Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/263 E. 2021/82 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/263 Esas
KARAR NO : 2021/82

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/05/2019
KARAR TARİHİ : 10/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen … sayılı soruşturma kapsamında, … Ceza Hakimliği’nin 26.10.2015 tarih ve … D. İş sayılı kararı ile davacı Şirketin de aralarında bulunduğu … Holding A.Ş. bünyesindeki Grup şirketlerinin tamamına Kayyım atandığını ve yönetim organlarının yetkilerinin Kayyım Heyetine devredildiğini, 15/08/2016 tarihli resmi gazete yayımlanan 674 sayılı olağan üstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında KHK’nın 19. Maddesine istinaden … Ceza Hakimliğinin 06/09/2016 tarih ve … D. İş sayılı kararı ile … Holding bünyesindeki şirketlerde görev yapan kayyımların yetkilerinin TMSF’ye devrine karar verildiğini ve müvekkili şirketin şuan itibariyle TMSF’nin idaresinde olup yönetim kurulu üyelerinin TMSF tarafından atandığını, 683 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 7/1 maddesi gereğince sorumluluk davalarına ilişkin tüzel kişiliğin genel kurulun veya yetkili kurulun kararının aranmasına gerek bulunmadığını, zorulu arabuluculuk yoluna müracaat edilmiş olup süreç sonunda anlaşılamadığını, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Denetleme Dairesi Başkanlığı’nın 21.01.2019 tarih ve 44649743-663.02-E.999 sayılı Kurul Karan Bildirimi konulu yazısı kapsamında, Kurul Karar Organının 27.12.2018 tarihli toplantısında, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat kapsamında yapılan inceleme sonucunda, davacı Şirketin faaliyet ve kuruluş amaçları ile ilgili olmayan, grup şirketleriyle de bir bağlantısı kurulamayan, … Ailesi’nin ve … Enerji ile çalışan, yönetim ve sözleşmesel ilişkisi olmayan üçüncü kişilerin, yetkililer tarafından gerekçeleri izah edilemeyen kişisel nitelikte olan ihtiyaçları ve ticari teamüllere uygun olmayan harcamalarının şirket tarafından karşılanması yoluyla dava dışı bir turizm acentesi aracılığıyla ulaşım, konaklama, gezi, araç kiralama vb. gibi açıklamalarla düzenlenen faturalar yoluyla Denetleme Raporu tarihi olan 18.09.2018 tarihi itibariyle en az 4.983,04 TL sermaye ve/veya mal kaybına uğrattığının belirtildiğini; bu nedenle, SPK Kararına istinaden Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) İdaresindeki davacı şirket için hesap edilen ve bu zararlara dair fazlaya dair tüm haklar saklı kalmak üzere bilirkişi marifetiyle hesaplanacak ve ortaya konulacak sermaye ve/veya mal varlığı kaybı zararının avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etme gereği doğduğunu belirtmiş ve SPK’nın dava konusuna esas teşkil eden 21.01.2019 tarih ve E.999 sayılı yazısı doğrultusunda davacı şirketin uğradığı tespit edilen ve fazlaya ilişkin tüm yasal haklar saklı kalmak kaydı ile toplamda en az 4.983,04 TL zararın, her bir davalıdan, Denetleme Raporunun tarihi olan 18.09.2018 tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınmasına ve davacı şirkete verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi incelendiğinde zarar iddiasının hangi yönetim kurulu kararlarına hangi yönetim kurulu işlemlerine hangi sayı tarihli ve kim adına düzenlenen faturalara kısaca hangi somut delillere dayandığının belirtilmediğini, iddiaların somut delile ve gerekçeye dayanmadığını, mahkeme tarafından varsa bahsedilen faturaların hangileri olduğunun araştırılması, SPK denetim raporunun celbinin sağlanması halinde ayrıntılı cevap verileceğini, usul yönünden arabuluculuk sürecinden müvekkili …’in haberdar edilmediğini, dava şartının gerçekleşmediğini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, geçerli ibra kararları varken yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açılamayacağını, cevap verebilmek için gerekli asgari, somut en küçük bir delil dahi dosyada bulunmadığını, 26/10/2015 tarihinden bugüne kadar müvekkillerinin şirketten el çektirildiğini, 26/10/2015 tarihine kadar şirketin ekonomik ve finansal işlemlerinin tamamının TTK ve SPK’da yer alan yasal düzenlemelere uygun olarak gerçekleştirildiğini, halka açık şirketlerin tamamının uluslararası bağımsız denetim kuruluşu tarafından denetlenerek uygunluk raporu verildiğini, … holding A.Ş.’nin kurucu hakim şirket olduğunu, %100 hakimiyet halinde şirketlerin tamamının ekonomik açıdan bütünleştiğini, şirketler topluluğunun amacına uygun olarak hakim şirket hakimiyetini bağlı şirkete kayba uğratacak şekilde veya topluluğun menfaati gereği bağlı şirkete menfaat sağlamak üzerine kullanılabileceğini, aynı faaliyet yılı içinde varsa kayıpların denkleştirilerek, denkleştirmenin nasıl ve ne zaman yapılacağı konusunda kayba uğrayan şirkete bir talep hakkı sağlanmışsa bu kaybın tanzimi gerekmediğini, holdinglerin müşterek hizmet üretmelerini ve bunların bağlı şirketlerine yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde fatura etmelerinin yasal olarak mümkün olduğunu belirtmiş ve dilekçesinde bildirdiği diğer sebeplerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, 6102 sayılı TTK’nın 553 maddesine dayalı olarak açılan şirket zararının yöneticilerden tahsili talebini içeren sorumluluk davasıdır.
Davanın tazminat davası olması nedeniyle TTK’ nın 5/a maddesi gereğince zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu, davacı tarafından dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulduğu ve arabuluculuk süreci sonunda tarafların anlaşamadığına ilişkin tutanağın düzenlendiği ve dava dilekçesine eklendiği anlaşılmıştır.
Şirket yöneticileri aleyhine şirket tarafından açılacak sorumluluk davalarında genel kurul kararının bulunması gerekir. Ancak somut dava yönünden 27/01/2017 tarih ve 29957 sayıl Resmi Gazete’ de yayımlanan Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin şahsi sorumluluk davalarına ilişkin tedbir başlıklı 7/1 maddesindeki “(1) 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca kayyım atanan şirketlerin, kayyım atanmasından önceki sahipleri, ortakları, yönetim kurulu üyeleri, müdürleri ve diğer sorumlu yetkilileri aleyhine kayyımlar tarafından açılmış veya açılacak şahsi sorumluluk davalarında ilgili tüzel kişiliğin genel kurulunun veya yetkili kurulunun kararı aranmaz” hüküm gereğince genel kurul kararının aranmayacağı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davaya dayanak Sermaye Piyasası Kurulu Denetleme Dairesi Başkanlığının 44649743-663.02-E.990 sayılı ve 21/01/2019 tarihli yazıya dayanak denetim raporu celp edilmiştir.
Deliller toplandıktan sonra dosya mali müşavir, nitelikli hesap bilirkişisi ve SPK konusunda uzmandan oluşan bilirkişi kurulundan 07/05/2020 tarihli kök, 05/10/2020 tarihli ek ve 23/12/2020 tarihli ikinci ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi kurulu kök raporunda özetle; … Enerji’nin … grubundaki en tepesindeki şirket olan … Holding A.Ş.’nin altında yer alıp, diğer grup şirketler üzerinden tüzel kişi hakim ortak statüsüne haiz bulunduğunu, halka açık bir şirket olarak paylarının Borsa İstanbul’da işlem gördüğünü, davacı şirketin %37,71 hissesinin halka arz edildiğini, 01/01/2009-26/10/2015 tarihleri arasında …’in yönetim kurulu başkanı, …’in yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görev yaptığını, harcamaların yapıldığı yıllarda şirketi her konuda temsil ve ilzam etmeye yönetim kurulu başkanı … ile başkan yardımcısı ve genel müdür …’in münferit imzası ile temsil ve ilzama yetkili kılındığını, davaya konu 10 adet faturanın tek tek incelendiğini, bu faturalardan … Enerji personeli, grafik tasarımcısı …’nin kızı olan … için Bodrum Dalaman hava alanına 21/09/2011 tarihinde yapılan seyahat için ödenen 488,00 TL’nin şirket zararı olduğunu, faturalarda adı geçen 7 gerçek kişinin uçakla yurt içi ulaşım faturalarının içeriklerinin heyetçe değerlendirilmesi sonucunda bu kişilerden 4’ünün … Grubu şirketlerinden … Altın ve … Holding şirketlerinde görevli personeli olup uçuşlarının … Enerji’nin petrol ve türevleri konulu faaliyetini yürüttüğü İzmir ve Batman ili Konsolide mali raporlarının hazırlanması için İstanbul’a yapıldığı, bu 4 grup personelin şahsi menfaatlerini değil … Enerji’ye veya grup şirketlerine müşterek yarar veya menfaat sağlamak üzerine görevli statüsü ile uçuşlarını yaptıklarını, 2 kişinin ise şirketin veya grup şirketlerinin personeli olmadığı, ancak birinin uçuşunu şirketin genel müdürü ile birlikte aynı uçakla Batman’a yapması diğerinin de uçuşunu yine şirketin sondajlar koordinatörü ile birlikte aynı uçakla batmana yapması dikkate alındığında bu iki kişinin uçuşunun şirketin Batman’daki petrol ve türevleri faaliyeti kapsamında şirketin üst düzey yöneticileri ile birlikte ve onlara refakat ederek görev icra etmek amacıyla yapıldığını gösterdiğini, 6 gerçek kişinin toplam nominal 2.017,00 TL tutarındaki uçakla ulaşım giderinin şirkete katkı sağlayacağı veya grup şirketlerine müşterek fayda sağlayacağı mahiyet taşıması gereğince davacı şirkete zarara uğratmadığı ve bu meblağdan davalıların sorumluluğunun bulunmadığını, 488,00 TL miktar için davalıların sorumlu olduğunu, yapılan genel kurullarda ulaşım giderlerine münhasır bir tartışmanın görüşmenin ve bilgilendirmenin genel kurullarda yapılmamış olması karşısında ilgili yıllara ilişkin olarak yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibra edilmesinin şirkete verilen zarara tanzim etme yükümlülüklerini ortadan kaldırmadığını belirtmişler ve zarar olarak değerlendirilen miktar yönünden alternatifli olarak faiz hesabı yapmışlardır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 553/1 maddesine göre: Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.
Dava Sermaye Piyasası Kurulu Denetleme Dairesi Başkanlığının raporuna istinaden dava dışı gerçek kişiler için … Turizm aracılığıyla yapılan ulaşım faturalarına dayalı olarak açılmıştır.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen … sayılı soruşturma kapsamında, … Ceza Hakimliği’nin 26.10.2015 tarih ve … D. İş sayılı kararı ile davacı Şirketin de aralarında bulunduğu … Holding A.Ş. bünyesindeki Grup şirketlerine Kayyım atandığı ve yönetim organlarının yetkilerinin Kayyım Heyetine devredildiği, 15/08/2016 tarihli Resmi Gazete yayımlanan 674 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında KHK’nın 19. Maddesine istinaden … Ceza Hakimliğinin 06/09/2016 tarih ve … D. İş sayılı kararı ile … Holding bünyesindeki şirketlerde görev yapan kayyımların yetkilerinin TMSF’ye devrine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu olan harcamaların tarihlerini kapsar şekilde 01/01/2009-26/10/2015 tarihleri arasında …’in yönetim kurulu başkanı, …’in yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görev yapmış, harcamaların yapıldığı yıllarda şirketi her konuda temsil ve izam etmeye yönetim kurulu başkanı … ile başkan yardımcısı ve genel müdür …’in münferit imzası ile temsil ve ilzama yetkili kılınmıştır.
Toplam 10 adet fatura nedeniyle davacı şirket tarafından 2.505,00 TL ödeme yapıldığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi tarafından sadece …’nin 21/09/2011 tarihli Bodrum Dalaman Havalimanına yaptığı uçuşa ilişkin 488,00 TL lik fatura nedeniyle davacı şirketin zararının bulunduğu, diğer uçuşların ise … Enerji’ye veya grup şirketlerine müşterek yarar veya menfaat sağlamak üzerine görevli statüsü ile uçuşlarını yaptıklarını, 2 kişinin ise şirketin veya grup şirketlerinin personeli olmadığı, ancak birinin uçuşunu şirketin genel müdürü ile birlikte aynı uçakla Batman’a yapması diğerinin de uçuşunu yine şirketin sondajlar koordinatörü ile birlikte aynı uçakla batmana yapması dikkate alındığında bu iki kişinin uçuşunun şirketin Batman’daki petrol ve türevleri faaliyeti kapsamında şirketin üst düzey yöneticileri ile birlikte ve onlara refakat ederek görev icra etmek amacıyla yapıldığını gösterdiği gerekçesiyle davacı şirketin zararının bulunmadığı bildirilmiştir.
Ancak davacı şirketin personeli olmayan kişilerin davacı şirketin veya grup şirketlerinin faaliyeti kapsamında söz konusu uçuşların yapıldığına ilişkin görevlendirme yazısı veya bir belge bulunmadığından harcamaların davacı şirket veya grup şirketlerin faaliyeti kapsamında yapılmadığı kanaatine varılmış ve söz konusu harcamalar nedeniyle şirketin zarara uğradığı mahkememizce kabul edilmiştir.
Bu nedenle dava konusu edilen tüm harcamalardan dolayı davacı şirketin zarara uğradığı, bu zarardan harcamaların yapıldığı tarihte davacı şirketin yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu başkan yardımcısı olan davalıların TTK 553/1 maddesi gereğince müteselsilen sorumlu oldukları kanaatine varılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar yapılan genel kurullarda yönetim kurulunun ibra edildiği savunulmuş ise de; genel kurullarda dava konusu harcamaların genel kurulun bilgisine sunulmadığı, genel kurulda tartışma yapılmadığı dikkate alındığında ibranın davalıların sorumluluktan kurtarmayacağı dikkate alınarak savunma yerinde görülmemiştir.
Diğer taraftan TTK’nın 560 maddesine göre; sorumlu olanlara karşı tazminat isteme hakkı davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren 2 ve herhalde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki bu fiil cezai gerektirip Türk Ceza Kanuna göre daha uzun zamanaşımına tabi bulunmuyorsa tazminat davasında da bu zamanaşımı uygulanır. Anılan hüküm gereğince dava tarihi itibariyle davanın zamanaşımına uğramadığı kanaatine varılmakla zamanaşımı def’i yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere davalıların toplam 2.505,00 TL zarardan sorumlu oldukları, eylemin haksız fiil niteliğinde olması nedeniyle harcama tarihinden itibaren davacının faiz talep edebileceği, işin ticari iş olması nedeniyle davacının ticari faiz talep edebileceği, davacının SPK rapor tarihi olan 18/09/2018 tarihine kadar işleyen faizi zarar miktarına dahil ederek dava açtığı dikkate alındığında dava tarihi itibariyle davacının tazminat alacağının 2.505,00 asıl alacak, 1.673,57 TL faiz olmak üzere toplam 4.178,57 TL olduğu ( 2. Ek rapor)S anlaşılmakla bu miktar üzerinden davanın kabulüne, asıl alacağa 18/09/2018 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf birleşik faiz talebinde bulunmuş ise de, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 8/2 maddesine göre üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerli olduğu, bu fıkranın, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmayacağına ilişkin hüküm gereğince dava konusu tazminat alacağında birleşik faiz uygulanmayacağı, zira somut olayda alacağın tacirler arasındaki cari hesap veya ödünç sözleşmesinden kaynaklanmadığı kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, 4.178,57 TL alacağın, 2.505,00 TL asıl alacağı 18/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gerekli 285,43 TL ‘nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 804,47 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafça yapılan toplam 4.775,50 TL ‘den davanın kabul ve red oranına göre 4.004,54 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Taraflarca kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde talep ve istek halinde İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda dava konusu alacak miktarına göre kesin olarak oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/02/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır