Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/59 E. 2021/649 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/59 Esas
KARAR NO : 2021/649

HAKİM :… …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 07/08/2012
KARAR TARİHİ : 28/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/11/2021

DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin oğlu… hakkında bir borcundan dolayı Ankara … Müdürlüğünün 2011/9489 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve hakkında cebri icra işlemi uygulandığını ve kendisinden haciz baskısı altında taahhüt alındığını, baskı altında alındığı için geçersiz olan bu taahhüt sonrasında İİK’nun 111.maddesi uyarınca dosyanın toplam tutarı 260.028,18 TL için 21/11/2011 tarihinde tekrar usulüne uygun taahhüt alındığını, bu taahhüt nedeniyle oğlunun cezaevine gireceği tehdidi ile korkutulan yaşı itibariyle yapmış olduğu işlemlerin anlam ve mahiyetini kavrayabilecek fiili ve hukuki olgunlukta olmayan 81 yaşındaki müvekkiline alacaklı ile görüşmeye gidildiğinde oğlunun cezaevinden kurtulması için bir evrak imzalaması gerektiği ifade edilerek 250.000,00 TL tutarında senet imzalatıldığını, müvekkilinin hiç bir şekilde böyle bir senet imzalamanın anlam ve mahiyetini kavrayabilecek olgunlukta olmadığını, müvekkilinin yaşına bağlı olarak bir takım sağlık sorunları yaşadığını, mahkemece yapılacak inceleme ile bu durumun anlaşılabileceğini belirterek Ankara … Müdürlüğünün 2011/13015 sayılı dosyasından (ve dayanağı bulunan 21/11/2011 tanzim tarihli 23/11/2011 vade tarihli 250.000,00 TL bedelli senetten) dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının doktor raporu olmaksızın mevcut dava için davacı vekiline vekaletname verdiğini, ayrıca 26/07/2011 tarihinde Çankaya Tapu Sicil Müdürlüğünde işlem yaparak taşınmazına ipotek koydurduğunu, bononun tanzim tarihinden sonra Reşadiye Tapu Sicil Müdürlüğünde 26 ayrı tapu ile ilgili doktor raporu olmaksızın işlem yaptığını, akıl sağlığının yerinde olmadığının bu nedenle haklı olmadığı gibi söz konusu senedin avukat olarak kendi bürosunda imzalandığı sırada, davacının oğlunun borcu benim borcum ben oğluma kefilim, bu borcun tamamını ben ödeyeceğim diyerek evinin tapu kayıt fotokopisini de tarafına ödeme gücünün olmadığının teminatı olarak gösterilerek verildiğini, korkutma ve hile ile bono alındığı iddiasının haksız olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Davacı vekili, 18/10/2012 tarihli cevaba karşı cevap dilekçesinde, tarafına vekaletname verilmesinin ve tapuda bir takım işlemler yapılmasının müvekkilinin akıl sağlığının yerinde olduğunun kanıtlanamayacağının, müvekkilinin muhatap bırakıldığı hileli işlem, akıl zaafiyetinden yararlanılmasına ilişkin usulsüz tararruf nedeniyle C.Başsavcılığına ayrıca suç duruyusunda bulunulacağını belirtmiştir.
GEREKÇE: Dava, 81 yaşında olan davacının oğlu hakkında yapılan icra takibi sonrasında oğlunun hapse gireceği düşüncesi ile korkutularak hile ile oğlunun borcu kadar senet verilmesinin sağlandığı iddiasına dayalı olarak bu senetten ve senede bağlı olarak yapılan icra takibinden ötürü borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Taraflarca delil olarak dayanılan belgeler dosyaya sunulmuş ve yazılan müzekkere ile temin olunmuş ve ayrıca Ankara … Dairesinin 2011/13015 ve 2011/9489 sayılı dosyaları temin olunmuştur.
Davacı tarafça senedin geçersizliği gerekçesi olarak dava dilekçesi ile cevaba karşı cevap dilekçesinde ikrah (korkutma) ve hile hukuki nedenlerine dayanılmıştır.
BK’nun 36.maddesinde düzenlenen hile (aldatma) ile BK’nun 37.maddesinde düzenlenen ikrah (korkutma) hukuki nedenlerine bir davada yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre aynı anda dayanılamaz, davacı vekiline bu konuda hangi hukuki nedene mevcut davada dayanıldığı konusunda açıklayıcı beyanda bulunması için mehil verilmiş ise de; 24/06/2013 tarihli yazılı beyanında hata, hile ya da ikrahtan hangisi kapsamında vakıaları gözeterek davanın açıldığını mahkemece değerlendirilmesinin zorunlu olduğu belirtilerek bu konuda açıklama yapmaktan kaçınmış olmakla, mahkememizce Yargıtay içtihatları gözetilerek davacının hata, hile ve ikrah hukuki nedenlerinden hangisine mevcut davada dayandığı konusuna açıklama getirilmemekle başkaca cihet araştırılmadan mehkememizce davanın reddine ilişkin 10/10/2013 tarihinde verilen karar,
Davacı vekilinin temyizi üzere Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2015/1310 Esas, 2015/11703 Karar sayılı 30/09/2015 tarihli ilamı ile,
Mahkemece, davacının menfi tespit iddiasına dayanak olarak hile ve ikrah olgularına dayandığı, bu iki nedene birden dayanarak menfi tespit istemi ileri sürülemeyeceğini, davacının iddiasını açıklaması konusunda verilen süre içinde açıklama yapmaktan kaçındığı, hata, hile veya ikrah nedenlerinden hangisine dayanıldığı konusunda açıklama yapılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir
Menfi tespit davalarında birbiri ile çelişmediği sürece birden fazla hukuki sebebe dayanılabilir. Davacı vekili, dava dilekçesinde ve yargılama aşamasında müvekkilinin fiil ehliyetinin bulunmadığını, bu nedenle yaptığı işlemlerin sonucunu kavrayabilecek durumda olmadığını beyan etmiştir.
Bu durumda mahkemece, dava konusu bononun düzenleme tarihi itibariyle davacı muris …’in fiil ehliyeti bulunup bulunmadığı hususunda yeterli araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan diğer dava sebepleri tartışılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş, hükümden sonra öldüğü anlaşılan davacının daha önce tedavi görmüş ise ilgili hastanelerden tedavi belgeleri ve raporları getirtilip tam teşekküllü bir hastanenin sağlık kuruluna veya adli tıp kurumuna inceleme yaptırılarak deliller hep birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar vermekten ibaret olmalıdır.
Gerekçesi ile araştırmalı olarak bozulmuştur.
Mahkememizce bozmaya uyularak yeniden taraf teşkili yapılmış, davacı vekilince bildirilen tedavi ve sağlık raporları ilgili hastanelerden temin olunduktan sonra,
Adalet Bakanlı Adli Tıp Kurumu Adli Tıp … İhtisas Kurulundan aldırılan 11/06/2021 tarihli raporda, davacıya ait tüm sağlık raporları dosya içeriğine uygun olarak değerlendirilmiş ve sonuç itibari ile davaya konu senedin düzenlendiği 21/11/2011 olan işlem tarihi itibari ile davacının dava konusu işlemi yapacak fiil ehliyetine haiz olduğu tespiti yapılmıştır.
Söz konusu rapor içeriği ile davacının dava konusu bononun düzenlendiği tarih itibari ile fiil ehliyetinin bulunduğu anlaşılmakla davanın reddi cihetine gidilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçe uyarınca,
1- DAVANIN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınan 3.712,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.653,2‬0 TL harcın harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 53,60 TL (posta masrafı vs) yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 25.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır