Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/151 Esas
KARAR NO : 2021/778
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : …
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2020
KARAR TARİHİ : 08/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 04.03.2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili şirketin davalı şirket arasında muhtelif tarihlerde ticari ilişki çerçevesinde fatura düzenlendiğini, davalı şirketin söz konusu faturalar çerçevesinde muhtelif tarihlerde davacı müvekkili şirkete USD ve TL üzerinden bir takım ödemeler yaptığını, bakiye 152.782 USD alacak (bakiye fatura alacağı-1) ile bakiye 6.814,41 TL alacak bedelinin (bakiye fatura alacağı-2) ödenmediğini, bunun üzerine alacakların tahsili amacıyla davalı aleyhine 16.09.2019 tarihinde Ankara…Müdürlüğünün 2019/12163 E. şayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, Ankara…Müdürlüğünün 2019/12163 E. sayılı dosyasından bakiye 152.782,00 USD alacak için takip tarihi olan 16.09.2019 itibarıyla TC Merkez Bankası efektif alış kuru üzerinde 1 USD = 5.6626 TL olmak üzere, kur üzerinden hesaplama yapıldığını, bu kapsamda fazlaya dair ve faiz oranlanndaki artıştan doğan talepler ile işlemiş ve işleyecek faiz, vekalet ücreti, harç masraf ve tüm ferilere ilişkin hakları saklı kalmak üzere, toplam bakiye borç miktarı 954.877,36 TL üzerinden takibin başlatıldığını, davalının yaptığı itiraz ile 08.01.2020 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğunu ve arabuluculuktan bir sonuç alınamadığını, bu nedenlerle haksız itirazın iptali ile icra takibinin devamına, itirazın kötü niyetle yapılmış olması nedeniyle atacağın %20 den az olmamak üzere davalının icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili 18.06.2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davada…. Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğundan yetki itirazında bulunduklarını, Davacının dava dilekçesindeki delil listesinde sözü edilen belge ve tutanakların dava dilekçesinin ekinde bulunmadığını, davacının iddia ettiği taşımayı yapmadığını, bu sebeple yapmış olduğunu iddia ettiği işi sübut delilleri ile ispat etmesi gerektiğini, taraflar arasında bahse konu taşımanın yapılması için sözlü olarak bir anlaşmanın yapıldığını, ancak davacının edimini yerine getirmediğini, taşımanın yapılacağı tarih hususunda anlaşmış olmalarına rağmen davacının bu tarihte taşıma işini yapmak için ürünlerin teslim alınacağı adrese gelmediğini, bu nedenle de müvekkili şirketin taşımayı başka bir nakliyeci ile gerçekleştirdiğini, taşımanın diğer nakliyeci ile yapılmış olmasının ardından ürünlerin alınacağı noktaya (Samsun) gittiğini iddia eden davacının müvekkili şirket yetkililerine Samsun’a gittiğini hu sebeple taşımayı yapmamış olsa da ücret alması gerektiğini iddia ettiğini, müvekkili şirket yetkililerince böyle bir durumun söz konusu olamayacağını, aksi takdirde davacı tarafın edimini yerine getirmemiş olması sebebiyle 3. kişiye yaptırmış oldukları taşıma sebebiyle uğramış olduktan zararın tazmini zımnında dava ikame edeceklerini bildirdiklerini, faturanın tek başına borcun varlığını ispata yetmeyeceğini, fatura bir akit olmayıp, akdin ifasını gösteren bir belge olduğunu, fatura tanzim eden ile adına fatura tanzim edilen arasında böyle bir borç ilişkisi bulunmaması halinde faturanın hukuki bir sonuç doğurmasından söz edilemeyeceğini, Yargıatayın emsal kararlarında da faturanın tek başına akdi ilişkinin varlığını ispatlamaya yetmeyeceğinin belirtildiğini, aynca bahse konu faturalarla alacaklı olduğunu iddia eden davacının iş bu iddiasını ispatla mükellef olduğunu, aksi hakle iş bu İddia ve talebin reddinin gerektiğini, Yargıtay’ın karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde, davacının önce akdi ilişkiyi ispat etmesinin gerektiği görüşünde olduğunu, borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacının müvekkili şirkete borca esas faturaları tebliğ etmeden söz konusu alacağa ilişkin ihtarname göndermeden bu itibarla da müvekkili şirketi temerrüde düşürmeden hangi tarih itibari ile faiz işletilmeye başlandığını, hangi oranlarda faiz işlettiğinin tespiti mümkün değilken, faiz talebinde bulunulmasının hukuki dayanaktan yoksun okluğunu, davacının icra inkâr tazminat taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, icra inkâr tazminatına hükmedilmesi için taraflar arasında mevcut ilacak borç ilişkisinin bulunmasının ve bu borcun likit olmasının gerektiğini, müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibi ve devamında huzurdaki itirazın iptali davası neticesinde, Yargıtay’ın yerleşik içtihattan uyarınca davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin gerektiğini, zira davacının müvekkili şirketten hiçbir alacağı bulunmamasına rağmen işbu huzurdaki itirazın iptali davasını ikame ettiğini, hal böyle iken İİK 67’nci maddesi hükmüne açıkça aykırılık teşkil eden huzurdaki dava neticesinde kötü niyetli davacı aleyhine asgari %20 ispetinde tazminat yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, fatura alacağından kaynaklanan icra takibine yönelik itirazın iptali istemlidir.
Davacı tarafından, Ankara…Müdürlüğü’nün 2019/12163 Esas sayılı dosyasında davacı tarafından 865.143,35 TL asıl alacak, 82.871,58 TL işlemiş faiz, 6.814,41 TL asıl alacak, 648,02 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 954.877,36 TL fatura ve faizinden kaynaklanan alacağın tahsili için icra takibinin başlatıldığı, davalı tarafından ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu ve iş bu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflarca sunulan dilekçe içeriklerine göre, tarafların taşıma konusunda anlaştıkları konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık davacı tarafından taşıma sözleşmesi kapsamında edimin yani taşıma işinin yerine getirilip getirilmediği, davacının alacağının bulunup bulunmadığı, varsa takip tarihi itibariyle alacağın miktarı, davacının faiz ve icra inkar tazminatı talebinde haklı olup olmadığı konusundan kaynaklanmaktadır.
Mahkememizce 20/01/2021 tarihli duruşmada “…. B)Davacı vekiline ticari defter ve kayıtların bulunduğu adresi ve bilirkişi incelemesi safhasında temas kurulacak şirket yetkilisininin isim ve telefon numarasını bildirmesi için iki hafta kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde bildirmediği veya dosyaya sunmadığı takdirde defter ibrazından kaçınmış sayılacağı müeyyidesiyle karşılaşacağı hususunda ihtarat yapılmasına( ihtar edildi)
Davalı şirkete muhtıra taşıyan tebligat çıkartılarak ticari defter ve kayıtlarını sunması veya şirket merkezinde incelenmesini istiyorsa, şirketin açık adresini ve şirket yetkilisinin isim ve telefon numarasını bildirmesi için iki hafta kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde bildirmediği veya dosyaya sunmadığı takdirde defter ibrazından kaçınmış sayılacağı müeyyidesiyle karşılaşacağı hususunda ihtaratın tebligat üzerine yazılmasına,
C)Davacı vekilince yukarıda ön görülen süreler dolduktan ve davalı tarafça ticari defter ve kayıtlara ilişkin açıklama yapılması halinde davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir aracılığıyla inceleme yapılması için ilgili mahal mahkemesine talimat yazılmasına, ….” şeklinde karar erilmiştir.
Davalı şirkete ara karar gereğince muhtıra tebliğ edilememiş ise de, arar karar doğrultusunda, davalı vekili tarafından ticari defterlerin bulunduğu yer ve irtibat kurulacak kişinin isim ve iletişim bilgilerine ilişkin beyan dilekçesi sunulmuştur.
20/01/2021 tarihli duruşma ara kararı gereğince davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir aracılığıyla inceleme yapılması için… Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış ve bilirkişiden 16/07/2021 tarihli rapor alınmıştır.
Bilirkişi raporunda, davalı şirketin ticari defterleriyle ilgili 11/02/2021 tarihli dilekçelerinde belirtmiş oldukları gibi ilgili kişiyle iletişime geçildiği, 25/06/2021 tarihinde … kişiye mail yolu ile incelenecek evraklar hakkında bilgi verildiği, aynı gün ilgili kişi fotoğraf görüntüden anlaşılacağı üzere maili teslim aldığı bilgisinin verildiğinin görüldüğünü, daha sonra telefonla arandığında verebileceği evrakı olmadığını sözlü söylemesi üzerine davalı vekiline telefonla bilgi verildiğini, neticeten davalı tarafın 2018 ve 2019 yılları ticari defterlerinin incelenemediğini bildirmiştir.
Mahkememizin 20/01/2021 tarihli ara kararı davalı vekilinin 11/02/2021 tarihli beyan dilekçesi ve bilirkişinin tespiti dikkate alınarak davalı tarafından ticari defterlerin ibrazından kaçınıldığı kabul edilmiştir.
15/09/2021 tarihli ara kararla davacı defterleri ve dosya üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi için dosya yeminli mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek bilirkişiden 27/09/2021 tarihli rapor alınmıştır.
Bilirkişi raporunda özetle; davacının ticari defterlerinin TTK’ya uygun olarak tutulduğu, defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, davacının ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma vasfının bulunduğu, takip ve davaya konu faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğunu, 31/12/2019 tarihi itibariyle defter kayıtlarına göre davacının 907.555,63 TL alacaklı olduğu, icra takibindeki alacak miktarının 871.957,76 TL olduğu bildirilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesinde, “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda toplanan delillerden takip ve dava konusu alacağın taşıma işinden dolayı düzenlendiği, davalı tarafından defterlerin ibraz edilmediği, bu nedenle HMK 222/3 maddesirdeki şartların mevcut olması halinde davacı defterlerinin davacı lehine delil olma vasfının bulunduğu, somut olayda bilirkişinin 27/09/2021 tarihli raporuna göre davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, tasdiklerinin yaptırıldığı, sahibi lehine delil olma vasfının bulunduğu, davalı tarafından defterlerin ibraz edilmemesi nedeniyle davacı defterlerinin lehine delil olarak kabul edilebileceği, davacı defterlerine göre davacının davalıdan 907.555,63 TL alacaklı olduğu, ancak takip talebinde 871.957,76 TL alacak talebinde bulunduğu, taleple bağlılık ilkesi gereğince takip talebinde belirtilen miktar kadar hüküm verilebileceği, mevcut dosya kapsamına göre davacının takip talebindeki miktar kadar alacaklı olduğunu ispat ettiği, bu nedenle davalının asıl alacağa yönelik itirazında haksız olduğu ve asıl alacak yönünden itirazın iptaline karar verilmesi gerektiği, ancak TBK 117 maddesi gereğince davalı takipten önce ihtarname ile temerrüde düşürülmediğinden takip tarihine kadar faiz talebinde davacının haksız olduğu, bu kısım yönünden davanın reddi gerektiği, faturaya dayalı alacak likit olduğunda itirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı talep edilebileceği kanaatine varılmakla davacının davasının kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, Ankara…müdürlüğünün 2019/12163 esas sayılı dosyasında davalı tarafından ödeme emrine yapılan itirazın 871.957,76 TL asıl alacak miktarı üzerinden iptaline, takibin asıl alacak miktarı üzerinden DEVAMINA,
2-Davacının fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-İtirazın iptaline karar verilen alacağın %20 si olan 174.391,55 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Alınması gerekli 59.563,43 TL harçtan peşin alınan 11.532,53 TL harcın mahsubu ile bakiye 48.030,90 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen ( kabul ve red oranına göre) 60.647,89 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 11.579,55 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yatırılan 11.532,53 TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davacı tarafından yapılan 2.245,70 TL ( ilk yargılama gideri, bilirkişi ücreti, posta gideri olmak üzere) yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 2.050,69 TL sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer OLMADIĞINA,
10-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde kendisine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/12/2021
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır