Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/751 E. 2021/687 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2016/751 Esas – 2021/687
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/751 Esas
KARAR NO : 2021/687

BAŞKAN : …..
ÜYE : ….
ÜYE :…..
KATİP : ….

DAVACI : …..
DAVALI : 1- ….
DAVALI : 2- …..
DAVA TARİHİ : 27/09/2016
KARAR TARİHİ : 10/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında davalının TP bayisi olarak faaliyet göstermesi amacıyla 14.10.2008 tarihli bayilik sözleşmesi ve protokol imzalandığını, bu kapsamda davalının 20 yıl süreyle intifa sözleşmesinden kaynaklı TP’nin Bergama bayisi olarak faaliyete başladığını, taraflar arasında bayilik ilişkisi devam ederken rekabet kurulunca bu tür anlaşmaların varlığı halinde 5 yılı aşan süreler bakımından muafiyet koşullarının ortadan kalkacağının duyurulduğunu, bu nedenle yapılan sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 5 yıllık süre boyunca muafiyetten yararlanabileceği belirlendiğinden taraflar arasında 14.10.2008 tarihli ve 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi ve protokolün sona ermesi ardından 11.12.2013 tarihli 5 yıl süreli 2. bir bayilik sözleşmesi ve protokolün imzalandığını, bayilik sözleşmesinin 22. maddesinde şirketlere verilen bayiliklerde ortaklardan birinin veya birkaçının ayrılması veya şirkete yeni ortak alınması halinde 15 gün içinde TP’ye bildirilmesi gerektiğini, aksi taktirde TP’nin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceğinin hüküm altına alındığını, yine sözleşmenin 23. Maddesine göre, bayiinin ödemelerini vadesinde yapmaması halinde de TP’nin protokolünü feshedebileceğinin hüküm altına alındığını, taraflar arasındaki bayilik ilişkisi devam ederken davalı şirketin ürün alımlarından doğan borçlarını ödemeyerek temerrüde düştüğünü, kendisi aleyhine icra takibi yapılmasına sebebiyet verdiğini, TP’nin onayı olmadan ortaklık yapışım değiştirdiğini, asgari mal alım taahhüdüne uygun davranmadığını, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesine de İzmir … Noterliğinden gönderdiği 17.01.2016 tarih ve 5981 yevmiye numaralı bildirimle haksız surette feshettiğini, buna karşılık TP’nin de Ankara ….. Noterliğinden gönderdiği 21.07.2016 tarih ve 26220 yevmiye numaralı ihtarname ile sözleşmeyi feshederek, bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haksız şekilde feshedilmesi nedeni ile oluşan 192.500 USD cezai şart, beyaz ürün LPG ve madeni yağ satış taahhüdünden kaynaklanan 777.764,08 USD cezai şart, 11.12.2013 tarihli protokolün 2. Maddesine istinaden hesaplanan 448.340,00 USD’lik bayilik hizmet bedeli ve 191.338,00 USD’lik cezai şart borcunun ihtar edildiğini, davalı şirketin TP’ye olan KDV dahil 929.250,00 USD bayilik hizmet bedeli borcunun sözleşmenin uygulanmayacak süresine karşılık gelen kısmının 448.340,00 USD olduğunu, bu tutarın 28.10.2009 tarihten itibaren faiziyle birlikte tahsiline, 396.575,00 USD satış taahhüdünden doğan cezai şart borcunun sözleşmenin uygulanmayacak süresine karşılık gelen 191.337,00 USD’nin davalı şirketin fesih bildiriminin TP’ye tebliğ edildiğini, 13.07.2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, ikinci sözleşme döneminde davalı firmanın haksız fesih nedeni ile oluşan 192.500,00 USD, satış taahhüdünden kaynaklanan toplam 807.386,31 USD cezai şart alacaklarından fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesi için uygulanan kar dağılımının davacı şirket tarafından lehine olacak şekilde sürekli değiştirildiğini, bu durumun taraflar arasında imzalanan protokolün 17 ve 18. Maddelerinde düzenlenen iskonto oranlarına uymadığını, bu sebeple bayilik ilişkisinin devamının mümkün olmadığım, davacı şirketin cezai şart yönünde talepte bulunmasının bayilik sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından haklı sebeplerle feshedildiği için cezai şart talebinin yerinde olmadığını, Sayın Mahkemece aksi kanaat oluşması halinde cezai şart miktarının müvekkili şirketin mahvına sebep olacak şekilde tespit edilmesinin hukuki dayanaktan yoksun olacağını, müvekkili şirketin kar dağılımı konusunda davacı şirketin taahhüt ettiği iskonto oranlarının uygulanmamasından kaynaklı gerekli ticari faydayı sağlayamadığım, hatta zarar ettiği için sözleşmeyi haklı sebeplerle feshettiğini, cezai şart talebinin de hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, haklı fesih konusunda aksi kanaat hasıl olması halinde kar mahrumiyeti ve cezai şart konusunda yerleşik Yargıtay kararlarına göre yargılama yapılarak, buna uygun karar tesis edilmesi gerektiğinden bahisle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, tüm yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan hizmet bedeli alacağı ve cezai şart alacağına ilişkindir.
Davacı tarafından 11/12/2013 tarihli protokolün ikinci maddesine istinaden 448.340 USD’lik bayilik hizmet alacağının ve 191.337 USD lik cezai şartın 11/12/2013 tarihli sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle 192.500 USD lik cezai şartın ve 11/12/2013 tarihli sözleşmeden beyaz ürün, LPG ve madeni yağ satış tahadütlerinden kaynaklanan cezai şart alacakların tahsili için dava açılmıştır.
Taraflar arasında 14/10/2008 tarihli bayilik sözleşmesi ve protokolün imzalandığı, daha sonra 15/12/2013 tarihli bayilik sözleşmesi ve protokolün imzalandığı, davalı …’ın davalı şirketin sözleşme ve protokol, taahhütnameden kaynaklanan borçlarına 1.050.000 USD miktarı ile kefil olduğu anlaşılmıştır.
11/12/2013 tarihli protokolün 2. maddesinde; ” taraflar arasındaki eski dönem bayilik sözleşmesi 15/12/2013 tarihi itibariyle sonlanacaktır. Sonlanan (önceki) dikey anlaşma sebebiyle bayinin TP’ye 787.500 USD + KDV bayilik hizmet bedeli iade borcu ve 396.575 USD satış tahadütünden doğan şartı ceza borcu olduğu konusunda mutabıklardır… Ancak iş bu protokol gereğince yapılacak bayilik sözleşmesinin herhangi bir nedenden vaktinden önce sonlanması durumunda bayi önceki dikey anlaşmadan doğan bayilik hizmet bedeli iade borcunun yeni bayilik sözleşmesinin süre yönünden gerçekleşmeme oranı kadarını TP’den aldığı günden itibaren hesap edilecek faizi ile birlikte TP’ye iade etmeyi kabul ve tahadüt eder. Bu halde bayi ayrıca önceki anlaşma döneminden doğan satış taaddütüne dayalı şartı ceza borcunun yeni bayilik sözleşmesinin süre yönünden gerçekleşmeme oranında kısmını iş bu protokol tarihinden itibaren faizi ile birlikte TP’ye iade etmeyi kabul ve taaddüt eder. ” hükmü bulunmaktadır.
Aynı protokolün 24. Maddesinde; ” Protokol ve/veya sözleşmenin TP tarafından haklı veya bayi tarafından haksız suretle feshi halinde bayi .. 192.500 USD cezai şartı TP ye öder. ” hükmü düzenlenmiştir.
Ayrıca protokolün 9. Maddesin de bayinin her ne sebeple olursa olsun bayilik sözleşmesinin süresinin sonunda veya fesih tarihinde asgari mal alım taaddütü maddesinde bahsi geçen ve taaddüt ettiği haldi almadığı ve her metre küp beyaz ürün için 71 USD ve her ton LPG için 37 USD ve her ton madeni yağ için 2000 USD tutarında cezai şart bedelini TP ye ödemeyi kabul ve taaddüt ettiği hükmü bulunmaktadır.
Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi davalı tarafından 11/07/2016, davacı tarafından 21/07/2016 tarihli ihtarname ile feshedilmiştir.
Fesih tek taraflı yenilik doğurucu ve karşı tarafa varmasıyla sonuç doğurduğundan haksız olsa bile sözleşmenin feshini doğurur. Dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafın fesih ihtarnamesiyle feshedilmiş olduğunun kabulü gerekmektedir.
Feshedilen sözleşmenin tekrar feshi mümkün değildir.
Mahkememizce deliller toplandıktan sonra …ATM’ye talimat yazılarak bilirkişiden 11/12/2018 tarihli rapor alınmıştır.
Bilirkişi raporunda; bayilik hizmet bedeli alacağının 448.640 USD, satış taaddütünden doğan ceza alacağının 190.209,94 USD , beyaz ürün için cezai şart alacağının 82.022,75 USD , madeni yağ için cezai şart alacağının 4.362,28 USD ve LPG için cezai şart alacağının 9.079,43 USD ve sözleşmenin haksız feshedilmesi durumunda cezai şart alacağının 192.500 USD talep konusunda takdiri mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Rapora itiraz edilmesi üzerine aynı bilirkişiden 02/05/2019 tarihli ek rapor alınmıştır.
Bayi tarafından ürün alım taaddüdüne uyulmaması halinde sözleşme feshi yerine ürün satışına devam edilmesi halinde bayiden ancak son yılın taaddüdüne uyulmamasından kaynaklanan cezai şartın talep edilebileceği kanaati ile 23/10/2019 tarihli duruşmada her yıl yönünden ne kadar ürün alındığı ve her yıl ürün alım taaddütüne uyulmamam miktarı, buna göre her yıl yönünden talep edilebilecek cezai şart miktarı konusunda rapor düzenlenmesi için bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi …. ‘dan 02/12/2019 ve 06/07/2020 tarihli raporlar alınmıştır.
Bilirkişi tarafından 16/07/2020 tarihli ek raporda; ürün alım taaddüdüne uyulmaması nedeniyle son yıl için talep edilebilecek cezai şart miktarı, beyaz ürün için 179.152,45 USD, madeni yağ için 259,60 USD ve LPG için 1.965,44 USD olarak hesaplanmıştır. Ürün alım taaddütünden kaynaklanan son yıl için cezai şart alacağı toplam 181.377,49 USD’dir.
Her ne kadar Türk Ticaret Kanunun 22. maddesi gereğince tacir cezanın indirilmesini isteyemez ise de cezai şartın tacirin ekonomik yıkımına sebep olacak nitelikte olması halinde mahkemece resen indirileceği zira bu hususun Anayasa da düzenlenen kişi özgürlüğü ile ilgili olduğu dikkate alındığında talep edilen cezai şartın davalının ekonomik yıkımına sebep olup olmayacağının tespiti için bilirkişi incelemesine karar verilmiştir.
Ancak davalı tarafından ticari defterlerin ibraz edilmemesi nedeniyle vergi dairesi kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişi …’ndan 21/10/2021 tarihli rapor alınmıştır. Raporda şirketin öz kaynak toplamının -43.712,76 TL olduğunun, şirketin öz varlığını yitirdiğini, tespit edilen cezai şartların davalı şirketin ekonomik mahvına sebep olacağını bildirmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda toplanan delillerden davacının 11/12/2013 tarihli protokolün süresinden önce feshi nedeniyle protokolün 2. Maddesi gereğince 449.095,06 USD hizmet bedeli talep edebileceği ancak talebin 448.640,00 USD olması nedeniyle bu miktarın esas alınması gerektiği, yine protokolün 2. Maddesi gereğince 191.337,00 USD lik ( ek rapor) sözleşmeden kaynaklanan cezai şart talep edebileceği, 11/12/2013 tarihli Sözleşmenin haksız feshi nedeniyle protokolün 24. Maddesi gereğince 192.500 USD cezai şart talep edebileceği, ayrıca ürün alım taaddütünden kaynaklanan son yıl için hesaplanan 181.377,49 USD cezai şartı talep edebileceği, sonuç olarak davacının talep edebileceği hizmet bedeli alacağının 448.340 USD ve 565.217,49 USD olduğu ancak davacının talebinin 393.837 USD olduğu tespit edilmiştir.
Sözleşmenin davalı tarafından 11/07/2016 tarihli ihtarname ile feshedildiği, feshin haklı olduğunun toplanan delillere göre davalı tarafından ispat edilemediği, bu nedenle feshin haksız olduğu kanaatine varılmıştır.
Sözleşmenin haksız feshi nedeniyle protokolün 2., 9. ve 24. Maddeleri gereğince yukarıda belirtilen hizmet bedeli ile cezai şartları talep etmesinde davacının haklı olduğu alacaktan davalı şirketin asıl borçlu davalı gerçek kişinin kefil sıfatıyla sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
Cezai şartın davalının ekonomik yıkımına sebep olacağı kanaati ile talep edilen cezai şart alacağından %30 oranında indirim yapılarak sonuç olarak 278.685,90 USD cezai şart alacağının ve 448.340 USD hizmet bedeli alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Temerrüt tarihi, cezai şart alacağı yönünden davacının 21/07/2016 tarihli ihtarnamesinin tebliği ve verilen süre dikkate alınarak 31/07/2016 , hizmet bedeli alacağı yönünden ise protokolün 2. Maddesi gereğince 28/10/2009 kabul edilmiş ancak 2009 ibaresi kısa kararda sehven 2019 olarak yazıldığı anlaşılmakla maddi hatanın HMK 304 maddesi gereğince düzeltilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE,
A-448.340 USD hizmet bedeli alacağının 28/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 4/a maddesindeki faizle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
B-278.685,90 USD cezai şart alacağının 31/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 4/a maddesindeki faizle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
C-Davacının fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 148.716,27 TL harçtan peşin alınan 43.067,74 TL harcın mahsubu ile bakiye 105.648,53 TL harcın davalılardan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan AAÜT uyarınca belirlenen ( kabul ve red oranına göre) 103.012,42 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Reddine karar verilen miktar mahkemece tenkis edilen miktar olduğundan davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yapılan 6.802,70 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yatırılan 43.067,74 TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/11/2021

Başkan ….
e-imzalıdır
Üye ….
e-imzalıdır
Üye …..
e-imzalıdır ….
e-imzalıdır