Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/905 E. 2021/636 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/905 Esas
KARAR NO : 2021/636

HAKİM :… …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVA : Alacak (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2017
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/10/2021

DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında hizmet alım sözleşmeleri imzalandığını, davalı idare ile sözleşme devam ederken davalı idare tarafından iş eksilişi yapıldığını, bu nedenle işten çıkarılan işçilerin davalı idareye karşı işçi alacaklarını talep eden davalar açtığını ve kazandıklarını, davalı idarenin işçilere ödediği işçi alacaklarının tamamını müvekkili şirketin hak edişinden kesmek sureti ile tahsil etmeye başladığını, bu kesintilerin hukuka aykırı olduğunu, davalı idare bünyesindeki iş yerinde çalışan işçilerin her ne kadar müvekkili şirketin nam ve hesabına çalışıyor görünseler de hakikatte davalı idarenin işçileri olduğunu, bu işçilerin emir ve talimatları davalı idareden almakta ve bir sonraki ihale döneminde ihaleyi kazanan firma değişse bile aynı pozisyonda, aynı maddi ve ekonomik haklar çerçevesinde çalışmaya devam ettiklerini, gerçek işveren konumundaki davalı idarenin bu işçilerin talep ve iddiaları konusunda asli derecede sorumlu olduğunu, dava dışı işçilerin işçilik alacaklarına yönelik olan ödemelerden davalı idarenin tek başına sorumlu olduğunu, kanun hükümleri uyarınca işçilerin son işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmelerinin 1475 sayılı kanunun 14. Maddesi uyarınca kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona erdiğinde bu tazminatın ödenmesinden ilgili kurum ve kuruluşların sorumlu olacağını, 10/09/2014 tarihinde kabul edilen ve 11/09/2014 tarihinde yayımlanan, yayın tarihi itibari ile yürürlüğe giren 6552 sayılı yasanın 6552 sayılı yasanın 8. Maddesi ile 4857 sayılı kanunun 112. Maddesinin yasadığı pekiştirdiğini, işçilere ödenecek olan kıdem tazminatından davalı idarenin sorumlu olacağını tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirttiğini, söz konusu tazminatların ödenmesinde müvekkili şirket sorumlu olsa bile yalnızca işçinin kendi ihale döneminde ne kadar süre ile çalışıp da tazminata hak kazanmışsa sorumluluğu onunla sınırlı olacağını, müvekkili ile davalı idare arasında sözleşme devam etmekte iken, davalı idare tarafından sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğini, ancak bu fesih işleminin haksız fesih olduğunu hiç bir gerekçe gösterilmediğini, davalı idarenin haksız fesih işleminin müvekkili şirketi zarara uğrattığını, 4735 sayılı kanunun 20. 21. ve 25. Maddelerinde belirtildiği üzere idarenin bir kamu ihale sözleşmesini bu bağlamda hizmet alım sözleşmesini feshetme yetkisinin sınırlarının belli olduğunu, ancak davalı kurumun müvekkiline herhangi bir fesih nedeni bildirmediği gibi müvekkilinin de idarenin fesih yetkisinin sınırları içerisine giren herhangi bir davranışının olmadığını, haksız fesih nedeni ile uğranılan zarar kalemlerinin; sözleşme ifa süresinden önce sona erdiği için eğer sözleşme süresinde sona erseydi bu süreye kadar elde edeceği hakedişler ve sözleşme imzalanırken yatırılan teminatlar ve damga vergisi gibi harcamalar olduğunu beyanla; müvekkilinin hakkedişlerinden 2014-2016 yılları arasında yapılan haksız kesintilerin kısmi dava niteliğinde şimdilik 5.000,00 TL’nin yasal faiziyle beraber davalı kurumdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesini, davalı idarenin haksız feshi sonucunda müvekkilinin meydana gelen zararının şimdilik 5.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
21/12/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile istemini 34.449,42 TL için harç yatırmak sureti ile artırmıştır.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; derdestlik itirazında bulunarak davacı firmanın hakkedişlerinden yapılan kesintinin iadesine ilişkin davacı tarafından Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/485 E. sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, davanın halen görülmekte olduğunu, işçilerin fesih sonrası doğan alacakları davacı firma tarafından ödenmediğinden ve teşekkülleri tarafından işçilere ödenen işçilik alacaklarının firmadan talep edilmesine rağmen ödenmemesinden, işçilere ödenen işçilik alacaklarının firma alacaklarından takas mahsup suretiyle sözleşme hükümlerine göre kesilerek alındığını, sözleşme serbestisi ilkesi gereği davacı ile teşekkülleri arasında imzalanan sözleşmenin geçerli ve yürürlükte olduğunu, bu nedenle sözleşme hükümlerine göre dava dışı işçiye ödenen miktarın ve yargılama giderlerinin davacı tarafından teşekküle ödenmesi gerektiğini, yerleşik içtihatlardan da açıkça anlaşıldığı üzere, taraflar arasında imzalanan bir sözleşme bulunduğu takdirde, tarafların işçi alacaklarından sorumluluklarının sözleşme hükümlerine göre belirlendiğini, dava konusu kesintinin davacının hakkedişlerinden sözleşme ve eki şartnameler doğrultusunda hukuka uygun olarak takas/mahsup ilişkisi içinde yapıldığını, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. Maddesine eklenen Kıdem Tazminatı ödemelerine ilişkin hükmün işçiye yönelik olup, alt işveren asıl işveren arasındaki rücu ilişkisini bağlamayacağını, somut davada, davacı firma ile teşekkülleri arasında imzalanan sözleşmeler mevcut olduğundan dolayı ve gerek sözleşmenin 36. Maddesinde gerek İdari Şartname’nin 47. Maddesinde işçi alacaklarından (kıdem tazminatı dahil her türlü alacak) alt işverenin sorumlu olduğunu ve idarenin sorumlu tutulamayacağını, eğer idare işçiye bir ödeme yapmak durumunda kalırsa alt işverenin bu ödemeyi derhal idareye geri ödemesi gerektiği açıkça belirtildiğinden açılan davanın hukuki dayanağının bulunmadığını, davacı ile akdedilen sözleşmelerin, sözleşmelerin süresinin bitmesi nedeniyle sona erdiğini, davacının İddia ettiği gibi haksız feshin söz konusu olmadığım, sözleşmelerin süresi bittikten sonra kesin kabul işlemlerinin yapıldığını ve işlerin sonlandırıldığını, bu nedenle davacının fesih yönündeki beyanları ve zarar taleplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiş ve savunmuştur.
GEREKÇE:Dava, taraflar arasında mevcut hizmet alım sözleşmeleri kapsamında, davalı üst işverenin dava dışı işçilere işçilik alacağı nedeniyle yapmış olduğu ödemelerin, haksız olarak davacı alt işverenin hak edişlerinden kesildiği iddiasına dayalı olarak fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL yine haksız fesih nedeni ile meydana gelen zararlardan ötürü, 5.000,00 TL olmak üzere 10.000,00 TL’nin yasal faizi ile beraber davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Hak edişlerden yapılan haksız kesintinin mevcut davada 2014-2016 yıllarına ilişkin olduğu belirtilmiş, bu istek kalemi ile ilgili istem 21/12/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile 34.449,42 TL artırılarak 39.449,42 TL’ye yükseltilmiştir.
Dava, başlangıçta …. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış 2017/723 Esasında görülmekte iken mahkememizin 2015/485 Esas sayılı dosyası ile aralarında bağlantı bulunduğu gerekçesi ile birleştirilmiş ise de, ana davanın konusunun iddiaya göre 9 işçinin davalı asıl işverenin istemi doğrultusunda çıkarılması sonrasında, dava dışı işçilere ödenen tutarın hak edişlerden kesilmesi nedeniyle istirdadı istemine ilişkin olduğu, birleşen davada ise, farklı dönem işçi alacağı gerekçe gösterilerek yapılan hak ediş kesintisi ve haksız fesih nedeni ile oluşan zarar kalemlerinin tahsilinin talep edildiği, derdestlik itirazının haklı olmadığı tespitinin 06/12/2018 tarihli duruşmada yapılarak, birleşen dava yönünden tefrik kararı verilerek, mahkememizin 2018/905 Esas sayısını almış, denetim açısından ana dava dosyasında aldırılan bilirkişi raporu, dava dilekçesi ve gerekçeli karar örneği dosyaya konulmuştur.
Davacı vekili, mevcut davada taraflar arasındaki sözleşmenin haksız fesih olunduğu iddiasına dayalı olarak haksız fesih nedeni ile oluştuğunu iddia ettiği 5.000,00 TL zararın tazminini talep etmiş ise de, bu şekilde bir zararının oluştuğunu kanıtlayamamakla bu istek kalemi ile ilgili açılan davanın reddi cihetine gidilmiştir.
Tüm deliller toplandıktan sonra mahkememizce resen atanan nitelikli hesap bilirkişisinden aldırılan 28/01/2020 tarihli ön rapor, 25/11/2020 tarihli rapor ile 05/04/2021 tarihli ek raporda, gerekçeli ve denetime elverişli olarak, taraflar arasında mevcut hizmet sözleşmesi kapsamında davalının üst işveren sıfatı ile dava dışı 9 adet işçiye ödemiş olduğu kıdem ve ihbar tazminatından ötürü davalının hak edişinden kesilebilecek tutar 55.623,98 TL iken 98.761,51 TL kesinti yapıldığı, buna göre 43.137,53 TL’nin davacıya iade edilmesi gerektiği belirlenmiştir.
Bilirkişi raporu, iddia, savunma, taraflar arasındaki sözleşmeler ve dosyaya sunulan deliller bütün olarak değerlendirilmek sureti ile gerekçeli ve denetime elverişli olarak hazırlandığı için rapora yönelik davalı itirazı haklı görülmemiş, bilirkişi raporundaki hesaplama hükme esas alınarak, davalı üst işverenin aralarındaki hizmet sözleşmesi kapsamında davacı alt işverenden dava dışı işçilere ödediği işçilik alacağı nedeni ile davacının hak edişinden fazladan yapmış olduğu kesinti tutarının 43.137,53 TL olduğu belirlenmiş olmakla, rapordaki bu hesaplama hükme esas alınıp, bu istek kalemi ile ilgili davacının talebinin ıslah edilmiş hali ile 39.449,42 TL olduğu anlaşılmakla bu miktar için davanın kabulü cihetine gidilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçe uyarınca,
1- DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE,
39.449,42 TL’nin (5.000,00 TL’lik bölümüne 27/10/2017 olan dava tarihinden, 34.449,42 TL’lik bölümüne 21/12/2020 olan ıslah tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmak sureti ile) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gerekli 2.694,79 TL harçtan peşin alınan 770,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.924,01‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen ( kabul ve red oranına göre) 5.917,41 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen ( kabul ve red oranına göre) 4.080,00 TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.136,00 TL (ilk yargılama gideri, bilirkişi ücreti, posta gideri olmak üzere) yargılama giderinden ( kabul ve red oranına göre) 1.008,21 TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafnıdan yatırılan 770,78 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır