Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/645 E. 2021/401 K. 28.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/645 Esas – 2021/401
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/645 Esas
KARAR NO : 2021/401
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/11/2019
KARAR TARİHİ : 28/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü ile davalılar arasında yapılan ihale sonucunda hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketler tarafından iş akdi gereğince davacının işyerinde çalıştırılan dava dışı işçi …’a … Mahkemesinin … esas … karar sayılı ilamı ile hükme bağlanan alacak kalemleri … Müdürlüğünün … esas sayılı dosya üzerinden borcun aslı ve ferileri ile birlikte 3.681,47 TL, dava dışı …’a … Mahkemesinin … esas ve … karar sayılı ilamı ile hükme bağlanan alacak kalemleri … Müdürlüğünün … esas sayılı dosya üzerinden borcun Aslı ve ferileri ile birlikte 21.462,88 TL olmak üzere toplam 25.144,35-TL ödeme yapmak zorunda kalındığını, bu miktarlardan davalı firmaların sorumlu olmaları sebebiyle ödenen miktarın davalılardan ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, talep etmiştir.
CEVAP:
Davalılar … Güvenlik Dan. Ltd. Şti. – … İnş. Kyn. Pey. İnş. Tem. San. Ve Tic. Ltd. Şti. – … Se. İl. Pe. Ot. Te. İn. Ha. Na. Ar. Ki. Ot. Gı. Tu. Sa. Tic. Ltd. Şti. Vekilinin 18.12.2019 tarihli dilekçesinde özetle; dava dışı … yönünden … Mahkemesi’nin … Esas -… Karar sayılı ilamı ile 9.375,19 TL kıdem tazminatına hükmedildiğini, TBMM’de kabul edilen Sosyal Hizmetler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 22 Şubat 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdiğini, bu kanun ile yapılan düzenlemeye göre; kamu kurumlan tarafından taşeron işçilere ödenen ve ödenecek olan kıdem tazminatları, artık alt işveren konumundaki şirketlere rücu edilemeyeceğini, “MADDE 11 -22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 112’nci maddesine beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklendiğini, buna göre; “4734 sayılı Kanunun 62’nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere, 11/9/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde, 11/9/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez.” hükmünün getirildiğini, ayrıca davacı ihaleleri hukuka aykırı iptal edilmesi sonrasında çalışan işçilerin iş akitleri feshedildiğini ve müvekkili firmaların kusurunun olmadığını, ancak …’nin bu kusurlu davranışı ile iş akdi fesholunan işçilerin alacaklarında davacının bizzat sorumlu olduğunu, Müvekkili şirketin kusuru bulunmamasına rağmen yapılan fesih sonrası işçilere ödenen işçilik alacakları ödemesinin müvekkilden rücuan tahsili istemi büyük haksızlığa yol açtığını, müvekkilinin, …’nin süresinden önce sözleşmeyi feshetmesi üzerine ticari ve ekonomik anlamda büyük bir sarsıntı geçirmiş, çalışanların iş akitleri feshedilmek durumunda kalındığını, aleyhine ardı ardına açılan davalarla itibarı sarsılmış, üstüne üstlük bir de davacı tarafın yapmış olduğu işçilik alacakları ödemelerini müvekkilinden rücuan tahsil etmesi takdir edileceği üzere ASKÎ’nin fesihlerde kusurlu olmasına rağmen müvekkil şirketi en ağır şekilde cezalandırması anlamına geleceğini, gelinen bu noktada davacı …’nin, kusurlu eylemleri ve müvekkillere mağduriyet yaşatma gayesiyle ikame etmiş olduğu iş bu davanın kabulü hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, …’nin kendi kusuruna dayanarak hak elde etmeye çalışması hukuken himaye edilemeyeceğini, “kimse kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemez” ilkesinin çiğnenmesine müsaade edilmemesi gerektiğini, işçi lehine yorum ilkesi sonucu müvekkil ve ihale makamı aleyhine verilen yerel mahkeme kararlarının sonuçlarına ihale makamının katlanması gerekirken müvekkilin kusursuz olduğu olaylar silsilesinde mahkeme ilamı sonucu davacı tarafça işçilere ödenen işçilik alacakları ödemesinin müvekkilden rücuan tahsili isteminin hukuki herhangi bir dayanağı bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafça talep olunan faiz istemi de haksız olduğunu, davalılar temerrüde düşürülmemiş olup talep olunan faiz oranı da fahiş olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
İşyeri sicil kayıtları, SGK kayıtları, hizmet sözleşmeleri, Ankara ….İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, Ankara ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, … Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası , … Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası, bilirkişi raporu ve ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE:
Dava, dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmelerine dayalı olarak rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da, anılan madde hükmü uyarınca davacı ile davalı şirketler arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl (üst) işveren, davalı (alt) işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar.
İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. Nitekim, TBK’nın 167. maddesinde “Aksi karşılaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yani, müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir. Yargıtay ….K. sayılı ilamları da bu yöndedir.
Ayrıca, Anayasa Mahkamesi’nin 15/10/2019 tarihli resmi gazetede yayınlanan 19/09/2019 tarih ve 2019/42 E., 2019/73 K.sayılı kararı ile 4857 sayılı yasanın 112/6 fıkra, geçici m.9,1.cümlesini iptal etmiştir.
Buna göre, taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, kanundan doğan teselsül gereğince dış ilişkide, borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın, iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Diğer yandan, davacı ile davalılar arasında yapılan hizmet sözleşmesinin 22. maddesinde,”Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin 6. Bölümünde belirlenmiş olup, yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
Yine hizmet işleri genel şartnamesinin 6. Bölümünde ise; “Yüklenici çalıştırdığı işçilerin, işin yapılmakta olduğu bir işkolu veya meslekte aynı tipteki bu iş için mevzuatla kabul edilenlerden daha az elverişli olmayan şartlarda çalışmalarını ve ücret almalarını sağlayacaktır. Ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarının toplu sözleşme veya mevzuatla tespit edilmemiş olması halinde yüklenici, en yakın ve uygun bir bölgedeki işkolu veya meslekteki aynı tip bir iş için mevzuatla tespit edilenlerden daha az elverişli olmayan ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarını sağlayacaktır. Yüklenici, varsa alt yüklenicilerinin bu çalışma şartlarına uymalarını sağlamak için gerekli tedbirleri alacaktır.
Kontrol teşkilatı işyerinde çalışanlar arasında yüklenici veya alt yüklenicilerce ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığını, vasıflı personel çalıştırılması ihale dokümanında öngörülen işlerde bu personele asgari ücretin üzerinde bir ödeme yapılması istenmişse, belirlenen asgari ödeme tutarının ilgili personele ödenip ödenmediğini kontrol ederek veya bu konuda kendisine gelen talep ve ihbarları değerlendirerek, yükleniciden ve alt yüklenicilerden istenecek bordrolara göre bu ücretlerin yüklenicinin hakedişinden ödenmesini sağlar.

Personel alacakları, hakediş raporunun düzenlendiği tarihten önceki (işçi ücretleri ödeme günü öncesindeki) günler için belirlenmiş sayılır. Bu tür alacakların üç (3) aylık tutarından fazlası hakkında idareye herhansi bir sorumluluk düşmez. …” hükmü yer almaktadır.
Dava dışı işçi ile davalı şirketler arasında yapılan hizmet sözleşmesinin 2.maddesine göre işçilik haklarının ödenmesinden davalı işverenlerin sorumlu olduğu kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı … Genel Müdürlüğü ile davalı şirketler arasında içme ve kullanma suyu ile atık su tesislerinde (İşletme, Bakım, Onarım, Yapım ve Proje) çalıştırılmak üzere eleman ve araç temini işi nedeniyle hizmet alım sözleşmesi imzalandığı, bu kapsamda dava dışı işçi …’un ve …’ın yüklenici firmalar bünyesinde işçi olarak çalıştığı,
-Dava dışı işçi …’un; davalı şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı nezdinde 17/10/2015 – 30/12/2016 tarihleri arasında 1 yıl 2 ay 13 gün (440 gün) çalışmasının bulunduğu,
-Yine dava dışı işçi …’ın davalı şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı nezdinde 17/10/2014 – 30/12/2016 tarihleri arasında 2 yıl 2 ay 13 gün (806 gün) çalışmasının bulunduğu, SGK kayıtlarından ve diğer tüm delillerden anlaşılmaktadır.
Dava dışı işçi …’un davalı şirketlere karşı işçilik alacağı istemiyle … Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası ile dava açtığı, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen kararın kesinleşmesi üzerine davacı tarafça asıl işveren sıfatıyla dava dışı işçiye … Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile 23/08/2019 tarihinde 3.681,47-TL ödeme yaptığı,
Dava dışı işçi …’ın davalı şirketlere karşı işçilik alacağı istemiyle … Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası ile dava açtığı, verilen kararın kesinleşmesi üzerine davacı tarafça dava dışı işçiye … Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile 23/08/2019 tarihinde 21.462,88-TL ödeme yaptığı, buna göre davacı tarafça yapılan bu ödemelerin rücuen davalı taraftan tahsilinin istendiği anlaşılmaktadır.
Dava dışı işçilere ait SGK kayıtları, … Mahkemesi’nin söz konusu dosyaları, … Müdürlüğünün dosyaları ve diğer tüm deliller ile alınan bilirkişi raporu ve ek raporu incelendiğinde; davalı yüklenicilerin kayden işçisi olduğu anlaşılan dava dışı işçilerin, işçilik hak ve alacakları nedeniyle; taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmelerinde yer alan hükümler ve genel şartname hükümleri ile davalı işverenler ile işçiler arasındaki iş sözleşmelerine göre yukarıda belirtilen açıklamalar ile de belirtildiği üzere, belirlenen işçilik alacaklarının tamamından davalı alt işverenlerin sorumlu oldukları, bu nedenle davalı şirketlerinin her birisinin müştereken ve müteselsilen dava dışı işçilere asıl işveren sıfatıyla davacı tarafın yapmış olduğu ödemelerden sorumlu olduğu, davalıların oluşturduğu iş ortaklığının ise tüzel kişiliğinin bulunmadığı, sonuç ve kanaatine varılarak, davanın davalı şirketler yönünden kabulüne, iş ortaklığı yönünden ise reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca;
1-Davanın davalılar … Güvenlik Danışmanlık… Ltd. Şti., … İnşaat… Ltd. Şti. Ve …… Ltd. Şti. Yönünden KABULÜ ile; toplam 25.144,35-TL’nin ödeme tarihi olan 20/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen adı geçen davalılardan alınarak davacı …’ye VERİLMESİNE,
2-… Güvenlik…. Ltd. Şti. – … İnşaat… Ltd. Şti. – …… Ltd. Şti. Adi Ortaklığı’nın tüzel kişiliği bulunmadığından bu yönde açılan davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 1.717,61-TL harçtan dava açılırken peşin olarak alınan 429,41-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.288,20-TL harcın davalılar … Güvenlik Danışmanlık…Ltd.Şti., … İnşaat…Ltd. Şti. ve ……Ltd.Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafça yatırılan ve mahsup edilen 429,41-TL harcın davalılar … Güvenlik Danışmanlık…Ltd. Şti., … İnşaat…Ltd. Şti. ve ……Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalılar … Güvenlik Danışmanlık…Ltd.Şti., … İnşaat…Ltd. Şti. ve ……Ltd.Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafça yapılan … TL yargılama giderinin davalılar … Güvenlik Danışmanlık…Ltd.Şti., … İnşaat…Ltd. Şti. ve ……Ltd.Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,
8-Arabuluculuk Son Tutanağı, iş bu davada verilen karar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 7 ve 18/A-13 maddeleri ile bu Kanuna göre hazırlanan ve 02/06/2018 tarih ve 30439 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin 26. maddesi hükümlerine göre; Bakanlık bütçesinden karşılanan/karşılanması gereken ve iki taraf ve iki saat üzerinden yapılan hesaba göre belirlenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) davanın KABULÜNE karar verilmesi nedeniyle davalılar … Güvenlik Danışmanlık…Ltd.Şti., … İnşaat…Ltd. Şti. ve ……Ltd.Şti.’den müştereken ve müteselsilen 6183 sayılı AATUHK hükümlerine göre tahsili ile hazineye gelir kaydına, bu amaçla karar kesinleştiğinde işbu karar eklenmek suretiyle ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
Dair, davalılar vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/06/2021