Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/253 E. 2022/315 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/253 Esas – 2022/315
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/253 Esas
KARAR NO : 2022/315

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : ..

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2-…
3- …
VEKİLİ : Av. ….
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 08/04/2021
KARAR TARİHİ : 11/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili, 08.04.2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Banka’nın … Ticari Şubesi tarafından davalı ….’ye birleşme yoluyla devrolarak tüzel kişiliği sona eren) ve …nun müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu 23/02/2016 tarihli 5.000.000,00 TL tutarlı ve 17/02/2017 tarihli 5.000.000,00 TL tutarlı 2 adet Genel Kredi Sözleşmesi’ne istinaden …..ye nakit krediler kullandırıldığı, Borcun zamanında ödenmemesi üzerine …. Noterliğinin 23/12/2020 tarih ve …yevmiye nolu ihtarnamesi ile toplam 8.146.318,90’TL’nin faizi ile birlikte ödenmesinin ihtar edilerek kredi hesabının kat edildiğini, keşide edilen ihtarnameye rağmen, borcun yine ödenmemesi üzerine, …Mahkemesi’nin…D.İş sayılı kararıyla tüm borçluların mallarının ihtiyati haczinin talep edildiğini ve borçlular hakkında ihtiyati haciz kararı verildiğini; söz konusu kararın dayanak alınarak … E. Sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ancak, davalı borçluların söz konusu takipte imzaya, ödeme emrine, borca, borcun tamamına, işlemiş faize, uygulanan faiz oranına ve dosya kapsamı ile ferilerine itiraz etmesi üzerine icra müdürlüğünce 10/03/2021 tarihinde durdurma kararı verildiğini, aynı gün arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, müzakereler sonucunda anlaşma sağlanamadığını, Çekilen ihtarname ve alacak toplamında bir karışıklığa sebebiyet verilmemesi ve ileride yapılacak muhtemel bilirkişi incelemesine referans teşkil etmesi açısından, … E. sayılı dosyasından talep edilen alacak tutarı 8.336.868,32 TL olmasına karşın fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile işbu davada 8.146.318,90 TL alacaklarından; borçlu … …’ye birleşme yoluyla devrolarak tüzel kişiliği sona ermiştir.) yönünden 38.000,00 TL bedelli menkul rehini limitlerinin ve 2.670,00 TL çek sorumluluk bedelinin düşülmesinden sonra kalan 8.105.648,90 TL üzerindeki itirazların iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ettiklerini, Yapılan itirazların ise ekli nedenlerle kabul edilebilir nitelikte olmadığını, Kefil …nun …. Gazetesinin ilgili sayfasından görüleceği üzere aynı zamanda şirketi temsile ve borç altına sokmaya yetkili kişi olduğunu, iki adet genel kredi sözleşmesinde…nun hem şirketi temsilen hem de müşterek ve müteselsilen kefil olarak imzası bulunduğunu, imzaya itirazların tamamen afaki ve borcu ertelemeye yönelik kötü niyetli olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesi’ne ve usulüne uygun ve keşide edilmiş ihtarname ile borcun kesinleştiğini ve borçlunun alacağını reddetmesinin yasal bir dayanağı bulunmadığını, yine müşterek borçlu ve müteselsil kefillerin, borcun tamamından sıra gözetilmeksizin birinci dereceden sorumlu olduklarını, Davalılar ile Banka arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin 10. Temerrüt Faizi (Geçmiş Günler Faizi) başlıklı maddesinde temerrüt faizinin ne oranda talep edileceğinin düzenlendiğini, buna göre bankaları tarafından …Bankası’na gönderilen 17/09/2018 bildirim tarihli ekteki tebliğe göre kredilere uygulanacak akdi faiz oranının % 40 olduğunu, Huzurdaki dava konusu icra takibinde yer alan kredilerden 2 tanesinin… nolu kredi) Kredi Garanti Fonu (…) kefaleti ile kullandırılan krediler olduğunu, … tarafından ödenen bu tutarlar hakkında yasal düzenlemeler gereği müvekkili banka açısından takibe devam edilmesi gerektiğinden icra dosyasındaki borç tutarından düşülmemesi gerektiğini, İzah ettikleri ve resen nazara alınacak nedenlerle; borçlu…. ve kefil…’ye birleşme yoluyla devrolarak tüzel kişiliği sona eren) yönünden 38.000,00 TL bedelli menkul rehini limitlerinin ve 2.670,00 TL çek sorumluluk bedelinin düşülmesinden sonra kalan 8.105.648,90 TL üzerinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile itirazların iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine %20 den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, 16.08.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkillerden ….’nin Kredi genel sözleşmesi borçlusu, diğer davalı ….nun ise kefalet hükümleri çerçevesinde müşterek ve müteselsil borçlu sıfatı ile borçlu olarak gösterildiklerini, müvekkilleri tarafından imza edildiği iddia edilen Kredi Sözleşmesinin hukuken olması gereken geçerlilik unsurlarını sağlamadığını, bu sebeple hükümsüz olduklarını, borçlara kefil olduğu ileri sürülen müvekkillerinin sorumlu tutulabilmesi için yasada aranan kefalet şartlarının oluşmadığını, kefaletin süresinin belirtilmediğini ve müvekkili…’nun hukuka aykırı olarak önceki bütün borçlardan sorumlu tutulduğunu, Dava konusu …sonrası .. kaynaklı kredi kullandırıldığını, bu işlem sonucu … kaynaklı sözleşmede yeni kefalet nedeniyle önceki sözleşmelere ait ipotek ve kefillik gibi hususların yeni sözleşmede imzalar bulunmadığından yenilenmemesi nedeniyle geçersiz kaldığını, ayrıca … kaynaklı kredi kullanımlarında fonun borçluya kefaleti sonucu yeni kredi açıldığından dava konusu icra takibi öncesi banka … ye karşı kefalet hükümleri çerçevesinde alacağını tahsil etmekte olduğundan iş bu sözleşme hükümleri kapsamında karşı yanın alacaklı sıfatı kalmadığını, bu nedenle davacı yandan varsa …’den dava konusu sözleşmelere ilişkin almış olduğu ödemeleri ve kefalet kapsamı ile taraflar arası … destekli kredi sözleşmesinin sorularak dosyaya kazandırılmasını, Sözleşmede yazılı “…kefalet önceki borçları kapsıyor mu?(evet/hayır).” ifadesinin belirlilik ilkesine aykırılık olduğunu, kefil olunacak borcun miktarı ve tarihi, kefaletin “önceki bütün borçları kapsıyor” ibaresi sebebiyle belirlenebilir olmadığını ve bu sebeple kefalet sözleşmesinin batıl olduğunu, bu hususa öğretide, … ve Kaynak… Borçlar kanunu’nun uygulaması ile ilgili … Fedaral Mahkemesi kararlarında açıkça değinildiğini, Yargıtay kararlarında sabit olduğu üzere kefilin, sadace imzaladığı …’ye istinaden geri ödemesi yapılmamış kredilerden sorumlu olduğunu, kefilin kefil olduğu …’de bu yönde bir madde (doğmuş veya doğacak tüm borçlarının teminatı olarak) bulunmasının bu sonuca etkili olmadığını, … Karar numaralı ve 30.01.2013 tarihli kararı ile … karar numaralı ve 26.12.2005 tarihli kararı yargıtayın bu hususta yerleşik içtihatları olup “….anılan sözleşme hükmü davacıyı, imzası bulunmayan sözleşmeler sebebiyle sorumluluk altına sokacak biçimde yorumlanamaz….” şeklinde belirterek kefilin imzalamadığı sözleşmelerden sorumlu olamayacağının dile getirildiğini, TBK Madde 582’nin “Kefalet sözleşmesi, mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir. Ancak, gelecekte doğacak veya koşula bağlı bir borç için de, bu borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade etmek üzere kefalet sözleşmesi kurulabilir.” şeklinde ifade ederek kefalet sözleşmesi metninden, hangi borç için kefil olunduğunun anlaşılabilmesi gerektiğinin (belirlilik ilkesi gereği) belirtildiğini, aynı şekilde doktrinde ve yerleşik öğretide bu durumun belirlilik ilkesine aykırı olduğu, kefilin durumunu ağırlaştırdığı bu nedenle de sorumluluğunun olmadığı şeklinde, yorumlanması gerektiğinin söylendiğini, Kabul anlamına gelmemek üzere davalının varlığını iddia ettiği alacağın borçlu tarafından ipotek ile teminat altına alındığını, ipoteğin paraya çevrilmesi takibi yapılmadan önce müvekkiline kefil sıfatıyla müracaat edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davacı bankanın …’den ödeme almış olması sebebiyle aktif husumeti bulunmadığını, bu sebeple davanın usulden reddi gerektiğini, … sözleşmeleri dosyaya kazandırıldığında Adnan KEKLİKOĞLU’nun … sözleşmesinde kefil olarak imzası bulunmadığının görüleceğini, … sözleşmesinin …’ye ek bir şekilde düzenlenemeyeceğini ve ayrı bir sözleşme olarak düzenlenmesi gerektiğini, …’nin yapmış olduğu ödemenin müvekkilleri ile davacı banka arasında yapılan …’yi borcun ödenmesi sebebiyle sona erdirdiğini, artık borcun alacaklısının … olduğunu, davacı bankanın …’nin ödeme yapmış olması sebebiyle sona eren …’ye dayanarak…’nu kefil olarak sorumlu tutma gayesinde olduğunu,…’nun banka ile sözleşme borçlusu ve … arasında yapılmış olan sözleşmeden kefil olarak sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, Davacı tarafından talep edilen borcun kabul anlamına gelmemek üzere talep edilen faiz miktarının fahiş olup hukuka aykırı olduğunu, Açıkladıkları ve re’sen nazara alınacak nedenlerle haksız davanın müvekkilleri yönünden reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile takdir edilecek avukatlık vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibinde ödeme emrine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Davacı banka ile davalı … Arasında 23/02/2016 tarihli 3.000.000,00-TL bedelli ve 17/02/2017 tarih ve 5.000.000,00-TL bedelli Genel Kredi Sözleşmelerinin imzalandığı, her iki sözleşmeye …’nun müteselsil kefil oldukları, her iki sözleşmedeki limitlerin en son 6.250.000,00-TL’ye arttırıldığı ve her iki kefilinde bu miktarla sözleşmeye kefil olduğu, banka tarafından hesabın kat edilerek …Noterliğinin 23/12/2020 tarih ve …yevmiye numaralı ihtarnamesinin borçlulara gönderildiği, akabinde …E. Sayılı dosyasında takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
… E. Sayılı dosyasında başlatılan takipte, ticari krediden kaynaklanan 8.333.730,47-TL ve poliçeden kaynaklanan toplam 467,85-TL alacağın tahsili ve 2.670,00-TL gayri nakdi alacağın depo edilmesi için davalılara ödeme emri gönderildiği, ödeme emrine davalılar tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu ve işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın imzalanan bu sözleşmelere istinaden davalı tarafın kefaletinin geçerli olup olmadığı, alacakla ilgili olarak teminat altına alınıp alınmadığı, … den ödeme yapılıp yapılmadığı, kullanılan kredi borcunun ödenip ödenmediği, davalı tarafın icra takibine yönelik itirazının yerinde olup olmadığı, ko0nusundan kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Öncelikle her ne kadar davalı tarafından borcun ipotek ile teminat altına alındığı, ipoteğin paraya çevrilmesi takibi yapılmadan müvekkiline kefil sıfatıyla müracaat edilemeyeceğine ilişkin itirazda bulunmuş ise de; Bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere ipotekli taşınmazların banka tarafından ipotekten ari olarak alacağa mahsuben takip tarihinden önce 19/09/2019 tarihinde satın alınarak mülkiyetin davacı bankaya geçtiği ve ipoteğin fek edildiği, bu nedenle takip tarihi itibariyle ipoteğin bulunmadığı tespit edilmekle, davalının ipoteğe ilişkin savunması yerinde görülmemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 583. Maddesinde; ”Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.” hükmü yer almaktadır.
Yine aynı kanunun 584. Maddesinde; ”Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez. (Ek fıkra: 28/3/2013-6455/77 md.) Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” hükmü yer almaktadır.
Davalı Adnan Keklikoğlu’nun davalı şirketin ortağı olması nedeniyle kefaletinde eş rızasının sözleşme tarihi itibariyle zorunlu olmaması kefalet tarihi, kefalet miktarı ve kefaletin türünün el yazısı ile yazılmış olması nedeniyle yukarıda açıklanan Kanun hükümlerine göre kefaletin geçerli olduğu kanaatine varılmıştır.
Genel kredi sözleşmelerine kefil olan …..nin takip tarihinden önce davalı …. İle birleşme suretiyle tüzel kişiliğinin sona erdiği anlaşılmış olmakla, birleşen müteselsil kefil olan şirketin kefalet borçlarından devralan davalı Keklikoğlu İnşaat.. Ltd. Şti.nin sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmeleri imzalandıktan sonra davacı banka ile davacı şirket arasında 03/06/2018 tarihli Hazine Destekli Portföy Garanti Sistemi (PGS) Ek Protokolü düzenlendiği, protokolün akdedilen 17/02/2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine ek olarak müşterinin … ile banka arasında akdedilmiş olan 02/01/2017 tarihli ”Hazine Destekli Portföy Garanti Sistemi Protokolü” tahtında (…) destekli olarak bankanın kullanacağı krediye ilişkin olarak işbu ek protokolün akdedildiği, protokolün banka ile müşteri arasındaki 17/01/2017 tarihinde akdedilen … eki ve ayrılmaz parçası olduğunun kararlaştırıldığı tespit edilmiştir.
Davalılar vekili her ne kadar Adnan Keklikoğlu’nun kefaletinin bulunduğu genel kredi sözleşmelerinden sonra … kefaleti ile kredi kullandırıldığı, bu nedenle müvekkilinin imzasının yer almadığı sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerden sorumlu tutulamayacağına ilişkin iddiada bulunmuş ise de taraflar arasında imzalanan ve davalıların müteselsil kefil olduğu 17/02/2017 tarihinden sonra banka ile asıl borçlu … Arasında imzalanmış olan …’nin bulunmadığı, … kefaleti ile kullandırılan kredinin 17/02/2017 tarihli … kapsamında kullandırıldığı, nitekim davalı şirket ile banka arasında imzalanan 03/06/2018 tarihli … kefaleti ile ilgili ek protokolde söz konusu … hükümlerine atıf yapıldığı ve protokolün …’nin eki sayıldığı, buna göre … kefaleti ile kullandırılan kredinin ayrı bir …’ye değil davalı…ve birleşen şirket …nin müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu 17/02/2017 tarihli … kapsamında kullandırıldığı kanaatine varılmakla, davalılar vekilinin buna ilişkin savunması yerinde görülmeyerek, kefillerin krediden dolayı sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 16/11/2021 tarihli kök raporda yapılan hesaplamalar sonucunda, davacı bankanın alacağı 7.569.413,13-TL asıl alacak olmak üzere toplam 8.105.152,63-TL olarak bulunmuştur.
Yapılan yargılama sonucunda, toplanan delillerden; Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri kapsamında kullandırılan kredilerden dolayı davacı bankanın takip tarihi itibariyle 7.569.413,13-TL asıl alacak olmak üzere toplam 8.105.152,63-TL alacağının bulunduğu, bu alacaktan davalı şirketin asıl borçlu ve devraldığı ….nin kefaletinden dolayı sorumlu olduğu, davalı …’nun borçtan müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğu, davacı bankanın …’den yapılan tahsilatlar yönünden takip talebinde bulunma yetkisinin bulunduğu, ödeme emrine davalılar tarafından yapılan itirazında sorumlu oldukları miktarla haksız oldukları kanaatine varılmakla, davacının davasının … yönünden kısmen kabulüne ve alacak likit olduğundan itirazın iptaline karar verilen alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı ….’de dava dilekçesinde taraf olarak gösterilmiş ise de söz konusu şirketin dava tarihinden önce birleşme suretiyle tüzel kişiliğinin sona erdiği, bu nedenle söz konusu unvanlı bir şirketin bulunmadığı ve bu şekilde belirtilen şirketin taraf ehliyetinin bulunmadığı tespit edilmekle, HMK 114/1-d ve 115. Maddeleri gereğince ….ne açılan davanın usulden reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … karşı açılan davanın HMK 114/1 d ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Davacının…aleyhine açtığı davasının kısmen kabulü ile,… esas sayılı dosyasında davalılar tarafından ödeme emrine yapılan itirazın ( nakdi alacak yönünden) iptali ile, takibin 7.569.413,13 TL asıl alacak olmak üzere toplam 8.105.152,63 TL miktar üzerinden iptaline,
3-Takip tarihinden itibaren 7.569.413,13 TL ye %40 oranında temerrüt faizi ve %5 BSMV uygulanmasına,
4-İtirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si olan 1.621.030,53 TL icra inkar tazminatının davalılar …’ndan tahsiline,
5-Davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
6-Alınması gereken 553.662,98-TL harçtan dava açılırken davacı tarafça peşin olarak yatırılan 96.739,88-TL harcın mahsubu ile bakiye 456,923,10-TL harcın davalılar …ndan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen 96.739,88-TL harcın davalılar …ndan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davacı tarafça yapılan 1.127,50-TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 1.127,38-TL’sinin davalılar …ndan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Bakiyenin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
9-Davacı taraf kendisinin vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 169.676,53-TL vekalet ücretinin davalılar …..ndan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
10-Davalılar …kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 496,27-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar ….VERİLMESİNE,
11-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,
12-Arabuluculuk Son Tutanağı, iş bu davada verilen karar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 7 ve 18/A-13 maddeleri ile bu Kanuna göre hazırlanan ve 02/06/2018 tarih ve 30439 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin 26. maddesi hükümlerine göre; Bakanlık bütçesinden karşılanan/karşılanması gereken ve iki taraf ve iki saat üzerinden yapılan hesaba göre belirlenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) davanın Kısmen KABULÜNE karar verilmiş olması nedeniyle 1.319,87-TL’sinin davalılar …ndan geriye kalan 0,13-TL’sinin davacıdan alınarak 6183 sayılı AATUHK hükümlerine göre tahsili ile hazineye gelir kaydına, bu amaçla işbu karar eklenmek suretiyle ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/05/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye ..
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır