Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/159 E. 2021/700 K. 12.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN
T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/159 Esas
KARAR NO : 2021/700

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. … …
Av. … ….

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2021
KARAR TARİHİ : 12/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 24/08/2012 tarihinde müvekkili şirkette çalışmaya başladığını, 15/10/2020 tarihinde Ankara’da Yerel Zincirler Kanal Yöneticisi olarak çalışmakta iken kendi iradesi ile iş akdini feshettiğini, müvekkili şirket ile davalı arasında imzalanmış bir Rekabet Yasağı Sözleşmesi mevcut olduğunu, sözleşme uyarınca davalı iş akdinin sona ermesinden itibaren 1 yıl boyunca paketli kuruyemiş ve kuru meyve üretimi, satışı, pazarlaması sektöründe müvekkili şirket ile doğrudan veya dolaylı olarak rekabet içinde olan bir firma ile herhangi bir istihdam ilişkisi kurmamayı taahhüt ettiğini, ancak davalının iş akdini feshettikten hemen sonra, paketli kuruyemiş sektöronde müvekkili şirket ile rekabet içerisinde olan … Kuruyemiş Gıda ve Tarım Ürünleri San ve Tic. A.Ş’nin ürünlerinin satış ve pazarlaması konusunda Ankara’da çalışmaya başladığının öğrenildiğini, taraflar arasında rekabet yasağı sözleşmesi ve cezai şart hükmünün gerek kanun gerekse içtihatlar kapsamında geçerli ve bağlayıcı olduğunu, davalının müvekkil şirket nezdindeki konumundan ötürü ticari sır niteliğindeki gizli bilgilere vakıf olması müvekkili şirketin zarara uğraması tehlikesini doğurduğunu, açıklanan nedenlerle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının rekabet yasağına aykırı şekilde rakip firmada aynı bölge ve aynı sektörde işe başlaması sebebiyle cezai şart bedeli olarak şimdilik 10.000,00 TL’nin, ihtarname tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davanın öncelikle reddini, mahkeme aksi kanaatte ise yetkili yer mahkemesine gönderilmesini, davalı müvekkilinin iş akdinin işveren tarafından hiçbir haklı neden olmaksızın feshedildiğinden dava konusu rekabet sözleşmesinin geçerliliğinin bulunmadığını, müvekkilinin davacının iddia ettiğinin aksine rakip firmada çalışmadığını, müvekkilinin çalışmış olduğu departmanın kuru yemiş veya kuru meyve sektörü ile uzaktan yakından alakası bulunmadığını, açıklanan nedenlerle yetki itirazlarının göz önünde bulundurularak dosyanın yetkili … Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini, davanın reddini, mahkeme aksi kanaatte ise … …. İş Mahkemesi’nin 2021/62 esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Dava, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacağı tazmini istemine ilişkindir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 01.06.2021 tarih, 2021/3076 Esas ve 2021/9789 Karar sayılı ilamında; “Dava, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacaklarının tahsili istemine ilişkin olup, öncelikle dikkate alınması gereken husus uyuşmazlığın 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Gerek mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, gerekse 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağına ilişkin hükümlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiş ise de, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan: “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü, bu konuda ayrı bir düzenleme bulunup bulunmadığının göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir. İşçinin haklarını adalet mercilerinde çabuk, kolay ve ucuz bir surette almasını temin etmek amacıyla özel İş Mahkemeleri Kanunu çıkarılmıştır. Ayrı bir iş yargılaması ve bu yargılamayı uygulayan özel mahkemelerin kuruluşu, esasen iş hukukunun işçiyi koruma hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, “a)5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,c)Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.” şeklinde düzenlenmiştir. Şu halde, İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5.maddedeki ‘aksine hükmü’ öngören bir düzenlemedir. Benzer bir durum, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 76. maddesinde 03.03.2001 tarih ve 4630 sayılı Kanunun 30. maddesi ile yapılan değişikliğin sonucu olarak kurulan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri için söz konusudur. Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta öngörülen hususlardan doğan davalar da ticari dava sayılmasına rağmen 5846 sayılı Kanun uyarınca kurulan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin düzenlemenin Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde belirtilen aksine hükmü karşıladığı kabul edilmektedir. Aksi halde tüm fikri haklara ilişkin uyuşmazlıklarda ticaret mahkemelerinin görevli olması gibi bir durum ortaya çıkmaktadır. Rekabet yasağına ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444–447.maddeleri hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler içinde düzenlenmiştir. Her iki kanunda da rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulması ve sınırları özellikle işçinin korunması ilkesi dikkate alınarak düzenlenmiştir. Gerçekten, işçinin çalışma hakkı, rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin yer, süre ve konu itibariyle sınırlandırılmasını gerektirmektedir. İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu’ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir. İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur. Rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir. Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır. Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir. Dairemizin önceki kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonrası dönem bakımından rekabet yasağına ilişkin olarak cezai şart ve tazminat davaları bakımından ticari dava olduğu belirtilmiş ise de; konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla,yukarıda belirtilen açıklamalar uyarınca görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu belirlendiğinden bu karardan dönülmesi gerektiği anlaşılmıştır. Somut olayda davacı işveren ile davalı işçi arasında rekabet yasağına ilişkin düzenlenmiş olan sözleşme maddesi uyarınca tarafların talep edebilecekleri cezai şart ve tazminata ilişkin davaların görülme yeri iş mahkemeleri olduğundan davalı tarafın bu yöndeki temyiz itirazlarının yerinde değildir.” içtihadında bulunulmuştur.
Dava, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacağının tazmini istemi ile açılmış olup, talebin içeriği, uyuşmazlığın kaynağının iş sözleşmesi olması ve yukarıda anılan Yargıtay ilgili Dairesi’nin kararı gözetildiğinde görevli mahkeme iş mahkemeleridir. Bu nedenle davanın görevsizlik nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR:
1-Dava şartı (görev) yokluğundan HMK 114 115 maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın ANKARA NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde re’sen HMK 20. Maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/11/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸