Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/355 E. 2023/42 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/355 Esas – 2023/42
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN
T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/355 Esas
KARAR NO : 2023/42

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACILAR :1-…
2-…
3-…
VEKİLLERİ : …

DAVALI : …
VEKİLLERİ : …

FERİ MÜDAHİL : …
VEKİLLERİ : …


… … …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/05/2018
KARAR TARİHİ : 26/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan tazminat (ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili, müvekkilleri … ile …’ün evli olduklarını, müvekkili …’ün 33 yaşında diğer müvekkili …’ye gebe kaldığını, … Devlet Hastanesine başvurup, düzenli olarak gebelik takibini yaptırdığını, bu kontrollerin gebeliğin sonuna kadar devam ettiğini, anılan müvekkilinin takiplerini ve doğumunu dava dışı …’ın yaptığını, müvekkili …’nin 08/06/2017 tarihinde down sendromlu olarak dünyaya geldiğini, davalının sigortalısı doktorun tüm gebeliği boyunca muayene etmiş olmasına rağmen, çocuğun down sendromlu olup olmadığının tespit edilmesi ve tespiti halinde istenmeyen gebeliği sonlandırabilmek mümkün iken bu imkandan yararlandırılmadığını, davalının sigortalısı doktorun tıbbi özen eksikliği nedeniyle çocuğun down sendromlu doğacağından haberdar olunmadığını, ancak doğumdan sonra yapılan testler sonucu down sendromu tanısı konulabildiğini, doktorun uzman olmasına rağmen gerekli tıbbi özenin gösterilmemesi ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi sonucunda çocuğun tüm yaşamı boyunca taşıyacağı bir yükün omuzlarına yüklendiğini, müvekkillerinin maddi ve manevi zararlarının doğduğunu ileri sürerek, müvekkili … ve … için ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi tazminat, diğer müvekkili için şimdilik 1.000,00 TL iş görmezlik ve 50.000,00 TL manevi tazminatın fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, dava dışı …’ın müvekkili nezdinde 0001031001546953 numaralı ve 05/08/2017-2018 tarihlerini kapsayan Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu MSS poliçesinin olduğunu, müvekkilinin poliçe genel ve özel şartları kapsamında sorumluluğunun bulunduğunu, dava konusu olayın öncelikle hekim hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılması gerektiğini, hekimin ancak gebelik sırasında bebeğin down sendromlu olup olmadığının tespiti sağlamak amacıyla test önermekle yükümlü bulunduğunu, testin yaptırılmamasından doğan sonuçlardan sorumlu olmadığını, davacının yaşı da ilerlemiş olduğundan bu testler yapılsa da down sendromu vardır ya da yoktur şeklinde kesin bir sonuca gidilmesinin mümkün bulunmadığını, iş bu testlerin sonucunda çıkacak orana göre amniyosentez önerildiği, hasta istemediği takdirde doktora yüklenebilecek bir kusur olmadığını, aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
KANITLAR: Davalı şirket tarafıından düzenlenen 0001031001546953 nolu Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu MSS poliçesi celbedilmiş, fer’i müdahil tıp doktoru …’ın sigortalı olduğu ve 05/08/2017-2018 dönemine ilişkin bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı anne …’ün gebelik takibi ve tıbbi kayıtları ile diğer davacı çocuk …’e ait tıbbi evraklar celbedilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 7. İhtisas Kurulundan rapor alınmış, anılan raporda, gebelik takibinde down sendromu tanısı almadığı bildirilen … oğlu, 08/06/2017 doğumlu, … hakkında düzenlenen adli ve tıbbi belgelerin değerlendirilmesinde; Anne …’ün gebelik takiplerini … Devlet Hastanesinde yaptırdığı, 07/11/2016 tarihinde yapılan muayenede 7 haftalık hamile olduğu, ilerleyen gebelik haftalarında bebekte ortaya çıkabilecek veya belirgin hale gelebilecek anomalilerin saptanması amacıyla 19-23. haftalarda bir perinatoloji uzmanı tarafından perinatal muayene önerildiği, 25/11/2016 tarihinde anneye ait laboratuvar tetkiki olmakla beraber kadın doğum kontrol muayenesine ait tıbbi kayıt olmadığı, vücut hücrelerindeki kromozom sayısındaki fazlalıktan kaynaklanan genetik bir anormallik olan Down Sendromu tarama testlerinin Sağlık Bakanlığı tarafından uygulanması zorunlu bir tetkik olarak bildirilmediği, bu testlerin tarama niteliğinde olduğu, bu testin yapılması durumunda doğacak bebekte Down Sendromu vardır veya yoktur şeklinde kesin bir sonuca gitmenin mümkün bulunmadığı, tarama testlerinde annenin yaşı, hormonal değerleri ve testin özelliğine göre USG sonuçlarını göz önüne alarak bir risk oranı belirlendiği, tarama testlerinin sonuçlarının risk sınırı üzerinde çıkmasının bebekte mutlaka Down Sendromu olduğu anlamına gelmeyeceği gibi, risk sınırının altında olduğu durumlarda dahi bebekte Down Sendromu görülebileceği, test sonucunun yukarıda söz edilen parametrelere göre kaç gebenin birinde karşılaşabileceğini gösterdiği, oranın istatistikler ışığında risk sınırının üstünde bir değer göstermesi durumunda amniyosentez gibi ileri tetkikler önerilebileceği, tanı koydurucu olan bu ileri girişimsel tetkiklerde %1 oranında düşük riski olduğu, bebekte doğumdan sonra tespit edilen Down Sendromunun intrauterin rutin yapılan obstetrik ve/veya ilgili uzmanlar tarafından yapılabilen ikinci düzey ultrasonografi tetkiklerinde tespit edilemeyebileceğinin tıbben bilindiği, dava konusu olayda ikili tarama testi süresinde annenin ilgili kadın doğum hekimine başvurusu olduğuna dair tıbbi kayıt bulunmadığı, 28/12/2016 tarihinde gebeliğinin 16. haftasında muayeneye geldiği, dörtlü tarama testi, fetal anomali taraması için üçüncü basamak kontrolü ile perinatal muayene önerildiği, annenin dörtlü tarama testini kabul etmediği, 23/01/2017 tarihinde gebeliğinin 19. haftasında tekrar kontrole geldiği, ileri tarama testleri önerildiği, bilgilendirildiği, hastane otomasyon sistemine testlerin istekleri yapıldığı ancak annenin testleri yaptırmak istemediği, amniyosentez tarama testleri sonucuna göre riski kabul edilen gebelerde önerildiği, tarama testlerini kabul etmeyen kişide amniyosentez endikasyonu bulunmadığı, annenin 17/02/2017, 15/03/2017 ve 24/04/2017 tarihli muayenelerinde de fetal anomali taraması için üçüncü basamak kontrolü ile perinatal muayene ve kalp muayenesi önerildiği anlaşılmakla; tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde; …’ın eylemlerinin tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu hususları görüş olarak açıklanmıştır.
GEREKÇE: Dava, Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesine dayalı maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta davacı … ile davacı …’ün evli oldukları, diğer davacının ise bu davacının üçüncü çocuğu olarak Down Sendromlu olarak doğduğu, davacı annenin gebelik takibinin, davalının Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile eylemleri sigorta örtüsüne alınan dava dışı uzman doktor tarafından yapıldığı, davalının sigortalısı doktorun tıbbi özen yükümlülüğünün ihlal edildiğinin ileri sürüldüğü ve davalının ise davanın reddini savunduğu hususları uyuşmazlık konusu değildir.
Taraflar arasındaki çekişme, davalının sigorta poliçesiyle tıbbi eylemleri sigorta örtüsüne alınan fer’i müdahil doktorun mesleki özen ve aydınlatma yükümlülüğünü ihlal edip etmediği, davacı küçüğün Down Sendromlu doğmasına neden olup olmadığı, diğer anne ve babanın yeterli aydınlatılmaması nedeniyle gebeliğe son verilmesi haklarının engellenip engellenmediği, davacıların ayrı ayrı maddi ve manevi zararlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, bu zararların sigorta teminatı kapsamında bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
İddialar, savunma, tıbbi kayıtlar, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli ATK raporu kapsamından, davacılardan …’ün gebelik sürecinde hasta takibinin fer’i müdahil olan ve mesleki faaliyetleri nedeniyle verdiği zararlar davalı tarafından teminat altına alınan … tarafından yapıldığı, anılan doktorun gebeliğin başından beri davacı anneyi sosyal, kültürel ve kişilik durumuna uygun şekilde aydınlattığı, olası ihtimaller ile yaptırılacak testler bakımından bilgilendirdiği, tıp biliminin bu sendrom nedeniyle ulaştığı son verileri paylaştığı, mesleki faaliyetinde bir hata ve eksikliğin olmadığı, tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun davrandığı, herhangi bir kusurunun tespit edilemediği sonuç ve kanaatine varılmış, davacıların davalarının subuta ermediğinden ayrı ayrı reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1- Davacıların davalarının ayrı ayrı reddine,
2-Alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin alınan 515,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 335,85‬ TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Maddi tazminat istemi yönünden, davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine,
5-Manevi tazminat yönünden, davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin her bir davacıdan ayrı ayrı alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacılar tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, huzurda bulunan taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/01/2023
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır