sebebiyle kaybolduğunu, dava konusu olaya ilişkin davacının elinde olan belgelerden, davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme görülmekteyse de bundan başka yapılan ödeme olup olmadığının tam olarak tespit edilemediğini, bu sebeple Mahkeme’ce celp edilecek dosya ve belgeler getirtildikten sonra ıslah etmek üzere, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik, icra dosyasına ödenen bedele ilişkin 9.782,48 TL ile yargı harç ve masraflarına ilişkin 212,64 TL olmak üzere toplam 9.995,12 TL alacağın her bir alacak için ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça davaya dayanak olarak ileri sürülen ödeme belgelerine göre alacağın zaman aşımına uğradığını, 31/03/2006 tarihinde yapılan bilanço düzenlemelerinin 31/12/2007 tarihinde ve şirketin devrine ilişkin bilanço düzenlemelerinde de (Borç ve alacak devir işlemleri) tekrarlandığını, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının özelleştirme ile ilgili mali konulardaki talimatları doğrultusunda; 28.01.2009 tarihinde …EDAŞ tarafından düzenlenen ve beyan edilen devre esas mizan kayıtları esas alınarak “devre esas bilanço” düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğini dağıtım şirketinin muhasebe kayıtlarında yer alan son ay faturası dışında kalan EÜAŞ ve bağlı şirketleri, TETAŞ ve TEİAŞ’a olan ticari borçlarının davalı şirkete aktarıldığını, ticari borçların davalıya aktarılması sırasında hazır değerler tutarının ticari borçlardan mahsup edilerek bu suretle oluşan aktif-pasif farkı sermaye artışı yapılması/zarar hesabına kayıt yoluyla engellenmesi vb. çerçevesinde devir sürecinin mali yönüyle ilgili işlemler ikmal edilerek …EDAŞ’ın özel sektöre devri gerçekleştirildiğini,
… ve dağıtım şirketleri arasında 24.07.2006 tarihinde İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalanmadan önceki ve sonraki sürecin, özelleştirmeyi düzenleyen yasal çerçeve içinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığının talimatları doğrultusunda gerçekleştirildiğini, dolayısıyla özelleştirmeye ilişkin iş ve işlemleri yerine getirmekle yükümlü olan …’ın 24.07.2006 tarihinde şirketlerle imzalamış olduğu İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin İhale Şartnamesi ve Hisse Devir Sözleşmesi ile bütünlük arz ettiğini ve her üç dokümanın hükümlerinin birlikte yorumlanması gerektiğini,
Diğer taraftan, özelleştirme kapsam ve programında bulunan … ve bağlı şirketlerin, 4046 sayılı Kanun’un 37. Maddesi’nde yer alan; “Bu Kanun hükümleri gereğince özelleştirme programına alınan kuruluşlar özel hukuk hükümlerine tabi olup, bunlar hakkında varsa kendi kuruluş kanunları ile diğer kanunlarda yer alan bu Kanun’a aykırı hükümler ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanmaz” hükmüne tabi, ayrı tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyetlerini sürdürmekte olduklarını,
Özelleştirme uygulamalarıyla ilgili olarak; Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 08.04.2011 tarih ve 2443 sayılı yazısında; “…elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesinde, bir dağıtım bölgesinde dağıtım varlıklarının kullanım hakkına ve dağıtım ile perakende satış lisansına sahip şirketin hisselerinin blok olarak satışı öngörülmüştür. Şirketlerin özelleştirilmesinde yukarıda da ifade edildiği üzere blok hisse satış yöntemi uygulanmıştır. Burada, faaliyetlerine devam eden…Şirketi’nin hisselerinin, belli bir tarihte alıcıya devri yapılmaktadır. Bu yönteme göre, özelleştirme öncesinde ve sonrasında Şirket’in hak, borç ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik söz konusu olmamakta, Şirket faaliyetlerini rutin olarak yürütmekte ve tahsilat ve ödemeler de rutin olarak yapılmaktadır. Anılan yöntemde, devir işlemi (Hisse Satış Sözleşmesi’nin imzalanması), devir tarihinden önce kamuya ait olan şirket hisselerinin devir tarihinden itibaren özel sektöre geçmesini sağlamaktadır. Diğer bir ifadeyle, 3096 sayılı Kanun çerçevesinde gerçekleştirilen…Özelleştirmeleri için geçerli olan devir tarihi itibarıyla endeks okuma, stok sayımı gibi uygulamalar idaremizce gerçekleştirilen…Özelleştirmeleri’nde geçerli olmayıp; Şirket’in tüzel kişiliği, hakları, borçları ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik olmaksızın sadece hisselerinin el değiştirmesi söz konusudur…” ifadelerine yer verildiğini,
Elektrik Dağıtım Şirketleri’nin özelleştirme metodu ve devir sürecine ilişkin bazı konularda ortaya çıkan farklı yorum ve değerlendirmeleri gidermeye yönelik Özelleştirme idaresi Başkanlığının TBMM KİT Komisyonu Başkanlığı, Sayıştay Başkanlığı, ETKB, EPDK ve Hazine Müsteşarlığına dağıtımlı ekte birer sureti yer alan 22.04.2011 tarih ve 2705 sayılı yazısında; şirketlerin özelleştirmesinde blok hisse satış yönteminin uygulandığını, burada faaliyetlerine devam eden…şirketinin hisselerinin bir tarihte alıcıya devri yapıldığını, bu yönteme göre özelleştirme öncesinde ve sonrasında şirketin hak, borç ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını, şirketin faaliyetlerini rutin olarak yürütmekte ve tahsilat ve ödemelerinin de rutin olarak yapıldığını, anılan yöntemde devir işleminin (Hisse Satış Sözleşmesi’nin imzalanması) devir tarihinden önce kamuya ait olan şirket hisselerinin devir tarihinden itibaren özel sektöre geçmesini sağlamak olduğunu, ihale sürecinde yatırımcılar tarafından teklife ilişkin değerlendirmelerin de bu esaslar çerçevesinde yapıldığının ifade edildiğini,
Benzer konuyla ilgili olarak, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 04.04.2012 tarih ve 2313 sayılı yazısında; “Elektrik Dağıtım Şirketleri’nin hisselerinin özelleştirilmesine ilişkin İhale Şartnamesi ve Hisse Satış Sözleşmesinde bu konuyu düzenleyen bağlayıcı ve kesin nitelikte açık hükümler bulunduğu ifade edilmiş olup, özelleştirme modeli gereği fiili devir aşamasında bilanço çalışmaları yapılarak Şirket tarafından devre esas mizan düzenlendiği ve beyan edilen mizan kayıtları esas alınarak “devre esas bilanço” düzenlendiğinden ve devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden geçmiş yıllara ilişkin olarak …’tan herhangi bir talepte bulunulamayacağı” hususlarının açık bir şekilde belirtildiğini,
Yine, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının, davalıya hitaben yazdığı 16.11.2012 tarih ve 7690 sayılı yazılarında; konuya dair ayrıntılı açıklamalar yer aldığını, dağıtım şirketlerinin ayrı tüzel kişilikler altında EPDK tarafından verilen lisanslar çerçevesinde faaliyet gösterdikleri, yatırımlarını ve diğer harcamalarını kendi gelirlerinden karşıladıkları, 4046 sayılı Kanun çerçevesinde yürütülen…şirketlerinin özelleştirilmesinde dağıtım sisteminin işletme hakkına ve dağıtım ve perakende satış lisansına sahip şirketin %100 hissesinin blok olarak satışı yöntemi uygulandığı, bu yönteme göre faaliyetlerini rutin olarak yürüten, tahsilat ve ödemelerine rutin olarak devam eden şirketin alacak, hak ve borçlarıyla birlikte, yani bilanço mevcutlarıyla (EK-6) özel sektöre devredildiği, buna göre devir (Hisse Satış Sözleşmesi’nin imzalanması) işleminin devir tarihinden önce kamuya ait olan şirket hisselerinin devir tarihinden itibaren özel sektöre geçmesinden ibaret olduğu, ihale şartnamelerinde yer alan istisna hükmü çerçevesinde devir tarihinden bir önceki ay sonu itibariyle şirket bilançolarında yer alan birikmiş kamu ve tarımsal sulama alacakları ile enerji borçlarının şirket bilançosundan çıkarılarak … bilançosuna aktarıldığı, bu bilanço kalemleri dışında diğer kalemlerin dağıtım şirketinin bilançosunda kaldığı, şirketin mevcut bilançosuyla ve alacak, borç, hak ve yükümlülükleriyle birlikte özel sektöre devredildiği, bu hllSUSİarin yatırımcılar tarafından teklif öncesi yaptıkları fizibilite çalışmalarında dikkate alındığı ve buna göre teklif verdikleri yani dağıtım şirketinin bilançosundaki tüm unsurların özelleştirme bedeli içerisinde değerlendirilmekte olduğu, ifadelerinin yer aldığını, Nitekim Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1006 E. sayısında müvekkili aleyhine açılmış bulunan rücu konulu davaya ilişkin olarak; anılan mahkemece davacının rücu davasının kabulü halinde davalının mükerrer ödeme yapmış sayılacağı hususu dikkate alınarak davanın reddine karar verildiğini, kararın davacı vekili tarafından Yargıtay nezdinde temyize konu edilmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11.03.2020 tarih 2017/192 E.. 2020/1718 K. sayılı kararında; dava konusu edilen rücu talebine konu ödemelerin davacı ve davalı TEDAS’ın bilançosuna yansımış olmasına bağlı olarak bu ödemenin TEDAS’ın yapmış olduğu bir ödeme olarak kabul etmek gerekeceği, rücu talebinin kabulü halinde TEDAS’ın mükerrer ödeme yapmasının söz konusu olacağı gerekçesiyle mahkeme kararının onanmasına karar verildiğini,
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının talimatı, yazıları ve diğer bilgi ve belgeler çerçevesinde yukarıda açıklandığı üzere; özelleştirme sürecinde, blok hisse satış yöntemi ile söz konusu şirketlerin özel sektöre devrinin gerçekleşmesi aşamasında, son bir kez daha bilanço düzenlemesi yapılarak mizan kayıtları esas alındığını, söz konusu bilanço kayıtlarında yer alan bazı borç ve alacak bakiyeleri dikkate alınarak alacak devri ve borç nakli işlemleri sonucu oluşan aktif değerlerin Şirket sermayesine ilave edilerek sermaye düzeltilmesi yoluyla devir işlemleri tamamlandığını, kaydi sermaye ilave edilmek suretiyle ikmal edilen borç-alacak düzenlemelerinden sonra bilanço kalemlerinde bir değişikliğe gidilmesinin mümkün olmadığını, zira, devre esas bilanço düzenlemesi ile her türlü borç ve alacak işlemlerinin kesinleştiğini,
Bu kapsamda, 24.07.2006 tarihinden önceki dönemde dağıtım faaliyetleriyle ilgili gerçekleştirilen iş ve işlemlerle ilgili olarak, hisselerin el değiştirmesinden önce (devre esas bilanço düzenlemesinden önce) bitmiş ve neticelenmiş her türlü işlemin sorumluluğu Şirkete ait olup …’tan herhangi bir hak talep edilemeyeceğini, özelleştirme modeli gereği bilanço çalışmaları yapılarak Şirket tarafından devre esas mizan düzenlendiğini ve beyan edilen mizan kayıtları esas alınarak “devre esas bilanço” düzenlendiğinden ve bu suretle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden …’tan herhangi bir talepte bulunulmasının İhale Şartnamesi ve Hisse Satış Sözleşmesi hükümlerine ters düştüğünü,
Dağıtım Şirketleri’nin özelleştirilmelerine ilişkin uygulamalarda Hisse Satış Sözleşmesi’nin imzalanması ile hisseleri el değiştirerek özel sektöre devredilen Şirketin tüzel kişiliği, hakları, borçları ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik olmamakta, Şirket’in hisse devri öncesi ve sonrasına ilişkin sorumlulukları aynen devam etmekte olduğunu,
Özelleştirme işlemlerine ilişkin düzenlemeler gereği Şirket’in tüzel kişiliğinde herhangi bir değişiklik olmaksızın sadece hisse devri yapılmakta olduğundan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi, ihale Şartnamesi ve Hisse Devri Sözleşmesi hükümlerinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, ayrıca, bu durumun Şirket’in % 100 hissesini …’tan devir almış olan davacı Şirket tarafından Hisse Devri Sözleşmesi imzalanarak kabul edildiğini,
… ile…A.Ş.’leri arasında 24.07.2006 tarihinde imzalanan ve halen yürürlükte olan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin; “Diğer Hususlar” başlıklı 18.6 maddesinde; “Şirket, yürürlükteki mevzuata göre kurulmuş ve faaliyetlerini yürüten bir anonim şirket olduğunu, …’ın ayrı ve bağımsız bir tüzel kişiliği bulunduğunu, … hisselerinin kamuya ait olmasının, başka bir kamu kurum veya kuruluşunun fiillerinin …’a izafe edilmesi neticesini doğurmayacağını, Kurum ve/veya Kurul kararlarından …’ın hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacağını bu kararlar gerekçe gösterilerek …’tan talepte bulunulmayacağını, genel olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti de dahil olmak üzere herhangi bir kamu kurum veya kuruluşunun iş ve işleminden …’ın sorumlu tutulamayacağını, bu Sözleşmeye dayanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti de dahil olmak üzere başkaca bir kamu kurum veya kuruluşundan talepte bulunulmayacağını, …’ın belirli iş ve işlemlerinin idari yargının denetimine tabi olmasından ve bunun sonucu idari yargıda verilecek bir yürütmeyi durdurma veya iptal kararı neticesinde …’ın Sözleşme’den doğan yükümlülüklerini hiç veya gereği gibi yerine getirememesinden, bu Sözleşme’nin veya Sözleşme’nin dayanağını oluşturan herhangi bir işlemin yürütmesinin durdurulması veya iptalinden dolayı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, …’tan masraf, zarar veya herhangi bir isim altında hiçbir talepte bulunmayacağını gayrikabili rücu ve kayıtsız şartsız olarak beyan, kabul ve taahhüt eder.” hükümlerine yer verildiğini,
İhale Şartnamesi’nin “Diğer Hususlar” başlıklı 22. Maddesi’nin (d) bendinde; “Alıcı, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle Şirket ile ilgili gerekli gördüğü her türlü teknik, hukuki, finansal, vergisel ve diğer bütün incelemeleri yaparak ve Şirket’in Hisse Satış Sözleşmesi tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir teslim aldığını, Şirket hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığını veya benzer iddiaları ileri sürmeyeceğini; hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili ve/veya hukuki nedene dayanarak idare’ den veya …’tan talepte bulunmayacağını kabul ve taahhüt eder.”
Yukarıda yer verilen sözleşmeler çerçevesinde …Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin ihale sürecinin tamamlanmasının ardından 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ve Özelleştirme İdaresi talimatları doğrultusunda taraflarca takip edilen dosyalara ilişkin ayrım çalışmalarının başladığını ve dosyalara ilişkin listeler hazırlanarak müvekkili kurum ile ……arasında dava dosyalarına ilişkin tespit tutanağı imzalanmış olup, iş bu tespit tutanağı ekindeki dava ve icra dosyalarına ilişkin listenin her iki Şirketin Yönetim Kurulu’nun onayından geçmek suretiyle kesinleştiğini, söz konusu listelerde rücu davasına konu dava dosyası yer alamamakla birlikte bu dosyaya ilişkin herhangi bir ihtirazi kayıt da bulunmadığını,
Görüldüğü üzere; dağıtım faaliyeti bölgesinde … Genel Müdürlüğü’nün ayrı bir tüzelkişiliğe sahip…Müesseseleri tüzel kişilikleri faaliyet göstermekteyken, bu Dağıtım Müesseselerinin tüzel kişilikleri sonlandırılarak İl Müdürlüklerine dönüştürülmüş ve tüm hak ve borçları ile … …Elektrik Dağıtım A.Ş’ye bağlandığını, iş bu sebeple İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi öncesindeki dağıtım faaliyetlerinden doğan sorumluluğun müvekkil … Genel Müdürlüğüne ait olacağı iddiasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi dağıtım faaliyeti bölgesinde … Genel Müdürlüğü’nün değil ayrı tüzel kişiliğe sahip…Müesseselerin yetkili ve sorumlu olduğunun da açık olduğunu, konuya ilişkin olarak…Müesseselerinin özelleştirme sürecinden önce de davalıdan ayrı tüzelkişilikleri bulunduğunu ve faaliyet alanlarında meydana gelen olaylarda davalının değil, ilgili müesseselerin sorumlu olduğu ve söz konusu davalarda husumetin ilgili müesseselere yönlendirilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/13-89 E. ve 2010/134 K. sayılı kararı bulunduğunu,
Özelleştirme ile 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ve 4628 Sayılı Kanun’un 15/c maddesi gereği dağıtım tesislerinin sadece mülkiyeti müvekkil kurum uhdesinde bırakıldığını, dağıtım tesislerinin işletilmesi ve tüm bakım ve sorumluluğu ise Dağıtım Şirketleri üzerinde bırakıldığını, özelleştirme öncesinde ve sonrasında şirketlerin hak, borç ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik söz konusu olmadığını, dolayısıyla geçmiş dönemlere ilişkin her türlü talebin muhatabının dağıtım ve perakende şirketleri olduğunu,
Önce dağıtım faaliyeti bölgesinde … Genel Müdürlüğünün değil ayrı tüzel kişiliğe sahip…Müesseselerin yetkili ve sorumlu olduğunu, sonrasında tüzel kişiliğe sahip bu müesseselerin il müdürlüklerine dönüştürülerek … …EDAŞ’a bağlandığını, sonrasında ise İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ve hisse devri yoluyla tamamen özel sektöre devir hususları hep birlikte dikkate alındığında; Müvekkili Kurum … Genel Müdürlüğünün huzurdaki davada davalı konumunda olmasının haksız ve yersiz olduğu anlaşılacağını,
Davaya dayanak teşkil eden davanın konusu işçilik alacağından kaynaklanan alacak talebi olup, bu talebin İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7. maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığını, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7. maddesinin başlığı 3. kişilerin hak iddiaları olup, dava konusu dayanak dosyanın konusu işçilik alacağından kaynaklanan alacağa dayandığından bu davada 3. kişi zararından söz edilemeyeceğini, zira hukuk sistemimizde işçi şirket ilişkisinde işçinin 3.kişi olduğundan söz etmenin mümkün olmadığını, Şirketin bünyesinde çalışan işçinin, şirket tüzelkişiliğine dahil olduğunu, Sözleşmede belirtilen 3.kişinin Şirket tüzelkişiliği ile bağlantısı olmayan kişileri ifade ettiğini, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.4 maddesindeki “Dağıtım faaliyetlerinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğu …’a aittir. … tarafından yürütülmüş bulunan bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülebilecek her türlü talebin muhatabı …’tır.” düzenlemesi ile İHDS 7.6 “Sözleşmenin imza tarihinden önce Dağıtım Tesisleri ve Dağıtım Tesislerinin işletilmesinden kaynaklanan her türlü hukuki ve cezai sorumluluk … a aittir. Dönemde yürütülmüş bulunan bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabı …’tır.” hükümleri esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, keza rücuya konu dayanak dava ne İHDS 7.4 de yer aldığı dağıtım faaliyetinin yürütülmesi faaliyetinden kaynaklanmakta olduğunu ne de rücuya konu dayanak davanın davacısı İHDS 7.6 da yer aldığı gibi 3. Şahıs olduğunu, zira davalının, sözleşmeleri devam eden aboneleriyle, işçileriyle, yüklenicileriyle, taşeronlarıyla, araç ve gereçleriyle, hak ve borçlarıyla birlikte dağıtım faaliyeti devam eden şirketleri devretmiş olup; içi boş, sadece bir tabeladan ibaret bir şirketi devretmediğini, dolayısıyla o tarihte yapılan işin bir parçası olan ve Dağıtım Şirketleriyle sözleşmesel ilişkisi devam eden işçilerin 3.kişi olarak değerlendirmenin mümkün olmadığını,
Kaldı ki; benzer olayda Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/334 esasında açılan aynı nitelikteki rücu davasında da konu sözleşmeler açısından ayrıntılı olarak incelenmiş ve işçinin sözleşmenin tarafı olmasa da sözleşmeye yabancı sözleşmenin dışında kalan birisi olduğundan söz edilemeyeceği, iş kazasının dağıtım faaliyeti maliyetine dahil olması nedeniyle devralınan bir borç olduğu, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ve Hisse Devir Sözleşmesinde devrin tüm hak ve borçlar ile birlikte yapıldığının belirtildiği, özelleştirme öncesi ve sonrasında davacının hak ve borçlarında herhangi bir değişiklik olmadığının açık olduğu hususlarına yer verilerek iş kazası sonucu ödenen tazminatın davacının devraldığı borçlar kapsamında olması nedeniyle rücu talep edilemeyeceğine karar verildiğini,
Bununla birlikte, davacı vekilinin dilekçesi ekinde ver alan Hisse Devir Sözleşmesinin 6.maddesinde de işçi alacaklarından davacı şirketin sorumlu olduğunun açıkça düzenlendiğini, dolayısıyla davacının talebinin her iki sözleşme açısından da haksız olduğunu,
Ayrıca, kök davada ihbar olunan yüklenici bulunduğunu, müvekkilinin vekalet ücretinden karara ilişkin olarak yapılan diğer masraflardan ve faizden sorumlu olmadığını, avans faiz talep edilmesinin hakkaniyetle bağdaşmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi, Ankara …Mahkemesi’nin 2011/294 E. 2012/537 K. Sayılı dosyası, Ankara … Müdürlüğünün 2013/9141 E. Sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE:
Dava, İHDS’den kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava dilekçesi ve ön inceleme duruşmasındaki beyanlarında özetle; Müvekkili şirket tarafından İHDS’nin düzenlendiği 24/07/2006 tarihinden önceki döneme yani 1999 – 2004 yılları arasındaki döneme ilişkin olarak dava dışı işçi için açılan dava sebebiyle Ankara …Mahkemesi’nin 2011/294 E. 2012/537 K. Sayılı dosyası ve Ankara … Müdürlüğünün 2013/9141 E. Sayılı dosyasına istinaden, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı olarak bir örneğini dava dilekçesi ekinde sunduğu Akbank’a ait dekont ile 9.782,48-TL ödeme yapıldığını, bu ödeme dolayısıyla İHDS gereğince davalı …’ın sorumluluğu bulunduğunu, yapılan bu ödemenin ve ayrıca 212,64-TL yargı harç ve masrafının ödeme tarihi olan dekonttaki ödeme için 17/06/2013 tarihinden itibaren yargılama harç ve giderleri için ise 09/08/2012 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı taraftan rücuen tahsilini talep ettiklerini bildirmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde belirttiği nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Ankara …Mahkemesi’nin 2011/294 E. 2012/537 K. Sayılı kararının incelenmesinde; Davacısının işçi …, davalısının … …olduğu, davacının davalı işveren adına …. taşeronluğunda 1999 tarihinde çalışmaya başladığı, iş akdinin 30/04/2004 tarihinde haksız feshedildiği, bu nedenle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı isteminde bulunduğu, yapılan yargılama sonucunda 17/07/2012 tarihli karar ile davanın kabulü ile 2.569,94-TL kıdem tazminatı, 1.094,00-TL ihbar tazminatına hükmedildiği, yargılama gideri olarak 212,64-TL’nin belirlendiği, verilen kararın Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 17/10/2012 tarih ve 2012/29850 – 34809 E. K. Sayılı kararı ile onanması üzerine kesinleştiği anlaşılmıştır.
Kesinleşen Ankara …Mahkemesi’nin söz konusu kararının, Ankara … Müdürlüğünün 2013/9141 E. Sayılı dosyası ile icra takibine konulduğu, toplam 8.336,51-TL asıl alacak isteminde bulunulduğu, davacı tarafça 17/06/2013 tarihli dekont ile icra dosyasına 9.782,48-TL ödeme yapıldığı, ayrıca 212,64-TL yargı harç ve masrafının 09/08/2012 tarihinde ödendiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay incelendiğinde; davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödemenin İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme (1999-30.04.2004 arası dönem) isabet etmektedir. Rücuen alacağa dayanak olan Ankara …Mahkemesi’ndeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra dosyasına ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır.
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin def’inin incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup, davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki talep yerinde görülmemiştir.
Öte yandan, hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin (f) bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazları kabul edilmemiştir.
Davalı vekilinin açılan davada faiz başlangıcı ve avans faizi uygulanamayacağı savunmasına gelince, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir.
Buna göre, davacı tarafça Ankara …Mahkemesi’nin 2011/294 E. 2011/537 K. Sayılı dosyasında verilen karara istinaden, dava dışı işçiye Ankara … Müdürlüğünün 2013/9141 E. Sayılı dosyası ile yapmış olduğu ödeme ile İş Mahkemesi dosyasındaki yargılama gideri bakımından taraflar arasındaki İHDS hükümlerine göre sorumluluğun davalı tarafta olduğu, davacının söz konusu sözleşmeye istinaden yapmış olduğu ödemeyi ve yargılama giderini davalı taraftan rücuen talep hakkının bulunduğu sonuç ve kanaatine varılarak, davanın kabulüne karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Ankara BAM …..HD.’nin 2019/1294 E, 2021/706 K dayılı emsal kararı).
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca;
1-Davanın KABULÜ ile; toplam 9.995,12-TL’nin (9.782,48-TL’sinin ödeme tarihi olan 17/06/2013 tarihinden itibaren, 212,64-TL’sinin ise 09/08/2012 tarihinden itibaren) işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 682,77-TL harçtan dava açılırken davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 512,07-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen 170,70-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafça yapılan 37,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,
7-Arabuluculuk Son Tutanağı, iş bu davada verilen karar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 7 ve 18/A-13 maddeleri ile bu Kanuna göre hazırlanan ve 02/06/2018 tarih ve 30439 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin 26. maddesi hükümlerine göre; Bakanlık bütçesinden karşılanan/karşılanması gereken ve iki taraf ve iki saat üzerinden yapılan hesaba göre belirlenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) davanın KABULÜNE karar verilmiş olması nedeniyle DAVALIDAN alınarak 6183 sayılı AATUHK hükümlerine göre tahsili ile hazineye gelir kaydına, bu amaçla karar kesinleştiğinde işbu karar eklenmek suretiyle ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/12/2021
Katip….
E-imzalıdır

Hakim…..
E-imzalıdır