Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/210 E. 2021/324 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
… MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/210 Esas
KARAR NO : 2021/324

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/11/2014
KARAR TARİHİ : 09/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; … … Kurumu Başkanlığına ait mevduat … Bankası … Şubesinde değerlendirildiğini, 20/10/2014 tarihinde mevduatın bulunduğu hesabın vadesi dolduğundan ihaleye çıkıldığını, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’na tabi olmayan, kapalı zarf usulü yapılan ihalede … Bankası … Şubesi ile … Bankası … Şubesi eşit faiz oranı bildirdiğini, ihale sonucunda … Başkanlığınca mevduatın eşit faiz oranı bildirilen her iki bankada değerlendirilmesi uygun görülerek bu yönde karar alındığını, bunun üzerine davalı … Bankası … Şubesine 20/10/2014 tarihinde yazılı olarak şubeleri nezdinde bulunan meblağın 20/10/2014 tarihi itibariyle 478.000.000TLsinin … Bankası … Şubesine aktarılması talimatı verildiğini, yazılan talimata rağmen davalı banka parayı aktarmamakta ısrar ettiğini, şifahi görüşmelerden bir sonuç alınamadığını, 23/10/2014 tarihinde ihtar çekildiğini, bunlara rağmen davalı bankanın bankacılık mevzuatına aykırı bir şekilde iyiniyet kurallarını ve basiretli tacir olarak hareket etme yükümlülüğünü hiçe sayarak, müşterinin iradesine aykırı bir şekilde talimat gereğini yerine getirmemekte ısrarcı davrandığını ve 03/11/20104 tarihinde aktarma işleminin gerçekleşmediğini, davalı banka aleyhine BDDK nezdinde şikayette bulunulduğunu ancak herhangi bir gelişme sağlanamadığını belirterek davalı banka nezdinde bulunan mevduatın 478.000.000TLsinin Türkiye … Bankası … Şubesine aktarılması yönündeki talimatlarının yerine getirmeyen davalı bankanın, işlemin yapılmaması sebebiyle doğmuş ve doğacak tüm zararların tazmini ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla mezkur meblağın ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacının müvekkil bankanın … Şubesi müşterisi olup, Ekim 2012 tarihinden itibaren vadeli/vadesiz mevduatının müvekkilince değerlendirilerek 20/10/2014 tarihi itibariyle 872.622.391TLye ulaştığını, mudiin mevduatının yüksekliği bu nedenle uğrayacağı bir günlük faiz kaybının da yüksek olacağı düşünülerek davacının menfaati doğrultusunda işlem gerçekleştirildiğini, müvekkil bankadan 861.000.000TL için oran istenilmiş olup, bu husus değerlendirilerek oran verildiğini, bu miktar üzerinden oran verildikten sonra belirtilen meblağın 478.000.000TLsinin bir başka bankaya aktarılmasının talep etmek, böylece şube nezdinde kalacak olan 383.000.000TLye toplam miktar için tespit edilen faiz oranının uygulanmasını sağlamaya çalışmak hakkın kötüye kullanımı olup, müvekkil bankayı da zarara uğratacağını,bu durumun TMK’nun 2.maddesinde düzenlenen iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, davacı yanın toplam 861.000.000TLsine uygulanan faiz oranının bir başka bankaya gönderilmesi talep edilen 478.000.000TL ile … Şubesinde kalacak olan 383.000.000tLye ayrı ayrı uygulanacak faiz oranının aynı olması nedeniyle herhangi bir zararı oluşmadığından açılan davada davacının hukuki bir yararı bulunmadığından mahkemenin meşgul edildiğini, davacının hiçbir zararı olmadığını ve zararını ispatlayamadığı halde sadece talebin yerine getirilememiş olması nedeniyle davanın açlıdığını, idari yoldan çözümlenebilecek bir hususun yargıya taşındığını, hukuki yararı bulunmayan hukuka ve iyiniyet kurallarına aykırı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
Dava konusu uyuşmazlık; vadeli mevduat hesabının talimata rağmen ödenmemesi nedeniyle tahsiline karar verilmesine ilişkindir.
Yargılama aşamasında davadan sonra davaya konu mevduat hesabı 22/12/2014 tarihinde ödenmiş olduğundan ıslah dilekçesi ile paranın ödenmesinde temerrüde düşülmesi nedeniyle işlemiş temerrüt faizi talep edilmiştir.
Taraflar arasında vadeli mevduat ilişkisinin mevcut olduğu, davacı kurumun paralarını davalı banka nezdindeki hesapta toplandığı, davadan önce davacı tarafça ihtar gönderilmesine rağmen paranın davacının talep ettiği hesaba aktarılmadığı ancak davanın açılmasından sonra 22/12/2014 tarihinde hesapta biriken paranın tamamının dava konusu miktarda dahil olmak üzere davacının talep ettiği hesaba yatırıldığı, asıl alacak ile ilgili davanın bu şekilde konusuz kaldığı uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlığa konu olan husus vade sonunda davacının talebine rağmen talepte belirtilen bankaya paranın aktarılmaması nedeniyle meydana gelen gecikmeden kaynaklanan faiz alacağına ilişkin ıslah suretiyle artırılan miktarın istenip istenmeyeceği ve faiz alacağı miktarı uyuşmazlık konusunu oluşturmaktadır.
Davacı kurumun mevduatını bankalardan teklif almak suretiyle değerlendirdiği, davalı bankanın … şubesindeki hesabın 20/10/2014 tarihinde vadesinin dolduğu ve davacı kurumun yazılı olarak talimat vererek 478.000,00TLnin … Bankası TAO … Şubesine aktarılmasını talep ettiği, davalı bankanın bu talebi yerine getirmemesi üzerine ayrıca 23/10/2014 tarihinde ihtarname çekildiği, davacı bankanın vade sonunda hesabın başka bankaya aktarılması talimatı ulaşmasına rağmen dava konusu miktarla ve ihtarnameye dahil alacak da olmak üzere mevduat hesabında biriken paranın tamamını 22/12/2014 tarihinde davacı talimatı doğrultusunda davacı kurumun belirttiği hesaba aktardığı anlaşılmıştır.
Davacı kurumun hesabı 62 gün vadeli olup, vadenin sonunda hesabın davalı bankada tutulmayacağı hususu 20/10/2014 tarihinde davalı bankaya bildirilmiştir. Dolayısıyla vadenin yenilenmeyeceği davalı tarafa bildirilmiş olmakla, davalı bankanın mudilinin talimatı doğrultusunda parayı aktarması gerekirken 22/10/2014 tarihinde vade başlattığı, vade başlatmanın davacının irade ve talimatına aykırı bir işlem olup, vade bitiminde çekilmek istenen paranın aktarılmayarak hesapta tutulup davalı banka tarafından yeniden vade başlatılmasının bankacılık uygulamalarına ve yasaya aykırı olduğu, vadeden önce paranın çekilmesi istenmesinin söz konusu olmadığı, vade bitiminde yeni vade tanınmayarak hesabın aktarılmasının talep edildiği, dolayısıyla vadenin bitiminden paranın aktarıldığı tarihe kadar geçen süre içerisinde davalı bankanın tek taraflı olarak yıllık %8,68 üzerinden faiz uyguladığı, paranın banka nezdinde tutulduğu sürenin 62 gün olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, ancak davacı kurumun talimata rağmen aktarılmayan paranın 478.000,00TL olduğunu ve vade sona erdiğinden %10 oranında 3095 Sayılı Yasaya göre temerrüt faizi talep ettiğini bildirerek ıslah suretiyle temerrüt faizi talebinde bulunmuştur.
Nitekim aynı dönemde ticari işlerdeki temerrüt faiz oranı davacının talep ettiği, temerrüt faizi oranı tutarında olup, “Faiz=Ana paraxGecikilen Gün SayısıxFaiz Oranı/360×100” formülünden hareketle yapılan hesaplamada davacının uygulanan faiz oranı farklılığı nedeniyle faiz gelirinin 6.901.534.25TL olması gerekirken 5.990.531,73TL olduğu, dolayısıyla aradaki farkın 911.002,52TL olduğu, davacının talebinde 365 gün esası üzerinden talepte bulunduğu, talepten fazlaya hüküm verme yasağı nedeniyle 360 gün üzerinden yapılan hesaplamada daha yüksek miktar oluşmasına rağmen davacının talebi ile bağlı kalınarak ana para, gecikilen gün sayısı, faiz oranı belirli olduğundan ıslah suretiyle talep edilen 911.002,53TL’nin tahsiline karar vermilmiştir.
Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından 13/12/2018 tarih 2017/52 esas 2018/7916 karar sayılı kararla ” Dava, davacının davalı banka nezdinde bulunan hesabındaki paradan 20/10/2014 tarihi itibariyle 478.000.000 TL’sinin … Bankası … Şubesine aktarılması talimatının yerine getirilmemesi nedeniyle söz konusu meblağın ödenmesi talebine ilişkin olup, ıslah dilekçesiyle alacağın yargılama sırasında ödenmesi nedeniyle temerrüt faiziyle bankaca alacağa yürütülen mevduat faizi arasındaki farkın tahsili istenmiştir. Davalı banka, davacının talimatı ile birlikte temerrüde düşmüş olup talep edilen alacağın temerrüt faiziyle birlikte iadesi gerekmektedir. Ancak, her davanın, açıldığı tarihteki şartlara ve duruma göre yürütülerek sonuçlandırılması yasal zorunluluk olup dava açıldıktan sonra meydana gelen olaylar ve ortaya çıkan sonuçlar o davanın konusu yapılamaz ve bu durumun ıslah ile de temini mümkün değildir. Dava konusu alacak dava devam ederken davacının hesabına ödendiğine göre, mahkemece alacağa temerrüt tarihinden dava tarihine kadar olan süre içerisinde işleyecek temerrüt faizi ile bu süre için bankaca ödenen mevduat faizi arasındaki farkın belirlenerek sonucuna göre belirlenen bedele karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde dava tarihinden alacağın davacıya ödendiği tarihe kadar oluşan faiz alacağına da hükmedilmiş olması doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir. ” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacı tarafından %10 faizle banka tarafından uygulanan %8,68 faiz oranı arasında farkın tahsilinin talep edildiği, dava konusu olup davadan sonra ödenen 478.000,00 TL ye temerrüt tarihi ile dava tarihi arasında geçen süre için %1,32 ( davacı tarafından talep edilen %10 – banka tarafından uygulanan %8,68 ) oranı üzerinden yapılan hesaplama sonucunda davacının talep edebileceği faiz miktarının 262.900,00 TL olduğu, bu miktarın ödenmesinden davalı bankanın sorumlu olduğu, dava konusu asıl alacağa ilişkin davanın ödeme nedeniyle konusuz kaldığı anlaşılmakla faize ilişkin talebin kısmen kabulüne, asıl alacak yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl alacağa ilişkin dava konusuz kaldığından, asıl alacak yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Faiz alacağı yönünden davacının davasının kısmen kabulü ile, 262.900,00 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
3-Faiz alacağı yönünden fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-Alınması gerekli 17.958,70 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan (kabul ve red oranına göre) 26.853,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan (kabul ve red oranına göre) 49.455,13 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan 219,60 TL ( posta gideri olmak üzere) yargılama giderinden (kabul ve red oranına göre) 63,37 TL sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, araf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/06/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır