Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/226 E. 2021/571 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/226 Esas
KARAR NO : 2021/571

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. …..

DAVALI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. … -….
Av. … ….
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 31/03/2021
KARAR TARİHİ : 27/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı … Cont. Est.’nin Suudi Arabistan’da sanayi ve iskan, ticari binaların bakımı, temizliği ve işletmesi, ağır ve hafif ekipmanların kiralanması, yol ve kanalizasyon işleri ve demir / alüminyum işlerinin yapılması sektöründe hizmet veren lider şirketlerden birisi olduğunu, davalı …Ş. Ve davalı şirket yetkilileri tarafından açılmış olan… Ltd. Şti.’nin ise yerleşim dışı binaların inşaatı, petrol ve gaz boruları tesis edilmesi, petrokimya ve tasfiye merkezleri inşaatı ve elektrik / iletişim telleri tesis etmesi amacı ile Suudi Arabistan’da hizmet verdiğini, iki şirket arasında 2017 yılında imzalanmış olan sözleşme ile karşılıklı olarak ticaret yapıldığını, yapılan bu sözleşme neticesinde davalı şirketin sorumluluklarını yerine getirmekten kaçındığını, 20/01/2017 tarihinde davalı şirket ve davacı şirket arasında sözleşme imzalanarak tarafların sorumlu olduğu her türlü işin tek tek işbu sözleşmede sayıldığını, bu sözleşme metni çerçevesinde müvekkili şirket üzerine yüklü olan elektrik ve mekanik işler ile araç / otobüs kiralanması işlerini yerine getirdiğini ancak davalı şirketin tüm bu işler neticesinde ifa etmesi gereken (1.117.643,05 Riyal) müvekkili şirkete ödemediğini, müvekkili şirketin alacağın tahsili için yapmış olduğu girişimlerin başarılı olmaması üzerine Suudi Arabistan Krallığı Adalet Bakanlığı Dammam Ticaret Mahkemesi … . Ticaret Dairesi kanalıyla yasal haklarına başvurduğunu ve mahkeme tarafından söz konusu meblağı ödemeye davalının ödemesiyle yükümlü olduğu şeklinde karar verdiğini, dolayısıyla Suudi Arabistan Mahkemeleri tarafından davacı şirketin davasının kabulüne karar verildiğini, işbu mahkeme kararı neticesinde davacı şirket tarafından gerekli tüm işlemler yapılarak, icra takibi başlatılmış olmasına rağmen alacağın tahsil edilemediğini ve davalı şirketin Suudi Arabistan’da hizmet vermekte olan şirketinin faaliyetine son verdiğini, ticaret sicil kayıtlarından da görüleceği üzere Genel Müdür …’ın her iki şirkette de yönetim kurulunda görev alması, her iki şirketinde faaliyet alanlarının binaların inşaatı, petrol ve gaz boruları tesis etmesi, petrokimya ve tasfiye merkezleri inşaatı ve elektrik, iletişim telleri tesis etmesi şeklinde tanımlandığını, ortaklarından birinin … Endüstri şirketi olması ve son olarak … adının dünyada birçok ülkede doğrudan davalı şirkete ait olarak kullanılması göz önüne alındığında her iki şirketin birbirleriyle bağlantılı olduğunun aşikar olduğunu, davalı …Ş.’nin Türkiye’ye gelip faaliyetlerine burada devam ettiği ve davalı şirketin Suudi Arabistan’daki şirketin devamı niteliğinde olduğunun anlaşılması üzerine huzurdaki davanın açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, şirketler arasında organik bağ olup olmadığının şirketlerin adreslerinin aynı olması ve ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazaalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebileceğini, organik bağ ile tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanması arasında benzerlikler olduğu kadar farklılıklar da bulunduğunu, özellikle somut olayın niteliği gereği organik bağın tespitinde şirketlerin aynı holdinge bağlı olması yöneticilerinin veya kurucularının aynı olması bir borç takibinden kurtulmak için hisselerin devredilmesi, muvazaalı işlemler yapılması, hatta belirli işlemlerin aynı şekilde ve aynı usulde yapılmasının bile rol oynayabildiğini, tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanması için iki şirket arasında alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli olarak işlemlerin yapıldığını ve bu nedenle asıl borçlu şirketten alacağın tahsil edilemediğinin somut verilerle ispatlanması gerektiği, bununla birlikte iki kavram arasındaki en önemli farkın organik bağın varlığı halinde bir şirketin borçlarından dolayı bir başka şirketin mal varlığına el atılabilmekte iken tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanması halinde borçlu şirketin yanı sıra kardeş şirketin hatta talep halinde kardeş şirket ortaklarının mal varlığına dahi el atılmasının mümkün olduğunu, tüm bu anlatılan nedenler dikkate alındığında işbu davada, davalı …Ş. ile dava dışı … El Moushega Arabia Ltd. Şti. arasındaki bağın her anlamda ortaya konmakla bu beyanda haklı davanın kabulüne, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına karar verilmesi akabinde de davacı şirketin mağduriyetinin giderilmesi amacıyla işbu tespit davasının açıldığını bildirmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirkete husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, işbu davada mahkememizin yargı yetkisinin bulunmadığını, Suudi Arabistan Mahkemeleri’nce çözümlenmesi gerektiğini, Türk Hukukuna göre değil Suudi Arabistan Hukuku’na göre çözümlenmesi gerektiğini, dava dışı şirket ile davalı şirket arasında organik bağ olduğundan söz edilemeyeceğini, yalnızca faaliyet konularının aynı olmasının organik bağın varlığının kabulü için yeterli olmadığını, davalı şirket ile dava dışı …’in ortakları ve yöneticilerinin farklı olduğunu, aynı adreste faaliyet göstermediklerini, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisine dayanılarak dava dışı …’in borcundan davalı şirketin sorumlu olması gerektiği iddiasının dinlenebilmesi için öncelikle davalı ile dava dışı … arasında muvazaalı bir işlem olduğunun ileri sürülmesi gerektiği, oysa davacının böyle bir iddiasının olmadığını, davacının dava dışı …’in faaliyetlerinin durdurulduğu iddiasına dayanarak borcun ödenmesi için davalı şirkete başvurmasının mümkün olmadığını, davalı şirketin davacıya borcunun bulunmadığını, davacının fatura kesmiş olmasının hizmet sunulduğu anlamına gelmediğini, davacının alacağını gerçek ve doğru muhatabından tahsil edebilmek için tahkim yoluna başvurabilecekken ve hatta buna mecburken eldeki davayı açmasında bu bakımdan da güncel ve meşru bir hukuki menfaatinin olmadığını, tüzel kişilik perdesinin aralanması talepli davaların tespit davası niteliğinde olduğunu, yabancı mahkemelerce verilmiş olan icrai nitelikteki kararların Türkiye’de tenfiz edilmesi için açılan davaların ise yine icrai nitelikte sonuç doğuracak olması nedeniyle eda davası olarak kabul edildiğini, Suudi Arabistan Mahkemesi’nce hüküm altına alınmış olan parayı davalı şirketten tahsil etmek istediğini davacı tarafın açıkladığı, sorunu aslında ancak bir eda davası hükmü ile çözebileceğini, bu nedenle tespit davası açılamayacağını, dava şartı bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına karar verilmesi istemli tespit davasıdır. Öğreti ve uygulamada kabul edilen ve mal varlığının bağımsızlığı ve sınırlı sorumluluk ilkelerinin istisnası olan tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi; ancak istisnai ve sınırlı durumlarda titizlikle uygulanması gereken bir teoridir. Bu teoriye ihtiyatlı bir biçimde yaklaşılmalı; istisnai bir teori olduğundan mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır. Zira tüzel kişilik perdesinin aralanması, tüzel kişilerin borçlarından dolayı başkalarının sorumlu tutulamayacağı ilkesinin, özellikle şirketlerin sadece sermayeleri ile sorumlu olacakları ve tüzel kişilerin borçlarından dolayı ortakların sorumlu tutulamayacağı kuralının önemli bir istisnasını teşkil etmektedir.
Öğreti ve uygulamada, tüzel kişilik perdesinin aralanmasının genel olarak üç değişik durumda mümkün olabileceği ifade edilmektedir. Birinci durum perdenin düz aralanması olarak ifade edilen şirketin borcu için şirkete ilave olarak ortakların da borçtan sorumlu tutulmasıdır. İkinci durum perdenin ters çevrilerek aralanması olarak ifade edilen ortağın borcu için ortağın yanında şirketin de borçtan sorumlu tutulmasıdır. Nihayet üçüncü durum ise somut uyuşmazlık bakımından tartışılması gereken ve perdenin çapraz aralanması olarak ifade edilen, borçlu şirketin yanında aynı ana şirkete bağlı bir kardeş şirketin sorumluluğu cihetine gidilmesidir. Perdenin çapraz aralanması sadece ana ve kardeş şirket için değil, aynı zamanda grup veya holding sistemi içinde yer alan kardeş şirketler arasında da söz konusu olmaktadır.
Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasına benzeyen bir başka kavram organik bağ kavramıdır. Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında olduğu gibi organik bağ kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu hâliyle organik bağ kavramının da kaynağını TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadı. Ancak organik bağ kavramı, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına göre daha geniş bir anlama sahip olsa da organik bağın varlığı, tek başına tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirmemektedir. Başka bir deyişle şirketler arasında organik bağ tespit edilse dâhi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 114/h maddesine göre, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Aynı Kanunun 106.maddesinde ise; “(1)Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
(2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
(3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Açılacak bir davada iddia veya savunma yoluyla ileri sürülebilecek konular için ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. Yine, aynı şekilde eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar yoktur.
Somut olay incelendiğinde; davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, dava dışı … Al Moushegah Arabia Ltd. (“…”) ile “İnşaat Çalışmaları ve Hizmetlerine İlişkin Çalışma Çerçeve Sözleşmesi” imzaladığını, bu sözleşme kapsamında dava dışı …’den 1.117.643,05 Suudi Arabistan Riyali (“SAR”) alacağı olduğunu, bu alacağı tahsil için dava dışı …’e karşı Suudi Arabistan’da dava açtığını ve bu davanın lehine sonuçlandığını, ancak söz konusu ilama konu olan alacağın tahsilinin mümkün olmadığını, davalı …Ş. ile …’in yönetim kurulu üyelerinin ve faaliyet alanlarının aynı olduğunu, dava dışı …’in ortaklarından birinin … Endüstri olduğunu, davalı Şirket ile dava dışı …’in bağlantılı olduğunu, …’in faaliyetine son verildiğini, davalı Şirket’in Türkiye’ye gelerek faaliyetlerini sürdürdüğünü ve davalı Şirket’in dava dışı …’in devamı niteliğinde olduğunu, organik bağ ve tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanması teorilerinin birlikte uygulanmasıyla davalı Şirket ile dava dışı … arasındaki tüzel kişilik perdesinin aralanmasını talep etmektedir.
Davalı vekili tarafından19.08.2021 tarihli dilekçe ekinde sunulan ve Suudi Arabistan Krallığı Adalet Bakanlığı 277 Dammam Ticari Mahkemesi… 7.Ticari Mahkeme-3- 4479 sayılı 1440H-tarihli davaya ilişkin hüküm incelendiğinde; Davacı … tarafından davalı … …Şirketi Ltd. (Ticaret Sicil No:2051010204) aleyhine açılan davada; “…davacının işçi ve otomobil ve otobüs kiralama bedeli olarak (6,193,732,93) Riyal alacağının davalıdan tahsil edilmesi talebi, davalı vekilinin herhangi bir ödeme yapmadan ve herhangi bir talepte bulunmadan sözleşmede yer alan tahkim şartını beyan etmesi, Tahkim Kanununun 1/11.maddesi “nezdinde dava açılan mahkeme, tahkim hükmü içeren sözleşme bulunan davaya ilişkin davalının talebi ve savunması halinde davaya bakılamayacağı yönünde karar verilmelidir” şeklinde olduğundan davalı aleyhine açılan davaya bakılamayacağı…” yönünde karar verdiği anlaşılmaktadır.
Buna göre, davacı tarafça dava dışı …’den olan alacağı bakımından yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde eda davası açması gerekirken, iş bu organik bağ ve tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanması teorilerinin birlikte uygulanmasıyla davalı Şirket ile dava dışı … arasındaki tüzel kişilik perdesinin aralanması hususunda tespit kararı verilmesi yönündeki iş bu davada hukuki yararının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca;
1-Davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/09/2021

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır