Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/637 E. 2021/39 K. 22.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/637 Esas
KARAR NO : 2021/39

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2019
KARAR TARİHİ : 22/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirketin müvekkilinin satın aldığı malların karşılığı olarak düzenlemiş olduğu faturalara istinaden 48.270,71 TL alacağın tahsil edememesi üzerine davalı hakkında … Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, davalının itirazına istinaden takibin durması nedeniyle kötü niyetli davalı itirazının iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı tarafça yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tazmini amacı ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin olup; taraflar arasındaki uyuşmazlığın faturaya konu mal/hizmetin yerine getirilip getirilmediği, getirildi ise bakiye borç tutarı, davalı tarafça iş bu borcun ödenip ödenmediği, icra müdürlüğü’nün yetkili olup olmadığı hususlarından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
… müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde, davacı alacaklının davalı borçlu aleyhine 06/05/2019 , 05/03/2019, 18/03/2019,04/03/2019, 22/04/2019 tarihli faturalar dayanak gösterilerek toplam 48.270,71 TL alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun yasal süre içerisinde icra müdürlüğü’nün yetkisine, borca ve ferilerine itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu, davacı alacaklının yasal bir yıllık süre içerisinde iş bu itirazın iptali davasını açtığı görülmüştür.
Davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi amacı ile Kayseri Nöb.ATM’ye talimat yazılmış olup, talimat dosyası kapsamında alınan 13/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle;, davacı defterlerinde davalı adına açılan hesap üzerinden takip konusu faturalardan kaynaklı davalının 48.270,71 TL davacıya borcunun bulunduğu, davacı defterlerinde tespit edilen davalı borcunun takip tutarıyla aynı olduğu, dava dosyasında bulunan BA form beyan icmalinde, davacı tarafından düzenlenen beyan limiti üzerindeki faturaların davalı tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine BA form beyannamesi ile bildirildiği, bu durumun davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların tamamının davalı kayıtlarında bulunduğu sonucunu ortaya çıkaracağı ve davalının takip tutarı kadar davacıya borcunun bulunduğu sonucuna ulaşıldığı bildirilmiştir.
Davalı taraf Mahkememizce verilen kesin süre içerisinde ticari defterlerinin bulunduğu yer ve iletişim bilgilerini sunmadığı için davalı defterleri incelenememiştir.
Davacı yan ticari defterleri ile taraflara ait vergi kayıtları incelendiğinde taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, davacı tarafından düzenlenen beyan limiti üzerindeki faturaların davalı tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine BA form beyannamesi ile bildirildiği görülmekle, sözleşmeye dayalı para alacağının tahsili amacı ile başlatılan takiplerde alacaklının ikamet adresi de yetkili olduğundan, davalı yanın icra müdürlüğü’nün yetkisine yönelik itirazı yerinde görülmemiş ve davanın esası incelenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre, Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir(HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir.
Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK’nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK’nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır. (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi, 25/12/2020 tarih, E.2020/1170, K.2020/1325)
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkememizce taraflara ticari defterlerini sunmaları için süre verilmiş olup davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu ile talep edilen alacağın varlığı kanıtlanmıştır. Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir. Aynı zamanda, taraflara ait vergi kayıtlarının birbiri ile uyumlu olduğu görülmekle, faturalara konu malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekmiş ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
İİK’nun 67/2.maddesi hükmü gereğince; açılan itirazın iptali davası alacaklı(davacı)yararına sonuçlanır ise, alacaklı lehine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilir. Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinde bulunması, geçerli bir icra takibinin yapılmış olması, ödeme emrine süresi içerisinde yapılmış geçerli bir itirazın bulunması, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içerisinde itirazın iptali davasının açılmış olması, alacağın likit olması ve ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olmasının yeterli olması, kötüniyetli olmasının gerekmemesi nedeniyle, koşulları oluştuğundan davacı alacaklı lehine asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ İLE, davalı tarafın … müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki yetkiye ilişkin itirazının reddi ile, Ankara icra müdürlüğünün yetkili olduğunun tespitine,
2-Davalı tarafın … Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki borca yönelik itirazının iptali ile, takibin devamına,
3-Kabul edilen alacağın %20’si oranında 9.654,14 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Alınması gerekli 3.297,37 TL harçtan peşin alınan 583,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.714,37 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Davacı tarafından yatırılan 583,00 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 7075,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen 822,05 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
9-6325 Sayılı Kanunun 18/4-14 maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacak olan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, bu amaçla karar kesinleştiğinde işbu karar eklenmek suretiyle ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/01/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸

YARGILAMA GİDERİ DÖKÜMÜ:
Bilirkişi Ücreti : 650,00 TL
Posta Masrafı : 121,25 TL
Başvurma Harcı : 44,40 TL
Vekalet Harcı : 6,40 TL