Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/40 E. 2022/312 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/40 Esas – 2022/312
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/40 Esas
KARAR NO : 2022/312

DAVA : Menfi tespit ve İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/01/2021
KARAR TARİHİ : 10/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit ve İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı Vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı tarafından gerçekte borçlu olunmadığı halde haciz baskısı altında ihtirazı kayıtla davalıya yapılan ödemelerin istirdadının gerektiğini, müvekkilinin karşı tarafa herhangi bir şekilde borçlu olmasının aksine aralarındaki ticari satım ilişkisi kaynaklı bakiye alacağının bulunduğunu, şöyle ki; taraflar arasındaki 17.10.2016 tarihli sözleşme uyarınca ödemelerin EURO üzerinden yapılacağını, döviz ile satışı yapılan ürünler için sevkiyat tarihindeki TCMB döviz satış kurunun esas alınacağının kararlaştırıldığını, müvekkili tarafından davalıya satılan ürün bedeli karşılıklarına ilişkin ödemelerin davalı tarafça USD cinsinden yapıldığını, müvekkil tarafından da USD cinsinden muhasebeleştirilerek kayda geçirilmiş olduğunu, taraflar arasındaki bu ticari satım ilişkisi nedeniyle süresinde ödenmeyen bakiye 2.078,52 USD müvekkili alacağının tahsiline yönelik davalı aleyhine … esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibin başlatıldığını, davalının ödeme emrine haksız olarak itiraz etmesi üzerine icra takibinin durdurulduğunu, taraflarınca … esas sayılı dosyasında açılan itirazın iptaline yönelik açılan davanın derdest olduğunu, davalı tarafça anılan ticari satım nedeniyle müvekkiline bakiye borcu bulunmasına rağmen hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan 123113 fiş numaralı faturaya istinaden iş bu davaya konu … . Sayılı haksız takip başlatıldığını, müvekkilinin ödeme emrine itiraz süresini kaçırması nedeniyle takibin kesinleştiğini ve takibin kesinleşmesi sonrasında menkul ve gayrimenkul varlıklarına haciz işlemi yapılan müvekkilinin, karşı tarafa borcu olmamasına rağmen haciz baskısı altında 59.792,18 TL ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin … esas sayılı dosyasındaki takip alacağı yönünden borçlu olmadığının tespiti ve borçlu olunmadığı halde haciz baskısı altında ihtirazı kayıtla yapılan ödeme nedeniyle toplam 59.792,18 TL alacağımızın istirdadı ve davalının haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle İİK’nın 72/5 maddesi uyarınca takip konusu alacağın %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı Vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında 2016-2017 yılları arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, bu ilişki kapsamında müvekkilinin, davacı firmanın 2017 muavin kayıtları gereğince ödemekle yükümlü olduğu miktarın ödenmediğini görmesi sonucunda, ödenmeyen 34.195,88 TL borç miktarını takip öncesi ve sonrası işlemiş faizi ile davacıdan tahsil etmek amacıyla icra takibinin başlatıldığı, başlatılan icra takibi kesinleşmiş ve müvekkil hakkı olan alacağının tahsil edilmiş olduğunu, dava dilekçesinde; “Müvekkil tarafından davalıya satılan ürün bedeli karşılıkları ödemeler davalı tarafça USD cinsinden yapılmış, müvekkil tarafından da USD cinsinden muhasebeleştirilerek kayda geçirilmiştir.” dendiğini, ancak her ne kadar ödemeler USD cinsinden yapılmış olsa da kesilen faturaların TL cinsinden kesilmiş olduğundan, USD cinsinden muhasebeleştirmenin yapılmayacağını, ödemelerinin hangi para biriminden yapıldığının önem arz ettiğini, şartları oluşmadığından davacının cari hesabında bulunan kur farkı düzenlemesini kabul etmeyeceklerini, davacının usulsüz işlem ile müvekkilinin hakkına ulaşmasını engellemek ve haksız menfaat elde etmek amacıyla hareket ettiğini, davacının cari hesabında davalının borçlu olarak gözükme nedenin, davacı tarafından kur değerlemesi yapılmış olmasından kaynaklandığını, ancak bu işlemin tamamen hukuka aykırı ve mesnetsiz olarak yapılmış bir kur değerlemesi olduğunu, davacının belirtilen kur farkını talep edebilmesi için gerekli şart olarak öncelikle davalıya yabancı para cinsinden fatura düzenlemesi, ardından da belirtilen faturaların kur değerlemesinin yapıldığı kur farkı faturasının kesildikten sonra davalıya tebliğ edilmesinin gerektirdiğini, davacı tarafından davalıya bu yönde tebliğ edilen herhangi bir fatura bulunmadığını, keza bu hususun Gelir İdaresi Başkanlığından müzekkere ile sorulabileceğini, iş bu husus ile faturalarda tebliğ zorunluluğu ve itiraz haklarının da ihlal edilmiş olduğunu, davacı ile müvekkili arasında bulunan Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/43 E. Sayılı dosyasında davacının davalıya tebliğ edilmemiş olan döviz birimli faturaların sunulmuş olduğunu, ancak davalıya tebliğ edilen ürün faturalarının TL cinsinde düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş olduğunu, müvekkiline Gelir İdaresi Başkanlığı denetimi ile kullanılan muhasebe programı üzerinden TL cinsinde kesilen faturalara ilişkin ödemlerin, müvekkilince eksiksiz olarak yapılmış olduğunu, müvekkili ile davacı arasındaki cari kayıtlara bakıldığında müvekkil tarafından ödemlerin fazla yapılmasından dolayı, oluşan bakiye alacağının yasaya uygun olarak icra daireleri aracılığıyla tahsilatının sağlandığını, yukarıda açıklanan ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle haksız ve kötü niyetli olarak açılan öndeki davanın reddine, davanın haksız olarak açılması nedeniyle kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER:
A… … Sayılı dosyası, … Sayılı dosyası, banka kayıtları, tarafların ticari defter ve belgeleri, bilirkişi raporu, ek raporu ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE:
Dava, … E. Sayılı dosyasındaki takip alacağı dolayısıyla davacının davalıdan borçlu olmadığının tespiti ve borçlu olunmadığı halde haciz baskısı altında yapılan ödeme nedeniyle toplam 59.792,18-TL alacağın şimdilik 10.000,00-TL’sinin 10/07/2020 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili (istirdadı) ile başlatılan haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle İİK 72/5. Maddesi uyarınca takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
Davaya konu … Sayılı dosyası incelendiğinde; davalı … Gıda… Ltd.Şti. tarafından davacı … Kimyasal…A.Ş. aleyhine ”123113 fiş numaralı fatura – 45.921,55-TL fatura” dayanak gösterilerek toplam 49.921,55-TL asıl alacak için genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, davacı tarafça söz konusu dosyaya 10.07.2020 tarihinde yapılan dosya hesabına göre toplam 59.792,18-TL ödeme yapıldığı, davacı tarafça söz konusu dosya bakımından borçlu olmadığının tespiti ile yapılan bu ödemenin fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL’sinin ödeme tarihi olan 10/07/2020 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsilinin (istirdadının) istendiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafça delil olarak ileri sürülen … E. Sayılı dosyası kayıtları incelendiğinde; davacı … Kimyasal… A.Ş. tarafından davalı …… Gıda… Ltd. Şti. tarafından ”Cari Hesap Alacağı – 2.078,52 USD” dayanak gösterilerek, toplam 2.078,52 USD asıl alacak için genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacı / alacaklı tarafından Ankara 1. ATM’nin 2021/43 E. Sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı, mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda 08/12/2021 tarih ve 2021/43-765 E. K. Sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Yapılan bu açıklamalardan da görüleceği üzere, davanın menfi tespit ve istirdat istemli olduğu, davacı/borçlu tarafından davaya konu Ankara 8. İcra Müdürlüğünün 2020/2804 E. Sayılı dosyası ile yapılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile haciz baskısı altında yapılan ödemenin şimdilik 10.000,00-TL’sinin istirdadının talep edildiği, davaya konu icra takibinin dayanağının ”123113 fiş numaralı fatura – 45.921,55-TL” olduğu, bunun davalı tarafın ticari defterlerine 31.12.2017 tarihinde “34.195,88 TL” olarak kaydedildiği anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında yer alan deliller, tarafların ticari defter ve belgeleri de incelenmek suretiyle, dosya Mali Müşavir bilirkişi Hıdır Köse’ye tevdi edilmiş olup; 19/11/2021 tarihli rapor ile 10/02/2022 tarihli ek rapor alınarak dosya arasına konulmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında sözleşme bulunduğu, davacının satıcı davalının ise alıcı konumunda olduğu hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Aradaki ihtilaf;
-Ankara 1.ATM’nin 2021/43 Esas sayılı dosyasında; davacı tarafından davalıya gönderilen ve faturası kesilen ürünler sebebiyle taraflar arasındaki sözleşme uyarınca kur farkından dolayı davacı alacağının olup olmadığı, var ise miktarı noktasında toplandığı,
-Mahkememizin iş bu dosyasında ise; taraflar arasındaki 2016-2017 yıllarındaki ticari ilişki nedeniyle davalı tarafın muavin defter kayıtlarında yer alan (123113 fiş nolu) ve davacının ödemekle yükümlü olduğu ve cari hesap kayıtlarına göre fazla olarak ödendiği anlaşılan bakiye alacak miktarının takip öncesi ve sonrası işlemiş faizi ile birlikte tahsili için … Esas sayılı dosyası bakımından davalı tarafından davacı aleyhine icra takibinin başlatıldığı, davacı tarafça icra dosyasına 10.07.2020 tarihinde yapılan dosya hesabına göre toplam 59.792,18-TL ödeme yapıldığı, davalı tarafça anılan ticari satım nedeniyle müvekkiline bakiye borcu bulunmasına rağmen hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan 123113 fiş numaralı faturaya istinaden iş bu davaya konu … E. Sayılı haksız takip başlatıldığını, müvekkilinin ödeme emrine itiraz süresini kaçırması nedeniyle takibin kesinleştiğini ve takibin kesinleşmesi sonrasında menkul ve gayrimenkul varlıklarına haciz işlemi yapılan müvekkilinin, karşı tarafa borcu olmamasına rağmen haciz baskısı altında 59.792,18 TL ödemek zorunda kaldığını,
Davacının dayanağı 17/10/2016 tarihli teklif formunda; “döviz ile satışı yapılan ürünler için sevkiyat tarihindeki TCMB döviz satış kurunun esas alınacağı “nın belirtildiği,
Bu haliyle, 17.10.2016 tarihli teklif formunda davalı şirketin kaşesi ve yetkili temsilcisinin imzasının bulunmadığı, kaldı ki teklif formunda açıkça tüm ödemelerin USD veya EURO olarak yapılacağına ilişkin açıkça bir hüküm ve davalı tarafın kabulünün de olmadığı, bu nedenle taraflar arasında gerçekleşen işlemlerin TL bazında gerçekleşen işlemler olarak kabul edilmesi gerektiği, diğer yandan, tarafların incelenen ticari defter ve belgelerine göre davalı şirketin ticari defter ve belgelerinde 25.02.2020 takip tarihi itibariyle; davalı şirketin davacıdan takibin dayanağını oluşturan 123113 fiş numaralı belgeye isitinaden 34.195,88 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, anlaşılmakla, mevcut dosya kapsamı ve delil durumuna göre; davacı tarafın davaya konu … Esas sayılı dosyası bakımından davalı tarafa borçlu olmadığı yönündeki iddiasını ispat edemediği sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilip, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 80,70 TL harçtan dava açılırken peşin olarak alınan 170,78 TL’nin mahsubu ile bakiye 90,08 TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,
7-Arabuluculuk Son Tutanağı, iş bu davada verilen karar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 7 ve 18/A-13 maddeleri ile bu Kanuna göre hazırlanan ve 02/06/2018 tarih ve 30439 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin 26. maddesi hükümlerine göre; Bakanlık bütçesinden karşılanan/karşılanması gereken ve iki taraf ve iki saat üzerinden yapılan hesaba göre belirlenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) davanın REDDİNE karar verilmiş olması nedeniyle DAVACIDAN alınarak 6183 sayılı AATUHK hükümlerine göre tahsili ile hazineye gelir kaydına, bu amaçla işbu karar eklenmek suretiyle ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın (E-duruşmada) yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/05/2022