Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/726 E. 2021/147 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/726 Esas – 2021/147
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/726 Esas
KARAR NO : 2021/147

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/12/2019
KARAR TARİHİ : 02/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; olay tarihi olan 19.12.2017 günü meydana gelen trafik kazasında, … plakalı araç aşın süratle çarpması sonucu davacıların murisi …’in, hayatını kaybettiğini, davacılar murisinin Ostim’de pimapen hizmetlerinde çalışmakta ve aylık ücreti ve mesai hizmetleri dahil toplamda aylık 3.500,00 TL gelir elde ettiğini, davacılann murisinin vefato sonucu eşi, çocuğu anne ve babasının desteğinden yoksun kaldığını, … tarafından kullanılmakta olan … plakalı aracın ZMMS poliçesinin davalı … sigorta şirketi tarafından düzenlendiğim, davalı sigorta şirketi ile arabuluculuk görüşmelerinde uzlaşılamadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Müteveffa …’in desteğinden yoksun kalan davacılar için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, 19.12.2017 olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılara ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davah tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 19.12.2017 tarihli kazaya karıştığı belirtilen, … plakalı aracın, müvekkil şirkete 48262409 numaralı Karayollan Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, tazminat hesabının 01.06.2015 tarihli genel şartlara göre yapılmasını, davacıların müteveffanın gelirine ilişkin iddianın kabulünün mümkün olmadığını, zira iddia edilen işi yaptığına dair vergilendirilmiş gelire ilişkin herhangi bir belge sunulmadığını, hesaplamada asgari ücret düzeyinin baz alınmasını, olay tarihinden itibaren faiz isteminin hukuki olmadığını belirterek, davanın reddine, karşı tarafi yargılama gideri ve vekalet ücreti ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Sigorta poliçesi, hasar dosyası, kaza tespit tutanağı, tedavi evrakları, … Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası ve ekleri, bilirkişi raporu ve ek raporu ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK.’nın 45/2. maddesine (6098 sayılı TBK. md. 53/1-3) dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa, ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte, destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer yandan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş;
Yine, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih, 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararıyla “14.04.2016 tarihli ve 6704 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle değiştirilen 90. maddesinin 1. cümlesinde yer alan “…ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…”; ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve iptallerine” karar verilmiş ve bu iptal kararı 09.10.2020 tarih ve 31269 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davalı sigorta şirketine 14/07/2017 – 2018 tarihlerini kapsayan süre içinde 48262409 nolu poliçe ile sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın 19/12/2017 tarihinde trafik kazası yapması sonucunda davacıların murisi olan …’in öldüğünü belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla murisin eşi … ve çocuğu … ile babası … ve annesi … için toplam 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının 19/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacılara verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde belirttiği nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
… Ceza Mahkemesi’nin 02/05/2019 tarih ve … E. … K. Sayılı kararı ile davalı sigorta şirketinden sigortalı olan bahse konu … plaka sayılı aracın sürücüsü olan sanık ….’ün müteveffa …’e karşı üzerine atılı taksirle öldürme suçu nedeniyle sabit olan eylemi nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 85/1 maddesi, 62/1 maddesi gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca CMK’nın 231/6 maddesi HAGB ve CMK’nın 231/5 maddesi gereğince 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, verilen kararın 18/07/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Kaza tespit tutanağı, ceza mahkemesi dosyası içeriği, sigorta poliçesi ve alınan bilirkişi raporu ile ek rapor incelendiğinde;
Dosya kapsamındaki krokili kaza tespit tutanağına göre; 19.12.2017 tarihinde saat 23:30 sıralarında dava dışı sürücü belgeli ve alkolsüz sürücü …, mülkiyetinin dava dışı …’ e ait olan ve olay tarihinde davalı … trafik sigorta poliçesiyle zorunlu mali mesuliyet sigortalı bulunan 2006 model … plakalı özel aracıyla Kazım KARABEKİR caddesi Köprü üzerinden seyirle gelerek, Keçiören istikametine en sol şeritte seyrine devam ederek olay mahalli olan köprü inişi Agah EFENDİ sokak kavşağından olay yerine 150 m ilerideki yaya üst geçidini kullanmadan taşıt yolunun karşısına geçmeye çalışan davacıların murisleri olan 1988 doğumlu yaya …’ e, izlenen Meltem taksi durağı kamera kaydına göre fren tedbirsiz olarak aracının ön kısmı ile çarparak, çarpılan yayanın 37 m. ileriye yerde kan izleri olacak şekilde fırlattıktan sonra bu noktadan da 33 m. ileri mesafede en sol şeritte aracıyla duruşa geçmesi sonucu sürücünün ve yayanın ilk etapta yaralanmasına ve daha sonra savcılık muayene tutanağına göre yayanın kaldırıldığı, Ankara dış kapı hastanesinde ölümüyle meydana gelen dava konusu trafik kazasının oluştuğunun belirlendiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce re’sen belirlenen kusur bilirkişisi …. tarafından düzenlenen 27/10/2020 tarihli rapor ve 09/12/2020 tarihli ek rapora göre; dava dışı sürücü ….; sevk ve idaresindeki olay tarihinde davalı … Sigorta poliçesiyle zorunlu mali mesuliyet sigortalı bulunan … plakalı …. marka özel aracıyla seyri sırasında düzenlenen krokili kaza tespit tutanağına göre seyrine açık olan taşıt yolunda köprünün ve yine seyir yönüne göre yolun sağında da Agah EFENDİ kavşak girişin olması ve yolda aydınlatmanın da olması nedeniyle köprüye girişte 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/1-a-b ve Yönetmeliğin 101/ a-b maddelerine göre azaltarak ve seyir hızını azami hız sınırı olan 50 km seyir hızına uygun olarak seyrine devam etmesi gerekirken, CD izleme tutanağındaki görüntülere göre fren tedbirsiz olarak ve krokideki tespitlere göre de köprü çıkışına yakın yerde yayaya çarparak, yayayı 37 m. ileriye fırlatması ve yine buradan da 33 m. ileri noktada aracıyla duruşa geçmesi ve yayanın ölü muayene tutanağındaki vücut hasarı göz önüne alındığında, hız sınırlarının üstünde araç kullanmasına bağlı olarak da aynı Kanunun 51 ve Yönetmeliğin 100 maddesine de riayetsizliği nedeniyle aracının ön kısmı ile sol şeritte yayaya çarparak yayanın ilk etapta yaralanıp kaldırıldığı hastanede ölümüne sebebiyet verdiği, dava konusu trafik kazasının oluşumunda kaza tespit tutanağı ve adli tıp raporuyla da belirtildiği gibi tali kusurlu olup, bu kazanın oluşumunda sürücünün seyir hızının yüksek olmasına bağlı yayanın eks olduğu,
Düzenlenen kaza tespit tutanağına göre; yayanın geçiş yaptığı yerde yaya alt ve üst geçidinin olmaması ve yaya üst geçidinin 150 m ileride olması nedeniyle Karayolları Trafik Kanununun 68 ve Yönetmeliğin 138. maddelerine göre yayaların geçiş yaptıkları yerin 100 m ilerisinde ve gerisinde yayaların geçişlerine ayrılmış yaya alt ve üst geçidi ile kontrollü ve kontrolsüz yaya geçitleri olması durumunda yayaların 68/b ve Yönetmeliğin 138/b maddelerine göre; bu yaya üst geçidini kullanması gerekmeyip, yalnızca geçişine başlamadan önce aynı Kanunun 68/l-b-3 ve Yönetmeliğin 138/l-b-3 maddeleri gereğince ise; geçiş yapacağı yol bölümünün 4 şeritli ve toplam 15,5 m genişliğinde olması yanında akıcı trafiğe sahip olan bir yol olması yanında gün durumunun da gece oluşunu göz önüne alarak geçişine başlamadan önce yaklaşan aracın uzaklık ve hızı ile kendisi arasındaki mesafeyi yeterince kontrol etmesi ve şayet kendisine duramayacak kadar yaklaşmış araçlar varsa ilk geçiş hakkını bu araç sürücülerine vererek onların geçişlerinden sonra yolun müsait olması durumunda yolun karşısına geçişini sürdürmesi gerekirken, CD izleme tutanağındaki görüntüler izlendiğinde yanında beraber geçiş yapan arkadaşının kontrollü geçiş yapmış olması ve kendisinin geçişi sırasında geçiş yapmaması için kendisini kolundan tutarak geçişine mani olması göz önüne alındığında yeterince solundan gelen araç trafiğini kontrol etmeden geçişine bağlı davalı sigorta ile sigortalı … plakalı …. marka aracın ön kısmı ile çarpılarak ilk etapta yaralanıp daha sonra hastanede hayatını kaybettiği dava konusu trafik kazasının oluşumunda kaza tespit tutanağı ve adli tıp raporuyla da belirtildiği gibi davacılar murisinin Asli Kusurlu (% 65 oranında) olduğu, dava dışı sürücü …’ün ise %35 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği anlaşılmakla, rapor Mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan delillere göre; davanın trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, davacı tarafça dava dilekçesi ile tüm davacılar için toplam 1.000,00-TL maddi tazminat talebinde bulunduğu, davacı tarafın talebini 23/12/2020 tarihli dilekçesi ile ıslah ettiği, buna göre;
-Davacı murisin eşi … için toplam 97.587,88-TL,
-Davacı murisin kızı … için toplam 20.321,91-TL
-Davacı murisin babası … için toplam 23.119,75-TL
-Davacı murisin annesi … için toplam 22.078,65-TL olmak üzere toplam 163.108,19-TL olarak talebini ıslah etmiştir.
Davalı taraf davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce re’sen belirlenen kusur bilirkişisi Haydar Kökten tarafından düzenlenen ve yukarıda açıklanan rapor ve ek rapor ile olay tarihi olan 19/12/2017 günü davalı sigorta şirketinden ZMMS poliçesi ile sigortalı olup, dava dışı …. sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın yapmış olduğu trafik kazası nedeniyle kazada davacıların desteği ve murisi olan …’in vefat ettiği, kazanın oluşumunda davacılar murisinin %65 oranında, …’ün ise % 35 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, mahkememizce belirlenen kusur durumunun hükme esas alındığı, müteveffanın gelirinin asgari ücret seviyesinde olduğu, Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih, 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararıyla 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda yer alan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına yapılan atıfların iptaline karar verildiği, tüm bu hususlar dikkate alınarak aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve ek rapora rapor ile yapılan hesaplamaya göre davacıların talep edebilceği destekten yoksun kalma tazminatının davacı … için 97.587,88-TL, davacı … için 20.321,91-TL, davacı … için 23.119,75-TL, davacı … için 22.078,65-TL olmak üzere toplam 163.108,19-TL olarak hesaplandığı, davacıların taleplerini 23.12.2020 tarihli dilekçeleri ile ıslah ettikleri, buna göre dava dilekçesi ve aktüer bilirkişinin ek raporu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilip aşagğıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca;
1-Davanın KABULÜ ile; davacı … için 97.587,88-TL, davacı … için 20.321,91-TL, davacı … için 23.119,75-TL, davacı … için 22.078,65-TL olmak üzere toplam 163.108,19-TL destekten yoksun kalma maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ve poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla davalı sigorta şirketinden alınarak adı geçen davacılara belirtilen miktarlarda VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 11.141,92-TL harçtan dava açılırken peşin olarak alınan 44,40-TL harç ve ıslah ile alınan 2.768,40-TL olmak üzere toplam 2.812,80-TL harcın mahsubu ile bakiye 8.329,12-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen 2.812,80-TL harcın davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 19.445,28-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafça yapılan 1.496,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,
7-Arabuluculuk Son Tutanağı, iş bu davada verilen karar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 7 ve 18/A-13 maddeleri ile bu Kanuna göre hazırlanan ve 02/06/2018 tarih ve 30439 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin 26. maddesi hükümlerine göre; Bakanlık bütçesinden karşılanan/karşılanması gereken ve iki taraf ve iki saat üzerinden yapılan hesaba göre belirlenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) davanın kabulüne karar verilmiş olması nedeniyle DAVALIDAN 6183 sayılı AATUHK hükümlerine göre tahsili ile hazineye gelir kaydına, bu amaçla karar kesinleştiğinde işbu karar eklenmek suretiyle ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/03/2021