Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/164 E. 2023/162 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/164 Esas – 2023/162
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN
T.C.

2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/164 Esas
KARAR NO : 2023/162

HAKİM …
KATİP…

DAVACI :…
DAVALI …

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/03/2021
KARAR TARİHİ : 14/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankanın 66675920 no’lu müşterisi olup herhangi bir talebi bulunmadığı halde bilgisi dışında muhtelif tarihlerde adına 6 adet usulsüz şekilde kredi kullandırıldığını, bu kredilerden mütevellit;
-10.10.2019 tarihinde 18 ay vadeli 111 0CO38462 no’lu kredi için toplam 3.638,13 TL
-06.10.2019 tarihinde 20 ay vadeli 111 0CO38420 no’lu kredi için toplam 10.979,25 TL
-04.08.2019 tarihinde 12 ay vadeli 111 0CO37867 no’lu kredi için toplam 2.899,01 TL
-09.07.2019 tarihinde 12 ay vadeli 111 0CO37660 no’lu kredi için toplam 5.962,26 TL
-11.10.2019 tarihinde 15 ay vadeli 433 0CO15884 no’lu kredi için toplam 3.553,73 TL
-08.10.2019 tarihinde 24 ay vadeli 111 0CO38438 no’lu kredi için toplam 6.416,28 TL
olmak üzere toplam 33.430,66 TL geri ödemeli borç tahakkuk ettirildiğini, müvekkilinin durumu öğrenir öğrenmez ilgili kredilere ilişkin durumu bildirir dilekçe ile mağduriyetinin giderilmesini talep etmesine rağmen davalı bankanın bu durumlara kayıtsız kaldığını, akabinde … Cumhuriyet Başsavcılığına giderek 14.10.2019 ve 16.10.2019 tarihlerinde nitelikli dolandırıcılık suçlarından suç duyurusunda bulunmuş olup 31.10.2019 tarihinde bu duruma ilişkin ifadesi alındığını, soruşturmanın halen devam ettiğini, 07.11.2019 tarihinde ise müvekkil tüm kredileri bildirdiği Ulus Heykel Şubesi’ndeki 56759068 no’lu hesabın bilgisi dışında açıldığını, ilgili hesaplardan kullanılan kredileri tek tek belirterek birçok hesaba EFT ve havale yapıldığını, kredilerin Ekim ayına kadar olan taksitlerinin ödenerek işlem yapıldığını, onay kodlarının 05419217857 numaralı telefona geldiğini, akıllı asistan özelliği ile numara bilgilerinin değiştirilerek Banka personeli tarafından iletildiğini ve kart numaralarını belirten bir dilekçe ile mağduriyeti giderilmediği takdirde maddi ve manevi dava açacağını ihtaren bildirildiğini, ilgili banka ihtar edilen tüm taleplere kayıtsız kalarak müvekkile … 5. Noterliği 22.11.2013 tarihli 13010 yevmiye no’lu ihtarname ile bankalarının sorumlu olmadığını, herhangi bir tahkikat yapmaksızın müvekkillin taleplerinin karşılanamayacağının belirtildiğini, 16.12.2019 ve 11.12.2019 tarihinde ilgili kredilerin ödenmesine ilişkin ihtarname göndererek haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kullanmadığı ve hiçbir zaman iktisap etmediği meblağları talep ettiğini, müvekkiline ayrı bir altın hesabı açılarak tüm işlemler bu hesaptan gerçekleştirildiğini, banka dokümanları da incelendiğinde müvekkil adına çekilen kredilerden gelen nakitlerin aktarıldığı hesap sahipleri ile hiçbir bağlantısı bulunmadığını,bu durumla birlikte sonradan müvekkilin esnek hesabından ve kredi kartından tahsilat yapıldığını ve aynı zamanda hesabına bloke koyulduğunu,müvekkilin maaş hesabı kullanılarak kredi tahsilatları yapıldığını, müvekkilin devam eden bir mağduriyeti olup şimdilik 2.000,00 TL bir maddi kaybı olduğunu, yukarıda belirtilen nedenlerle müvekkilinin tüketici mahkemesi nezdinde dava açtığını, davaya bakan … 12. Tüketici Mahkemesi, 17.09.2020 tarihli E:2020/128 K:2020/359 sayılı kararında “Dava konusu uyuşmazlık, bankacılık sözlesmesine istinaden kullandırılan kredilerin kendisine ait olmadığının tespitine iliskin menfi tespit davası olup; TTK 4/1-f (…) düzenlemesi nedeni ile ticari dava niteliğinde olduğu görüldüğünü, 6325 sayılı kanunun dava şartı olarak arabuluculuğu düzenleyen (…) hükmü gereğince arabulucuya başvurulmadan açıldığı” gerekçesiyle davanın reddedildiğini, … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 03.12.2020 tarihli E:2020/1880 K:2020/1800 sayılı kararında “Dosya kapsamına, davacı ile davalı banka arasındaki tüketici kredisi sözleşmelerinin tüketici işlemi olsa da aynı zamanda uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olduğu, davanın ticari dava niteliğinin TKHK’nun 83/2. maddesi ile ortadan kaldırılmadığı, davanın 01/01/2019 tarihinden sonra açıldığı ve arabuluculuk tutanağının olmadığı” gerekçesiyle başvuruyu kesin olarak reddettiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin kesin kararı üzerine ticari dava şartı olarak arabuluculuğa başvurulduğunu ve anlamama ile sonuçlandığını, yukarıda belirtilen kredi borçlarının müvekkile ait olmadığının tespitine ve ilgili miktar olan toplam 33.430,66 TL tutarın iptaline, müvekkilin bu olay nedeniyle hesaplarından çekilen tutar miktarı olan, daha sonra arttırılmak üzere, şimdilik 2.000,00 TL’nin tahsil edildiği tarihlerden itibaren işleyecek en yüksek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yaşamış olduğu manevi sıkıntılar nedeni ile 8.000,00 TL manevi tazminatın davalı yandan tahsil edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekilinin 14.04.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle, davacının, davalı Banka nezdindeki hesabından, bilgisi dışında, internet bankacılığı ile çeşitli zamanlarda toplam 33.430,66- TL kredi çekildiğini, Banka’ya müracaat edilerek söz konusu işlemleri kendisinin yapmadığını bildirmiş ve uğranılan zarardan dolayı borçlu olmadığının tespiti için bu davayı Banka’ya karşı ikame ederek şimdilik 2.000,00 TL Maddi ve ayrıca 8.000,00-TL’lık Manevi tazminat talebinde bulunduğunu, davacı, hiçbir hukuki dayanak belirtmeksizin işbu işlemlerden Banka’nın sorumlu olduğunu ifade ettiğini, haksız olduğu iddia edilen işlemler bakımından sorumluluğun kimde olduğu tespit edilmeden müvekkili bankaya dava açılmasının hakkaniyete aykırı olup, iş bu sebeple davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacının iddia ettiği gibi iradesi dışında gerçekleşen eylem/eylemler varsa, sorumluluğun eylem sahibinde (dolandırıcıda) olduğunu, soruşturmanın akibetinin beklenmesi gerektiğini, dava konusu işlemlerin nasıl gerçekleştiği dahi davacı tarafından bilinmez iken davanın Banka’ya yöneltilmesinin iyiniyet kuralına aykırı olup, davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, dava konusu işlemlerin davacı dışında kimsenin bilmemesi gereken doğru kart bilgisi ve 3d sms onay şifresi ile yapıldığını, davacı saklamakla yükümlü olduğu bilgi ve şifrelerin üçüncü kişilerin eline geçmesine kusuruyla sebebiyet verdiğini, dava konusu işlemler, Davacı’nın Banka nezdinde kayıtlı olan 0 5*1 9***8*7 numaralı cep telefonuna gelen güvenlik şifresi ile davacı’nın bizzat kendisine bildirilmiş olup; söz konusu veriler kişisel veri olduğundan Banka’ca gönderilen güvenlik şifresi mesajında da, bu şifrenin Davacı tarafından hiç kimse ile paylaşılmaması gerektiğinin açıkça belirtildiğinin görüleceğini, Banka SMS kayıtlarının ekte paylaşıldığını, davacının hesabında görülen işlemlerde kullanılan tek kullanımlık şifrenin davacının sistemde tanımlı cep telefonuna yönlendirildiğinin anlaşılığını, davacı yanın, saptanan bu hususlara aykırı iddiası bulunmamakta, cep telefonunu yitirdiği veya sim kartının kopyalandığı yolunda herhangi bir iddia da ileri sürmediğini, tek kullanımlık şifrenin; kendi telefonuna ulaşmış olması; sim kartın kopyalanmamış; çalınmamış olmasının doğrudan doğruya işlemlerden şifresini 3. kişilerle paylaşan müşterinin sorumluluğunu doğuracağı kuralının; Yargıtay’ın son tarihli kararlarında da şu şekilde içtihatlara yansıdığını, davacı kredi kartı bilgilerini/internet bankacılığı şifrelerini ve telefonuna gelen güvenlik şifresini gerekli özen ve dikkati göstermemesi nedeniyle koruyamadığından Banka’ya hiçbir kusur atfedilemeyecek kendi kusurlu davranışlarından ötürü açmış olduğu iş bu haksız ve hukuka aykırı davanın reddi gerekeceğini, somut olayın gerçekleşmesinde müvekkile izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığını, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 49. Maddesinde; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” denildiğini, TBK 49. maddenin lafzından da açıkça anlaşılacağı üzere zararı gidermek için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil gerçekleştirmek gerekmekte olup; Banka’nın davacıya karşı hiçbir kusuru yada hukuka aykırı fili olmadığını, aksine davacı özensiz ve tedbirsiz davranışları ile 3. kişilere 3D secure şifresini vererek ağır kusur ile hareket etmiş ve kötüniyetli ve kasıtlı hareket eden 3. kişilerin kazanç elde etmesine dolaylı da olsa aracılık ettiğini, TBK 52 gereği müvekkilin sorumluğunun doğması halinde dahi, bu sorumluluğun kaldırılması gerektiğini, müvekkili bankanın uluslararası olarak kabul gören tüm güvenlik önlemlerini aldığını, bu nedenle haksız olduğu iddia edilen kullanımdan sorumlu tutulamayacağını, söz konusu olayda, paranın kim tarafından (davacının kendisi, bir tanıdığı, yahut üçüncü bir şahıs) çekildiği; şayet böyle bir durum varsa, bu bilgilerin hangi şekilde (davacının kullandığı bilgisayar yahut bir diğer yöntemle) elde edildiğini; iddia edildiği gibi dolandırıcılık mı yoksa başka bir fiil mi olup olmadığı dahi belli olmadığını, davacı tarafın, Banka’da olduğunu iddia ettiği kusuru ispatlayamadığı gibi buna dair hiçbir delil de sunamadığı ve iddialarını somutlaştıramadığını, HMK m. 190’da belirtilen ispat yükü yerine getirilemediğinden davanın reddi gerektiğini, banka uygulaması ile iddia edilen zarar arasındaki illiyet bağı ispat edilemediğini, Banka’nın almış olduğu önlemler incelendiğinde, müvekkil Banka’nın olaylar ile ilgili bir kusurunun bulunmadığını, davacının, Müvekkili Banka ile imzalamış olduğu sözleşme hükümlerine uymadığını ve kendi bilgisayarını güvenli kullanılır hale getirmediğini ya da şifresini ve şahsi özel bilgilerini koruyamadığını, günümüzde internet bankacılığı ile kredi talebinde bulunulması mümkün olup sözleşme imzalanmasına gerek bulunmadığını, bu gibi işlemlerin yapılması daha önceden imzalanmış olan bankacılık hizmet sözleşmesi içinde yer almakta olup bu gibi ürün ve hizmetlerden mudiler önceden imzalamış oldukları sözleşmelere istinaden yararlanabilindiğini belirterek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE:
Davanın, tüketici kredisine ilişkin olarak açılan menfi tespit, maddi ve manevi tazminat istemli olduğu, davacının tüketici konumunda olduğu, davalı bankada maaş hesabının bulunduğu, ancak bu hesaba ilaveten başka bir hesap numarası açılarak davalı banka tarafından müvekkilinin onayı ve talebi bulunmadan 6 farklı usulsüz şekilde 3. Kişilere kredi kullandırıldığı, bu nedenle söz konusu krediler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve maddi ve manevi tazminat isteminde bulunduğu, konu ile ilgili olarak … CBS’nin 2019/162046 Sor. Numaralı dosyasının halen devam ettiği, öte yandan daha önce … 12. Tüketici Mahkemesi’nin 2020/128 E. Sayılı dosyası ile de yapılan yargılama sonucunda davanın ticari mahiyette olduğu ve arabulucuya başvurulmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5’inci maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Buna göre, somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu uyuşmazlığın davacının bilgisi dışında davalı bankada açılan hesaptan yine bilgisi dışında kredi kullanımı, para transferleri ve QR kod ile para çekim işlemleri olduğu, yukarıda belirtilen yasa hükümleri ile de görüleceği üzere, davanın TTK’nın 4. Maddesinde veya özel kanunlarda düzenlenen hususlara ilişkin olmadığı, bu nedenle mutlak ticari dava olarak da değerlendirilemeyeceği, diğer yandan davacının tacir olmadığı, tüketici konumunda olduğu bu haliyle uyuşmazlığın nispi ticari dava olarak da kabulünün mümkün olmadığı, bu nedenle ticaret mahkemesinin görevli olmadığı tüketici mahkemesinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, davanın dava şartı (görev) yokluğundan usulden reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca:
1-Davanın dava şartı (görev) yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili … Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkeme tarafından karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır