Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/377 E. 2022/506 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. …2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/377 Esas – 2022/506
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/377 Esas
KARAR NO : 2022/506

HAKİM …
KATİP :…
DAVACILAR :…

DAVALI : …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 03/08/2017
KARAR TARİHİ : 05/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili tarafından Mahkememizin 2017/546 Esas sayılı dosyasına sunulan dava dilekçesinde özetle; davalıların maliki ve sürücüsü olduğu diğer davalı sigorta şirketinin trafik sigorta poliçesiyle zorunlu mali mesuliyet sigortalı bulunan aracın, taşıt yolunun karşısına geçiş yapmakta olan davacıların eşi ve babaları olan murisleri yaya Mahmut Bulut’a çarpmasıyla vefat ettiği, meydana gelen dava konusu trafik kazasına ilişkin; eş davacı … için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 50.000,00 TL manevi tazminat, kızı davacı … için 20.000,00 TL manevi tazminat oğlu davacı … Bulut için 20.000,00 TL manevi tazminat, kızı davacı … Ünal için 20.000,00 TL manevi tazminat, kızı davacı … Usta için 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili, maddi tazminata yönelik talebi 42.843,57 TL olarak talep arttırım dilekçesi ile istemiştir.
CEVAP:
Davalı Sompo Japan Sigorta A.Ş. Vekili, cevap dilekçesinde özetle; 2918 sayılı yasanın 97. Maddesi gereğince dava şartı olan usulüne uygun başvurunun yapılmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere kusur oranının tespiti bakımından Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınmasını, müteveffanın gelirinin resmi belgeler ile kanıtlanmasını, aksi takdir de asgari ücret olarak alınması gerektiğini, davacılar tarafından sigortalının kusuru ve kusur ile zarar arasında illiyet bağı bulunduğu hususunun ispat edilmesi gerektiğini, davacıların kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, davalı şirketin söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, davalı tarafa herhangi bir ihbarda bulunulmadığını, bu nedenle faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olarak talep edilebileceğinin belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalılar vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz ve yetkisiz mahkemede açıldığını, oluşan kazada müvekkilinin aslında hiç kusurunun olmadığını, olaydan sonra ciddi psikolojik travma geçirdiğini ve çok üzüldüğünü, kendisinin henüz üniversite öğrencisi olduğunu, müteveffanın emekli öğretmen olup, eşinin sağlık hizmetlerinden faydalanmaya devam edebileceği gibi maaşını almaya da devam edeceğini, bu nedenle davacının destekten yoksun kalmadığını, sigorta şirketi tarafından zarar görenlere tedavi vs. Hususlarda ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasını, ayrıca davacı tarafın manevi tazminat taleplerinin oldukça fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Kaza tespit tutanağı, sigorta poliçesi, hastane kayıtları, tarafların sosyo-ekonomik durumunun araştırılmasına ilişkin kolluk tutanakları, Anamur 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/104 E. Sayılı dosyası, kusur raporları, aktüer bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 20.05.2019 tarih ve 2017/546 Esas 2019/491 Karar sayılı kararı ile; “…maddi tazminat talebi bakımından; davanın kabulü ile, toplam 42.843,57 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihi olan 13.06.2017 tarihinden itibaren (davalı sigorta şirketi bakımından 03.08.2017 tarihinden itibaren) yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile (davalı sigorta şirketi bakımından sigorta poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) davacı …’a verilmesine, manevi tazminat talebi bakımından; davanın kısmen kabulü ile, davacı … bakımından 35.000,00 TL, davacı İlknur için 15.000,00 TL, davacı Mehmet için 15.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL ve davacı … için 15.000,00 TL olmak üzere toplam 95.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 13.06.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … ‘dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine…” karar verildiği, karara karşı davacılar vekili ile davalılar İsmail Hakkı ve … vekili tarafından ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulduğu, …BAM ….H.D.’nin 15/04/2021 tarih ve 2020/8 Esas, 2021/792 Karar sayılı kararı ile;
“DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Olaya ilişkin kaza tespit tutanağı uyarınca, 13.06.2017 tarihinde davalı sürücü …, mülkiyeti babası olan diğer davalı …’a ait olan ve olay tarihinde diğer davalı Sompo Sigorta’ya trafik sigorta poliçesiyle Zorunlu Mali Mesuliyet sigortalı bulunan kamyonetiyle seyir halinde iken, seyir yönüne göre yolun sağından, soluna taşıt yolunun karşısına geçiş yapmakta olan davacıların murisleri yaya Mahmut Bulut’a, seyir yönüne göre yolun solundaki şeritte almış olduğu 16 m fren izine bağlı olarak orta çizgiye 1,80 m mesafede aracının sağ ön far kısmıyla çarparak, yayanın başının ön camın sağ alt köşesine de çarptıktan sonra yayanın taşıt yoluna savrularak yaralanması şeklinde olayın meydana geldiği, kazanın oluşumunda yayanın yaya geçidini kullanmadan geçiş yapması nedeniyle tali, sürücünün hızını kesmemesi nedeniyle asli kusurlu bulunduğunun belirtildiği, mahkemece kusur bilirkişisinden alınan rapora göre davalı sürücü …, kavşak başının yanında yaya geçidinin de olduğu tespitine bağlı olarak kazanın meydana gelmesinde % 75 oranında, yaya davacılar murisinin ise % 25 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, olaya ilişkin Anamur Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada alınan kusur raporuna göre, kazanın oluşumunda sürücü …’un asli, yayanın tali kusurlu olduğunun belirlendiği, dosya muhteviyatında olmayan ancak Dairemizce UYAP sistemi üzerinden incelenen Anamur 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/104 esas nolu dosyasında alınan ATK raporu uyarınca sanık sürücü …’un kazanın meydana gelmesinde asli ve müteveffa yaya Mahmut Bulut’un da asli kusurlu olduğunun belirlenmesi ile ceza mahkemesince bu rapor esas alınarak 08.02.2021 tarihinde sanığın taksirle ölüme sebep olmak suçundan cezalandırılmasına karar verildiği kararın henüz kesinleşmediği, bu suretle eldeki davada hükme esas alınan kusur raporu ile ceza yargılaması aşamasında alınan kusur raporları arasında çelişki bulunduğu anlaşılmıştır.
Kazanın oluşuna ilişkin olarak taraflar arasında uyuşmazlık bulunması halinde; maddi gerçeği bulmakla yükümlü olan ceza mahkemesinin oluş kabulü hukuk mahkemesi için bağlayıcı olacağından, ceza mahkemesi dosyasının bekletici mesele yapılması gerekmektedir.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine etkisi TBK. 74. maddesinde düzenlenmiş olup, hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında, esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. TBK. 74. maddesindeki düzenlemeye göre, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Ancak, ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E.1989/11-373, K.472 sayılı ilamı). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hâkiminin, hukuk hâkiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. O halde bir ceza mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı açıktır. (Hukuk Genel Kurulu – 2008/4-564 E, 2008/536 K.)
Somut olayda, kazanın oluşuna ilişkin olarak taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğu gibi, mevcut kusur bilirkişisi raporlarında da farklı oluş kabulleri yer almaktadır. Mahkeme tarafından, oluşa ilişkin farklı değerlendirmelere ve taraflar arasındaki bu konuda olan uyuşmazlığa rağmen, oluşa ilişkin olarak deliller toplanmadan, ceza dosyası getirtilip anılan dosyadaki deliller değerlendirilmeden ve kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin, dava dosyasında alınan kusur raporuna dayanılarak hüküm kurulmuştur. Ancak, dava konusu kazadaki oluşa ilişkin belirleme, davacı ve davalı tarafın kusur durumlarını büyük oranda değiştirebileceğinden, belirlenecek tazminat miktarını da aynı şekilde etkileyeceği sabit olup, bu yönde inceleme yapılmaksızın karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenlerle, kesinleşmeyen Anamur 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/104 esas sayılı dosyası muhteviyatı öncelikle dosyaya kazandırılmalı, o dosyadaki deliller de mahkemece değerlendirilmeli, kusur raporları arasındaki çelişki giderilecek şekilde Üniversitelerin ilgili Trafik Kürsülerinden yahut Karayolları Fen Heyetinden alınacak kusur raporunu takiben kazadaki kusur durumu duraksamaya mahal vermeyecek şekilde belirlenerek gerektiğinde ceza dosyasının kesinleşmesi bekletici mesele yapılmalıdır.
Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın temelini oluşturan ve davacıların talep edebileceği tazminat miktarını belirleyecek esaslı unsurlardan olan kusur durumuna ilişkin olarak ceza dosyası dosyaya kazandırılıp o dosyadaki deliller değerlendirilmeden, ceza yargılamasının sonucu beklenmeden ve oluş kesinleştirilmeden, kabule göre de, kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmiş olması HMK’nun 353/1-a-6.maddesi gereği delillerin hiçbirinin toplanmaması şeklinde kabul edilerek, davacı ve davalı tarafın istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılmasına, sair istinaf nedenleri incelenmeksizin, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin ve davalılar İsmail Hakkı ve … vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; …2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 20/05/2019 tarihli 2017/546 Esas 2019/491 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,” karar verildiği, bu nedenle dosyanın Mahkememizin yukarıdaki esasına (2021/377 Esas) kaydedildiği anlaşılmaktadır.
…BAM 26. Hukuk Dairesi’nin söz konusu kararına istinaden, Anamur 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/104 E. Sayılı dosyasının kayıtlarının gönderilmesi ile akıbetinin sorulması üzerine cevabi olarak alınan yazıya göre, yapılan yargılama sonucunda dosyada maktulün Mahmut Bulut, katılanların … Ünal, …, …, … Bulut, … Usta, malen sorumlunun …, sanığın … olduğu, sanık hakkında taksirle ölüme neden olma suçlaması ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda 08/02/2021 tarih ve 2018/104 E. 2021/102 K. Sayılı kararı ile sanığın TCK’nın 85/1 ve 61/1 maddeleri gereğince taksirle öldürme suçunu işlediği sonuç ve kanaatine varılarak, sanığın asli kusurlu oluşu da gözetilerek cezalandırılmasına karar verildiği, verilen kararın Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi’nin 17/11/2021 tarih ve 2021/1848 – 2503 E. K. Sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine kararın 17/11/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ceza Mahkemesi’nin söz konusu kararı incelendiğinde; dosyada alınan kusur raporları dikkate alınarak sanık …’un asli kusurlu, müteveffa Mahmut Bulut’un ise tali kusurlu olduğu kabul edilerek karar verildiği anlaşılmaktadır.
…BAM 26. Hukuk Dairesi’nin söz konusu kararına istinaden, dosya Kara Yolları Fen Heyeti’nden oluşan 3’lü kusur bilirkişi heyetine (Bilirkişi Suzan Küçükkılavuz, bilirkişi Şükran Öner, bilirkişi İsmail Binici) tevdi edilmiş olup, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 08/03/2022 tarihli raporda;
”Davalı sürücü …; yönetimindeki araç ile yerleşim yeri içinde seyir halinde iken, dikkatli ve tedbirli davranmamakla, ön ilerisine azami dikkatini vermemekle, meskun mahal içinde bir kavşağa yaklaşırken, kavşakta olabilecek yaya ve araç trafiği nedeniyle hızını asgari seviyeye düşürmemekle, kavşak giriş ve çıkışında karşıya geçiş yapmak isteyen yayaların ilk geçiş hakkına sahip olduğu hususunu dikkate alıp, seyrini daha dikkatli ve tedbirli sürdürmemekle, aracının hızını; aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamakla, gündüz vakti, görüşün açık olduğu olay yeri kavşak yaklaşımında ifadesinde de belirttiği üzere yolun sağından taşıt yoluna giren müteveffa yayayı görmesine rağmen hızını azaltmadan dikkatsiz ve tedbirsizce seyrine devam etmekle, yolun sağından taşıt yoluna giren davacı yayayı ses cihazı ile etkili şekilde uyarmamakla, böylelikle yolun sağından taşıt yoluna giren ve seyir şeridine kadar gelen müteveffa yayaya çarpmamak için etkili fren tedbirinde geç kalmakla, ilk geçiş hakkını müteveffa yayaya vermemekle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52. Maddesi (a) ve (b) bendi hükümleri ile bu Kanuna bağlı olarak çıkarılan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 109. Maddesi (d) bendi hükmüne aykırı, dikkatsiz ve tedbirsizce davranmakla, meydana gelen olayda birinci derecede kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Müteveffa yayaya Mahmut BULUT; her ne kadar karşıdan karşıya geçişini olay yerindeki kavşak girişinden yapıyor ise de, taşıt yoluna girmeden önce taşıt yolunu dikkatle kontrol etmemekle, yaklaşmakta olan araçların uzaklık ve hızlarını kontrol ettikten sonra kendi can güvenliği yönünden bir tehlike bulunmaması durumunda taşıt yoluna girmesi gerekirken, aksine dikkatsiz ve tedbirsizce taşıt yoluna girmekle, geçişi sırasında trafiği hiç kontrol etmemekle, solundan hızla gelen davalı sürücü yönetimindeki araçtan korunmak için hiçbir tedbir almamakla, böylelikle solundan gelen davalı sürücü yönetimindeki aracın sağ ön kesimi ile çarpılmaya maruz kaldığı olayda, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 68. maddesi (b) bendi hükmüne aykırı, dikkatsiz ve tedbirsiz davranmıştır. Meydana gelen olayda ikinci derecede kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.” şeklinde rapor düzenlendiği görülmüştür.
Tarafların söz konusu rapora itirazı üzerine, aynı bilirkişi heyetinden alınan 21/04/2022 tarihli ek raporda da dosyaya olayın oluşumu ve tarafların kusur durumlarını etkileyecek herhangi bir bilgi ve belge ikame edilmediğinden kök rapordaki kusur dağılımının yerinde olduğu ve bu yöndeki kanaatlerinin değişmediğinin bildirildiği yönünde ek rapor sunulmuştur.
Buna göre kaza tespit tutanağı, dosya arasındaki toplanan diğer deliller, …BAM 26. Hukuk Dairesi’nin kararı, Anamur 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/104 E. 2021/102 K. Sayılı kararı ve bu dosyada hükme esas alınan kusur raporu, diğer yandan mahkememizce Kara Yolları Fen Heyeti’nden alınan kusur raporu ve ek raporu birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücü …’un % 75 oranında (Asli), davacılar murisi müteveffa yaya Mahmut Bulut’un ise % 25 (Tali) oranında kusurlu oldukları sonuç ve kanaatine varılarak, mahkememizce bu kusur durumu hükme esas alınmıştır.
Buna göre, söz konusu kusur durumu esas alınarak daha önce alınan aktüer bilirkişi raporu, tarafların sosyo-ekonomik durumları ve diğer hususlar birlikte değerlendirilmek suretiyle; 13/06/2017 tarihinde davalı Sompo Japan Sigorta A.Ş.’den ZMMS poliçesi ile sigortalı olan davalı …’a ait olup, diğer davalı … sevk ve idaresindeki 33 L 3949 plaka sayılı aracın yaya olan davacıya çarpması şeklinde oluşan trafik kazasında davalı sürücünün % 75 oranında davacıların murisi Mahmut Bulut’un % 25 oranında kusurlu olduğu, müteveffanın kaza tarihi itibariyle gelirinin asgari ücret seviyesinde kabul edildiği, kaza nedeniyle desteğini kaybeden müteveffanın eşi davacı … yönünden aktüer bilirkişiden alınan hesap raporuna göre adı geçen davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarının 42.843,57-TL olarak belirlendiği, davacı tarafın maddi tazminat talebini bilirkişi raporu ile belirlenen miktar kadar ıslah ettiği, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun kazaya karışan aracın ZMMS poliçesini yapmış olmasından, davalı …’un sorumluluğunun araç maliki (işleteni) olması, diğer davalı …’un ise kazaya karışan aracın sürücüsü olmasından kaynaklandığı anlaşılmakla;
1-Davacı …’un maddi tazminat isteminin bilirkişi raporunda belirlenen miktar bakımından (42.843,57-TL) kabulüne,
2-Manevi tazminat talebi bakımından ise dava konusu trafik kazasının oluş şekli, kazadaki tarafların kusur durumu, tarafların sosyo-ekonomik durumları, hakkaniyet ilkesi ve diğer tüm hususlar göz önüne alınarak, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile müteveffanın eşi davacı … bakımından 35.000,00-TL, müteveffanın çocukları diğer davacılar İlknur, …, … ve … bakımından 15.000’er TL bakımından davanın kısmen kabulüne,
Karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca;
1-a)Maddi tazminat talebi bakımından; davanın kabulü ile, toplam 42.843,57 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatın olay tarihi olan 13.06.2017 tarihinden itibaren (davalı sigorta şirketi bakımından 03.08.2017 tarihinden itibaren) yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile (davalı sigorta şirketi bakımından sigorta poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) davacı …’a verilmesine,
b)Maddi tazminat talebi bakımından alınması gereken 2.926,64-TL harçtan dava açılırken peşin olarak yatırılan 379,13-TL harç ve ıslah ile alınan 714,60-TL olmak üzere toplam 1.093,73-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.832,91-TL harcın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
c)Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen 1.093,73-TL harcın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a VERİLMESİNE,
d)Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat talebi bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 6.369,66 -TL vekalet ücretinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a VERİLMESİNE,

2-a)Manevi tazminat talebi bakımından; davanın kısmen kabulü ile, davacı … bakımından 35.000,00 TL, davacı İLKNUR için 15.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL ve davacı … için 15.000,00 TL olmak üzere toplam 95.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 13.06.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara belirlenen miktarlarda verilmesine,
b)Manevi tazminat talebi bakımından alınması gereken 6.489,45-TL harcın davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
c)Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden manevi tazminat talebi bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 12.975,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE,
d)Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen manevi tazminat talebi bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT Hükümlerine göre belirlenen 5.250,00-TL vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen tüm davacılardan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan 2.394,00-TL (ilk yargılama gideri, bilirkişi ücreti, posta gideri olmak üzere) yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 1.909,23-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE, bakiyenin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın HMK 333. Maddesine uygun şekilde karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde …Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.05/07/2022

Katip …
¸

Hakim…