Emsal Mahkeme Kararı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/410 E. 2022/480 K. 27.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN

T.C.

2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/410 Esas
KARAR NO : 2022/480

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … ….

DAVALI : … – …
VEKİLLERİ….
Av. … –

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/04/2016
KARAR TARİHİ : 27/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Çankaya adresinde … isimli işyerinin işletmeciliğini yaptığını, yanında çalıştığı …’ün ilgili banka şubesinden kendisinin bilgisi olmadan hesap açtırdığını, hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığında 2015/136384 soruşturma numaralı dosyası ile soruşturmanın devam ettiğini, müvekkiline ait işyerinde POS hesabının açıldığını ve müvekkilinin zarara uğratıldığını, bu zararın tazmini gerektiğini, 2012 yılında müvekkilinin yanında getir-götür işlerine bakan dava dışı …’ün davalı bankanın Çankaya Şubesinde müvekkili adına hesap açtırdığını, söz konusu hesabın sahte imza ve sahte kimlik bilgileri ile şube yetkilileri tarafından açıldığını, müvekkilinin bu konuda herhangi bir yetki vermediğini, ilgili şube yetkililerinin salt müşteri amaçlı müşteri olsun da ne olursa olsun düşüncesiyle yetkisiz bir kişi tarafından sahte imza kullanmak suretiyle ve sahte kimlik bilgileri ile hesap açıldığını, hesap kartının dava dışı şahsa verildiği gibi birde müvekkiline ait işyerinde kullanılsın diye POS cihazı verildiğini, müvekkilinin bunlardan haberi olmadığını, ancak pos cihazının işyerinde kullanıldığını, bu hususların 2015 yılı Eylül ayında öğrenildiğini, ilgili bankaya 29.09.2015 tarihinde ihtar çekildiğini ve zararın tazmininin talep edildiğini, yine müvekkili adına açılan hesap üzerinden yapılan işlemlerin işaretlendiğini, kaldı ki bu hesap üzerinden müvekkilinin haberi olmadan yapıldığını, müvekkilinin zamanla işlerin kötü gittiğini, iş yapmasına rağmen belirtilen hesaba aktarılan paralar sebebi ile iflasın eşiğine geldiğini ve işyerini kapatmak zorunda kaldığını, tüm bu sebeplerle tespit edilen 97.796.82 TL’lik bir zarar gündeme geldiğini, müşteri-banka sırrı ile ilgili bankanın yapılan usulsüz işlemlerinden sorumluğu nedeniyle anılan bu miktardan bankanın sorumlu olduğunu, bu itibarla fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 97.769.82 TL’nin işleyecek ticari faizi ile ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın haksız fiil iddiasına dayandığını, davacının hukuki mesnetten yoksun davasını haksız fiil iddiasına dayandırmakta ise haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğunu, huzurdaki haksız davanın görevsiz mahkemede açıldığını, bu konudaki görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle davanın görev yönünden reddi gerektiğini, davanın hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, iyi niyetli hareket etmeyerek yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacının açtığı hukuksuz davadan faiz talep etmesinin hukuki dayanağı bulunmadığından faiz talebinin de reddi gerektiğini, müvekkili bankanın kusuru bulunmadığını, bu konuda bankaya husumet yöneltilemeyeceğini, davacının bankanın kusurunu ortaya koyabilecek haklı ve geçerli yasal deliller sunamadığını, muğlak ifadeler ile açılan haksız davanın husumet yönünden de reddi gerektiğini, … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2015/136384 soruşturma no.lu derdest dosya ile şüpheli … hakkında yürütülen bir ceza soruşturması olduğunu, bu nedenle ceza soruşturmasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının hiçbir belge ibraz etmeden soyut kavramlarla dava açılmasının delillerin taraflarca hazırlanma ilkesine aykırı olduğunu, davacının müvekkilinin iddia edilen rekabet hukuku ihlalinden kaynaklanan zararına ve tazminat talebine dayanak olan tüm hususları dilekçesinde sunması gerekirken yalnızca soyut ve içeriği belirsiz kavramlara dayanarak tazminat talep ettiğini, davacının dava dilekçesinde davanın esas konusu olan ve yine davacının bilgi, talep ve imzası ile edindiği POS cihazının davacıya ait işyerinde bir şekilde kullandığının ifade edildiğini, bu durumun maddi gerçekliğe ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi TTK hükümlerince de kurulan bir ticari işletmenin yasal sorumlulukları ile de uyuşmadığını, davacının müteaddit defa bankacılık işlemleri yapmış olmasından yola çıkarak ve basiretli bir tacir sıfatı ile bankacılık işlemlerine hakim olması gerekliliği göz önüne alınarak dava konusu POS cihazı ve buna bağlı hesapları sözleşme tarihi olan 06.09.2012 tarihinden hesap kapatma tarihi olan 23.07.2013 tarihine kadar aktif olarak kullandığını, davacının hesabı kapatırken harcama itirazında bulunmamış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, aradan 26 ay geçtikten sonra şikayet ettiğini, bu olaylardan sonra Banka Teftiş Kurulu’nun bankayı teftiş ettiğini, bu olay konusunda davacının arkadaşı olan …’ü bu işlerden daha iyi anlar düşüncesiyle işin başına getirdiğini, daha sonra ise bu şahsın bel boy olarak gösterdiğini, dolayısıyla davacının çelişkili beyanlarda bulunduğunu, davacı ile yanında çalıştırdığı kişi ile aralarında ne gibi olay geçtiğinin bilinemediğini, çelişkili, muğlak ve gerçeğe aykırı iddialara dayalı davanın reddi gerektiğini, davacının bilgisi dahilinde imzalı onayı ile yaptığı işlemlerden dolayı müvekkilinin sorumlu olmadığını, davacının talebinin hukukumuza hakim olan sözleşmeye bağlılık ilkesine göre taraflar arasında ki sözleşmeye açıkça aykırı olduğunu, davacının dava dilekçesinde talebini hukuken haklı ve geçerli gösterecek bir neden olmadığını, hal böyle iken yukarıda izah edilen nedenler ile basiretli hareket etmesi beklenen ve gereken davacının üstelik ticari işletmesinde bir yılı aşkın süre aktif olarak kullanan POS cihazından yapılan işlemlerin tutarının iadesi için dava açılmasının Türk Medeni Kanun madde 2. de yer alan iyi niyet ve dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığını, iyi niyetli ve basiretli tacir gibi hareket etmeyerek yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacının açtığı haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davalı banka kayıtları, … CBS’nin 2015/136384 Sor. Numaralı dosyası, … 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/164 E. 2018/563 K. Sayılı dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE:
Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … adlı iş yerinin sahibi iken … ve davalı bankanın yetkilileri tarafından sahte imza ve sahte kimlik bilgileri ile müvekkiline ait iş yeri adına POS hesabı (TR34 0011 1000 0000 0036 3135 92 IBAN numaralı) açılıp, müvekkilinin zararına olarak kullanıldığını, lakin bu pos cihazı ve belirtilen hesaptan ne müvekkilinin haberi olduğunu ne de bununla ilgili işlem yaptığını, ancak bir şekilde bu POS cihazının müvekkiline ait iş yerinde kullanıldığını, bu husustan müvekkilinin Eylül 2015’de haberdar olduğunu, ilgili bankaya 29/09/2015 tarihinde ihtar ve bildirimde bulunarak zararının tazminini istediğini, müvekkilinin bu durumu başka bir banka şubesine kredi başvurusuna gittiğinde tesadüfen öğrendiğini, bu kapsamda müvekkilinin 97.796,82-TL’lik zararının bulunduğunu, … hakkında hakkında … CBS’nin 2015/136384 Sor. Numaralı dosyası ile soruşturma açıldığını ve halen devam ettiğini belirterek, söz konusu zararının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı banka vekili, cevap dilekçesinde belirttiği nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
… 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/164 E. Sayılı dosyası incelendiğinde; … CBS’nin 2015/136384 Sor. Numaralı dosyası ile yapılan soruşturma sonucunda müşteki …’ın şikayeti üzerine sanık … aleyhine “bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının kullanılması suretiyle dolandırıcılık, banka veya kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken krediyi sağlamak amacıyla dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik” suçlamaları ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda 13/12/2018 tarih ve 2017/164 E. 2018/563 K. Sayılı kararı ile sanık …’ün üzerine atılı suçlardan ayrı ayrı beraatine karar verildiği, verilen kararın … BAM 11. Ceza Dairesi’nin 23/03/2022 tarih ve 2019/625 E. 2022/322 K. Sayılı kararı ile istinaf başvurusunun kesin olarak reddedilmesi üzerine kararın 08/04/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Söz konusu ceza dosyasında sanık … savunmasında aynen; ”Öncelikle suçlamayı kabul etmem, bahse konu dükkan fiili olarak Serdar Bora Dolakay ın değildir, benimdir, benim o tarihlerde bankalara ve vergi dairelerine çeşitli borçlarım olduğundan dolayı kendi adıma iş yeri açamıyordum, lakin Serdar adına bu iş y erini açtık, Serdar işsiz güçsüz bir insandı, onun adına iş yerini açtık ben bunu her şekilde ispatlamaya hazırım, günlük olarak her akşam harçlığını da verdik, ayrıca bahse konu banka üzerinden işlem de yaptık, banka iş yerimize gelip işlem yaptı, post cihazı kuruldu, bu imzalar ve yazılar bana ait olabilir, Serdar a ait de olabilir, daha sonra Serdar ile çeşitli sorunlar yaşadık, Facebook üzerinden bana tehditvarı sözler kulandı, ben de dükkanı onun üzerinden alarak Mehmet Tarhan üzerine aktardım, bankaya olan tüm borçları da ödedim, bu haliyle şikayetçi doğruyu söylemiyor, bunu ispatlayabilirim, yine ismi geçen Yılmaz Barkın Baygün benim oğlum olur, şu anda da işlerimi oğlum ile birlikte onun üzerinden yapıyorum Hale Topyürek te yanlış hatırlamıyorsam banka müdürüydü dedi. Sanığın soruşturma aşamasında savunması olmadığından okunamadı, Sanığa dosya arasında bulunan bilirkişi raporunda incelemeye konu edilen bilirkişi raporu gösterilerek soruldu: Ben şu anda o imzaları ben mi attım, yoksa Serdar mı attı inanın hatırlamıyorum dedi. Sanığa imza yazı incelemesine esas olan belge örnekleri gösterildi, soruldu: Ben o yazı ve imzaların bana mı ait olduğunu bilemiyorum dedi. Sanığa katılanın soruşturma aşamasında verdiği ve kovuşturma aşamasında da talimat ile alınan beyanları okunarak soruldu: Ben bu beyanları kabul etmem, benim iş yerimdir, şikayetçi benim yanımda çalışmaktadır, eğer ben şahsı dolandırmışsam neden hemen şikayetçi olmamış, bugün bir kişiyi 1000 TL dolandırsanız şahıs hemen şikayetçi olur ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Kararın gerekçesinde ise; ”Her ne kadar sanığın suç tarihinde müştekinin yanında ofisboy olarak çalıştığı, bu dönemde sanığın Finansbank Çankaya Şubesine giderek müşteki adına hesap açtırdığı ve banka adına kayıtlı iş yerinde kullanmak üzere post cihazı aldığı, ayrıca bankada açtırdığı hesap üzerinden kredi kartı aldığı ve bu şekilde 300 bin TL borçlandığı bu eylemlerle sanığın özel evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinden bahisle kamu davası açılmış ise de; işyerinin gerçekte müştekiye ait olmayıp sanığa ait olduğu, sanığın banka ve vergi dairesine borcunun olması nedeniyle işyerini müştekinin adına açtığı fiilen sanık tarafından işletildiği ve buna karşılıkta müştekiye günlük olarak ücret ödendiği, söz konusu işlemlerinin ve alınan pos cihazının müştekinin bilgisi dahilinde alındığı ve iş yerinde kullanıldığı daha sonra taraflar arasında anlaşmazlık çıkınca sanığın iş yerini müştekinin üzerinden alarak başka bir şahıs üzerine devrettiği, sanık savunması, müşteki ve tanık beyanı, ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla söz konusu işlemlerin müştekinin bilgisi dahilinde gerçekleştiği göz önüne alındığında sanığın üzerine atılı suçların unsurlarının oluşmaması nedeniyle müsnet suçlar yönünden ayrı ayrı beraat kararı verilmiştir. ” gerekçesi ile beraat kararı verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce re’sen belirlenen bankacı bilirkişi Kadir Meriç tarafından düzenlenen 06/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda, ”Davacı tarafa ilgili bankanın Çankaya şubesinde 06.09.2012 tarihinde TR 001 1000 0000 0036 3136 94 no.lu vadesiz hesap açıldığı, bu hesaba POS cihazının bağlandığı, bu hesabın açılması için gerekli olan nüfus cüzdanı fotokopisi, … Ticaret Oda kaydı, Sözleşme, imza sirkülerinin, vergi levhası gibi evrakların dosya muhteviyatında bulunduğu,
Davacı tarafa açılan bu hesabın 06.09.2012 tarihinden 23.07.2013 tarihine kadar aktif olarak kullanıldığı, hesap ekstresi incelendiğinde hesap ekstresinin 5.sahife 4 no.lu satırda hesaba 700.-TL yatırıldığı aynı gün T.C.Ziraat Bankasına EFT işlemi yapıldığı, yine 9 sahifede Başkent Elektrik A.Ş ye EFT yapıldığı, yine 15 .sahife de Denizbank A.Ş. Ferhun Kaya adına 2.100.-TL, ve yine İş Bankası Farabi şubesi Fatma Gülsüm adına EFT yapıldığı, buna benzer işlemlerin sıkça yapıldığı bu işlemlerden davacının haberi olmadığı, oysa,
-Davacı tarafın TTK kapsamında tacir olduğu, tacir sıfatıyla basiretli iş adamı gibi davranma mükellefiyetinin bulunduğu,
-Her ne kadar davacının mevcut hesaptan ve sözleşmeden haberim yok dese de davacının tacir olduğu POS cihazının bağlandığı 06.09.2012 tarihinden 23.07.2013 tarihine kadar yaklaşık bir yıl kullanıp da hesabın kapatıldığı tarihte herhangi bir itiraz etmeyip 26 ay geçtikten sonra dava etmesi ayrıca, yukarıda dökümü yapılan EFT miktarlarından haberdar olmaması gerçekle bağdaşmadığı,
-Ayrıca davacının bir yılı aşkın sürede bu POS cihazından işlem yapıldığı ve her ay sonu itibariyle yapılan satış işleminden KDV doğduğu bu KDV leri nereden hangi hesaptan yapıldığı (bir başka söylemle nereden karşılandığı),
-Davacı ile dolandırdığı iddia edilen … isimli şahıs arasında iyi ilişkiler içinde bulunduğu teftiş kurulu raporuna verdiği beyandan tespit edildiği, daha sonra Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği dilekçede bu şahsın bel boy olduğunu beyan etmesinin ayrıca bir çelişki olduğu, davacı ile banka arasında Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi imzalandığı bu sözleşme deki imzanın sahte olup olmadığının tarafınca bilinemeyeceğini, sözleşmeye bağlılık ilkesi olduğunu imzaladığı bu sözleşmenin davacıyı bağladığı,
-Ayrıca basiretli bir tacirin 2012 yılında beyan edildiği üzere 97.796.82TL nın hesaplardan çekildiğini beyan etmesi bu bedelin farkına varamaması hiçbir basiretli tacirin yapamayacağı, ” hususları tespit edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı tarafça davacının … adlı iş yerini işlettiği sırada yanında çalışmakta olan … adlı şahsın davalı bankanın Çankaya şubesinde müvekkilinin sahte imza ve kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle hesap açtırılıp POS cihazı alınarak, bununda kendi bilgisi ve onayı olmaksızın iş yerinde kullanılması suretiyle zarara uğradığını ileri sürülerek, banka sırrı ve ilgili bankanın yapılan usulsüz işlemlerden dolayı davalı bankadan 97.796,82-TL zararının tazmini istemli olarak iş bu dava açılmış ise de; … 12. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında yargılanan ve beraat eden sanık …’ün beyanları ile beraat kararı gerekçesi incelendiğinde; sanık …’ün banka ve vergi dairesine borcunun olması nedeniyle iş yerini müşteki / davacı … adına açtığı, iş yerinin fiilen sanık … tarafından işletildiği ve buna karşılık olarak da davacıya günlük olarak ücret ödendiği, söz konusu işlemlerin ve alınan POS cihazının müştekinin bilgisi dahilinde alındığı ve iş yerinde kullanıldığı, daha sonra taraflar arasında anlaşmazlık çıkınca sanığın iş yerini müştekinin üzerinden alarak başka bir şahıs üzerine devrettiği, buna göre söz konusu işlemlerin müşteki/…’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiği, bu vakıaların kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile kesinleştiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkiminin kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlı olduğu, yine Mahkememizce alınan 06/07/2017 tarihli bilirkişi raporu ile de; davacı taraf, her ne kadar davalı banka tarafından davacı adına açılan hesaptan ve sözleşmeden haberinin olmadığını ileri sürse de; davacının tacir olduğu ve basiretli olarak davranma yükümlülüğünün bulunduğu, POS cihazının bağlandığı söz konusu hesabın 06.09.2012 tarihinden 23.07.2013 tarihine kadar aktif olarak kullanıldığı, yaklaşık bir yıl kullanıp da hesabın kapatıldığı tarihte herhangi bir itiraz etmediği, davacının 26 ay geçtikten sonra dava dava açtığı, ayrıca söz konusu hesaba ilişkin banka kayıtları ile belirlenen ve dökümü yapılan EFT miktarlarından davacının haberdar olmamasının mümkün olmadığı, yine bir yılı aşkın süre bu POS cihazından işlem yapıldığı ve her ay sonu itibariyle yapılan satış işleminden KDV doğduğu vs. işlemler düşünüldüğünde davacının bu yöndeki iddiasının yerinde olmadığı ve ispatlanamadığı sonuç ve kanaatine varılarak, davanın reddine karar verilip, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeler uyarınca;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL harçtan dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.670,13-TL harcın mahsubu ile fazladan yatan 1.589,43-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 13.240,70-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde HMK 333. Maddesine uygun şekilde İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.27/06/2022
Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır