Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN
T.C.
ANKARA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2012/679 Esas
KARAR NO : 2021/133
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 12/12/2012
KARAR TARİHİ : 24/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (adi ortaklıktan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 21/07/2006 tarihinde iş ortaklığı (adi şirket) kurulduğunu, ortaklığın %51’inin pilot ortak davacıya , %49’unun davalıya ait olduğunu, ortaklığın amacının …. 1152 adet konut, 1 adet ticaret merkezi, Adaiçi Altyapı ile çevre düzenlemesi inşaat işinin yapılması olduğunu, işin tamamlandığını, geçici ve kesin kabullerinin yapıldığını, iş ortaklığı sözleşmesine göre, taahhüdün yerine getirilmesinden tarafların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, ortaklığın temsil ve tüm ödemelerinin pilot ortak davacı tarafından yapıldığını, iş ortaklığına ait 31/12/2011 tarihli ‘Tek Düzen Hesap Planı, Ayrıntılı Bilanço ve Gelir Tablosu’ na göre davacının iş ortaklığından 3.998.237,97 TL alacaklı olduğunu, bunun ortaklar arasında paylaşılması gerektiğini, davalının %49 payına tekabül eden 1.959.136,60 TL’nin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davalıya 30/12/2012 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile söz konusu tutar talep edildiğini, cevap alınamadığını, davalı ile yapılan görüşmelerden istenilen sonucun elde edilemediğini belirtmiş, 1.959.136,60 TL’nin 01/01/2012 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 20/06/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarı 2.270.667,26 TL’ye çıkarılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ortaklığı pilot ortağın temsil ettiğini, ortaklığın üstlenmiş olduğu yapım işinin tamamlandığını, geçici ve kesin kabulün yapıldığını, işin yapılmasına ilişkin tüm işlerin ve bu süreçteki tüm harcamalar ile tahsilatların pilot ortak olan davacı tarafından yapıldığını, ortaklığa ait kayıt ve defterlerin davacı tarafından tutulduğunu, TBK 630/f(3)’e göre, yönetici ortağın yılda en az bir defa hesap vermesi, kazanç paylarını ortaklara ödemekle yükümlü olduğu, müvekkiline hiç bir hesap verilmediğini, davacının kanundan doğan yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ortaklığın amacının gerçekleşmesinden uzun bir sonra gönderilen 19/10/2012 tarihli ihtarname ile ortaklığın zarar ettiğinin bildirildiğini, aradan 5 yıl geçtikten sonra ortaklığın zarar ettiğinin bildirilmesinin şaşkınlıkla karşılandığını, somut belgelerin sunulmasının talep edildiğini, fakat sadece şifahi görüşmeler yapılabildiğini, ortaklığın kar veya zararı hakkında somut bilgilerin bilinmediğini, ortaklığın zarar etmesine sebebiyet verecek olayların bulunmadığını, ortaklığın tasfiyesi cihetine gidilmeden müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, davanın zarar eden adi ortaklıktan alacaklı olunduğu iddiası ile açıldığını, talebin adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine yönelik olduğunu, iddianın tasfiyeden sonraki bir davanın konusu olabileceğine, davacının alacak iddialarının geriye dönük 5 yıl öncesine tekabül eden kısmının zamanaşamına uğradığının sabit olduğunu, 01/01/2012 tarihinden itibaren faiz talebinin yasaya ve usule aykırı olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, adi ortaklığa verilen borç nedeniyle davacının hissesine düşen miktarın davalıdan tahsili talebiyle açılmıştır.
Taraflar arasında …Noterliğinin 21.07.2006 tarih ve … yevmiye numaralı İş Ortaklığı Sözleşmesi düzenlenmiştir. Ortaklığın konusu “…1152 adet konut, 1 adet ticaret merkezi, Adaiçi Altyapı ile çevre düzenlemesi inşaat işi” olup süresinin, işin başlangıcından bitimine kadar olacağı kararlaştırılmıştır.
Adi ortaklığın sona ermesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 639. Maddesinde ” Ortaklık, aşağıdaki durumlarda sona erer:
1. Ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkânsız duruma gelmesiyle.
2. Sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm yoksa, ortaklardan birinin ölmesiyle.
3. Sözleşmede ortaklığın devam edeceğine ilişkin bir hüküm yoksa, bir ortağın kısıtlanması, iflası veya tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesiyle.
4. Bütün ortakların oybirliğiyle karar vermesiyle.
5. Ortaklık için kararlaştırılmış olan sürenin bitmesiyle.
6. Ortaklık sözleşmesinde feshi bildirme hakkı saklı tutulmuş veya ortaklık belirsiz bir süre için ya da ortaklardan birinin ömrü boyunca kurulmuşsa, bir ortağın fesih bildiriminde bulunmasıyla.
7. Haklı sebeplerin bulunması hâlinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla. ” şeklinde düzenlenmiştir.
Ortaklığın konusu olan işin tamamlandığı, geçici ve kesin kabullerin yapıldığı bu şekilde ortaklığın sona erdiği tarafların kabulündedir. Buna göre adi ortaklığın TBK’ nın 638/1-1 maddesi kapsamında sona erdiği kabul edilmiştir.
Davacı tarafından ortaklıktan kaynaklanan alacağın tahsili talep edildiğinden, mahkememizce dava, ortaklığın tasfiyesi olarak kabul edilmiş ve ortaklığın, TBK’ nın 643 ve 644. Maddeleri ile Yargıtay 3. HD’ nin ilkeleri doğrultusunda tasfiyesi yoluna gidilmiştir.
TBK’ nın kazanç ve zararın paylaşımım başlıklı 643. Maddesinde ” Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazanç, ortaklar arasında paylaşılır.
Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır.” hükmü bulunmaktadır. Tasfiye konusunda ise aynı kanunun 644. Maddesinde ” Ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün
Ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oybirliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır.
Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.” hükmü öngörülmüştür.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesince yerleşik içtihatlarında, adi ortaklığın nasıl yapılacağına ilişkin ilkeler kabul edilmiştir.
Buna göre, tasfiye işlemleri; hakim tarafından öngörülecek üçer aylık (uyuşmazlığın mahiyetine göre süreler uzatılıp kısaltılabilir) dönemlerde tasfiye memuru tarafından 3 aşamada gerçekleştirilmelidir.
Birinci aşamada; ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle ortaklığın tüm malvarlığı (aktif ve pasifi ile birlikte) belirlenmeli, yönetici ve idareci ortaktan ortaklık hesabını gösterir hesap istenmeli, verilen hesapta uyuşmazlık çıktığı takdirde, taraflardan delilleri sorularak toplanmalı, tasfiye memurunun belirlediği malvarlığı bilançosu taraflara tebliğ edilmeli, bu husustaki itirazları da karşılanıp, toplanacak delillere göre değerlendirilmelidir.
İkinci aşamada; ortaklığın malvarlığına ilişkin satış ve nakde çevirme işlemi (TMK’nun 634. vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmeli, şayet bu mallar mevcut değilse, değerleri bilirkişi marifetiyle saptanmalıdır.
Üçüncü ve son aşamada ise; yukarıdaki işlemler sonucu oluşan değerden, öncelikle ortaklığın borçları ödenmeli ve ortaklardan her birinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya(ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmelidir.
Bu aşamalardan sonra ise; tasfiye memurunun yaptığı tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, (HMK’nın 297.maddesi uyarınca) tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
Mahkememizce 16/09/2013 tarihli duruşma ara kararı ile oluşturulan ticaret hukuku öğretim üyesi, muhasebe ve finansman öğretim üyesi ve inşaat mühendisinden oluşan bilirkişi kurulundan 15/11/2013 tarihli rapor alınmıştır.
Bilirkişiler raporlarında özetle; ortaklık kayıtlarında çelişkilerin giderilerek tarafların ortaklık kayıtları üzerinde mutabakata varmasından ve ortaklığın tasfiyesinden sonra davacının alacağının belirlenebileceğini, anılan nedenlerle davacının belirtilen miktarlarda alacağı olup olmadığı konusunda kanaat oluşturulup oluşturulamayacağını bildirmişlerdir.
Aynı bilirkişilerden alınan 12/06/2014 tarihli ek raporda ise; adi ortaklığın vergi (stopaj) alacağının sonraya bırakılması durumunda davalı ortağın davacı ortağa ödemesi gereken tutarın 2.270.667,26 TL olacağını, vergi alacağın tahsil edildiğinde de ortakların payları oranında kesinleşecek tutarı paylaşmaları gerektiği belirtilmiştir.
Mahkememizce tasfiyenin TBK 644 maddesi gereğince yapılması için 02/11/2016 tarihli duruşma ara kararı ile tasfiye memuru olarak …’ un atanmasına karar verilmiştir.
Tasfiye memuru … tarafından 14/07/2017 tarihli tasfiye raporu hazırlanmıştır.
Tasfiye memuru raporunda özetle; ortaklığın hesap ve işlemlerinin TBK’nın 643. maddesi uyarınca tasfiye edilmesi neticesinde %49 paylı ortak … İnşaat A.Ş.’nin 2.270.667,26 TL borcunun, %51 paylı ortak … İnşaat A.Ş.’nin 2.270.667,26 TL alacağı olduğunun kabulü neticesinde … İnşaat A.Ş.’nin … İnşaat A.Ş.’ye 2.270.667,26 TL ödemede bulunması durumunda ortaklığın tasfiyeye konu varlık ve borçlarının tamamının tasfiye edilmiş olacağını, iş ortaklığının tasfiyesinde herhangi bir varlık ortaya çıkmadığından beyan edilecek herhangi bir gelirinin de olmadığı, bu nedenle yeniden mükellefiyet tesisinin de gerekmediğini, iş ortaklığının tasfiyesiyle ilgili herhangi bir resmi kuruma başvuru gereği kalmadığını, ortaklığın kalan zararının tasfiyesi sonucu ortaklığın da sona ereceğini bildirmiştir.
Tasfiye raporuna davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine mahkememizce 08/11/2017 tarihli duruşma ara kararı ile tasfiye memurundan ek rapor alınmasına karar verilmiş, tasfiye memuru tarafından sunulan 09/11/2017 tarihli raporla; talep edilen incelemenin yapılabilmesi için inşaat mühendisi, mali müşavir ve bankacı hukukçunun tasfiye memurluğuna tahsisinin gerektiği belirtilmiştir.
Tasfiye memurunun talebi doğrultusunda atanan bilirkişi kurulu tarafından sunulan 06/04/2018 tarihli raporda sonuç olarak; inşaat yönünden, 02/06/2017 tarihli tespit beyanında ve 03/11/2017 tarihli uzman raporunda ihale dosyası ve sözleşme eki projelere göre işin başında iş ortalığı tarafından metrajlar doğrultusunda çıkarılarak hazırlanan keşif özetlerindeki imalat miktarları ile mukayeseli keşifler kapsamındaki bulanan imalat miktarlarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hesaplanmalarda esas alınan analizlere göre yapılan hesaplamada kullanılan miktarların yerinde olduğu, mali yönden adi ortaklığın 2011 yılı ortaklara ait borçlar hesabına ait tutarın 4.399.090,91 TL tutarında olduğu, davacı ortağın davalı … İnşaat’tan alınması gereken tutarın 2.270.667,26 TL olarak hesaplandığı, mahkemece vergi dairesinden talep edilebilecek vergi stopaj alacağının zamanında talep edilmemesinden davacı şirketin tek başına sorumlu olduğunun kabulü durumunda 1.332.036,58 TL tutarında davacının alacağı olacağı, finans yönünden davacının ortaklığın finans işlemlerini gerçekleştiği ve bu kapsamda TBK hükümleri doğrultusunda ortaklıktan talep ettiği finans giderinin yerinde olduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu üzerine tasfiye memuru tarafından sunulan 09/04/2018 tarihli raporda; davacının alacak miktarı rapor doğrultusunda alternatifli olarak sunulmuştur.
Mahkememizce 09/05/2018 tarihli duruşmada “… İnşaat… A.ş. İle … İnşaat… A.Ş. Arasında kurulan iş ortaklığının fesih ve tasfiye işlemlerinin tamamlanmış olması dikkate alınarak, fesih ve tasfiye işlemleri sonucunda dosyada bulunan tasfiye raporları,dosyaya sunulan iki ayrı farklı heyetten alınan bilirkişi raporları, davalı tarafın dosyaya sunmuş olduğu uzman görüşü, davalı tarafın bilirkişi raporuna yönelik tüm itiraz ve beyanları ile davacı tarafın dsoyaya sunmuş olduğu tüm delil ve beyanları dikkate alınarak,
Tasfiye işlemleri sonucunda davacı tarafın davalıdan talep edebileceği takdiri mahkemeye ait olmak üzere alacağının belirlenmesine yönelik rapor düzenlenmesi için mahkememizce konusunda uzman,
Yeminli Mali Müşavir …., eser sözleşmelerinde hesaplama konusunda uzman bilirkişi … ile İnşaat Mühendisi …’nin bilirkişi olarak atanmalarına,” şeklinde karar verilmiştir.
Bilirkişiler tarafından sunalan 10/08/2018 tarihli raporda sonuç bölümünün 3 nolu bendinde belirtilen eksik belgelerin sunulması gerektiği belirtilmiştir. 06/03/2019 tarihli ek raporda belirtilen eksikliklerin sunulması talep edilmiştir.
11/12/2019 tarihli 2. Ek raporda bilirkişiler, önceki raporlarda yaptıkları yaklaşık hesapların davacı tarafından hazırlatılan hesaplarla uyumlu olduğunu, ana imalat kalemlerine ilişkin yapılan irdelemede ana malzemelerin tamamının ihtiyacın üzerinde faturalandırıldığının görüldüğünü, davacı yanca tüm imalatın metrajı dosyaya sunulmakla önceki raporlarda açıklandığı gibi her bir imalat kalemine ilişkin taşeron hak edişlerinin de sunulması halinde dava konusu işte oluşan kar zararın tespit edilebileceğini, sonuç olarak Toplu Konut İdaresi Başkanlığına ait inşaatta kullanılması gereken malzemelerin miktarları ile iş ortaklığınca fatura ile alındığı belirtilen miktarların ve bunlar arasındaki farkların tabloda gösterildiği gibi olduğunu, her türlü demir + hasır çelik, hazır beton, çimento, kum, parke ve hafriyat işinden toplam fark bedelinin 10.422.437,00 TL olduğunu ve bu miktarda ortaklığın defterlerinde fazla maliyet kaydı bulunduğunu belirtmişler, tarafların itirazı üzerine alınan 21/02/2020 tarihli ek raporda da davacı tarafından hazırlatılan kesin metrajlardaki miktarlarla faturalardaki miktarların uyumlu olmadığı, bu kalemlere ait faturaların 10.422.437,00 TL’sinin ihtiyaçtan fazla olduğunun belirlendiği bildirilmiştir.
14/10/2020 tarihli duruşmada davacı vekilinin yeniden rapor alınması talebinin reddine ve tasfiye memurundan 14/07/2017 tarihli nihai tasfiye raporundan sonra toplanan deliller ve alınan raporlar dikkate alınarak nihai tasfiye raporunun düzenlenmesine karar verilmiştir.
Ara karar uyarınca tasfiye memuru tarafından 13/11/2020 tarihli nihai tasfiye raporu sunulmuştur.
Tasfiye memuru tarafından, bilirkişilerce belirlenen fazla maliyet kaydı dikkate alınarak düzenlenen bilançoya göre ortaklığın öz kaynağının -4.224.179,66 TL olduğu, bu zararın ortaklar arasında hisseleri oranında paylaşılması gerektiği, ortaya varlık çıkmadığından ortaklığın tasfiyeye konu varlık ve borçlarının tamamının tasfiye edilmiş olacağı, ortaya çıkan zararın herhangi bir taraftan istenemeyeceği, tasfiye işlemlerinin tamamlandığı bildirilmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda toplanan delillerden, taraflar arasında …Noterliğinin 21.07.2006 tarih ve … yevmiye numaralı İş Ortaklığı Sözleşmesi düzenlenmiştir. Ortaklığın konusu “….1152 adet konut, 1 adet ticaret merkezi, ada içi Altyapı ile çevre düzenlemesi inşaat işi” olup süresinin, işin başlangıcından bitimine kadar olacağı kararlaştırıldığı, ortaklığın konusu olan işin tamamlandığı, geçici ve kesin kabullerin yapıldığı bu şekilde ortaklığın sona erdiği, buna göre adi ortaklığın TBK’ nın 638/1-1 maddesi kapsamında sona erdiği, bu nedenle alacak talebi nedeniyle ortaklığın tasfiyesi gerektiği, tasfiye için TBK 644 ve 643 maddeleri ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin Yerleşik İçtihatlarındaki ilkeler doğrultusunda yapılması için atanan tasfiye memuru tarafından sunulan 14/07/2017 tarihli nihai tasfiye raporunda tasfiye sonucunda davalı tarafından davacıya ödenecek tutarın 2.270.667,26 TL olarak belirlendiği, ancak rapora itiraz edilmesi üzerine bilirkişi kuruldan alınan 11/12/2019 kök ve 14/07/2017 tarihli ek raporda belirtildiği üzere, ortaklık defterlerindeki fatura kayıtları ile yapılan inşaata ilişkin kesin metrajlara göre kullanılması gereken malzeme miktarları yönünden ( her türlü demir + hasır çelik, hazır beton, çimento, kum, parke ve hafriyat işi ) toplam 10.422.437,00 TL miktarında fark bulunduğu, bu miktarda ortaklığın defterlerinde fazla maliyet kaydı bulunduğu, adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında ortaklık tarafından yapılan inşaata ilişkin maliyetlerde, kaydi değerler yerine fiilen yapılan maliyetlerin dikkate alınması gerektiği, bilirkişi tarafından tespit edilen fazla maliyet kaydı dikkate alınarak tasfiye memuru tarafından düzenlenen bilançoya göre adi ortaklığın öz kaynağının -4.224.179,66 TL olduğu, buna göre TBK 643 maddesi gereğince tasfiye sonucunda taraflara ödenecek alacağın bulunmadığı kanaatine varılmakla adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında taraflara ödenecek alacağın bulunmadığına ve davacının alacak davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların oluşturduğu … İnşaat Ticaret Sanayi ve Anonim Şirketi – … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. Adi ortaklığın dava tarihinden önce sona ermiş olduğunun TESPİTİNE,
2-Adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında taraflara ödenecek alacağın BULUNMADIĞINA,
3-Davacının alacak davasının REDDİNE,
4-Alınması gerekli harçlar tarifesi uyarınca 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin ve ıslah harcı olarak alınan toplam 34.754,90 TL ‘nin mahsubu ile fazladan yatan 34.695,60 TL ‘nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya İADESİNE,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 104.697,01 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalı tarafından yapılan toplam 32.114,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
8-Taraflarca yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
24/02/2021
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır