Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/212 E. 2021/291 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/212 Esas
KARAR NO : 2021/291

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/04/2019
KARAR TARİHİ : 28/05/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen … sayılı soruşturma kapsamında, … Ceza Hakimliği’nin 26.10.2015 tarih ve … D. İş sayılı kararı ile müvekkili şirketin de aralarında bulunduğu … … Holding A.Ş. bünyesindeki grup şirketlerinin tamamına kayyım atanmasına karar verildiğini ve şirketlerin yönetim organlarının yetkilerinin tümünün kayyım heyetine devredildiğini; 15/08/2016 tarihli resmi gazetede yayınlanan 674 sayılı KHK’nın 19. Maddesine istinaden … Ceza Hakimliği’nce verilen 06.09.2016 tarih ve … D. İş sayılı kararı ile … … Holding bünyesindeki şirketlerde görev yapan Kayyımlann yetkilerinin TMSF’ ye devrine karar verildiğini, müvekkili … … Şirketinin halen TMSF’ nin İdaresinde bulunduğunu ve Yönetim Kurulu Üyelerinin TMSF tarafından atanmakta olduğunu, 23/01/2017 tarihli ve … sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 683 sayılı KHK’nın 7. Maddesi gereğince sorumluluk davalarına ilişkin tüzel kişiliğin genel kurulunun veya yetkili kurulunun kararının aranmasına gerek bulunmadığını, zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak davalıların toplantıya mazeret bildirmeksizin katılmadıklarını, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Denetleme Dairesi Başkanlığı’nın …. sayılı “Kurul Kararı Bildirimi” yazısına göre kurul karar organın 27/12/2018 tarihli toplantısında yapılan inceleme sonucundaki tespitlere göre; A) … … İşletmeleri A.Ş.’nin faaliyeti ve kuruluş amaçlan ile ilgili olmayan, Grup şirketleriyle de bir bağlantısı kurulamayan, îpek ailesi ve … … ile çalışan-yönetim- sözleşmesel ilişkisi olmayan üçüncü kişilerin yetkililer tarafından gerekçeleri izah edilemeyen kişisel nitelikte olan ihtiyaçları ve ticari teamüle uygun olmayan harcamaların müvekkili şirket tarafından karşılanması yoluyla … Turizm Acentesi aracılığıyla ulaşım, konaklama, gezi, araç kiralama vb. Açıklamalarla düzenlenen faturalar yoluyla 912.926,94 TL (adat hariç 511.959,21 TL), … … Turizm aracılığıyla söz konusu şirketin otel işletmeciliğini yaptığı Marmaris’teki … Otelindeki konaklamalara ilişkin düzenlenen faturalar yoluyla 5.388.096,85 TL (adat hariç 2.736.293,51 TL), … Havacılık aracılığıyla içeriği yurtiçi ve yurtdışı özel uçak seyahatleri olarak düzenlenen faturalar yoluyla 16.785.791,41 TL (adat hariç 9.655.006,93 TL) olmak üzere 18.09.2018 SPK Rapor tarihi itibariyle toplamda en az 23.086.815,20 TL tutannda sermaye ve/veya malvarlığı kaybına uğratıldığını; B) 670 sayılı KHK’nin 5’inci maddesi uyarınca … Terör Örgütü/… (…) aidiyeti iltisakı veya irtibatı nedeniyle nedeniyle ticaret sicilinden terkin edilen … Eğitim’ e katkı payı açıklamalarıyla 2.559.653,72 TL (adat hariç 1.610.500,00 TL), ve hükümlerine rivayet edilmeyen sözde kira sözleşmeleri yoluyla mülkiyetindeki Bergama ilçesindeki bina-yurt işletmeciliğinin bedelsiz tahsisi yoluyla bir nevi fonlama ve bedelsiz mülk tahsisi yapılarak 3.433.757,88 TL (adat hariç 2.574.933,33 TL), kira gelirinden benzer şekilde … ayidiyeti iltisakı veya irtibatı nedeniyle ticaret sicilinden terkin edilen şirketlerden … eğitime hükümlerine dahi rivayet edilmeyen sözde kira sözleşmeleri yoluyla mülkiyetindeki …’deki bina-yurt işletmeciliğinin bedelsiz olarak tahsisi suretiyle bir nevi fonlama ve bedelsiz mülk tahsisatı yapılarak 3.014.779,68 TL (adat hariç 2.260.746,67 TL) kira gelirinden mahrum bırakılması olmak üzere 18.09.2018 SPK Rapor tarihi itibariyle 9.008.191,28 TL tutarında sermaye ve/veya malvarlığı kaybma uğratıldığını; C) Müvekkili Şirket tarafından …, …, … … ve … haricindeki … ailesi fertlerine ve müvekkili şirketin personel listesinde yer almayan kişilere usulsüz olarak tahsis edilen 20 adet araç nedeniyle müvekkili şirketin mal varlığının 18.09.2018 SPK Raporu tarihi itibariyle toplamda en az 3.807.604,06 TL tutarında sermaye ve mal varlığı kaybına uğratıldığını; D) Müvekkili … … ile … Güvenlik ve … Güvenlik şirketleri arasında imzalanan sözleşmeler ile müvekkili şirketin 01.09.2012- 26.10.2015 döneminde Yönetim Kumlu Üyeleri olan davalı …, davalı … ve dava dışı … …’ e ve 01.04.2013- 31.12.2014 tarihleri ile sınırlı olmak üzere … TV’ ye yakın koruma (VIP) güvenlik hizmetleri sağlanması tespitleri kapsamında, tüzel kişiliklerin kendisini meydana getiren şahıslara bağlı olmayıp onlardan ayrı bağımsız bir varlığa sahip olması ve hem iç ilişkilerde hem de 3. Kişilerde olan dış ilişkilerde ayrı bir varlığın , tüzel kişiliğin zorunlu olması anlamında şirketlerin bağımsızlık vasfı gereği ile çeliştiğinden, … TV’nin … ile aidiyeti iltisatı ve irtibatı bulunduğundan ve bu kapsamda … TV’nin faaliyeti çerçevesinde terörle ilgili faaliyetler yapıldığından … TV’nin üstlenmesi gereken yakın koruma güvenlik görevlisi giderlerinin … … tarafından olağan ticari hayatın icaplarına ve basiretli tacir gibi davranma kavramına aykın olarak üstlenilmesi nedeniyle 18.09.2018 SPK Raporu tarihi itibariyle en az 188.796,74 TL (adat hariç 114.404,43 TL) olmak üzere müvekkili şirketin genel toplamda en az 36.091.407,28 TL sermaye ve/veya malvarlığı kaybına uğratıldığını; bu nedenle, SPK Kararına istinaden (TMSF) İdaresindeki davacı müvekkili şirket için hesap edilen ve bu zararlara dair tüm haklar saklı kalmak üzere bilirkişi marifetiyle hesaplanacak ve ortaya konulacak sermaye ve/veya malvarlığı kaybı zararının avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etme gereğinin doğduğunu belirtmiş ve SPK’nın dava konusuna esas teşkil eden 21/01/2019 tarihli yazısı doğrultusunda müvekkili şirketin uğradığı tespit edilen ve fazlaya ilişkin tüm yasal haklar saklı kalmak kaydıyla toplam 36.091.407,28 TL zararın her bir davalıdan SPK denetleme rapor tarihi olan 18/09/2018 tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınmasına ve davacı şirkete ödenmesine teminat alınmaksızın davalılara ait Ankara TSM’de kayıtlı tüm şirket hisselerinin devir temlik ipotek ve her türlü hukuki tasarruflara, varsa davalılar adına kayıtlı gayrimenkuller ve araçlar ile varsa sair mal varlıklarının devir, temlik ve her türlü hukuki tasarruflara davalıların T.C. ve yurt dışında mevcut banka hesaplarına önleyici tedbir konulması kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; SPK’nın 21.01.2019 gün ve E.990 sayılı Kurul Karar Bildirimi yazısı dayanak yapılmak suretiyle huzurdaki davanın açıldığının anlaşıldığını; SPK’nın söz konusu bildirim yazısında, şuan için geçici kayyım heyeti İdaresinde bulunan davacı şirketin, asıl kurucusu, hakim hissedarı ve yöneticisi olan müvekkillerinin şirket yönetiminde bulundukları dönemde gerçekleştiği iddia edilen bir kısım işlemlerden sorumlu olduğu ileri sürülerek SPK’nın 92. maddesinin (a) bendine istinaden dava açılması talimatının verildiğinin görüldüğünü, TMSF İdaresindeki davacı Şirket tarafından açılan huzurdaki davada, zarar iddiasının hangi yönetim kurulu kararlarına, hangi yönetim kurulu işlemlerine, hangi sayı/tarihli ve kim adına düzenlenen faturalara, kısaca hangi somut delillere dayandığının belirtilmediğini; davacının davanın gerekçesini SPK bildirim yazısına dayandırdığını, SPK bildirim yazısında bahsi geçen SPK Denetleme Raporunun dahi davacının elinde bulunmadığını; işin aslının, TMSF İdaresindeki Şirket yetkililerinin, SPK bildirim talimatının Şirket kayıtlarıyla ve belgeleriyle uyumlu olup olmadığım inceleme, irdeleme, denetleme gereği dahi duymadan huzurdaki davayı açtığını; iddiaların somut delile ve gerekçelere dayanmadığını, bahsedilen faturaların hangileri olduğunun ve iddia konusu üçüncü şahısların kimler olduğunun belli olmadığını, iddia olunan kira sözleşmelerinin ve güvenlik şirketi sözleşmelerinin hangileri olduğunun ve koşullarının neler olduğunun bilinmediğini, müvekkillerinin ara buluculuk sürecinden haberdar edilmediğini, bu nedenle dava şartının gerçekleşmediğini, ayrıca zamanaşımı itirazında bulunduklarını, şirket yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcılığı görevinde bulunan müvekkillerinin, Şirketin her mali yılı dönemi sonunda, bilançolar açıklanmak suretiyle, genel kurul kararlarıyla idari ve mali yönden ibra edildiklerini; genel kurul’un ibraya ilişkin kararlarının herhangi bir yargısal sürece uğramadan kesinleştiğini; Şirketin tüm tasarruflannm genel kurulun bilgisi dahilinde alınan kararlarla icra edildiğini ve neticelendirildiğini; ibra kararlan mevcutken yönetim kurulu üyelerinin sorumluğu için dava açılabilmesinin hukuken mümkün olmadığını, geçerli bir ibra karan mevcutken yöneticilerin hukuki sorumluluğunun bulunduğundan bahsedilmeyeceğini, ibranın, ‘menfi borç ikrarı’ anlamına geldiğini, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun istendiği işbu davada her dönem için geçerli bir ibra kararının bulunduğunu, bu ibra kararları ‘iptal’ edilmeden yahut bu kararlann ‘batıl’ olduğu tespit edilmeden açılan davanın reddedilmesinin gerektiğini, … Ceza Hakimliği tarafından verilen 26.10.2015 gün ve … D. İş sayılı Karar sebebiyle … … Holding A.Ş. ve bünyesindeki tüm şirketlerin idaresinin, CMK 133.madde gerekçe tutularak, Kayyım Heyetine devredildiğini, bilahare … Ceza Hakimliği’nin 06.09.2016 gün ve … D. İş sayılı Kararıyla Kayyım Heyetinin görev ve yetkilerinin, 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) gerekçe tutularak TMSF’ ye devredildiğini; dolayısıyla 26.10.2015 gününden bugüne müvekkillerinin şirketten el çektirildiğini, Şirketin hiçbir kaydına, evrakına, belgesine ulaşma imkanlarının olmadığını ve iş ve işlemleri denetleme imkanlarının da bulunmadığını, TMSF İdaresindeki davacı Şirket de dahil olmak üzere … … Holding A.Ş. bünyesindeki şirketlerin ekonomik ve finansal işlemlerinin tamamının, Kayyım atama tarihi olan 26.10.2015 gününe kadar TTK ve SPK’ da yer alan yasal düzenlemelere uygun olarak gerçekleştirildiğini; zira, … … Grubunda yer alan halka açık şirketlerin tamamının, SPK’nm akreditasyon listesinde yer alan uluslararası bağımsız denetim kuruluşu … A.Ş. tarafından denetlendiğini, söz konusu denetim raporlarının, halka açık ve halka kapalı … … Grubu şirketlerinin iş ve işlemlerine ilişkin olarak her türlü hukuki sorumluluk iddiasına karşı müvekkillerinin ve grup şirketlerinin en büyük teminatı olduğunu, … … Holding A.Ş.’nin, müvekkilleri davalıların %100 oranında pay sahibi olarak kurdukları Türkiye’nin en büyük ölçekli holdingleri arasında yer aldığını, Holding bünyesindeki bağlı şirket sayısının 21’ e kadar ulaştığını, … … Holding’in ve davacı Şirketin de aralarında bulunduğu bağlı şirketlerin hissedarlık durumuna bakıldığında, … … Holding A.Ş.’nin hakim şirket olduğunu, tam hakimiyet halinde, TTK’nin 203.maddesine göre, ‘hakimiyet ilişkisinin hukuka aykırı’ bir şekilde bağlı yahut hakim şirketin kaybına yol açacak şekilde kullanılması yasaklanmış olmakla birlikte, şirketler topluluğunun amacına uygun olarak, hakim şirketin hakimiyetini, bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde veya topluluğun menfaati gereği bağlı şirkete menfaat sağlamak üzere kullanabileceğini ancak aynı faaliyet yılı içerisinde kaybın denkleştirilmesi veya en azından denkleştirmenin nasıl ve ne zaman yapılacağı hususunda kayba uğrayan şirkete bir talep hakkı sağlanmışsa bu kaybın tazmininin gerekmediğini, kaybın tazmininin istenebilmesi için denkleştirmenin istenmesi gerektiğini, denkleştirme talebi olmadan kaybın tazmini davası açılamayacağını, … Holding muhasebe kayıtlarında yer olan müşterek giderlerin fatura kesilmek suretiyle bağlı şirketlerine yansıtılmasında hiç bir hukuki sorun olmadığını, yapılan yansıtma sonucu kesilen fatura, faturanın gelir olarak kaydedilip holding tarafından kurumlar vergisi matrahına ilave edildiğini, vergi kaybına yol açılmadığını ve bu işlem nedeniyle örtülü kazanç oluşmadığını belirtmiş ve öncelikle usulü itirazlar gözetilerek davanın reddine, esasa girilmesi halinde itiraz ve beyanlar gözetilerek hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep emiştir.
DELİLLER:
1-… Ceza Hakimliğinin 26/10/2015 tarih … D. İş sayılı kararı,
2-… Ceza Hakimliğinin 06/09/2016 tarih … D. İş sayılı kararı,
3-Sermaye Piyasası Kurulu Denetleme Dairesi Başkanlığının 21/01/2019 tarihli yazısı,
4-Sermaye Piyasası Kurulu Karar Organının 27/12/2018 tarihli kararı,
5-Sermaye Piyasası Kurulu Denetleme Dairesinin 18/09/2018 tarih …. sayılı denetleme raporu,
6-17/04/2019 tarihli arabuluculuk tutanağı,
7-Davacı şirket yönetim kurulunun 19/03/2019 tarih …. sayılı kararı,
8-… Ceza Mahkemesinin 09/01/2020 tarih … esas … karar sayılı kararı ve mahkemeye sunulan bilirkişi raporları,
9-Mahkememizce alınan 06/05/2020 tarihli kök, 23/11/2020 tarihli birinci ek ve 15/03/2021 tarihli ikinci ek raporu,
10-Tüm dosya kapsamı

GEREKÇE:
Dava:
Dava, TTK 553 maddesi gereğince şirket yönetim kurulu başkan ve üyesine karşı açılan tazminat talebine ilişkindir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 20/10/2015 tarih … sayılı yazıları üzerine … Ceza Hakimliği tarafından 26/10/2015 tarih … D. İş sayılı kararla Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin kabul edilerek şirketlerin yönetim organının yetkilerinin tümü ile devredildiği kayyımlar atanmasına karar verilerek, davacı şirkete ve dava dışı şirketlere CMK 133/1 maddesi gereğince kayyımlar atandığı, 15/08/2016 tarihli Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 19/1 maddesindeki; ” Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca kayyım atanmasına karar verilen şirketlerde görev yapan kayyımların yetkileri, hakim veya mahkeme tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilir ve devirle birlikte kayyımların görevleri sona erer. ” hükmü gereğince … – … Holding bünyesindeki şirketlerdeki görev yapan kayyımların yetkilerinin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devrine, kayyımların görevlerinin devir işlemi tamamlanıncaya kadar devamına, devir işlemi tamamlandığı gün kayyımların görevinin sona ermesine karar verilmesine ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun 06/09/2016 tarih … sayılı yazıları ile talep edilmesi üzerine … Ceza Hakimliği tarafından 06/09/2016 tarih … D. İş sayılı kararla talebin kabulü ile … – … Holding bünyesindeki şirketlerdeki görev yapan kayyımların yetkilerinin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna (TMSF) devrine, kayyımların görevlerinin devir işlemi tamamlanıncaya kadar devamına, devir işlemi tamamlandığı gün kayyımların görevinin sona ermesine karar verildiği, anılan karar gereğince davacı şirketin TMSF idaresinde olduğu anlaşılmıştır.
Ankara CBS Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun 18/12/2015 tarih … hazırlık numaralı yazısına istinaden Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlık makamının ….sayılı görevlendirme kararı uyarınca davacı şirket ve bağlı şirketlerin 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat kapsamında incelenmesi sonucunda 18/09/2018 tarihli Denetleme Raporunun düzenlendiği, söz konusu denetleme raporunun Kurul Karar Organı tarafından 27/12/2018 tarihli toplantısında görüşülerek dava dilekçesinde sorumluluk sebebi olarak gösterilen hususlara yer verilerek söz konusu eylemler nedeniyle … … İşletmeleri A.Ş. Yönetim kurulunun, kurul karar tarihinden itibaren 3 ay içinde 6362 sayılı SPK’nın 92. Maddesinin 1. fıkrasının a bendi uyarınca suç fiillerinde sorumluluğu bulunan … ve … nezdinde aktarılan tutarın takip ve tahsili için gerekli idari ve hukuki işlemleri yerine getirmesine ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği ve söz konusu kararın 21/01/2019 tarihli Sermaye Piyasası Kurulu Denetleme Dairesi Başkanlığının yazısı ile davacı şirkete bildirildiği anlaşılmıştır.
Sermaye Piyasası Kurulu Denetleme Dairesi Başkanlığının 21/01/2019 tarihli yazısına istinaden davacı Şirket Yönetim Kurulu tarafından 19/03/2019 tarih 2019/37 nolu kararla SPK Kurul Kararı tarihinden 3 ay içinde aktarılan tutarların takip ve tahsili için kararda gösterilen kişiler aleyhinde alacak davası açılmasına oy birliğiyle karar verildiği ve davacı şirket tarafından davalılar … ve … aleyhine iş bu tazminat davasının açıldığı tespit edilmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere açılan dava şirketin uğradığı zararın şirketin yöneticilerden tahsili talebine ilişkin tazminat davasıdır.
6102 sayılı TTK’nın Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu başlıklı 553/1 maddesine göre; Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … soruşturma ve 2017/3386 iddianame numaralı iddianamesi ile mahkememizde davalı olan şüpheliler …, … ve diğer şüpheliler hakkında silahlı terör örgütü üyesine olma, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme, güveni kötüye kullanma, 213 Sayılı Vergi Usul Kanuna muhalefet, 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununa muhalefet, özel belgede sahtecilik, ruhsatsız silah bulundurma suçlarından, her bir sanığa atılı suçtan cezalandırılmaları için ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının … tarihli iddianame ile davalılar … ve … hakkında 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunun gereğince hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırılmaları için kamu davasının açıldığı, Ankara….Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda; sanık … ve bir kısım sanıklar hakkındaki davanın tefrikine karar verildiği ve dosyamız davalısı sanık …’in … silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, Sermaye Piyasası Kanunu yollaması ile güveni kötüye kullanma suçundan, sahte fatura düzenlemeye iştirak suçlarından, sahte fatura düzenleme suçlarından, sahte fatura kullanmaya iştirak suçlarından, sahte fatura ve gider pusulası düzenleme suçlarından, sahte fatura kullanma suçlarından, gider pusulası düzenleme suçundan mahkumiyetine, özel belgede sahtecilik suçu yönünden sanığın beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.
Arabuluculuk Dava Şartı:
Dava dilekçesi ekinde arabuluculuk faaliyeti sonucunda düzenlenen anlaşamamaya ilişkin son tutanağın sunulmuş olması nedeniyle davalılar vekilinin dava şartına ilişkin itirazı yerinde görülmeyerek ara kararla reddine karar verilmiş ve arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği kabul edilmiştir. .
Genel Kurul Kararı:
Her ne kadar yöneticiler aleyhine şirket adına sorumluluk davası açılması için genel kurul kararının bulunması gerekmekte ise de 683 sayılı KHK’nın 7. maddesinin 1. fıkrasındaki ”04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı CMK’nın 133. Maddesi uyarınca, kayyım atanan şirketlerin, kayyım atanmasından önceki sahipleri, ortakları, yönetim kurulu üyeleri, müdürleri ve diğer sorumluluk yetkilileri aleyhine kayyımlar tarafından açılmış veya açılacak şahsi sorumluluk davalarında ilgili tüzel kişiliğin genel kurulunun veya yetkili kurulun kararı aranmaz.” şeklindeki hüküm uyarınca somut dava bakımından genel kurul kararının alınmasının gerekli olmadığı anlaşılmıştır.
Zamanaşımı:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı def’ inde bulunmuştur.
6102 sayılı TTK’nın 560/1 maddesine göre; Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.
Davaya konu eylemler nedeniyle zararın ve sorumluların TMSF idaresindeki davacı şirkete Sermaye Piyasası Kurulu Denetleme Dairesi Başkanlığı tarafından 21/01/2019 tarihinde bildirilmiş olması nedeniyle şirket tarafından zararın ve sorumluların söz konusu tarihte öğrenildiğinin kabul gerektiği ve zamanaşımının bu tarihten itibaren başlayacağı, buna göre TTK ‘nın 560/1 maddesinde düzenlenen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, kaldı ki ceza soruşturmasının bulunması nedeniyle davanın ceza zamanaşımına tabi olduğu, her iki halde de dava tarihine göre zamanaşımının dolmadığı kanaatine ulaşıldığından zamanaşımana ilişkin itirazın reddine karar verilerek davanın esasına girilmiştir.
İbra:
Davalılar vekili, 2011-2012-2013 ve 2014 yıllarına ilişkin genel kurullarda yönetim kurulunun ibra edildiği, ibra nedeniyle sorumluluk davasının açılamayacağı savunmasında bulunmuştur.
TTK’nın 558/2 maddesine göre; Şirket genel kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak, şirketin, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan pay sahiplerinin dava hakkını kaldırır. Diğer pay sahiplerinin dava hakları ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer.
Yerleşik Yargıtay İçtihatlarında da kabul edildiği üzere ibranın sorumluluk davasının açılmasına engel olması için sorumluluk davasına konu olan işlemlerin ibraya ilişkin genel kurulun bilgisine sunulup genel kurulda tartışılması gerekir.
Oysa ki bilirkişi kurulu tarafından da kök raporda açıklandığı üzere ( S.83,84,85) ibra kararlarının genel ibra kararları olduğu, davaya konu olan davacı şirket ile iş ilişkisi bulunmayan veya kurulamayan … ailesi bireylerinin ve bağlantılı 3. Kişilerin yurt içi ve yurt dışı tarifeli uçak seyahati ve özel uçak kiralama bedelleri ile tahsis edilen araçların kullanım bedelleri, Marmaris’te ki ….konaklama giderlerinin, 2011-2012-2013-2014 ve 2015 yılları içerisinde davacı şirket tarafından karşılanmasına ilişkin olarak özel ibra kararının toplantılarda alınmadığı, söz konusu harcamaların ilgili yıllık finansal tablolarında gösterilmediği, bu giderlerin toplam giderler içinde olacak şeklide toplam rakam olarak finansal tablolarda gösterildiği, yıllık faaliyet raporu, bağımsız denetim raporu ve genel kurula sunulan tüm kaynaklardan harcamaların özel olarak tespit edilemediği, bu nedenle genel kurullarda tartışılmamış olduğu, tahsil edilmeyen kira bedellerinin ise finansal tablolarda yer almadığı dikkate alındığında genel olarak ibra kararı alınmış olmasının genel kurulda tartışılmayan dava konusu işlemler yönünden sorumluluk davasının açılmasına engel teşkil etmediği kanaatine varılmakla davalının buna yönelik savunmasına itibar edilmemiştir.
Faiz:
Davacı tarafından dava konusu yapılan işlemlere ilişkin tazminat talebi her bir alacak kalemine, zararın meydana geldiği tarihten SPK Denetim rapor tarihi olan 18/09/2018 tarihine kadar işlemiş faiz dahil edilmek suretiyle dava konusu miktar gösterilerek dava açılmıştır.
Davanın, davaya konu işin ticari iş olması nedeniyle 6102 sayılı TTK’nın 9 ve 3095 sayılı kanunun 2. Maddesi gereğince her bir zarar miktarına Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranını (avans faizi) uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
3095 sayılı kanunun 3. Maddesine göre; Kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemez. Bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.
TTK’nın ticari işlerde birleşik faiz şartlarının düzenlendiği 8/2 maddesine göre; üç aydan aşağı olmamak üzere faizin ana paraya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu kadar ki bu fıkra sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz.
Davanın TTK 553 maddesi gereğince açılan tazminat davası olması, taraflar arasında cari hesap ilişkisi veya ödünç sözleşmesinin bulunmaması ve davalıların da bizzat kendilerinin tacir olduğunun ispat edilmemiş olması dikkate alındığında zarar miktarına birleşik faizin uygulanmayacağı kabul edilerek bilirkişiler tarafından tespit edilen her zarar kalemine basit faiz uygulanmıştır.
Şirket Zararı:
Mahkememizce deliller toplandıktan sonra dosya yeminli mali müşavir, SPK uzmanı ve nitelikli hesap bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi kurulundan 06/05/2020 tarihli kök, 23/11/2020 tarihli 1. ek ve 15/03/2021 tarihli 2. ek rapor alınmıştır.
Dava konusu işlemlerden dolayı davacı şirketin zararının bulunup bulunmadığı, varsa zararından davalıların sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve zararın miktarı her bir işlem grubu olarak ayrı ayrı değerlendirilmiştir.
A)1-… Turizm Acentesi aracılığıyla düzenlenen faturalarla yapılan 912.926,94 TL ( adat hariç 511.959,21 TL ) ödemeler nedeniyle:
Bilirkişiler tarafından kök raporda söz konusu zarar kalemine ilişkin olarak yapılan tespitlerde seyahat – ulaşım faturalarına ilişkin olarak 914 adet ve 338.214,66 TL tutar yönünden söz konusu yurt içi uçuşlarda … … Grubu şirketleri personelleri, çalışanları veya taşeron firmalarının çalışanlarına yada 3. Kişilere ait yurt içi uçak bileti bedelleri karşılığında şirketin faaliyet sahalarına yakın olan …. havalimanlarına iş ilişkisi kapsamında gidilerek şirketin faaliyet alanlarında şirkete yarar ve avantaj sağlandığı veya katkıda bulunulduğu yada daha yüksek bir maliyet kaybının giderildiği, yurt dışı uçuşlarda da şirket üst düzey yöneticeleri ile beraber aynı uçakta seyahat eden bazı kişiler ile yabancı uyruklu bazı kişilerin iş ilişkisi kapsamındaki yurt dışı uçak bileti bedelleri karşılığında davacı şirkete fayda sağlandığı, bu şeklide uçak bileti masrafı karşılanan toplam 909 adet uçak yolcusunun şirkete fayda sağladığı ve ödenen 296.462,68 TL miktarın zarar olmadığı, buna karşılık davalıların eş , çocuk ve kuzeni olan … ailesi bireylerinin uçuş masraflarının karşılanması için 5 adet yurt dışı uçak bileti olan toplam 41.751,98 TL ‘nin şirketi zarara uğrattığı belirtilmiştir.
İtiraz üzerine alınan 1. Ek raporda itirazlar değerlendirilerek, itirazların kök raporu değiştirici nitelik taşımadığı sonucuna ulaşıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişiler tarafından tespit edilen 41.751,98 TL lik 5 adet yurt dışı uçak bilet bedelinin davacı şirketle iş ilişkisi kurulamayan … ailesi bireylerinin seyahatleri için ödendiği, ödemelerin şirkete ekonomik bir fayda sağlandığı tespit edilemeyen kişisel nitelikte olduğu, bu nedenle davacı şirketin zararının bulunduğu mahkememizce de kabul edilmiştir.
Her ne kadar bilirkişiler tarafından yukarıda açıklandığı üzere 909 adet uçak yolcusuna ait ödemelerin zarar olmadığı kabul edilmiş ise de, davacı şirketin personeli olmayan kişilerin davacı şirketin faaliyeti kapsamında söz konusu uçuşların yapıldığına ilişkin görevlendirme yazısı veya bir belge bulunmadığından harcamaların davacı şirket faaliyeti kapsamında yapılmadığı kanaatine varılmış ve söz konusu harcamalar nedeniyle şirketin zarara uğradığı mahkememizce kabul edilmiştir.
Bu kapsamda olan zarar miktarı 296.462,68 TL olup, her bir harcama yönünden 18/09/2018 tarihine kadar işleyen faiz dahil 434.055,33 TL ‘dir.
… Turizm tarafından düzenlenen seyahat faturalarına ilişkin yapılan harcamalar nedeniyle davacı şirketin 338.214,66 TL zararının bulunduğu 18/09/2018 tarihi itibariyle faiz dahil zararının 502.848,02 TL olduğu tespit edilmiştir.
2-… Turizm Acentesi aracılığıyla düzenlenen faturalarla 173.744,55 TL yapılan ödemeler nedeniyle:
Bilirkişiler tarafından kök raporda söz konusu zarar kalemine ilişkin olarak yapılan tespitlerde konaklama faturalarına ilişkin olarak 153 adet ve 173.744,55 TL tutar yönünden söz konusu konaklamalarda grup şirketleri personelleri, çalışanları veya taşeron firmalarının çalışanlarına yada 3. kişilere ait yurt içi konaklama bedelleri karşılığında şirketin faaliyet sahalarına yakın olan İzmir, Trabzon, Kayseri ve Balıkesir bölgelerindeki otellerde iş ilişkisi kapsamında konaklama yapılarak şirketin faaliyet alanlarında şirkete yarar ve avantaj sağlandığı veya katkıda bulunulduğu yada daha yüksek bir maliyet kaybının giderildiği, bu şekilde konaklama masrafı karşılanan toplam 145 adet fatura içeriği karşılığı olan 144.283,05 TL’nin zarar olmadığı, buna karşılık … ailesi bireyleri ve bağlantılı kişilerin kişisel nitelikteki kullanım amaçlı konaklamaları nedeniyle 8 adet fatura karşılığı ödenen 29.461,50 TL’nin zarar olduğu belirtilmiştir.
İtiraz üzerine alınan 1. Ek raporda itirazlar değerlendirilerek, itirazların kök raporu değiştirici nitelik taşımadığı sonucuna ulaşıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişiler tarafından tespit edilen 29.461,50 TL’lik 8 adet konaklama fatura bedelinin davacı şirketle iş ilişkisi kurulamayan … ailesi bireylerinin konaklama için ödendiği ödemelerin şirkete ekonomik bir fayda sağladığı tespit edilemeyen kişisel nitelikte olduğu bu nedenle davacı şirketin zararının bulunduğu mahkememizce de kabul edilmiştir.
Her ne kadar bilirkişiler tarafından yukarıda açıklandığı üzere 145 adet konaklama faturalarına ilişkin ödemelerin zarar olmadığı kabul edilmiş ise de, davacı şirketin personeli olmayan kişilerin davacı şirketin faaliyeti kapsamında söz konusu konaklamaların yapıldığına ilişkin görevlendirme yazısı veya bir belge bulunmadığından harcamaların davacı şirket faaliyeti kapsamında yapılmadığı kanaatine varılmış ve söz konusu harcamalar nedeniyle şirketin zarara uğradığı mahkememizce kabul edilmiştir.
Bu kapsamda olan zarar miktarı 144.283,05 TL olup, her bir harcama yönünden 18/09/2018 tarihine kadar işleyen faiz dahil zarar miktarı 206.113,17 TL’dir.
… Turizm tarafından düzenlenen konaklama faturalarına ilişkin yapılan harcamalar nedeniyle davacı şirketin 173.744,50 TL zararının bulunduğu 18/09/2018 tarihi itibariyle faiz dahil zararının 254.143,61 TL olduğu tespit edilmiştir.
3- … … Turizm tarafından kesilen 91 adet ve 2.736.293,51 TL lik konaklama faturalar nedeniyle:
Bilirkişiler tarafından kök raporda söz konusu faturaların içerikleri tek tek değerlendirilerek toplam 2.194.626,32 TL lik faturaların şirkete yarar sağlayacağı nitelikte olmayan iş ilişkisi kapsamında olmayan kişisel nitelikteki harcamalar olduğu kabul edilerek şirkete zarar niteliğinde kabul edilmiştir.
İtiraz üzerine alınan 1. Ek raporda itirazlar değerlendirilerek, itirazların kök raporu değiştirici nitelik taşımadığı sonucuna ulaşıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişiler tarafından tespit edilen 2.194.626,32 TL lik konaklama faturalarına ilişkin harcamaların şirketin faaliyeti kapsamında şirkete yarar sağlayacağı nitelikte olmayan kişisel harcamalar olduğu bu nedenle şirket zararı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği mahkememizce kabul edilmiştir.
541.667,19 TL lik 3 adet konaklama ve malzeme bedeline ilişkin faturaların ise kişisel nitelikte olmayan şirkete yarar sağlayacağı nitelikte harcamalar olduğu dikkate alınarak zarar olmadığı kabul edilmiştir.
4-… havacılık tarafından kesilen 114 adet ve 9.655.006,93 TL lik özel uçak seyahati faturalar nedeniyle:
Bilirkişiler tarafından kök raporda her bir seyahat faturasının içeriğinin şirkete yarar sağlayıp sağlamadığı değerlendirilerek toplam 7.456.301,99 TL lik fatura bedelinin şirkete zarara uğrattığı kabul edilmiştir.
İtiraz üzerine alınan birinci ek raporda SPK raporunda ve Vergi Tekniği raporunda … …’ın yönetim kurulu üyeleri davalıların yanında … ailesi bireylerinin ve/veya 3. Kişi misafirlerin yolcuların çoğunluğunu oluşturduğu uçuşlara ilişkin fatura bedellerinin zarar kabul edildiğini, … …’ın yönetim kurulu üyeleri ve şirketin sigortalı çalışanları olan ve profesyonel yöneticilerle beraber yapılan uçuşlarla yönetim kurulu üyelerin davalıların yanında … ailesi bireylerin ve 3. Kişi misafirlerin yer olmadığı veya yolcuların azınlığı oluşturduğu uçuşlara ilişkin fatura bedellerinin ise kişisel nitelikte olmayıp iş ve işletme ile ilgili sayıldığı ve zarar kabul edilmediği, bu kapsamda tüm yolcuların … … yönetim kurulu üyeleri ve şirket profesyonel yönetici personeli olduğu 24 uçuş ile şirket yönetim kurulu üyeleri ve yönetici personelin yanında … ailesi bireylerinin ve/veya 3. Kişi misafirlerin azınlıkta olduğu 17 uçuşa ilişkin fatura bedellerinin zarar olmadığının kabul edildiği, kalan 114 adet uçuş faturasından tüm yolcuların 3. Kişilerden oluştuğu 9 uçuş yönetim kurulu üyeleri davalılar yanında … ailesi bireylerinin yolcuların çoğunluğunu oluşturduğu 25 uçuş ve yönetim kurulu üyeleri davalılar yanında … ailesi bireyleri ve 3. Kişilerin yolcuların çoğunluğu oluşturduğu 80 uçuş olmak üzere toplam 114 uçuş bedeli olan 9.655.006,93 TL nin zarar olarak kabul edildiğini bildirmişlerdir.
Söz konusu harcamaların her bir yolcu için ayrı ayrı ödenen fatura niteliğinde olmayıp özel uçak kiralama bedeli olması nedeniyle bilirkişiler tarafından SPK raporu ve vergi tekniği raporuna göre esas alınan kriterlere göre yolcuların çoğunluğunun şirket yönetim kurulu üyeleri veya şirket üst düzey yöneticilerinin olduğu uçuşlara ilişkin fatura bedellerinin zarar olmadığı, ancak … ailesi bireyleri veya 3. kişilerin çoğunluğun oluşturduğu uçuşlara ilişkin fatura bedellerinin ise şirkete ilişkin zarar olduğu ve bu kapsamda 9.655.006,93 TL şirket zararının bulunduğu kabul edilmiştir.
Ayrıca mahkememizce şirket yönetim kurulu üyesi veya yöneticisinin çoğunlukta olmadığı 04/05/2012 tarihli Ankara – Almatı uçuşuna ilişkin 138.042,00 TL ( ek rapor s.37) (18/09/2018 tarihi itibariyle resen hesaplanan faizli miktar 242.842,71 TL ), 13/02/2014 tarihli Ankara – Batman uçuşuna ilişkin 26.021,70 TL (ek rapor s.54), (18/09/2018 tarihi itibariyle 2. Ek rapora göre faizli miktar 38.947,89 TL ) ve 18/05/2015 tarihli 153.803,84 TL lik Muğla Dalaman – İngiltre uçuşuna ilişkin ( ek rapor s.70) (18/09/2018 tarihi itibariyle 2. Ek rapora göre faizli miktar 172.444,17 TL ) harcamaların, yolcuların çoğunluğunun şirket yöneticisi veya çalışanı olmadığı uçuşlar olarak kabul edilmiş, bu uçuşlara ilişkin ödemelerine zarar olduğu kabul edilmiştir.
B) 1-… Eğitim’e yapılan 1.610.500,00 TL bağış ve yardım nedeniyle,
Bilirkişiler tarafından kök raporda söz konusu harcamanın zarar olmadığı değerlendirilmiş ise de itiraz üzerine alınan ek raporda … Ceza Mahkemesinin 09/01/2020 tarih … esas … karar sayılı gerekçeli kararı ve vergi tekniği raporunda yer alan tespitlere göre … örgütü ile bağlantılı … Eğitim’in 23/07/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 667 sayılı KHK ile kapatılıp mal varlığının hazineye devredilmesi, davalı … ‘in talimatı ile … örgütünün amaçları için … … tarafından … eğitime katkı tutarı, katkı payı, eğitime katkı payı açıklamalarıyla yapılan toplam 1.600.500,00 TL lik ödemenin sosyal sorumluluk kapsamında değil … örgütünün istem amaçları kapsamında … örgütü ile irtibatlı … eğitimin halka açık … …’ ın kaynakları ve varlıkları kullanarak fonlanması, bağış niteliğindeki fon aktarımının bağış ve yardımlar hesabından değil temsil ağırlama giderlerinden muhasebeleştirilmesinin de aktarılan fonların … örgütü amaçları için aktarıldığını gizlemeye ve saklamaya matıf olması dikkate alındığında söz konusu tutarın zarar olduğu kabul edilmiştir.
… / … terör örgütüne aidiyeti irtibatı veya iltisatı nedeniyle ticaret sicilinden terkin edilen … Eğitim’e eğitime katkı payı adı altında yapılan 1.610.500,00 TL’lik ödemenin davacı şirketin yararına olmayan fon aktarımının bağış veya yardımlar hesabından değil temsil ağırlama giderleri hesabından muhasebeleştirilmesinin aktarılan fonların … terör örgütü amaçları için aktarıldığını gizlemeye veya saklamaya matuf olması, fon aktarımının da vergi mevzuatına aykırılık teşkil etmesi dikkate alındığında davacı şirketin 1.610.500,00 TL zarara uğratıldığı kabul edilmiştir.
2-Davacı şirketin Bergama’da ki yurt binası işletmeciliğini yapan … Eğitim’den almadığı kira bedeli nedeniyle,
Bilirkişiler kök raporda, davacı şirketin … eğitime kiralanan Bergamadaki yurt binası nedeniyle tahsil edilmeyen kira bedelleri nedeniyle 2.574.933,33 TL zarara uğratıldığı tespit edilmiştir.
Davacı şirket tarafından kiralama nedeniyle kira bedelinin maktu olarak belirlenmeyip nispi olarak belirlenmiş olması, kar elde edemeyeceği belli olan … eğitime nispi kira bedeli karşılığında kiralama yapılmış olması nedeniyle başından beri kira alınmayacağının kabul edildiği, asıl amacı ticari işletmek ve kar elde etmek olan davacı şirketin mal varlığındaki taşınmazı bedelsiz olarak … eğitime devretmiş olması nedeniyle şirketin zararının bulunduğu anlaşılmıştır.
3-Gümüşhanedeki yurt binasının işletmeciliğini yapan … Eğitim’den alınmayan kira bedeli nedeniyle,
Davacı şirketin duran varlıklar arasında yer alan …’deki yurt binasının kira sözleşmesi ile … Özel Eğitim ve Yurt İşletmeciliği Dağıtım Yaz. Ve Bas. Yay. Tic. Ve San. A.Ş.’ye kiralandığı, kira bedelinin maktu olarak belirlenmediği, sözleşmenin 6. Maddesine göre elde edilecek gelir üzerinden pay alınması esasına göre belirlendiği, maktu kira bedeli yerine kar üzerinden belirlenen kira bedelinin piyasa teamülleri ticari hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı olduğu, ayrıca kiralayan şirket ve söz konusu binada faaliyet gösteren … KHK’lar gereğince … / … Terör Örgütü’ne aidiyeti, irtibatı ve iltisakı nedeniyle kapatıldığı, kiralama nedeniyle belirlenen kira bedelinin davacı şirketin asıl amacı olan kar elde etme yerine kiralayan şirket ve yurda finansman sağlama amacı taşıdığı mahkememizce kabul edilerek, bu kapsamda sonradan yapılan 63.774,38-TL’lik ödeme dikkate alınarak bilirkişi tarafından hesaplanan 2.196.672,29-TL şirketin zarara uğratıldığı kanaatine varılmıştır.
C)1-… ailesi bireylerine ve 3. Kişilere tahsisi edilen 20 araç için ödenen kiralama bedeli nedeniyle,
Bilirkişiler tarafından kök raporda her bir aracın tahsis edildiği kişiler ve tahsis amacı değerlendirilerek 18 araç için toplam 2.500.603,04 TL lik davacı şirketin zarara uğratıldığı tespit edilmiştir.
Söz konusu 18 araç yönünden bir kısmının … ailesi bireylerine tahsis edilmiş olması nedeniyle davacı şirkete yarar sağlamayan kişisel nitelikteki harcama olması ve … ailesi bireylerin dışındaki kişilere yapılan tahsislerin de davacı şirkete yarar sağlamayan nitelikte olduğu bu nedenle 18 adet araca ait ödemelerin şirketin zararı kapsamında olduğu kabul edilmiştir.
Mahkememizce ayrıca bilirkişiler tarafından zarar kapsamında değerlendirilmeyen 2 adet araca ilişkin harcamaların ise davacı şirketin zararı niteliğinde olduğu, zira kök raporun 70 ve 71. Sayfalarında gösterilen … plakalı araçların tahsis edildiği kişi olarak … ailesi – … otelindeki makam aracı olarak gösterildiği, araçların davacı şirketin yönetim kurulu başkan ve üyesi olan davalılara tahsis edildiğinin anlaşılamadığı, bu nedenle 2 adet araca ait toplam 400.493,33 TL lik (18/09/2018 tarihi itibariyle faizli miktar 525.208,60 TL) harcamanın da şirketin zararı niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.
D)1-… TV ye özel koruma olarak sağlanan bir adet personelin giderinin karşılanması nedeniyle,
… TV’nin ihtiyaç duyduğu güvenlik hizmetine ilişkin maliyetin davacı şirket tarafından karşılandığı, harcamanın davacı şirkete fayda sağladığına ilişkin herhangi bir tespitin bulunmadığı, bu nedenle 114.404,43 TL lik ( 18/09/2018 tarihi itibariyle faizli miktar 172.992,82 TL ) harcamanın davacı şirketin zararı kapsamında olduğu kabul edilmiştir.
Sonuç olarak, bilirkişi 1. Ek raporunda tespit edilen 19.398.883,43-TL miktarında (18/09/2018 tarihi itibariyle basit faiz yöntemiyle uygulanan avans faizi ile birlikte 28.231.762,03-TL) davacı şirketin zarara uğradığı, bilirkişi ek raporunda belirtilen miktarın dışında olup, mahkememizce zarar olduğu kabul edilen ve yukarıda açıklanan … Turizm tarafından düzenlenen ulaşım faturalarına istinaden yapılan ödemeden kaynaklanan 296.462,68-TL (18/09/2018 tarihi itibariyle basit faiz yöntemiyle uygulanan avµans faizi ile birlikte 434.055,33-TL), … Turizm tarafından düzenlenen konaklama faturalarına istinaden yapılan ödemeden kaynaklanan 144.283,05-TL (18/09/2018 tarihi itibariyle basit faiz yöntemiyle uygulanan avans faizi ile birlikte 206.113,17-TL), … Havacılık tarafından düzenlenen ulaşım faturalarına istinaden yapılan ödemeden kaynaklanan 138.042,00-TL (18/09/2018 tarihi itibariyle basit faiz yöntemiyle uygulanan avans faizi ile birlikte 242.842,71-TL), 26.021,70-TL 18/09/2018 tarihi itibariyle basit faiz yöntemiyle uygulanan avans faizi ile birlikte 38.947,89-TL), 128.041,10-TL (18/09/2018 tarihi itibariyle basit faiz yöntemiyle uygulanan avans faizi ile birlikte 172.144,17-TL), yönetim kurulu üyeleri dışındaki kişilere tahsis edilen 2 adet araç nedeniyle ödenen 400.493,33-TL (18/09/2018 tarihi itibariyle basit faiz yöntemiyle uygulanan avans faizi ile birlikte 525.208,60-TL) olmak üzere davacı şirketin toplam zararının 20.532.227,29-TL olduğu, 18/09/2018 tarihine kadar TCMB avans faizi uygulanması suretiyle hesaplanan faizi dahil zarar miktarının 29.851.373,90-TL olduğu anlaşılmıştır.
Davalıların sorumluluğu:
Yukarıda açıklandığı üzere, dava TTK 553 maddesi gereğince şirket yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu üyesi olan davalılara karşı açılan zararın tazmini talebine ilişkindir.
Davacı … … İşletmeleri A.Ş.’nin 26/10/2015 tarihli ortaklık yapısına göre, %24,99 oranında … … Holding A.Ş. % 45,01 oranında … İnşaat’ın pay sahibi olduğu, şirketin % 30 payının halka arz edilmiş olduğu ve hisselerin BİST’te tedavülde olduğu anlaşılmıştır.
Yönetim kurulu üyeleri olan davalılardan …’in 01/01/2009 – 26/10/2015 tarihleri arasında yönetim kurulu başkanı, davalı …’inde aynı tarihler arasında yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak davacı şirkette görev yaptıkları tespit edilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 553. Maddesinde ” (1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, (…) (2) hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. (1)(2)
(2) Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar.
(3) Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya
yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.” hükmü bulunmaktadır.
Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin özen ve bağlılık yükümlülüğünün düzenlendiği 369/1. Maddesinde ”Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar.” hükmü düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere, şirket yönetim kurulu üyelerine görevlerini icra ederken tedbirli bir yöneticinin özeni ile davranmaları ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetme yükümlülüğü getirilmiştir. Ayrıca yönetim kurulu üyeleri görevlerini yaparken piyasa teamüllerine ticari hayatın basiret ve ilkelerine uygun işlem yapmaları gerekmektedir.
Bunun aksine TTK 369/1. Maddesinde düzenlenen özen ve bağlılık hükümlerine aykırı olarak eylemler nedeniyle şirketin ortaklarının veya alacaklarının zarara uğratılması halinde yönetim kurulu üyelerinin TTK 553. Maddesi gereğince sorumluluğu olacaktır.
Yapılan yargılama sonucunda yukarıda açıklanan delillerden; davacı şirketin yönetim kurulu başkanı ve başkan yardımcısı olan davalıların görevde bulundukları süre içerisinde … ailesi bireylerinin / yakınlarının veya 3. Kişilerin seyahat ve ulaşım giderlerinin karşılanması, … ailesi bireylerine tahsis edilen araçların kiralama bedellerinin ödenmesi, dava dışı … TV’nin güvenlik personelinin ücretinin karşılanması, … / … terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle KHK’lar gereğince kapatılan şirket ve yurtlara ödeme yapılması veya kira alınmaması suretiyle halka açık olan davacı şirketin ve pay sahiplerinin zarara uğramalarına sebebiyet verdikleri, söz konusu harcama ve işlemlerin niteliği ve büyüklüğü dikkate alındığında, yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcısı olan davalıların bilgisi ve onayı olmadan gerçekleştirilmelerinin mümkün olmadığı, bu nedenle davalıların kusurlu eylemleri nedeniyle şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdikleri, zarar miktarının, 20.532.227,29-TL olduğu, 18/09/2018 tarihine kadar basit faiz yöntemiyle TCMB avans faizi uygulanması suretiyle hesaplanan faizli dahil zarar miktarının 29.851.373,90-TL olduğu, bu zarardan davalıların TTK 369 ve 553. Maddeleri gereğince müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları kanaatine varılmakla davacının davasının kısmen kabulüne dair, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
(Ancak, hükmedilen toplam 29.851.373,90-TL miktarında yanlışlık bulunmamakla birlikte, mahkememizce zararın asıl alacağa ilişkin kısmı hesaplanırken ek bilirkişi raporunda belirlenen 19.398.883,43-TL miktar yerine sehven 19.231.762,03-TL esas alınmış, bu nedenle hükmün 1 nolu bendinde faizin işleyeceği asıl alacak miktarı ” 20.532.227,29-TL” yerine ” 20.365.105,89-TL” üzerinden hüküm kurulmuştur.)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile, toplam 29.851.373,90 TL alacağın, 18/09/2018 tarihinden itibaren 20.365.105,89 TL ana paraya işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
2-Davacının fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,
3-Alınması gereken 2.039.147,35-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 387.138,74 -TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 151.025,33 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafça yapılan 36.269,00-TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 29.998,26-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
Bakiyenin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,
7-Arabuluculuk Son Tutanağı, iş bu davada verilen karar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 7 ve 18/A-13 maddeleri ile bu Kanuna göre hazırlanan ve 02/06/2018 tarih ve 30439 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin 26. maddesi hükümlerine göre; Bakanlık bütçesinden karşılanan/karşılanması gereken ve iki taraf ve iki saat üzerinden yapılan hesaba göre belirlenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) davanın kısmen kabulünee karar verilmiş olması nedeniyle 1.091,77-TL’sinin DAVALIDAN geriye kalan 228,23-TL’sinin DAVACIDAN 6183 sayılı AATUHK hükümlerine göre tahsili ile hazineye gelir kaydına, bu amaçla karar kesinleştiğinde işbu karar eklenmek suretiyle ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/05/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır