Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/143 E. 2021/399 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/143 Esas
KARAR NO : 2021/399

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/03/2013
KARAR TARİHİ : 25/06/2021

Yargıtay ….HD’nin 04/11/2019 tarih, …. K.sayılı ilamı ile Mahkememizin … K.sayılı kararının bozulmasına karar verilmiş olmakla; yapılan açık yargılama neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, 25/05/2012 tarihinde, davacıların çocuğu …’ın idaresindeki araçla karıştığı çift taraflı kazada vefat ettiğini, davalının karşı aracın trafik sigortacısı olduğunu, davalı tarafından 24.861,00 TL ödeme yapıldığını ve ibraname imzalatıldığını, sigorta şirketinin üst limitten sorumlu olması gerektiğini belirterek, belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş, 10.394,94 TL olarak talebini ıslah etmiştir.
Davalı vekili, süresinde cevap vermemiştir.
Mahkememizin … K.sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiş olup; hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Yargıtay 17.HD’nin 04/11/2019 tarih, … K.sayılı ilamı ile;
“Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece hükme esas alınan 17.03.2014 tarihli bilirkişi heyeti (makine mühendisi ve hukukçudan oluşan) raporunda, müteveffa sürücü …’un %70 oranında, davalıya sigortalı araç sürücüsünün ise %30 oranında kusurlu olduğu belirlenmişse de, ceza yargılaması aşamasında alınan ve deracattan geçerek onanan Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı kusur raporuna göre müteveffa ve diğer araç sürücüsünün eşdeğer kusurlu oldukları tespit edilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan rapor ile ceza dosyasında alınan bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporları arasındaki kusur dağılımına ilişkin çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru değildir.
O halde mahkemece, İTÜ Trafik Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden kusur durumuna ilişkin çelişki giderici, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Dairemiz uygulamalarına göre 18 yaşında gelir elde etmeye başlayan desteğin askere gideceği, askerlik görevini tamamladıktan sonra 2 yıl içinde evleneceği ve bir yıl sonra bir çocuğu daha sonra ikinci çocuğunun olacağı varsayılarak hayatın olağan akışına göre bekar olarak ölen çocuğun ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya % 12,5’er pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekmektedir.
Somut olayda, destek 21 yaşında bekar olarak ölmüş hükme esas alınan 17.03.2014 tarihli aktüer raporunda ise davacı anne ve babaya desteğin evleneceği kabul edilen (01.01.2015) tarihine kadar % 25’er, desteğin çocuğu olacağı varsayılan 01.01.2017 tarihine kadar % 10’ar çocuğu olduğu varsayılan 01.01.2017 tarihinden itibaren ise % 5’er pay ayrılmak suretiyle eksik pay oranı ile hesaplama yapılmıştır. Eksik ve yetersiz bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir. O halde, mahkemece Dairemiz ilkelerine uygun olacak şekilde anne ve babaya % 25’er pay ayrılan ilk dönem dışındaki dönemler için davacı anne ve babaya yukarıda yazılı destek payları ayrılarak yapılacak hesaplama doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir,” şeklinde açıklama yapılarak Mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay 17.HD’nin 04/11/2019 tarih, 2017/5060 E., 2019/10071 K.sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olup, bozma ilamı doğrultusunda, Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden re’sen seçilecek 3 kişilik kusur uzmanı bilirkişiye dosyanın tevdi ile, dosya kapsamındaki kusur raporu ile ceza dosyasında alınan kusur raporu arasındaki çelişkiyi giderir şekilde bozma ilamında belirtildiği üzere ayrıntılı denetime açık rapor düzenlenmesi istenilmiş olup, dosya kapsamına alınan 04/11/2020 tarihli kök ve 12/02/2021 tarihli ek bilirkişi heyet raporunda özetle; Müteveffa sürücü …’ın, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 46. Maddesi {a) bendi, 52. Maddesi (a) ve (b) bendi ile 63, Maddesi hükümlerini ihlal ettiği, dava dışı sürücü …’ın, olayda 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 46. Maddesi, 52. Maddesi (a) ve (b) bendi hükümlerini ihlal ettiği, bu suretle müteveffa sürücü …’ın, meydana gelen olayda % 70 (yüzde yetmiş) oranında kusurlu olduğu, dava dışı sürücü …’ın, olayda % 30 (yüzde otuz) oranında kusurlu bulunduğu bildirilmiştir.
Dosya kapsamına alınan 15/04/2021 tarihli aktüerya uzmanına ait bilirkişi raporunda özetle; müteveffa …’nin dava konusu olay sonucu ölmesi nedeniyle, davacı baba … ve davacı anne … için toplam 1.000,00’ TL destekten yoksun kalma maddi tazminatı talep edildiği, dava konusu olayın meydana gelmesinde, …’in % 70 oranında kusurlu olduğu, davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’ın % 30 oranında kusurlu tespit edilmiş olmakla, hesaplanan maddi zarardan TBK 52. maddesi kapsamında % 70 oranında kusur indirimi yapıldığı, davacı vekilinin temyiz başvuru sonrasında, iş bu davada, Sayın Mahkemenin 16.04.2014 tarihli kararı ile ilgili, kusur oranları dağılımındaki çelişkinin giderilmesi ve davacıların pay oranlarının yanlış hesaplandığı gerekçesiyle Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 04.11.2019 tarihli bozma kararı verildiği, iş bu raporumuzda davacıların ve desteğin pay oranları bozma kararında belirtilen oranlara göre yeniden düzenlendiği, davalı … şirketi tarafından, 29.06.2012 tarihinde, davacılar …’e 13.930,74 TL ve …’e 10.931,19 TL olmak üzere toplam 24.861,97 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiği, ödeme tarihi verilerine göre hesaplama yapıldığında, davacı …’a 6.381,44 TL ödenmesi gerekirken 10.931,19 TL ödeme yapıldığı, davacı …’e 9.643,94 TL ödenmesi gerekirken 13.930,74 TL ödeme yapıldığı, yapılan ödeme ile davacıların zararlarının karşılandığı, davacıların bakiye tazminat alacaklarının bulunmadığı sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Yapılan yargılama ve toplanan deliller ışığında, hükme esas alınan 04/11/2020, 12/02/2021, 15/04/2021 tarihli bilirkişi raporları doğrultusunda, dava konusu olayın meydana gelmesinde, müteveffa …’in % 70 oranında kusurlu olduğu, davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’ın % 30 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş olup, kusur oranında indirim yapıldığında ve davalı … şirketi tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş değeri mahsup edildiğinde, davacıların bakiye tazminat alacaklarının bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın peşin ve ıslah harcı adı altında alınan toplam 56,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 2,90 TL’nin davacılardan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacının vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/06/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸