Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/820 E. 2022/355 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2016/820 Esas – 2022/355
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/820 Esas
KARAR NO : 2022/355

HAKİM : …
KATİP ….

DAVACI …..
DAVALI :….

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/10/2016
KARAR TARİHİ : 23/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2009 yılı Ekim ayı içerisinde, cezaevinde gardiyan olarak görev yapan müvekkilinin eski cezaevi önünden vardiyası sona ermiş olması nedeniyle …plakalı motorsikleti ile çıkış yaptığı sırada taşımalı eğitim servis aracı olan… plakalı münibüs ile çarpıştığını, müvekkilinin kaza neticesinde ağır yaralandığını, mülkiyeti davalılar … ‘a ait olan… plakalı minübüsün davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesinin düzenlendiğini, bu nedenle davalıların oluşan zarardan sorumlu olduklarını, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik geçici ve sürekli iş kaybı nedeniyle 2.500,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, 50.000 TL manevi tazminatın davalı gerçek kişilerden müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
HMK’unun 114/1-g bendinde; ” Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması,” dava şartları arasında düzenlenmiş ve HMK’unun 115.maddesi, Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler,
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder,” şeklinde düzenlenmiştir.
HMK’nun harç ve avans ödenmesi başlıklı 120. maddesinde; (1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. (2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.” hükmü getirilmiştir.
Anılan maddenin gerekçesinde ise: “Madde ile, dava açılırken yargılama harçlarının mahkeme veznesine yatırılması zorunluluğu düzenlenmiştir. Maddede ayrıca, 1086 sayılı Kanunda yer almayan, yeni bir düzenleme yapılarak, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu avansın yetmemesi durumunda ise tamamlanması için davacıya kesin süre verileceği hususu hüküm altına alınmıştır. Avans miktarının, davanın türü ve özelliklerine göre her yıl Adalet Bakanlığınca ilân edilecek tarifeye göre belirleneceği, maddede yer almıştır,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 4 maddesinde gider avansı olarak, taraf sayısının beş katı tutarında tebligat gideri, dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış ve tanık sayısı belirlenmiş ise tanık sayısınca tanık asgari ücreti ve tebligat gideri, tanık sayısı belirtilmemiş ise en az üç tanık asgari ücreti ve tebligat gideri, dava dilekçesinde keşif deliline dayanılmış ise keşif harcı avansı ile birlikte 75 TL ulaşım gideri, dava dilekçesinde bilirkişi deliline dayanılmış ise Bilirkişi Ücret Tarifesinde davanın açıldığı mahkeme için öngörülen bilirkişi ücreti, diğer iş ve işlemler için 50 TL nin davacı tarafından ödeneceği belirtilmiştir. Tarifenin 6. maddesinde tarifenin yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan davalarda, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120. maddesinin ikinci fıkrasına göre gider avansı ikmal ettirileceği açıklanmıştır.
Bir davanın açılmasıyla başlayan yargılama faaliyetinde, karara ulaşmak bakımından, mahkeme ve taraflarca yapılması gereken belirli işlemler bulunmakta olup, her işlemin belli bir zaman aralığında yapılması gerekmektedir. Usul hükümleri ile normatif bir değer kazanan bu zaman aralıklarına süre denilmektedir. Böylece usul işlemlerinin yapılması zamansal olarak tarafların ya da mahkemenin arzularına, inisiyatifine bırakılmamış olmaktadır.
6100 sayılı HMK’nda öngörülen süreler, nitelikleri bakımından, taraflar için ve mahkemeler için konulmuş süreler olmak üzere ikiye ayrılır:
Mahkemeler için öngörülen sürelerin, taraflar için öngörülen sürelerden farkı; sürenin geçirilmiş olmasının, o sürede yapılması öngörülen işlemin yapılma olanağını ortadan kaldırmamasıdır. Eş söyleyişle hakim, gecikmeli de olsa süreye bağlanmış olan işlemi yapabilir. Dolayısıyla, gecikmeli de olsa yapılan işlem, oluşturulan karar hukuken geçerlidir ve süresinde yapılmış gibi hukuki sonuç doğurur.
Hakimin tespit ettiği süreler ise, kural olarak kesin değildir (…, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış 22. Baskı, Ankara 2011, s.749).
Hakim, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, HMK’nun 90/2. maddesine göre iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabilir ve bu sürenin, kesin olduğuna da karar verebilir (HMK m.94/2, HUMK m.159).
Yukarıda da belirtildiği üzere, ilke olarak, hakimin verdiği süre kesin olmayıp, kesinlik için şu iki koşuldan birinin varlığı zorunludur:
İlk koşul, hakimin kesin olduğunu belirtmeksizin verdiği ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep hakkının varlığı karşısında, bu talep üzerine hakimin verdiği ikinci sürenin kesin olması ve bu kesinliğin yasadan kaynaklanmasıdır (HUMK m.163, c.4, HMK. 94/2); bu halde, ikinci kez verilen sürenin kesin olduğu belirtilmemiş ve ihtar edilmemiş olsa dahi, sonuç değişmez.
İkinci halde ise; yasaya göre hakimin, tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna da karar verebilmesidir (HUMK m.163/3 c.3, HMK m. 94). Ancak, böyle bir durumda kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için, buna ilişkin ara kararının yasaya ve içtihatlara uygun şekilde oluşturulması, hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık olması ve kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının ilgili tarafa ihtar edilmesi gerekir.
Kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Bu ilkenin doğal sonucu, yargısal kesin süreyle sadece tarafların değil, hakimin de bağlı olduğu, dolayısıyla hakimin bu tür bir ara kararından dönmesinin hukuken geçersiz bulunduğudur.  
Kısaca; ister kanun, ister hakim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir.
Tüm bu açıklamaların ışığında somut olaya gelince; Davacının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 4 maddesi uyarınca, taraf sayısının beş katı tutarında tebligat giderini gider avansı olarak depo etmesi gerektiği gözetilerek, 13 no’lu celsenin 2 nolu ara kararı ve akabinde 20 no’lu celsenin 1 no’lu ara kararı ile, tebligat işlemlerinin yapılabilmesi için eksik olduğu anlaşılan 300.00 TL gider avansını Mahkeme veznesine depo edilmesi amacı ile davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde gider avansının depo edilmemesi halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtar edildiği, ihtara rağmen kesin süre içerisinde gider avansının Mahkeme veznesine depo edilmediği görülmüştür.
Bu durum karşısında, HMK’unun 114/1-g, 115/1-2, 120/1,2 maddeleri uyarınca, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-HMK 114/1-g, 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeni ile davanın USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin olarak yatırılan 179,32 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 98,62 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Maddi tazminat talebi yönünden; Davalılar kendilerine vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,(AAÜT’nin 3/2 maddesi uyarınca red sebebi ortak olduğundan, tek vekalet ücretine hükmedilmiş olmakla)
4-Manevi tazminat talebi yönünden; Davalılar Emrah Yurter ve Önder Sayın kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar Emrah Yurter ve Önder Sayın’a verilmesine, (AAÜT’nin 3/2 maddesi uyarınca red sebebi ortak olduğundan, tek vekalet ücretine hükmedilmiş olmakla)
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı Önder Sayın tarafından yatırılan 255,20 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluğunda, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/05/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸

YARGILAMA GİDERİ DÖKÜMÜ:
DAVALI ÖNDER SAYIN
Posta Masrafı : 255,20 TL