Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/187 E. 2021/857 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/187 Esas
KARAR NO : 2021/857

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/03/2020
KARAR TARİHİ : 22/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; …. Genel Müdürlüğü Raylı Sistemler Dairesi Başkanlığının 2018/468477 IKN numaralı ihale işinin davalı tarafından alt yüklenicilere kullandırıldığını ve alt yüklenicilerden birinin de müvekkili olduğunu, bu iş neticesinde davalının müvekkiline KDV dahil 896.800,00 TL borçlandığını, müvekkilinin alacağını davalıdan talep etmesi üzerine davalının daha önceden hazırlamış olduğu 592.300,00 TL bedelli, 04/07/2019 tanzim ve 01/08/2019 vade tarihli senedi müvekkiline teslim ettiğini ancak davalının bu senedi ifa etmediğinden Ankara … İcra Müdürlüğünün 2019/14562 esas sayılı dosyasından icraya konulduğunu ve söz konusu dosyaya davalının …. Genel Müdürlüğünden alacağı olan toplam 381.134,25 TL’ nin İİK 89/1 maddesi uyarınca yatırıldığını ve dosyada durdurma kararı olduğunda söz konusu paranın müvekkiline ödenmediğini, aynı zamanda davalının kaşe imza ile senedi imzalamış olduğunu iddia ederek imzaya itiraz ettiğini ve Ankara … İcra Mahkemesinde dava açtığını, açılan davada senet üzerindeki imzaların kaşe imza özelliği taşıdığının ve ıslak imza olmadığının tespitinin yapıldığını ve takibin iptalinin kuvvette muhtemel olduğunu, ekte sundukları fatura ve muavin defter kayıtlarında ve tarafların ticari defterlerin incelenmesinde müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını belirtmiş ve Ankara …. İcra Müdürlüğünün 2019/14562 esas sayılı takibin iptali halinde bu dosyada bulunan parya ve… Genel Müdürlüğünde buluna doğmuş veya doğacak alacaklarına dava değeri miktarı kadar öncelikli hak olarak ihtiyati tedbir konulmasını ve 592.300,00 TL nin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 01/08/2019 tarihi itibariyle işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle: Davacının Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı… Genel Müdürlüğünün 2018/468477 İhale Kayıt Numaralı iş üzerinden hak edişinin bulunduğu ve davalı müvekkilin bu burcunu ödemediği iddiası ile alacak talebinde bulunulduğunu, davacı her ne kadar davalı müvekkili kütü niyet ile suçlamakta ise de daha Öncesinde Ankara … İcra Müdürlüğü’nün 2019/14562 esas dosyası İle kaşe imzalı, müvekkilin el ürünü olmayan ve kıymetli evrak niteliği taşımayan sahte evrak üzerinden icra takibi başlatarak hak iddia eden davacı yan olduğunu, nitekim davacının da bahsetmiş olduğu Ankara … İcra Hukuk Mahkemesi 2019/1242 E. 2020/370 K. Sayılı kararı ile de imza itirazlarının kabul edildiğini, bahsedilen diğer hususların varlığının da sübut bulduğunu, davacının haksız ve hukuksuz yöntemler İle bilakis davalı müvekkilin hak ediş alacağını tahsil etmesini engellemeye çalıştığını, davacının daha öncesinde davalı tarafından kendisine ödemeler y apıldığını, alacak hak iddia elliği miktarın ise alacağından kalan bakiye olduğunu iddia ettiğini ancak, davacının bu beyanının da gerçeği yansıtmadığını, Ankara Büyükşchir Belediye Başkanlığı… Genel Müdürlüğü’nün 2018/468477 İhale Kayıt Numaralı ihalenin ana yüklenicisinin davalı müvekkili olduğunu, alt yüklenicilerinin ise davacı “Bogerd İnş. San. ve Tic. A.Ş.” ile dava dışı “…Organizasyon Taş. Otom. San. Tic. Ltd. Şti.” olduğunu, bu iki alt yüklenici şirket arasında ise organik bağ bulunduğunu, anılan İhale sonrası hak ediş bedelleri üzerinden tarafların karşılıklı talebi doğrultusunda alt yüklenici iki şirketin davalı müvekkile olan borçları mahsup edildiğini, yapılan mahsup sonrası ise bakiye itibariyle hâlen müvekkil şirketin alacağı bulunduğunu, bu hususun davacının kabulünde olup, ayrıca yemin deliline de dayandıklarını, davalının alacağının Sayın Mahkemece alt yükleniciler ile ana yüklenici müvekkilin ticari kay ıt ve defterleri üzerinde inceleme vaptırıldığında açıklığa kavuşacağına, daha öncesinde kıymetli evrak vasfını taşımayan, kaşe imza olarak tabir edilen yöntem ile sahte evrak üzerinden davalı müvekkili haksız icra takibi ve ihtiyati hacze muhatap bırakan davacı yanın bu çabasının adalet engeline takıldığını, nitekim Ankara 6. İcra Hukuk Mahkemesi 2019/1242 E. 2020/370 K. Sayılı kararından da görüleceği üzere karşı yanın ağır kusuru ve senet üzerindeki kaşe imza ile kıymetli evrak vasfını taşımadığı açık olan sahte evrak ile tahsil çabasına giriştiği hüküm altına alındığını, son olarak çareyi alacak davası açmakta bulan davacının bu kez. de haksızlığını bertaraf etmek için gerçeğe aykırı beyanlarda bulunarak müvekkilin alacağını tahsil yolunu engellemeye devam ettiğini, geçen süreç itibariyle davalının itibarının zedelendiğini, alacağını tahsil edemediği için zarara uğradığını, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebine ilişkindir.
Her ne kadar davalı gerçek kişinin esnaf kaydı bulunmakta ve ticaret sicilinde kaydı bulunmamakta ise de, 6102 sayılı TTK’nın 15. Maddesine göre gerçek kişinin esnaf sayılması için, birinci olarak ekonomik faaliyetinin sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanması, ikinci olarak gelirinin 11. Maddenin 2 . Fıkrası uyarınca çıkarılarak kararnamede gösterilen sınırı aşmamasının gerektiği, esnaf sayılma için her iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerektiği, ticaretle uğraşan gerçek kişinin ekonomik faaliyetinin bedeni çalışmasından ziyade sermayeye dayanması halinde tacir olacağı, idare tarafından yapılan ihalede ana yüklenici olup işi eser sözleşmeleriyle alt yüklenicilere veren davalı gerçek kişinin yaptığı işin, sermayeden ziyade bedeni çalışmaya dayanmayacağı, bu nedenle davalı gerçek kişinin esnaf değil tacir olacağı, kaldı ki vergi dairesi yazı cevabına göre davalının beyannamelerini bilanço usulüne göre beyan ettiği, bu sebeplerle davalının tacir olarak kabul edilmesi gerektiği, her iki tarafın tacir olması ve işin ticari işletmelerle ilgili bulunması nedeniyle uyuşmazlık konusunun ticari dava olduğu ve mahkememizin görevli olduğu kanaatine varılmakla yargılamaya mahkememizce devam edilmiştir.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı… Genel Müdürlüğü Raylı Sistemler Daire Başkanlığı tarafından ihale edilen 2018/468477 İKN numaralı işin asıl yüklenicisinin davalı şirket alt yüklenicisinin davacı şirket olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı tarafından söz konusu işten kaynaklanan hak ediş alacağının ödenmesi talebiyle fatura , muavin defter kayıtları ve tarafların ticari defterlerine dayalı olarak iş bu dava açılmıştır.
Davalı tarafından, söz konusu alacağın, diğer alt yüklenici olan ve davacı ile davacının organik bağının bulunduğu iddia edilen dava dışı …Organizasyon Taş. Otom. San. Tic. Ltd. Şti. ‘nin davalıya olan borçlarına karşılık tarafların talebi doğrultusunda mahsup edildiği gerekçesiyle davacının alacağının bulunmadığı savunmasında bulunulmuştur.
Her ne kadar Ankara … İcra müdürlüğünün 2019/14562 esas sayılı dosyasında başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe ilişkin Ankara … İcra hukuk mahkemesinde açılan davaya ilişkin verilen 2019/1242 E. 2020/370 K. Sayılı kararın kesinleşmesinin beklenmesi talep edilmiş ise de mahkememizde açılan davanın alacak davası olması , icra mahkemesince verilecek kararın maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemesi dikkate alındığında, icra mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesi talebi yerinde görülmemiştir.
Dosya 31/03/2021 tarihli ara kararla tarafların ticari defterlerinin incelenerek rapor düzenlenmesi için mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek bilirkişiden 24/05/2021 tarihli rapor alınmıştır.
Bilirkişi kök raporunda özetle; davacı şirket tarafından davalıya düzenlenen 01/04/2019 tarihli, 452753 numaralı ve 896.800,00 TL lik Ankara Metro İşletmesi ve İdari Binanın ısıtılması yapım işine ilişkin faturanın BS formu ile vergi dairesine beyan edildiğini, davalıdan alınan toplam 4 adet 304.500,00 TL lik ödeme ve 592.300,00 TL lik senetle cari hesabın kapandığını ancak senede ilişkin ödeme belgesine rastlanılmadığını bildirmiştir.
Bilirkişi tarafından davalı defterlerinin incelenmemesi üzerine 23/06/2021 tarihli duruşmada; ” Dosyanın rapor alınan bilirkişiye tevdi edilerek davalı defterleri incelenmek suretiyle önceki görevlendirme kapsamında rapor düzenlenmesinin istenmesine,
Davalı vekiline bilirkişinin bildirdiği tarihte defterlerin incelenmeye hazır etmek üzere kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde bilirkişinin bildirdiği tarihte defterlerin hazır edilmemesi halinde defter ibrazından vazgeçilmiş sayılacağının ve mevcut delil durumuna göre karar verileceğinin ihtarına, (yapıldı) ” şeklinde ara karar verilmiştir.
23/06/2021 tarihli duruşma ara kararına istinaden mali müşavir tarafından 31/08/2021 tarihli ek rapor sunulmuş, raporda davalı tarafın defter ve belgelerinin ibraz edilmemesi nedeniyle incelemenin yapılamadığı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesinde; ” 1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmü bulunmaktadır.
Toplanan deliller alınan bilirkişi raporları ve HMK 222. Maddesi hükmü dikkate alındığında davacı tarafın, taraflar arasında eser sözleşmesinden doğan ve 01/04/2019 tarihli 452753 numaralı ve 896.800,00 TL bedelli faturadan dolayı dava tarihi itibariyle 592.300,00 TL miktarla alacaklı olduğu hususunu ispat ettiği, esasen davalının söz konusu alacağın mahsup yoluyla ödendiği gerekçesiyle savunmada bulunduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafından, dava dışı Göksu .. Limited Şirketinin borcundan dolayı tarafların talebi ile alacağın mahsup edildiği ve bu şekilde borcun bulunmadığı savunulmuş ise de borcun alacaklıya ödenmesi gerektiği, alacaklı dışında 3. Kişiye ödemenin ancak alacaklının muvafakatı veya talimatı ile yapılabileceği, alacaklı davacının borcun dava dışı şirketin borcuna mahsup edilmesi yönünde talebi bulunduğuna ilişkin davalı tarafından yazılı bir belgenin sunulamadığı, söz konusu hususun yazılı delille ispat edilemediği, ayrıca bu konuda yemin teklif hakkı hatırlatılmasına rağmen davalının davacıya yemin teklif etmediği, bu şekilde ödeme ve mahsup iddiasının davalı tarafından ispat edilemediği anlaşılmakla davacının davasının kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulü ile, 592.300,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2- Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 40.460,01 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 10.115,01 TL nin mahsubu ile bakiye 30.345,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye ÖDENMESİNE,
3- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre belirlenen 46.665,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 11.949,84 TL (ilk masraf 10.177,21 + tebligat TL+müzekkere + bilirkişi ücreti 1.772,63 TL) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE ,
5-Arabuluculuk Son Tutanağı, iş bu davada verilen karar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 7 ve 18/A-13 maddeleri ile bu Kanuna göre hazırlanan ve 02/06/2018 tarih ve 30439 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin 26. maddesi hükümlerine göre; Bakanlık bütçesinden karşılanan/karşılanması gereken ve iki taraf ve iki saat üzerinden yapılan hesaba göre belirlenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) davanın KABULÜNE karar verilmiş olması nedeniyle DAVALIDAN alınarak 6183 sayılı AATUHK hükümlerine göre tahsili ile hazineye gelir kaydına, bu amaçla karar kesinleştiğinde işbu karar eklenmek suretiyle ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
6-Taraflarca kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğnide ve talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/12/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır