Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/26 E. 2022/913 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/26 Esas
KARAR NO : 2022/913
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -.
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – .
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/01/2021
KARAR TARİHİ : 26/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (…) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 08.07.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı S.S. Yurt Yayla Konut Yapı Kooperatifı’nin üyesi olduğunu, Davalı kooperatif tarafından …. sayılı dosyasıyla 10.09.2020 tarihinde 27.961,56 TL asıl alacak miktarı üzerinden genel haciz yoluyla aidat borçlarının tahsili talebiyle müvekkili davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin gönderilen ödeme emrinden haberdar olmaması nedeniyle icra takibine itiraz edemediğinden takibin kesinleştiğini, İcra dosyasından banka hesaplarına bloke konulması sonrasında haberdar olduğunu, müvekkilinin daha fazla mağdur olmamak için ihtirazi kayıtla ¡08.10.2020 tarihinde icra dosya borcunun tamamı olan 37.575,46 TL’sini ödediğini, müvekkilinin davalı kooperatifle takip konusu borcun toplam miktarı ve aidat borçlarına işletilen faizin oranı konusunda yaptığı görüşmelerden bir netice elde edemediğini, müvekkilinin 16.11.2020 tarihinde dava şartı zorunlu arabuluculuk yoluna başvurduğunu, tarafların anlaşamadığını, müvekkilinin Kooperatif Genel Kurullarına katılmadığını, alınan kararların Yönetim Kurulu tarafından tebliğ edilmediğini, sadece aidat miktarı konusunda telefonla bilgi verildiğini, aidatların gecikmesi halinde uygulanacak faiz veya varsa ödemelerin önce faize mi yoksa anaparaya mı mahsup edileceği konusunda bir bilgi sahibi olmadığını, Genel Kurulda faizlerin affı konusunda bir karar alınıp alınmadığı, tüm üyelere gecikme faiz huşusunda eşit uygulama yapılıp yapılmadığı hususunda bilgi sahibi olmadığını, icra takip dosyasının ekinde borç dökümü bulunduğunu, hesaplamanın hatalı olduğunu, kooperatif kayıtlarının incelenerek takip tarihi ve ödeme tarihi itibarıyla gerçek borç miktarının tespitinin gerektiğini, öncelikle aidat alacakları ve gecikme faizlerinin toplamının icra takibine asıl alacak miktarı olarak alınması ve bu miktara takip sonrası yasal faiz talep edilmesinin hatalı olduğunu, Aidat alacaklarının faizine de faiz işletilmesi yasaya aykırı olduğunu, aidatlara işletilecek faizin Kooperatif Genel Kurul kararları ve 01.07.2012 tarihi sonrasında ise TBK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak hesaplanması gerektiğini, davalı kooperatifin 01.07.2012 sonrasında yasanın emredici kuralına rağmen aidatlara aylık % 1,5 oranının üzerinde faiz uygulaması yasaya aykırı olduğunu, Kooperatifte, üyelerin aidat borcu için yaptığı ödemelerin öncelikle işleyen faize kalanın anapara miktarından mahsup edilebilmesi için her sene Genel Kurulda bu yönde karar alınması gerektiğini, bu hususta Genel Kurulda karar alınmayan yıllarda bu yönde bir işlem yapılması mümkün olmadığından o dönemlerde yapılan ödemelerin de aidat anapara borç miktarından düşülmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle davalı tarafın alacağından daha fazla miktarı kötü niyetli ve haksız olarak icra takibine konu etmesi sonrasında 08.10.2020 tarihinde icra dosyasının tamamını tahsil etmiş olması nedeniyle iş bu miktarın şimdilik 1.000,00 TL’lik kısmının istirdadı ile davalı aleyhine ÎÎK 72/4 maddesi uyarınca % 20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 03.03.2021 tarihli cevapdilekçesinde özetle; davacının meşru bir hukuki yararı bulunmamasına rağmen yalnızca yargılama giderlerinden tasarruf etmek maksatlı olarak davayı “şimdilik 1.000,00 TL’lik kısmının istirdatı” talebi ile kısmi dava olarak açtığını, Davacının davayı kısmi dava olarak açmasında korunmaya değer hukuki bir yararı mevcut olmadığını, hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilerek davanın esasa girilmeden usulden reddinin gerektiğini, davacının genel kurul kararlarından haberdar olmadığı iddiasının dürüstlük, hak ve nesafet kuralları ile bağdaşmadığını, Davacının, genel kurulda aidatlarla ilgili alınan tüm kararlardan haberdar olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte genel kurul kararlarından haberdar olmasa dahi Kooperatifler Kanunu’nun ilgili maddeleri gereği genel kurul kararları davacı yönünden de geçerli olduğunu, Genel kurul kararının iptali yönünde yasal süre içerisinde açılmış bir dava olmadığından; davacının genel kurulda alınan kararların kendisi hakkında hüküm ifade etmeyeceği ile aidat alacaklarından sorumlu olmayacağı iddiası kabul edilebilir olmadığını, gecikme tazminatı ile temerrüt faizi farklı kavramlar olduğunu, kooperatif genel kurul kararında gecikme tazminatı yönünde karar alındığını, tarafların gecikme tazminatını/cezasını belirlemede serbest olduğunu, Kooperatif Genel Kurulunda da temerrüt faizi ile ilgili bir karar alınmadığını, yalnızca gecikme cezası yönünde karar alındığını, davalının temerrüt faizine yönelik tüm iddialarının da somut bir dayanağı olmadığını, Genel Kurulda temerrüt faizine yönelik bir karar alınmadığından da yasanın belirlediği sınırlar dahilindeki faiz oranlarının uygulandığını, gecikme tazminatı ile temerrüt faizinin amaç ve kapsamlarının farklı olması sebebiyle; her iki talebinde davacı yönünden işletilmesinde bir engel olmadığını, Bu iki talep farklı olduğundan talep var ise hem gecikme tazminatına, hem de yasal faize hükmedilmesini, Kooperatif Genel Kurulunda belirlenen aidat ve buna bağlı faizlerin de ödenmesi için borçlunun temerrüte düşürülmesi gerekli olmadığını, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir sözleşme niteliğine haiz genel kurul kararlarında belirlenen tarih, kesin vadeyi yansıtmakta olduğunu, üyenin ayrıca bir ihtarla temerrüte düşürülmesine gerek olmadığını, Genel kurulca kararlaştırılan temerrüt faizinin, toplantıya katılım sağlamayan ortaklar da dahil tüm ortakları bağladığını, genel kurulda alınan kararların temerrüt faizine yönelik değil gecikme tazminatma/gecikme cezasına yönelik olduğunu, temerrüde düşen borçlunun yaptığı ödemelerin öncelikle işleyen faize, kalanın ana paraya mahsubu yönünde genel kurul tarafından bir karar alınmasına gerek olmadığını, davacının kötü niyetli hareket ettiğini, takip konusu borç için açtığı istirdada ilişkin bu dava haricinde de güncel borçlarını ödemediğini ve diğer üyeleri zarara uğrattığını, Bir üyenin dahi belirlenen aidatları ödememesi durumunda; işlemlerin aksamakta, bitirilmesi gereken işlemler bitirilemediğini, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydı ile; Delillerinin kooperatife müzekkere yazılarak dosyaya celbinin sağlanmasını, haksız ve mesnetsiz açılan davanın öncelikle usulden reddedilmesini, mahkemenizin aksi kanaatte olması halinde esastan reddedilmesini, karşı taraf aleyhine % 20 den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılması yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davalı Kooperatif kayıtları,…E sayılı yazısı, … E sayılı dosyası, bilirkişi raporu ve ek raporları ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE:
Davanın, istirdat istemli olduğu, davacının davalı kooperatifin üyesi olduğu, davalı kooperatif tarafından davalı üye aleyhine … Sayılı dosyası ile üyelik aidatlarının ödenmediği gerekçesiyle icra takibi başlatıldığı, davacı üye tarafından icra dosyasındaki borcun ödendiği, aradaki ihtilafın; kooperatifin davacıya eşit işlem yapıp yapmadığı, üye olan davacının başlatılan icra takibi nedeniyle üyelik aidatı ve faiz nedeniyle fazladan ödeme yapmak zorunda kalıp kalmadığı noktasında olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davanın istirdat istemli olduğunu, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatifin tüm üyelere eşit işlem yapmadığını, …. Sayılı dosyası ile aidat alacağı için icra takibi başlatıldığını, müvekkili hakkında başlatılan söz konusu takipte ana para alacağının belirsiz olması ve faizlerin yüksek belirlenmiş olması nedeniyle müvekkilinin icra dosyasına fazla ödeme yapmak zorunda kaldığını, ne kadar fazla ödemek zorunda kalındığı hususunun ancak hesaplama ve bilirkişi raporu ile ortaya çıkacağını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle bu aşamada yapılan fazla ödemeden 1.000,00-TL’nin istirdadını talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Borçlar Kanunu’na göre yapılan ödemenin öncelikle faize ve ferilere mahsup edilip, sonra asıl alacaktan düşülmesi gerektiği hususunun yasal gereklilik olup, ayrıca karar alınmasına gerek olmadığını, davacı tarafın icra dosyasına yaptığı fazla bir ödeme olmadığını, Halk Bankası Aydınlık Evler Şubesi’nin müvekkili kooperatif adına olan hesabının 2011 sonrası ve döneme ilişkin tüm hesap dökümünün celbedilmesini talep etmiştir.
Davaya konu … Esas Sayılı dosyası incelendiğinde; davalı/alacaklı … tarafından 10.09.2020 tarihinde davacı/borçlu … aleyhine “Borç dökümü dosyada mevcut birikmiş toplam alacakların tahsili” dayanak gösterilerek toplam 29.961,56 TL tutarındaki asıl alacak üzerinden genel haciz yoluyla icra takibinin başlatıldığı, icra dosyasında yer alan Borç Dökümü Üye Hesap Aidat Hesaplama Tablosunda; davacının kooperatife olan üyelik aidatı, ara ödeme ve faiz borcunun 31.05.2013-31.05.2020 dönemlerine ait olduğu, davacının 27.12.2013 ve 17.01.2014 tarihlerinde yapmış olduğu ödemelerle tüm borcunu kapatarak 2.224,88 TL alacaklı olduğu, devamında aylık üye aidatları ve ara ödemeler gösterilerek, yapılan ödemelerin öncelikle aidat borcundan düşüldüğü, faiz hesabında; aidat borçlarına artı faiz, yapılan ödemelere eksi faiz tahakkuk ettirilerek, ortaya çıkan faizin esas alındığı, 01.06.2019-31.05.2020 tarihleri arasında faiz tahakkuku yapılmadığı, 31.05.2020 tarihi itibariyle davacının kooperatife toplam 29.961,56 TL borçlu olduğu ileri sürülerek 10.09.2020 tarihinde takip talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Daha sonra davacı tarafından; 09/10/2020 tarihinde yapılan dosya kapak hesabına göre; 29.961,56 tl takipte kesinleşen miktar, 2.726,50 TL tahsil harcı miktarı bakiye harç oranı (9,10), 54,40 TL başvurma harcı miktarı, 4.494,23 TL vekalet ücreti miktarı, 206,86 tl toplam faiz miktarı, 131,91 TL masraf miktarı olmak üzere toplam 37.575,46 TL yekûn alacak miktarının davacı tarafından icra dosyasına ödendiği anlaşılmaktadır.
Davacı taraf iş bu dava ile icra dosyasına fazla ödeme yapıldığını ileri sürerek bunun istirdadını talep etmektedir.
Taraflarca sunulan tüm deliller ile davalı kooperatifin ticari defter ve belgeleri de incelenmek suretiyle rapor düzenlenmek üzere dosya mali müşavir bilirkişi … tevdi edilmiş olup, alınan 20/10/2021 tarihli kök rapor ile 15/03/2022 tarih ve 20/06/2022 tarihli ek raporlar sunulmuştur. Kök ve ek raporlar ile; Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yazı ekinde yer alan CD içeriğinde 2008, 2010, 2012, 2014 dönemlerine ait Genel Kurul toplantı tutanaklan olduğu, …’nün 17.03.2021 tarihli yazı ekinde yer alan Davalı kooperatife ait 2011 yılı ve sonrasına ait Genel Kurul toplantı tutanakları incelendiğinde; davalı kooperatifin K.K. ve Ana sözleşme hükümleri gereğince her yıl genel kurul yaptığı ve üyeler (ortaklar) tarafında ödenmesi gereken tutarların belirlendiği, davacının kooperatif üyeliğinden kaynaklanan ve ödemesi gereken aidat asıl borcunun 26.900,00 TL olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır. Mahkememizce kök ve ek raporlar hükme esas alınmıştır.
Buna göre somut olay incelendiğinde; davanın kooperatif üyelik aidatı alacağı için başlatılan icra takibi dolayısıyla davacı üye tarafından icra dosyasına fazla ödeme yapıldığı iddiasına dayalı olarak açılan istirdat istemine ilişkin olduğu, mahkememizce belirlenen mali müşavir bilirkişi tarafından hazırlanan kök ve ek raporlar ile davacı kooperatif üyesinin takip tarihine kadar üyelik aidatından kaynaklanan toplam 26.900,00 TL borcunun bulunduğu anlaşılmıştır. Öte yandan davalı kooperatif tarafından … Esas sayılı dosyası ile 29.961,56 TL asıl alacak yönünden genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, bu takip dolayısıyla davacı kooperatif üyesi tarafından söz konusu icra dosyasına 09/10/2020 tarihi itibariyle asıl alacak ve ferilerine göre çıkarılan dosya kapak hesabına göre toplam 37.800,46 TL ödeme yapıldığı görülmektedir.
Alınan bilirkişi raporuna göre; davacı kooperatif üyesinin asıl borcunun 26.900,00 TL olduğu hususu belirlenmiş olduğundan bu asıl alacak miktarına göre davacının ödemesi gereken takip borcu bakımından icra müdürlüğü tarafından yapılan kapak hesabına göre çıkarılan miktarın 33.874,52 TL olarak hesaplandığı, buna göre davacı tarafından yapılan 37.800,46 TL ödeme mahsup edildiğinde (37.800,46 TL-33.874,52 TL = ) 3.925,94 TL davacının fazla ödeme yaptığı anlaşılmaktadır.
Davacı taraf talebini 14/11/2021 tarihli dilekçe ile toplam 3.925,94 TL olarak ıslah etmiştir.
Buna göre davacı tarafça…Esas sayılı dosyasına davacı tarafından 3.925,94 TL fazla ödeme yapıldığı sonuç ve kanaatine varılarak yapılan bu ödemenin istirdatına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca;
1-Davanın KABULÜ ile; toplam 3.925,94-TL’nin ödeme tarihi olan 09/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 268,18-TL harçtan dava açılırken peşin olarak alınan 59,30-TL peşin harç ve ıslah ile alınan 49,97 TL olmak üzere toplam 109,27 TL harcın mahsubu ile bakiye 158,91-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen 109,27-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 3.925,94-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafça yapılan 827,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,
7-Arabuluculuk Son Tutanağı, iş bu davada verilen karar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 7 ve 18/A-13 maddeleri ile bu Kanuna göre hazırlanan ve 02/06/2018 tarih ve 30439 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin 26. maddesi hükümlerine göre; Bakanlık bütçesinden karşılanan/karşılanması gereken ve iki taraf ve iki saat üzerinden yapılan hesaba göre belirlenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) davanın KABULÜNE karar verilmiş olması nedeniyle DAVALIDAN alınarak 6183 sayılı AATUHK hükümlerine göre tahsili ile hazineye gelir kaydına, bu amaçla işbu karar eklenmek suretiyle ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, dava konusu miktar itibariyle kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/12/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸