Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/187 E. 2023/344 K. 06.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/187 Esas – 2023/344 Karar
T.C.
… TÜRK MİLLETİ ADINA
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/187
KARAR NO : 2023/344

HAKİM : …
KATİP : …

DAVALI :….

DAVA : Aşkın (Munzam) zararın ödenilmesine yönelik tazminat
DAVA TARİHİ : 16/03/2023
KARAR TARİHİ : 06/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/06/2023

Mahkememize açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
Davacı vekili dava dilekçesinde yazılı olduğu üzere, 27/04/2016 tarihinde meydana gelen kazada davacının yaralandığını ve iş göremez kaldığını, iş göremezlik zararına yönelik açılan dava sonucunda … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/11/2020 tarih, 2017/356 esas, 2020/470 karar sayılı kararı ile 63.999,93 TL tazminatın 09/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verildiğini, … 28. İcra Dairesinin 2020/10634 esas sayılı dosyasında ilama dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, davalının icranın geri bırakılması kararı aldığını, istinaf incelemesi sonucunda kararın kesinleştiğini ve dosyaya davalı tarafından yatırılan tazminat bedelinin 08/02/2023 tarihinde taraflarına ödendiğini, davacıya ödemekle yükümlü olunan miktarın dayanak dava tarihi itibari ile belirli olduğunu, günün enflasyonist ortamı, yatırım araçları olan altın, döviz vesaire gibi unsurlardaki artış gözetildiğinde davalının belirli olan alacağı uzun süren yargılama sonucunda ödemesinin davalı yararına olduğunu, mahkeme kararı ile ödenmesine hükmedilen yasal faiz ile davacının zararının karşılanmadığını, Türk Borçlar Kanununun 122. maddesi kapsamında talep edilen alacağın munzam zarar alacağı olduğunu, davalının belirli olan alacağı ödememek suretiyle sebepsiz olarak zenginleştiğini belirterek 10,00 TL munzam zararın 09/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat avans faizi ile birlikte, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ayrıntısı cevap dilekçesinde yazılı olduğu üzere, davacı tarafından meydana gelen kazadaki yaralanması nedeniyle yapılan başvuru üzerine ödeme yapıldığını, davalının zarardan sorumluluğunun kalmadığını, ancak buna rağmen açılan dava kapsamında davacıya tazminat ödenmesine karar verildiğini, karara karşı yasal yollara başvurulduğunu, istinaf incelemesi sonucunda kararın kesinleşmesi üzerine ilam gereğince ödemelerin yapıldığını, temerrüt koşullarının oluşmadığını, sadece kur farkı ve enflasyona dayanılarak munzam zarar talebinde bulunulamayacağını, asıl alacağın varlığının ve alacağın geç yerine getirilmesinden kaynaklanan zararın ve zarar ile temerrüdün bağlantısının ispat edilmesinin gerektiğini, ekonomik olguların munzam zararın varlığını gösterecek nitelikte olmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasında yaralanma sonucu hükmedilen tazminatın geç ödenmesi nedeniyle uğranıldığı öne sürülen munzam zararın ödenilmesine yönelik tazminat davasıdır.
Dava konusu munzam zararın ödetilmesine ilişkin kazaya yönelik olarak yapılan başvuruya ilişkin poliçe ve hasar dosyasının incelenmesinde, zarara sebebiyet verdiği belirtilen 06 LU 116 plaka sayılı aracın kaza tarihi olan 28/05/2013 tarihi itibari ile geçerli olmak üzere davalı tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin düzenlendiği, davacı tarafından kayda alındığı belli olmayan dilekçe ile zararın giderilmesi talebinde bulunulduğu, başvuru sonucunda davacıya 09/05/2017 tarihinde ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
… 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/356 esas, 2020/470 karar sayılı dosyasının incelenmesinde, davacının Şenol İĞREK, davalının Allianz Sigorta Anonim Şirketi, davanın Cismani zarar nedeniyle tazminat, dava tarihinin 15/05/2017 olduğu, yapılan yargılama sonucunda 05/11/2020 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine 23/12/2020 tarihinde dosyanın … Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesine gönderildiği, … Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesinin 21/12/2022 tarih, 2022/522 esas, 2022/644 karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararı ile ilk derece mahkemesi kararının kesinleştiği anlaşılmıştır.
… 28. İcra Dairesinin 2020/10634 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklı Şenol İĞREK tarafından borçlu Allianz Sigorta Anonim Şirketi hakkında … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/356 esas, 2020/470 karar sayılı kararı dayanak gösterilmek suretiyle 26/11/2020 tarihinde takip başlatıldığı, borçluya icra emrinin 02/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından mehil belgesi düzenlenmesi için 01/12/2020 tarihinde icra dairesine başvuruda bulunulduğu, dosya hesabında belirtilen miktara yönelik olarak borçlu tarafından teminat mektubu sunulduğu, 07/01/2021 tarihinde icra dairesi tarafından teminat mektubunun kabul edilip edilmeyeceği hususuna yönelik yazı yazıldığı, … 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 07/01/2021 tarihli kararı ile teminat olarak kabulüne karar verilmekle 19/01/2021 tarihinde mehil belgesinin düzenlendiği, kararın kesinleşmesi üzerine talep dikkate alınarak teminat mektubunun paraya çevrilmesine karar verildiği ve dosya alacaklısına borca karşılık ödemenin yapıldığı, bakiye yönünden ise doğrudan ödemenin dosyaya yapıldığı anlaşılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri – Sorumluluk başlıklı 49/1. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü, Zararın ve kusurun ispatı başlıklı 50/1. maddesi “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükmünü içermektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun Hukuki Sorumluluk ve Sigorta – İşletenin Hukuki Sorumluluğu – İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu başlıklı 85/1. maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmünü, Mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu başlıklı 91/1. maddesi “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmünü, Doğrudan doğruya talep ve dava hakkı başlıklı 97/1. maddesi “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” hükmünü, Tazminat ve giderlerin ödenmesi: başlıklı 99/1. maddesi “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” hükmünü içermektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun Borçların İfa Edilmemesinin Sonuçları – Borcun ifa edilmemesi – Giderim borcu başlıklı 112/1. maddesi “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” hükmünü, Sorumluluğun ve giderim borcunun kapsamı başlıklı 114/1. maddesi “Borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir.” şeklinde, 114/2. maddesi “Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır.” hükmünü, Borçlunun temerrüdü – Koşulları başlıklı 117/1. maddesi “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” şeklinde, 117/2. maddesi “Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” hükmünü, Gecikme tazminatı başlıklı 118/1. maddesi “Temerrüde düşen borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat etmedikçe, borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü, Temerrüt faizi başlıklı 120/1. maddesi “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.” hükmünü, Aşkın zarar başlıklı 122/1. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Kanun Yolları – İstinaf – İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar başlıklı 341/1. maddesi “İlk derece mahkemelerinin aşağıdaki kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir: a) Nihai kararlar.” hükmünü, 341/2. maddesi “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir…” hükmünü, Başvuru süresi başlıklı 345/1. maddesi “İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.” hükmünü içermektedir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun İcranın geri bırakılması için verilecek süre başlıklı 36/1. maddesi “İlâma karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlu, hükmolunan para veya eşyanın resmî bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır rehni veya esham veya tahvilât veya taşınmaz rehni veya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise icranın geri bırakılması için [bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan] takibin yapıldığı yer icra mahkemesinden karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir. Bu süre ancak zorunluluk hâlinde uzatılabilir.” hükmünü içermektedir.
Davaya konu munzam zarara neden olduğu belirtilen kaza 28/05/2013 tarihinde meydana gelmiştir. Davacı tarafından davalı sigorta şirketine 09/05/2017 tarihli ödeme öncesinde ve kazadan uzun bir süre geçtikten sonra başvuruda bulunulmuştur. Davalı sigorta şirketi sunulan belgeler ile davacının iş göremezlik durumunu tespit etmiş ve buna göre yapılan hesaplama sonucunda bir miktar ödeme yapmıştır.
Davalı tarafından yapılan ödeme sonrasında davacı zararının daha fazla olduğu iddiası ile … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açılmıştır. Yapılan yargılama sırasında davacının iş göremezlik durumu yeniden tespit edilmiş ve tespit edilen iş göremezlik durumuna uygun olarak yapılan hesaplama ile dava öncesinde yapılan ödemenin yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece dosya kapsamında yapılan tespitlere ilişkin olarak hesaplanan tazminatın ve eksik ödeme tarihinden itibaren faizinin ödenmesine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı uyarınca davacı tarafından davalı hakkında … 28. İcra Dairesinde ilama dayalı olarak takip başlatılmıştır.

Davalı tarafından ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341/1. maddesi uyarınca istinaf yoluna başvurulmuş ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 36. maddesi kapsamında icranın geri bırakılmasına ilişkin karar alınmıştır.
… 7. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının istinaf kanun yolundan geçerek kesinleşmesi ve sürecin tamamlanması üzerine takibe konu icra dosyasında davacıya mahkeme kararı ile hükmedilen ve alacağın geç ödenmesi nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine uygun şekilde 3095 sayılı Kanun kapsamında belirlenen faiz ödemesi de yapılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda yer alan şekli ile Aşkın zararın [doktrinde ve uygulamada yer alan şekli ile Munzam zarar] Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29/03/2022 tarih, 2021/11-938 esas, 2022/401 karar sayılı kararında ve doktrinde yer alan uygulamalarda da belirtildiği üzere borçlunun para borcunun yerine getirilmesinde temerrüde düşmüş olması, borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının bulunması, borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olması, borçlunun temerrüdü ile alacaklının munzam zararı arasında bağlantı bulunması olmak üzere dört koşulu olduğu kabul edilmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun temerrüt hükümleri ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun sigorta şirketleri yönünden ödeme koşullarının oluşmasına ilişkin hükümlerini değerlendirmek gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 117/1. maddesinde ise açıkça borcun istenebilir olması halinde ve alacaklının alacağını ihtar ile talep etmesi koşulu ile borçlu yönünden temerrüt koşullarının oluşacağını düzenlemiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uyarınca borçlunun temerrüt halinin oluşması borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için verilmiş sürenin bitiminden itibaren oluşmaktadır. Alacaklı tarafından alacağın talep edilmesine ilişkin ihtarnamede alacağa konu işin niteliğinin ve talep edilen bedelin birlikte belirtilmesi yeterli ve gereklidir. Belirli olan bedelin belirtilmemesi halinde de temerrüt koşullarının oluştuğundan söz edilemeyecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 99/1. maddesinde yer alan düzenleme sigorta şirketleri yönünden kanunda belirtilen belgelerin usulüne uygun şekilde sunulması halinde ödeme yapılması gereken süreyi belirlemiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 36/1. maddesi kapsamında kanunen verilen hakkın kullanılması da temerrüt koşullarının oluşmasına neden olmayacaktır. Çünkü, ortada bir ilam bulunmaktadır. İlamların infazına ilişkin hükümler ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda düzenlenmiştir. İlk derece mahkemelerinin infaz edilebilmesi için kesinleşmesi şartı bulunmayan kararlarının istinaf yada temyiz incelemesi sonucunda kaldırılması ihtimali nedeniyle borçluya borcun icra dosyasına depo edilmesi karşılığında inceleme sonucuna kadar paranın alacaklıya ödenmemesi hakkı tanınmıştır. Tanınan bu hak kanuni bir haktır ve kanuni bir hakkın kullanılmasının kötü niyetli yada kusurlu davranış olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, munzam zarar talebinin dayanağının trafik kazası nedeniyle yaralanma sonucu oluşan zarara ilişkin olduğu, zararın belirlenmesinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiile ilişkin hükümlerinin uygulandığı, davalının sorumluluğunun ise 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85 ve devamı maddeleri uyarınca belirlendiği, temerrüt koşullarının oluşabilmesi için belirli ve istenilebilir nitelikte olan bir miktar alacağın alacaklı tarafından gönderilen ihtarname ile belirli bir süre içerisinde ödenmesinin talep edilmesinin gerektiği, kaza sonrasında ödeme amacıyla yapılan başvuruda belirli bir miktarın ödenmesinin talep edilmediği, zarar miktarının belirli olmadığı, davalı tarafından ödeme yapılmasına rağmen yargılama ile zarar miktarının yeniden tespit edildiği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 99/1. maddesinde yer alan ödeme süresinin belirli bir miktarın talep edilmesi koşulunun sağlanmaması nedeniyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 117/1. maddesi kapsamında tanımlanan temerrüt niteliğinin bulunmadığı, kaldı ki dayanak … 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/356 esas sayılı dosyasında da davalı yönünden gerek başvuru öncesinde, gerekse yargılama sırasında temerrüt koşullarının oluşmadığı oluşmadığı değerlendirilerek eksik ödeme tarihinden itibaren faize hükmedildiği, mahkeme kararı ile belirlenen miktarın belirli ve istenilebilir bir miktar olduğu, ilama dayalı olarak başlatılan takip ile talep edildiği, ancak kararın istinaf kanun yoluna başvurmaya imkan tanıyan miktarda olduğu ve davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuruda bulunulmak suretiyle icranın geri bırakılmasına ilişkin hükümlerden de faydalanıldığı, yasal hakların kullanılması nedeniyle geç ödeme yapılmasından söz edilmesinin mümkün olmadığı ve bu hali ile yargılama sonrasında da davalı yönünden temerrüt koşullarının oluşmadığı, bu itibarla dava konusu ödemeye ilişkin olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 122/1. maddesinde yazılı aşkın zararın dayanağını oluşturan 117/1. maddesinde yazılı temerrüt koşullarının oluşmadığı ve davalı borçlunun para borcunun yerine getirilmesinde temerrüde düşmediği, davacının uğradığı zararı somut deliller ile ispatına yönelik olarak herhangi bir bilgi veya belgeyi dosyaya sunmadığı, yaşanan ekonomik olumsuzluklar arasında yer alan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi sebepler alacaklının zarara uğradığını açık ve somut bir biçimde ortaya koymadığı, ispat yükü üzerinde bulunan davacının geç ödeme yapan davalının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 122/1. maddesinde yazılı aşkın zarar talebi yönünden sorumlu olduğu hususunu somut delillerle ispat edemediği, temerrüt koşulları oluşmayan davalı yönünden kusuru ile temerrüdün oluştuğu hususunun tartışılmasının mümkün olmadığı, açıklanan nedenlerle dava konusu olayda Yargıtay kararlarında ve doktrinde kabul edilen aşkın zarar (munzam zarar) ile ilgili sayılan şartların gerçekleşmediği, tüm bu açıklamalar dikkate alındığında davacının aşkın zarar (munzam zarar) talebine yönelik iddiasını ispat edemediği anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M ; gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1) Davanın REDDİNE,
2) Dava açılışında alınan peşin harcın, 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken harcı karşıladığı anlaşıldığından HARÇ ALINMASINA YER OLMADIĞINA,
3) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin DAVACIDAN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDEDİLMESİNE,
4) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5) Davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 10,00 TL vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
6) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak YATIRANLARA İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin YÜZÜNE KARŞI, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nin 345/1. maddesi uyarınca 2 (iki) hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.06/06/2023

Katip … Hakim …
e – imzalıdır e – imzalıdır
Bu gerekçeli karar güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.