Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/40 E. 2021/61 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/40 Esas
KARAR NO : 2021/61

DAVA : İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/01/2020
KARAR TARİHİ : 02/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile dava dışı … Trading Ltd. Şti. Direktörü ve hissedarı olan … ve davalı … arasında 13/07/2018 tarihli protokolün imzalandığını, bu protokole göre … Bankası A.Ş.’ye ait … numaralı hesaptan keşide edilen 2070953, 2070954, 2070955 numaralı çeklerin davacı tarafından … Trading.. Ltd. Şti.’ne iade edilmesi, bu çeklerin iadesi sonrası gerek ödenmemiş bulunan borcun ve borcun vadesinde ödenmemiş olmasından kaynaklı ortaya çıkan vade farklı dolayısıyla yeniden 3 adet çek düzenlenmesi ve yeni düzenlenecek çeklerin ödenmemesi halinde de davalı …’ın şahsen sorumlu olacağının düzenlendiğini, söz konusu protokole istinaden … Bankası… Ltd. Şti.’ne ait … numaralı hesaba ait 1633357 nolu 25/11/2018 tarihli 205.000,00-TL bedelli, 1633358 nolu 15/12/2018 tarihli 205.000,00-TL bedelli ve 1633359 nolu 05/01/2019 tarihli 205.000,00-TL bedelli 3 adet çekin düzenlendiğini, söz konusu çeklerin karşılıksız çıkması ve bedelinin ödenmemesi nedeniyle … Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile davalı hakkında 25/11/2018 vade tarihli 1633357 nolu 205.000,00-TL bedelli çek nedeniyle ilamsız icra takibi başlatıldığını, bahse konu protokole rağmen davalının şahsen ve müteselsilen sorumluluğu bulunmasına rağmen icra takibindeki borca haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu protokolün KKTC’ye bağlı Lefkoşa ilinde hazırlar arasında imzalandığını, protokolün taraflarının KKTC vatandaşı olduğunu, çeklerin KKTC’de keşide edildiğini, davalının KKTC’de ikamet ettiğini, bu nedenle 5718 sayılı yasanın 24/4 maddesine göre, sözleşmenin imza edildiği tarihteki mutat meskeninin geçerli hukuk olarak tanımlandığını, bu nedenle huzurdaki davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, milletler arası ticaretin etkin ve hukuksal işleyişi açısından milletler arası hukuk kurallarının büyük önem arz ettiğini, yetkili mahkemenin Lefkoşa Mahkemeleri olduğunu, KKTC Hukukunun uygulanmasının gerektiğini, ayrıca icra takibinin yetkisiz yerde başlatıldığını, öte yandan taraflar arasında bir ticari ilişkinin bulunmadığını, takibe konu bir borcunda olmadığını, çeklerin davacı adına ciro edildiğini, bir ciro sebebiyle davalının davacı ile muhatap kılındığını, davaya konu protokol tarihinde çeklerin verilmesini konu alan ticari ilişkinin başlangıcı olan …. Makine ile yapılan görüşmeler neticesinde davacının ifaya kefil olması nedeniyle yeni çekler düzenlenerek davacı adına keşide edildiğini, oysa söz konusu ticari ilişkiden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmediğini ve davalının mağdur edildiğini, davaya konu protokolün çok taraflı olmasına rağmen protokolün diğer tarafının icra takibine ve davaya konu edilmediğini, bu durumun iyi niyete ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
… Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası, 13/07/2018 tarihli protokol isimli belge, 25/11/2018 vade tarihli 1633357 nolu 205.000,00-TL bedelli çek sureti ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE:
Dava, çeke istinaden başlatılan genel haciz yoluyla icra takibine yönelik itirazın iptali istemlidir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; Mahkememizin yetkisiz olduğunu, Lefkoşa Mahkemelerinin yetkili olduğunu, KKTC hukukunun uygulanması gerektiğini, öte yandan taraflar arasında ticari ilişkinin bulunmadığını, protokol ve çekten doğan yükümlülüklerin yerine getirilmediğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davaya konu … Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası incelendiğinde, 28/12/2018 tarihinde davacı … Makine… Ltd. Şti. Tarafından davalı … ve dava dışı … ve … Trading… Ltd. Şti. aleyhine 25/11/2018 tarihli 205.000,00-TL tutarlı asıl alacak dayanak gösterilerek, 205.000,00-TL asıl alacak, 1.691,25-TL işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 206.691,25-TL alacak için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı … tarafından 01/02/2019 tarihli dilekçe ile borcun tamamına, fer’ilerine, faizine itirazda bulunulduğu, bunun üzerine takibin durmasına karar verildiği, durma kararının alacaklıya tebliğ edilmediği, buna göre 2004 sayılı İİK’nın 67. maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde iş bu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı taraf açılan iş bu itirazın iptali davasında, yetki itirazında bulunmuştur.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 6. maddesine göre, genel yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
Öte yandan, 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesinde ise; para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla tatbik olunacağı, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe yetkili olduğu, yetki itirazının esas hakkındaki itirazla birlikte yapılacağı hükmü yer almaktadır.
Buna göre somut olay incelendiğinde, davalı …’ın yerleşim yeri adresinin ”…ANKARA” olduğu, öte yandan … Müdürlüğü dosyası ile başlatılan icra takibine davalı borçlunun yetkiye yönelik bir itirazının bulunmadığı, bu haliyle açılan iş bu dava bakımından Mahkememizin yetkili olduğu, davalı tarafın yetkiye yönelik itirazının haksız olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, bu yöndeki itirazın reddine karar verilmiştir.
Diğer yandan, davalı taraf; davanın dayanağının taraflar arasındaki çek ve 13/07/2018 tarihli protokol isimli belgeye dayandığını, söz konusu belgelerin Lefkoşa’da düzenlenmiş ve tarafların KKTC vatandaşı olması nedeniyle Türk Hukukunun değil KKTC Hukukunun uygulanması gerektiğini ileri sürmüş ise de; takibe konu olan ve dosyaya sunulan çek ve ayrıca söz konusu protokol isimli belgede Türk Hukukunun uygulanmayacağı veya KKTC hukukunun uygulanacağına ilişkin bir hükmün yer almadığı, buna ilişkin başka bir delilinde davalı tarafça sunulmadığı anlaşılmakla; 5718 sayılı Milletler Arası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun hükümlerine göre Türk Hukukunun uygulanması gerektiği sonucuna varılarak, davalı tarafın bu yöndeki itirazının da reddine karar verilmiştir.
İcra takip dosyası ve tüm dosya kapsamına göre, somut olay incelendiğinde; tarafların da kabulünde olduğu üzere taraflar arasındaki uyuşmazlığın, 13/07/2018 tarihli ”Protokol” isimli belgeye istinaden düzenlenen 25/11/2018 vade tarihli 1633357 nolu 205.000,00-TL bedelli çekten kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf, söz konusu çek yönünden davalı …’ın da protokol isimli belge ile şahsen ve müteselsilen sorumluluğu üstlendiğini, bu nedenle ödenmeyen çek bedelinden sorumlu olduğunu belirterek, protokol ve çek nedeniyle davaya konu icra takibini başlattığını ileri sürmektedir.
Dosyaya sunulan 13/07/2018 tarihli protokol isimli belge incelendiğinde; protokolün davacı şirket yetkilisi …, … Trading… Ltd. Şti.’nin direktörü ve hissedarı ve şahsen sıfatıyla … ve … Trading… Ltd. Şti.’nin direktörü ve hissedarı sıfatıyla ve şahsen davalı … tarafından imzalandığı, buna göre bahse konu çek yönünden borcun ve/veya çek bedelinin ödenmesinden şahsen sorumlu olacaklarını kabul ve taahhüt ettikleri anlaşılmaktadır. Söz konusu protokol gereğince, davalının davacı şirket ile dava dışı … Trading Ltd. Şti. arasındaki borç nedeniyle düzenlenen çekin ödenmesi bakımından kefalet verdiği, protokol isimli belgedeki davalının sıfatının kefalet veren olduğu Mahkememizce değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 583.maddesinde; kefalet sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu, düzenlemesi yer almaktadır.
Buna göre, 13/07/2018 tarihli davaya konu protokol isimli belgede kefil olarak imzası bulunan davalının yukarıda belirtilen TBK 583. maddesindeki hükümler gereğince sözleşmenin Kanun’da belirtilen şekle uygun şekilde yapılmadığı, bu nedenle kefalet sözleşmesinin davalı bakımından geçerli ve bağlayıcı olmadığı, dolayısıyla bu protokole istinaden icra takibine konulan çek bakımından da sorumlu tutulamayacağı sonuç ve kanaatine varılarak, davanın reddine karar verilip, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 59,30-TL harçtan dava açılırken peşin olarak alınan 3.529,77-TL harcın mahsubu ile fazladan yatan 3.470,47-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 22.918,39-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,
7-Arabuluculuk Son Tutanağı, iş bu davada verilen karar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 7 ve 18/A-13 maddeleri ile bu Kanuna göre hazırlanan ve 02/06/2018 tarih ve 30439 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin 26. maddesi hükümlerine göre; Bakanlık bütçesinden karşılanan/karşılanması gereken ve iki taraf ve iki saat üzerinden yapılan hesaba göre belirlenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) DAVACIDAN 6183 sayılı AATUHK hükümlerine göre tahsili ile hazineye gelir kaydına, bu amaçla karar kesinleştiğinde işbu karar eklenmek suretiyle ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/02/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸