Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/288 Esas – 2023/585
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN
T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/288 Esas
KARAR NO : 2023/585
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : ALİ…
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/04/2021
KARAR TARİHİ : 17/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ….. ile davalı yan arasında yapılan sözleşmeye göre l.108,6 ton manganez cevheri, müvekkilince ödenecek belirli bir bedel karşılığında davalı tarafından … Limanı’na teslim edileceğini, müvekkilinin, davalı yanca limana teslim edilecek olan bu cevheri, … de faaliyet gösteren ….isimli firmaya göndereceğini, tarafların, davalı yanca teslim edilecek cevherin tenör oranını %38 olarak belirlediklerini, cevher karşılığında müvekkilinin ödemesi gereken bedelin ton başına 1.75 US$ olacağının kararlaştırıldığını, ayrıca tarafların parça mangan cevherinin boyut aralıklarını da %70’inin 30-100 mm, kalan %30’unun ise 100-150 mm boyut aralığında olacak şekilde kararlaştırıldığını, müvekkili ile davalı yanın, %38 tenör oranı üzerinden ton başına 1.75 USD ödeneceği hususunda anlaştıklarını, müvekkili ile … firması ile yapılan anlaşmaya göre ise %38 tenör oranına karşılık müvekkiline ton başına 3.80 USD ödeneceğini, ancak yapılan analizler sonucu tenör oranının %31,57 çıktığını ve … firma tarafından müvekkiline 3.20 USD üzerinden ödeme yapıldığını, … firma ile yapılan sözleşmede belirtilen tenör oranlarına karşılık gelecek bedele göre müvekkilinin tenör oranına göre davalı firmaya ödemesi gereken bedelin uyarlaması gerektiğini, buna göre; %31 (dahil değil)- %34 arasının 1,15 USD olarak hesaplanması gerektiğini, yine taraflarca kararlaştırılan hususlara göre uyuşmazlığa konu mangan cevherinin, … Limanı’na teslim edilmeden önce alıcı tarafından belirli bir miktar ödeme yapılması gerektiğini, bu anlaşma kapsamında müvekkilinin, %38 tenör oranı içeren Mn mangan cevherine 1.75 USD üzerinden karşılık gelen bedeli 20/10/2020 tarihli banka havalesiyle ödediğini, davalı tarafından maden cevherinin … Limanı’nda 28.10.2020 tarihinde teslim edildiğini, müvekkili firmanın aynı gün TTK 23/1-c maddesinde düzenlenen inceleme ve incelettirme külfetine uygun davranarak uluslararası güvenirliği olan……….. firmasına, davalının teslim etmiş olduğu mangan cevherinin tartımı ve kalite analizini yaptırdığını, ancak davalı yanın, cevherin limana teslim edildiği 28.10.2020 tarihinden sonra ancak analiz sonuçlarını beklemeksizin, teslim ettiği cevherin %38 tenör oranı barındırdığını ve kararlaştırılan boyutlarını taşıdığını varsayarak doğrudan fatura kestiğini ve 614.120,06 TL tutarında olan 30/10/2020 tarihli faturayı keserek müvekkiline yansıttığını, davalı tarafından 28.10.2020 tarihinde … Limanı’nda teslim edilen maden cevherinin aynı gün… …. firmasınca yapılan tartım ve kalite analiz raporunun 10.11.2020 tarihinde çıktığını,….’nin düzenlendiği 10/11/2020 tarihli rapor sonuçlarına göre, cevherin yapılan tartımlar sonucunda net ağırlığının 1.103.495 ton, tenör oranının ise %32,67 çıktığını, taraflarca parça mangan cevherinin minumum %70’inin 30-100 mm, %30’unun ise 100-150 mm boyut aralığında olması gerektiği kararlaştırılmış ise de, yapılan analiz sonucu müvekkiline teslim edilen cevherin %5’inin 0-10 mm, %45’inin 10-100 mm, %50’sinin ise 100-200 mm boyutlarında olduğunun tespit edildiğini, analiz sonuçlarının davalı satıcıya bildirildiğini, 6098 sayılı yasanın 219.maddesi kapsamında ayıplı satış yapıldığını, yine TBK’unun 112.maddesi kapsamında, borç gereği gibi ifa edilmediğinden, müvekkilinin bu nedenle doğan zararını davalının karşılamakla yükümlü olduğunu, açıklanan nedenlerle; davanın kabulü ile, fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere, müvekkili firmanın fiili zarar ve yoksun kar olmak üzere uğradığı zarardan şimdilik fiili zarar yönünden 6.000 USD, yoksun kalınan kar yönünden 6.000 USD’nin 3095 Sayılı kanun’un 4/a maddesi gereğince davalının temerrüde düşürüldüğü 17/11/2020 tarihinden itibaren tarihinden itibaren kamu bankalarının aynı yabancı para türünden (USD) bir yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalı yandan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; maddi hukukta alacaklının alacağının miktarını tam olarak belirlemesinin mümkün olmadığı hallerde belirsiz alacak davası açılabileceğini, somut olayda belirsiz alacak davası açılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle hukuki yarar yokluğundan usulden reddini talep ettiklerini, müvekkili ile davacı arasındaki alım satım sözleşmesinin Türk Lirası üzerinden yapıldığını ve faturasının da Türk Lirası üzerinden kesildiğini, Dolar olarak taraflar anlaşmadığından Dolar olarak talepte bulunulamayacağını, davacının, müvekkiline ait Dursunbey- Balıkesir’deki maden ocağına geldiğini ve çıkartılmış manganez cevherinin alımı için anlaştığını, yükleme esnasında 1108.6 ton gelen manganez cevherinin 20.10.2020 tarihinde Dursunbey’den … Liman’ına sevkiyatına başlandığını ve 28.10.2020 tarihinde sevkiyatın bitirildiğini, sevkiyatı yapılan 1108.6 ton manganez cevherine davacı ile anlaşıldığı üzere 614.120.06 TL’lik ihraç kayıtlı 30.10.2020 tarihli fatura kesildiğini, taraflar arasında, cevherin tenör oranı ve manganez cevherinin boyut aralığı konusunda anlaşma yapılmadığını, yine teslim yerinde tenör vesair ölçümlerin yapılarak manganez tenör oranı %38′ den aşağı olursa fiyatın düşeceği gibi bir anlaşmanın yapılmadığını, …’li firma ile yapılan anlaşmanın müvekkilini bağlamadığını, cevherin boyut ,tenör oranı ve sair kimyasal belirlemeler içeren …’e yapılacak böyle bir satış için madenin alındığı firma olan müvekkili ile sözlü anlaşma yapılmış olduğu iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının yasal süresi içinde faturaya itiraz etmediğini, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ispat külfetinin davacı üzerinde olduğunu, davacının … limanında yaptırdığını beyan ettiği 10.11.2020 tarihli… raporunda, alınan örneğin krom cevherinden …. ) alındığının belirtildiğini, talimatın 20.10.2020 tarihinde alındığını ve 28.10.2020 tarihinde yükleme anında numune alındığının belirtildiğini, müvekkili tarafından satılan mal, manganez cevheri olduğundan ve de 5.10.2020 tarihinde müvekkilince yapılmış bir sevkiyat olmadığından 10.11.2020 tarihli… raporunun müvekkilince satılan mala ait olmadığının anlaşıldığını, 10.11.2020 tarihli… raporundaki tezatlar sebebiyle raporun içeriğinin gerçek olduğundan şüphe duyulduğunu ve…’ye mail yoluyla 17.06.2021 tarihinde analiz içeriğinin doğru olup olmadığının sorulduğunu, 21.06.2021 tarihinde raporun orijinal bir… belgesi olmadığının taraflarına e-mail yoluyla bildirildiğini, bu bildirim ile rapor içeriğindeki çelişkilerin anlaşıldığını, açıklanan nedenlerle davanın öncelikle usulden, Mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı Tanığı ….katıldığı oturumda; ” Ben davacı şirketin mali müşaviri olarak görev yapmaktayım, aynı zamanda ihracat işlerine de ben bakıyorum, biz yurt dışına ihracat yapan bir firmayız, bu kapsamda…… bizden manganez cevheri istedi bizde piyasadan yaptığımız araştırma neticesinde…. e ait tedarikçi firma ile %38 tener oranı ile anlaştık, gemileri ayarladık, gidecek mallar için konteynırlar ayarladık, ancak bu manganez firmasının sahipleri bize önce ellerinde 3000 ton tedarik edebileceklerini söylemelerine rağmen daha sonra ellerinde 1108,6 ton manganez bulunduğu söylediler, biz bunun üzerine konteynırların büyük bir kısmını ipta ettik, bundan ötürü iptal edilen yerlere ilişkin konteynır firması iptal nedeniyle fiyat arttırdı, yani iptal edilen konteynır başına para istemedi de, dolu gidecek konteynırların önceden anlaşılan fiyatını arttırdı, bizde mecburen ödedik, bize malları … limanında teslim ettiler, hatta buna ilişkin nakliyeyi bizzat tedarikçi davalı taraf yapmıştır, daha sonra biz konteynıra dolum aşamasında alıcı firmayla yaptığımız anlaşma gereği sözleşmede yazılı olan Uluslararası geçerliği olan… firmasına ekspertiz yapıldı, bu ekspertiz sonucunda tedarikçi firmanın bize gönderdiği manganezlerin taahhütlerindeki kalitesinde ve özelliklerinde olmadığını tespit ettik, bizim yaptığımız anlaşmada tenor oranı %38 iken analizde çıkan oran %32 olmuştur, hatta bu aşamada gönderilen malların nem oranlarının düşümleri neticesinde 1096,322 ton malzeme kaldığı, davalı firma analiz sonuçlarını beklemeden fatura kesip gönderdi, bizde analiz sonuçlarını beklenilmesi gerektiğini bu nedenle kesilen faturan iptali gerektiğini söyledik, firmada faturayı iptal edeceğini söyledi, buna rağmen faturayı iptal etmediler, bunu biz sonradan iptal etmediklerini öğrendik, faturayı yeniden kesin denince bunlarda daha önce kestiğimiz fatura geçerli dediler, bunlara ilişkin watsap kayıtlarımda vardır, gerekli görülür ise sunabilirim, buna ilişkin de faturanın iptali için ihtarname gönderdik, buna rağmen yine düzeltmediler, Uluslararası… adlı bir ekspertiz şirketi tarafından tespit edildi, bu firma bağımsız, tüm dünyada geçerliği olan firmadır ki, … firma buradan analiz yapmadan zaten mal kabul etmemektedir, bunun üzerine tedarikçi yani davalı tarafı aradık, gönderilen malzemenin 1108,6 ton değil 1096,322 ton olduğunu, ayrıca gönderilen ürün ilk başta belirtilen özellik ve kalitede olmadığını belirttik, bu nedenlerle aradaki fazla ödedikleri hatırladığım kadarı ile 35.000-40.000 USD parayı geri istedik, onlarda… nin analizine güvenmediklerini, bir yanlışlık olduğunu, parayı ödemeyeceklerini söylediler, bunun üzerine biz Noterden ihtarnameler çektik, ancak yine bunlar zararlar karşılamadıklarından bu dava açıldığını biliyorum, ayrıca yurt dışındaki firma ile yaptığımız sözleşme gereği gönderdiğimiz manganez cevheri yurt dışında da sözleşmede belirtilen…bir analiz firmasına analiz yaptırılarak tenor oranı %31,57 olarak belirlenmiştir, bu nedenle tedarikçi firmanın ayıplı mal satması nedeniyle…firma ile yaptığımız anlaşmalardan dolayı davacı şirket zarar etti, tüm bu görüşmelerin ilk başından sonuna kadar hazır bulundum, takiplerini yaptım, ilk başta tedarikçi davalı taraf ile anlaşmaları davacı şirketin sahibi … bizzat görüşerek yaptık, fatura işlemleri, nakliye ve ihracat işlemlerini ise bizzat ben yaptım, bu nedenlerle dava konusu olayı iyi bilmekteyim,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı Tanığı ….katıldığı oturumda; “Ben….n ortağı olduğu …..Bünyesinde maden mühendisi olarak 19/01/2010-01/07/2021 tarihleri arasında çalıştım, davacının talebi üzerine biz 1108.60 ton maden sevkiyatını yaptık, 30/10/2020 tarihi itibari ile malın faturası kesildi ve ilgili firmaya gönderildi, davacı ile ilgili olan alışveriş ocak başı satış olduğundan tenör analizi yapılması bizim yükümlülüğümüzde değildir, şayet limanda teslimi hususunda anlaşılmış olsaydı biz firma olarak analizlere nezaret etmemiz gerekirdi, ancak davaya konu satış ocak başı satış olduğu için buna gerek yoktur, bizim daha sonra öğrendiğimiz kadarıyla …. bir firmaya analiz yaptırılmış ve bu davaya konu edilmiştir, satışa ilişkin bütün yazışmalar e-maden sistemi üzerinden kayıtlıdır, anlaşma TL bazında yapılmıştır, faturada TL bazında kesilmiştir, satışa konu madenin …’te davacı firma tarafından analizi yaptırılmıştır, biz bu analize çağrılmadık ve nezaret etmedik, bu analizin sonuçlarını biz dava açıldıktan sonra gördük ve inceledik, biz…’ye bu analizin onlara ait olup olmadığını sorduk, ….cevaben analizin kendilerine ait olmadığını bildirdiler, ayrıca analiz sonuçlarını bizzat kendim de incelendiğimde gönderilen ürün manganez olduğu halde krom yazıyordu, tarihlerde bazı uyuşmazlıklar vardı, antet sistemi farklıydı, Mahir isimli şahıs bizim taşeronumuzdur, ben ayrıldıktan sonra onunda işi bıraktığını duydum, … firmayla yapılan satıştan bilgimiz yoktur,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
07/09/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; hukuki değerlendirme ve nihai takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; sunulan analizlerin birbiri ile çelişki içermesi, 16.11.2020 tarihli raporun … tarafından revize edilmiş rapor olması ve bu rapor için… tarafından davacıdan teyit istenilmesi ve de 30.10.2020 tarihli geçici ticari faturada 16.11.2020 tarihli… raporunda tespit edilen tüm hususların yer alması, satıcının numune alım işleminde bulunmaması ve numune alım koşullarının belirsizliği nedeniyle tenör bazında bir değerlendirme yapılamayacağı, satışın sevk fişleri incelendiğinde 1. sevkiyat (ocak başı satış) kesilmiş olması ve limandaki masrafların alıcı tarafından karşılanması nedeniyle satışın ocak başı satış olduğu kanaatine varıldığı, bu nedenle tonajın ocak çıkışında tartıldığı ve sevk irsaliyelerinde bulunan toplam 1108.6 ton olarak kabul edilmesi gerektiği, malın fiyatının tespiti için ocakta numune alınmaması sebebiyle tenör baz alınarak fiyatın belirlenmediği, satışın stok bazlı olduğu, davalıya ayıplı ve eksik ifa sebebiyle sorumluluk yüklenemeyeceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi heyetine ait 07/03/2023 tarihli ek raporda özetle; kök raporda herhangi bir değişikliğe gidilmediği bildirilmiştir.
Dava, eksik ve ayıplı ifa nedeniyle oluşan maddi zararın tazmini istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı tarafça teslim edilen cevherin net ağırlığı, tenör oranı ve boyut aralığının sözleşmeye uygun olup olmadığı, numune alımının ve analizin usulüne uygun gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, bu suretle davalı yanın eksik ve ayıplı ifada bulunup bulunmadığı, davacı yanın eksik ve ayıplı ifa nedeniyle maddi zararının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise tutarı hususlarından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayıp sözlü olarak anlaşma sağlandığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf, tarafların, davalı yanca teslim edilecek cevherin tenör oranının %38 olarak, boyut aralıklarının da %70’inin 30-100 mm, kalan %30’unun ise 100-150 mm boyut aralığında olacak şekilde kararlaştırıldığını iddia etmiş ise de; tarafların belirtilen hususlarda anlaştığına dair herhangi bir delil sunamadığı gibi ayıp ihbarının da usulüne uygun yapılmadığı anlaşılmıştır. Zira; davalı satıcının gıyabında yaptırılan analizin, ne şartlarda ve usulüne uygun şekilde numune alınmak suretiyle yapılıp yapılmadığı belirsiz olduğu gibi davacı tarafın davasına dayanak olarak gösterdiği 16/11/2020 tarihli …. firmasınca düzenlenen rapor için… tarafından davacıdan teyit istenmesi ve bahse konu raporun noter onaylı tercümesinde,”Olasılık örnekleri sağlayan daha güvenilir yöntemlerle örnekleme yapılması mümkün olmadığı için ….Müdürü ile manuel örnekleme yöntemi üzerinde anlaşmaya varılmıştır. Bu belgenin sahibi, bu türden toplanan MANUEL örneklerin minimum olasılık gerekliliklerini karşılamadığı ve bu nedenle kesinlik , standart hata veya ön yargı gibi istatistiksel çıkarımlar yapmak için kullanılamayacağı konusunda uyarılır.” açıklamasını içerdiği dikkate alındığında,… raporundaki tespitlerin hükme esas alınamayacağı ve tenör oranının ve boyut aralığının bu rapora göre tespitinin mümkün olamayacağı ve bu suretle bahse konu rapora bağlı kalınarak yapılan ayıp ihbarının da usulüne uygun olmadığı, davacının ayıp iddiasını ispatlaması için TTK’ nun belirttiği yönde geçerli olarak yapılması gerektiğinden davacının ayıp iddiasını ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan, davacı ile ….arasında yapılan sözleşmenin davalı satıcıyı bağlamayacağı gibi satım konusu maden cevherinin, davalı tarafından 20/10/2020 tarihinde sevkiyatına başlandığı, 28/10/2020 tarihinde … Limanında teslim edildiği, davacı tarafça, malın tesliminden önce 20/10/2020 tarihi itibariyle …. ile sözleşme akdedildiği, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği üzere, ocakta numune alımı yapılmadığı, stok bazlı satış yapıldığı, bu suretle davacının usulüne uygun şekilde muayene yükümlülüğünü yerine getirmeden, analiz raporu sonucu beklenmeden, …. ile sözleşme yapılarak, madeni yurtdışı ettiği anlaşılmakla, esasında mevcut madeni olduğu gibi kabul edip benimsediği ve ayıba bağlı haklardan yararlanmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı tarafın dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı dikkate alınarak yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılmış olup, davacının yemin deliline başvurmayacaklarını beyan etmeleri üzerine ispat edilemeyen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan peşin alınan 1.707,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.437,90 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 16.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 42,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6325 Sayılı Kanunun 18/4-14 maddesi gereğince …. bütçesinden karşılanacak olan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, bu amaçla karar kesinleştiğinde işbu karar eklenmek suretiyle ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
Dair, Davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi 17/07/2023
Katip ….
¸
Hakim …
¸
YARGILAMA GİDERİ DÖKÜMÜ:
DAVALI ALİ ÖNDER TAŞÇIER
Posta Masrafı : 42,50 TL