Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/175 E. 2021/403 K. 28.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKEÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/175 Esas
KARAR NO : 2021/403

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/09/2015
KARAR TARİHİ : 28/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekilinin dava dilekçesinin özeti ile; davalının müvekkil aleyhine … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 200.000,00 TL’lik senede istinaden takip başlatıldığını, 02/02/2012 tarihinde dava dışı kişiler tarafından müvekkilinden cebir ve şiddet kullanılmak suretiyle birden fazla senet alındığını, … Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verildiğini ancak müvekkilinden alınan senetlerin elde edilemediğini, bu senetlerinden bir tanesinin de davalı … tarafından takibe konulan senet olduğunu, söz konusu senedin sahte olduğunu, davalı ile müvekkili arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını belirtmiş ve müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER:
… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, … CBS’nin … sor. Numaralı dosyası, … Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; … K. Sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiği, karara davalı tarafça istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 16/02/2021 tarih ve .. K. Sayılı kararı ile; ” Dava, tehdit ile alındığı iddia edilen senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti için açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 184.maddesine göre, hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder. Tahkikatın bittiğinin tefhiminden sonra, sözlü yargılama aşamasına geçileceği konusunda şüphe yoktur. Sözlü yargılama 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 186.maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde, “Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.” hükmünü amirdir. Anılan maddede taraflara davetiye çıkarılacağı belirtilmiş ise de, HMK’ nın 184. maddesine uygun olarak tarafların tamamının hazır olduğu yargılama sırasında hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verip, tarafların bütün tahkikat hakkındaki açıklamalarını dinleyip, tahkikatı gerektiren bir hususun kalmadığını belirledikten sonra, yüzlerine karşı tahkikatın bittiğini tefhim etmişse, sözlü yargılama hakkında da görüşlerini sorması gerekir. Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, taraflardan bir kısmının hazır olmaması veya hazır olan taraflardan biri ya da tamamının, mahkemeden sözlü yargılama için duruşma günü tayin edilmesini istemeleri halinde, sözlü yargılama için HMK’ nın 186. maddesine uygun olarak duruşma günü belirlenmesi ve bu durumun duruşmada olmayan taraflara meşruhatlı davetiye ile tebliğ edilmesi gerekir. Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, tarafların tamamının hazır ve sözlü yargılama için yeni duruşma günü verilmesini istemediklerini beyan etmeleri halinde, bu husus duruşma tutanağına yazıldıktan sonra, sözlü yargılamaya geçilir, taraflara HMK’ nın 186/2.maddesine göre son sözleri sorulur, son sözleri dinlendikten sonra, mahkeme hükmünü verir.
Somut uyuşmazlıkta ise mahkemece, hükmün tefhim edildiği 26/12/2017 tarihli celsede bir önceki celse ara kararı uyarınca sözlü yargılamaya geçileceğine dair şerhi içeren tebligatın yapılamadığı belirtildikten sonra sözlü yargılamaya geçilmiş, mahkemece davacı vekiline esas hakkındaki beyanları sorulmuş ve beyan alındıktan sonra araştırılması gereken bir husus olmadığından açık yargılamaya son verildiği bildirilerek dava sonuçlandırılmıştır. Mahkemece, HMK’nın 184/2.maddesi gereği tahkikatın bitirildiği tefhim edilmemiş ve 186/1. maddesi uyarınca sözlü yargılama için gün tayin edilmemiştir. Tahkikat aşaması sona erdiğine göre tarafların 6100 sayılı HMK’nın 186. maddesi uyarınca sözlü yargılama duruşmasına davet edilmesi zorunludur.
6100 sayılı HMK’nın 186/1.maddesine göre; mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Bu yasal zorunluluğun gereği yapılıp tarafların sözlü yargılama duruşmasına katılması imkânı sağlanmadan davanın esası hakkında hüküm kurulması Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır (HMK madde 27).
Yukarıdaki açıklanan yasal düzenlemelere uyulmadan hüküm kurulması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan, adil yargılanma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkına da aykırıdır.
Bu itibarla mahkemece yukarıda açıklanan hususlar nazara alınmadan karar verilmesi doğru görülmediğinden, Dairemizce davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6.maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
İstinaf kararının sebep ve şekline göre, davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, …Karar sayılı ve 26/12/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nın 353/1-a-4.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,” gerekçesiyle mahkememiz kararı kaldırılarak, gönderilen dosya yukarıdaki esasa kaydedilmiştir.
Ankara BAM 22. Hukuk Dairesi’nin söz konusu kararına istinaden, tekrar duruşma günü belirlenerek, taraflara usulüne uygun şekilde duruşma günü davetiye ile tebliğ edilmiş olup, davalı vekili 08/06/2021 tarihli duruşmadaki beyanında aynen; ”Asıl davanın yargılaması sırasında müvekkile usulüne uygun şekilde tebligat yapılmadığından savunma hakkını kullanamamıştır. Bu nedenle karar kaldırılmıştır. Biz dosyayı takip ediyoruz. Davaya ilişkin savunmalarımızı bu celse sözlü olarak bildirmek istiyoruz. Cevap dilekçesi veya savunma dilekçesi sunmak için ayrıca süre verilmesine gerek yoktur. Sözlü beyanda bulunacağız dedi.
Davalı vekili devamla: Müvekkilim icra takibine konu olan senedi … isimli kişiden almış, senet gasbından dolayı herhangi bir bilgisi ve sorumluluğu yoktur. İyi niyetli 3. Kişidir. Bu durumu öğrendikten itibaren de icra dosyasındaki takip işlemlerini durdurmuştur. O tarihten sonra bugüne kadar herhangi bir işlemde yapılmamıştır. Biz bu davayı öğrendikten sonra da icra takibinden müvekkil feragat etmiştir. İcra dosyasını da bu şekilde kapatmıştır. Şu an itibariyle davanın konusu da kalmamıştır. Bu nedenle biz davayı kabul ediyoruz, bizim davacı tarafa zarar vermek gibi bir kastımız yoktur. İlk celse itibariyle davayı kabul ettiğimizden dolayı da harç ve yargılama giderleri ve vekalet ücreti hususlarının buna göre değerlendirilmesini talep ediyoruz dedi.
Davalı vekiline davayı kabule ilişkin beyanı okunarak tekrar soruldu: Asıl dosyanın yargılaması sırasında müvekkile usulüne uygun davetiye çıkarılmaması ve yargılamanın yokluğunda kanuna aykırı şekilde yapılması nedeniyle bu duruşma ilk duruşmadır. İlk duruşmada da müvekkilimin bana verdiği yetkiye dayanarak, davayı kabul ediyoruz. Kabul beyanında ısrar ediyoruz. Yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin buna göre değerlendirilmesini talep ediyoruz dedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili aynı duruşmadaki beyanında, davalı vekilinin davayı kabul beyanına bir itirazının bulunmadığını, yapılan icra takibi nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zararının oluştuğunu belirterek, davanın kabulünü talep etmiştir.
Mahkememizce … (Ankara) İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasının tüm UYAP kayıtları dosya arasına celbedilip, incelenmiştir.
Davalı vekili, 28/06/2021 tarihli duruşmadaki beyanında; ”Önceki beyanlarımızı tekrar ediyoruz, müvekkil durumu öğrendiği andan itibaren icra müdürlüğündeki talepten feragat etmiş ve icra işlemlerine devam etmemiştir. Şu an dosya feragat nedeniyle kapalı durumdadır. Bu nedenle kötü niyet tazminatına hükmedilmesin, müvekkilim iyi niyetli 3. Kişidir. İlk duruşmada davayı iyi niyetli 3. Kişi olarak kabul etmiştir. HMK’nın ilgili maddelerine göre yargılama giderinin ve vekalet ücretinin harcın, buna göre değerlendirilmesini talep ediyoruz dedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili ise aynı duruşmada, ”Her ne kadar davalı taraf geçen celse davayı kabul ettiğini ve iyi niyetli 3. Kişi olduğunu ileri sürmüş ise de müvekkilin icra takibi aşamalarında maddi ve manevi zararları olmuştur. Davalı tarafın bu yöndeki iddialarını kabul etmiyoruz. Dava esas talep yönünden kabul edilmiş olup, davalı taraf aleyhine kötü niyet tazminatına da hükmedilsin, yargılama giderlerinden davalı taraf sorumlu tutulsun ayrıca icra dosyasından feragat edildiğine ilişkin bir kaydı da ben görmedim. Ancak icra müdürlüğünde taranmamış bir kayıt varsa bunu da bilemiyorum dedi. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Somut olay incelendiğinde; dava, tehdit ile alındığı iddia edilen senet nedeniyle başaltılan icra takibinde borçlu olunmadığının tespiti için 2004 sayılı İİK’nın 72. Maddesi hükümlerine göre açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı vekili tarafından 08/06/2021 tarihli duruşmada imzalı beyanı ile müvekkilinin icra takibine konu olan senedi dava dışı … isimli kişiden aldığını, senet gasbından dolayı herhangi bir bilgisi ve sorumluluğunun olmadığını, iyi niyetli 3. kişi olduğunu, durumu öğrenir öğrenmez icra takibinden müvekkilinin feragat ettiğini, bu nedenle açılan işbu davayı da dava bakımından kendilerine usulüne uygun tebligat yapılmasından sonraki ilk duruşmada kabul ettiğini belirterek, harç ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti bakımından bu durum dikkate alınarak karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı taraf vekili ise, davalı tarafın davayı kabul etmesine bir diyeceğinin olmadığını ancak icra takibi nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, davacının iyi niyetli 3. Kişi olduğu yönündeki iddiasını kabul etmediğini, davalının icra dosyasından feragat edildiğine ilişkin bir kaydın dosyada bulunmadığını, yargılama giderlerinden davalı tarafın sorumlu tutulmasını ve kötü niyet tazminatına da hükmedilmesini talep etmiştir.
Bu doğrultuda, davalı tarafın davayı kabul etmesi nedeniyle davadaki esas talep olan menfi tespit istemi yönünden davanın kabul nedeniyle kabulü ile … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Davacı tarafın kötü niyet tazminatına yönelik talebi değerlendirildiğinde ise; davaya konu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında, davalı … tarafından davacı … aleyhine 03/09/2015 tarihinde 02/08/2014 tanzim ve 02/03/2015 vade tarihli 200.000,00-TL miktarlı bono dayanak gösterilerek, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, takibe konu senette düzenleme tarihinin 02/08/2014, düzenleme yerinin … (Ankara), keşidecinin davacı …, Lehtarın …, senet miktarının 200.000,00-TL, ödeme gününün 02/03/2015 olarak yazılı olduğu anlaşılmaktadır.
Bir örneği dosya arasına istenen … CBS’nin … Sor. ve 2016/301 K. Numaralı ve 11/02/2016 tarihli “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” dair karar ve ilgili dosya incelendiğinde; davalı …’ın savcılık aşamasında verdiği 02/02/2016 tarihli ifadesinde; “Tahsin” isimli şahısta bir kısım alacaklarının bulunduğunu, kendisinden bunları talep ettiğinde takibe konu senedi “Tahsin” isimli şahsın bu maksatla kendisine verdiğini, senedi avukata verdiğini ve tahsil etmeye çalıştığını, herhangi bir şekilde karşı tarafı tanımadığını beyan ettiği anlaşılmış olup, yine davalı vekili de 08/06/2021 tarihli duruşmadaki imzalı beyanında müvekkilinin icra takibine konu olan senedi “…” isimli kişiden aldığını beyan etmiştir.
Buna göre, takibe konu senedin davalı tarafından dava dışı … isimli şahıstan alındığı hususu ile davacı ve davalının birbirlerini tanımadıkları ve aralarında herhangi bir ticari ilişkinin de bulunmadığı tarafların kabulündedir. Senedin davalı tarafça … isimli şahıstan alındıktan sonra doldurularak icra takibine konulduğu, bu haliyle davalının davacı hakkında kötü niyetli olarak icra takibi başlattığı sonuç ve kanaatine varılarak, davacı tarafın kötü niyet tazminatı yönündeki talebinin kabulü ile iş bu davanın konusunu oluşturan 200.000,00-TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Öte yandan, davalı tarafa usulüne uygun şekilde tebligat yapılıp, ilk duruşma itibariyle davalı tarafın davayı kabul etmiş olması nedeniyle yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti hususunda buna göre değerlendirme yapılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca;
1-Davacının menfi tespit davasının (Davalının kabulü) kabul nedeniyle KABULÜ ile; … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-İşbu davanın konusunu oluşturan 200.000,00-TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,
3-Harçlar Kanununun 22.maddesine göre; davalı taraf davayı ilk duruşmada kabul etmiş olması nedeniyle (1/3 oranında) alınması gereken 4.554,00 TL harçtan dava açılırken peşin olarak alınan 3.415,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.138,50 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen 3.415,50 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nın 6.maddesine göre (davalı taraf davayı ön inceleme duruşma tutanağı düzenlenmeden kabul ettiğinden buna göre (yarı oranında)) hesaplanan 11.225,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafça yapılan 178,63-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/06/2021

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır