Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/284 E. 2021/845 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/284 Esas – 2021/845
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/284 Esas
KARAR NO : 2021/845
HAKİM : …..
KATİP :…..

DAVACI :…..
DAVALI :…..

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/04/2021
KARAR TARİHİ : 21/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kamu ihalelerini yerine getiren orta-büyük çaplı bir inşaat şirketi olduğunu, “…fakültesi 200 baş süt sığırcılığı tesisi yapım işi” ni bu çerçevede üstlendiğini, davalının iş için gerekli olan bir kısım malzemenin satışı konusunu 22.07.2020 tarihli sözleşme ile taahhüt ettiğini, davalıya sözleşmeye istinaden 10.000,00 TL avans ödendiğini, takiben 15.10.2020, 15,11.2020 ve 15.12.2020 ve toplam bedeli 190.000,00 TL olan çeklerin ödemeye kaim olmak üzere teslim ile ödemenin tamamlandığını, davalının ise sözleşmeye konu malları göndermediği gibi telefonlara da yanıt vermediğini, müvekkilinin zor duruma düşerek ürünleri bir başka firmadan daha yüksek bedelle almak zorunda kaldığını, bu nedenle oluşan zararın tazmini için Ankara ….. İcra Müdürlüğünün 2021/2158 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzere takibin durmasına karar verildiğini belirterek itirazın iptali, takibin devamı ve %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin Konya Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacı ile davalı arasında herhangi bir satış ya da benzeri sözleşme bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan satış sözleşmesinde alıcı taraf olarak çizgi mimarlık pvc doğrama mühendislik malzeme limited şirketi yazdığını, müvekkilinin işle ilgili olarak malzemeleri inşaat sahasına götürdüğünü, pompa için elektrik malzemelerini de hazır ettiğini ve montajını yaptığını, müvekkilinin dava dışı şirketin gösterdiği yerde sözleşmeye konu işi yaptığını, bu nedenle davanın haksız olduğunu belirterek reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Ankara ….. İcra Müdürlüğünün 2021/2158 esas sayılı dosyası, arabuluculuk tutanağı, Selçuk Vergi Dairesi müdürlüğü kayıtları, Konya Torna Kaynak ve Oto Tamirciler Odası Başkanlığı, Konya Ticaret Sicil Müdürlüğü, tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemlidir.
Dava dilekçesi ve cevap dilekçesi incelendiğinde; “Adana Çukurova Üniversitesi Süt sığırcılığı tesisi yapım işine ilişkin taahhütünün ihlali karşısında gönderilen bedelin iadesi” dayanak gösterilerek Ankara ….. İcra Müdürlüğünün 2021/2158 esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı taraf, söz konusu sözleşmeye istinaden sözleşme bedelinin davalı tarafa gönderildiğini, ancak davalının edimlerini yerine getirmediğini belirterek, gönderilen bedelin ve oluşan zararın tazminini talep etmektedir.
Davaya konu Ankara ….. İcra Müdürlüğünün 2021/2158 esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı şirket tarafından davalıya karşı “Adana Çukurova Üniversitesi Süt sığırcılığı tesisi yapım işine ilişkin taahhütünün ihlali karşısında gönderilen bedelin iadesi” dayanak gösterilerek toplam 266.934,49 TL alacak için genel haciz yolu ile başlatılan icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durmasına karar verildiği, davacı tarafça İİK 67. Madde hükümlerine göre iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Selçuk Vergi Dairesinden alınan 27.09.2021 tarihli yazı cevabında davalı …’ın 6.8.2009 tarihi itibariyle bilanço esasına göre defter tuttuğunun bildirildiği görülmüştür.
Konya Torna Kaynak ve Oto Tamirciler odası başkanlığından alınan 01.10.2021 tarihli yazıda davalı …’ın esnaf olarak kayıtlı olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Konya Ticaret Sicil Müdürlüğünden alınan 08.11.2021 tarihli yazıda davalı adına bir ticari işletmek kaydına ve şirket ortaklığına rastlanmadığının bildirilmediği görülmüştür.
Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Tüccar sınıfları” başlıklı 176.maddesinde; “Tüccarlar, defter tutma bakımından iki sınıfa ayrılır: I inci sınıf tüccarlar, bilanço esasına göre; II nci sınıf tüccarlar, işletme hesabı esasına göre; defter tutarlar.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, Selçuk Vergi Dairesinden alınan 27.09.2021 tarihli yazı cevabında davalı …’ın 6.8.2009 tarihi itibariyle bilanço esasına göre defter tuttuğunun bildirildiği anlaşılmakla, VUK’un 176.maddesine göre davalının birinci sınıf tacir olduğu, dolayısıyla davanın nispi ticari dava olduğu kanaatine varılmıştır.
Diğer yandan, 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanunun 20. Maddesi ile 6102 sayılı TTK’ ya 5/A maddesi olarak eklenen madde hükmü gereğince; TTK’ nın 4. Maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2 maddesi gereğince davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklenmesinin dava şartı olduğu anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesi ekinde davacı tarafça sunulan kayıtlar incelendiğinde; arabulucu tarafından 30.03.2021 tarihinde düzenlenen tutanakta davalı …’ın esnaf işletmesi olduğu, bu itibarla başvuru konusu uyuşmazlığın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan olmadığı, dolayısıyla aynı Kanunun 5-a maddesi uyarınca dava şartı arabuluculuk kapsamında olmadığının değerlendirildiği, bunun üzerine sürece ihtiyari arabuluculuk kapsamında devam edilebileceğinin hatırlatıldığı, başvurucu vekilinin sürece ihtiyari arabulucuk ile devam etme yönünde bir talebi olmaması üzerine dosyanın “sehven kayıt” olarak kapatıldığına ilişkin tutanağın düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve Yasa hükümleri kapsamında arabulucu tarafından düzenlenen tutanak değerlendirildiğinde; arabulucunun düzenlemiş olduğu söz konusu tutanağın son tutanak olarak kabulünün mümkün olmadığı, bu haliyle iş bu dava bakımından dava şartı olan arabulucuya başvurma şartının yerine gelmediği anlaşılmakla, 6100 sayılı HMK’nın 114/2, 115. maddeleri ve 6325 sayılı Arabuluculuk Kanununun 18/A -2 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca;
1-Davanın dava şartı (Arabulucuya Başvurmama) yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan dava açılırken davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.223,91-TL harcın mahsubu ile fazladan yatan 3.164,61-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2021
Katip …..
¸

Hakim…..
¸