Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/186 E. 2023/385 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA “TÜRK MİLLETİ ADINA “
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/186 Esas
KARAR NO : 2023/385
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit (3. Şahıs Tarafından Açılan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2023
KARAR TARİHİ : 21/06/2023
KARAR YAZMA TARİHİ : 22/06/2023
Mahkememize açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
DAVACI VEKİLİ DAVA DİLEKÇESİNDE;Davalı takip alacaklısı müvekkili dava dışı takip borçlularının müvekkilden alacağı olduğu varsayımı ile tarihinde 89/1 haciz ihbarnamesi göndermiş olup süresinde itiraz edilmemesi üzerine17.02.2022 tarihinde 89/2 haciz ihbarname tebliğ edilmiş olduğunu. Daha sonrasında da 89/ 3 haciz ihbarnamesi gönderilmiş olduğunu Tebligatların usulsüzlüğü nedeni ile müvekkil tarafından haciz ihbarnamelerine cevap verilemediğini. Menfi tespit davası açma zorunluluğu ortaya çıkmış olduğunu. Davacı müvekkilin takip borçlularına söz edildiği gibi bir borcu bulunmadığını. Dava dışı Takip borçlularından İlknur Gürcan’ın müvekkil firmada sigortalı olarak çalışmakta olduğunu. Bunun dışında da müvekkili firma ile takip borçlularının herhangi bir alacak yahut hukuki bir bağı bulunmadığını. Sigortalı çalışan için alacaklının maaş haczi göndermesi gerektiğini. Takip borçlularının hesap hareketleri incelendiğinde de aralarında herhangi bir alacak verecek ilişkisi olmadığı da ortaya çıkacağını, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 89/3. maddesinde belirtilen sürede müvekkilinin takip borçlusuna, 194.576,04.TL borçlu olmadığının tespit edilmesi için işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını. Müvekkili davacının dava dışı takip borçlularına borcu olmadığının tespit edilmesine, davalının haksız ve kötüniyetli icra takibi yapmış olması nedeni ile dava değerinin % 20sinden aşağı olmamak üzere; kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Davacının dava konusu tebligatların usulüne uygun olmadığı gerekçesi ile haberdar olmadığını söylediği görülmüş olduğunu. Ancak davacı bu iddialarına karşılık tebligatların usulsüz olduğu iddiası ile herhangi bir şikayet davası açmamış olduğunu. Bu halde tebligatların usulüne aykırı olup olmadığının iş bu yargılamada tartışılması imkanı kalmamış olduğunu. Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas ve 1991/344 Karar sayılı ilamında;”…usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir” denildiğini. İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması zorunludur. Bu şekilde bir itiraz olmaması halinde tebligatlar geçerli ve usulüne uygun kabul edilecek olup iş bu mahkemede tebligata ilişkin inceleme yapılması mümkün olmadığını. Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 12.12.2019 tarih ve 2019/5969 sayılı kararında; “Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde; K… İcra Müdürlüğünün 2010/953 sayılı takip dosyasında alacaklı olan davalının talebi üzerine davacıya 1. ve 2. haciz ihbarnameleri gönderildiği, davacı tarafından bu ihbarnamelere süresinde itiraz edilmediği, 3. haciz ihbarnamesinin düzenlenmesinin doğru olduğu ve eldeki davanın açılmasına davalı alacaklının sebebiyet vermediği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davanın açılmasında kusuru bulunmayan davalı S. U. aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına temyiz isteminin kabulüne karar verilerek kararın bozulması gerekmiştir.” denildiğini. Yine Yüksek Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2011/3669 sayılı kararında; “Davacı kendisine gönderilen ihtarnameye süresinde itiraz etmeyerek davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu nedenle davalı yanın yargılama gideri ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulmaması gerekir.” denildiğini. HMK.nun 312/2 maddesine göre davalı eğer dava açılmasına sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasına kadar davacının talep sonucunu kabul etmiş ise, yargılama giderlerine mahkum edilemez. O nedenle yapmış olduğumuz bu kabulden dolayı müvekkili aleyhine masraf ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini. Davanın kabulune karar verilmesini, tebligatlara yasal sürede itiraz olmadığı ve usulsüzlüğe ilişkin dava da açılmadığı nazara alındığında HMK.nun 312/2 maddesi gereğince müvekkili aleyhine masraf ve vekalet ücretine ve kabul harcına hükmedilmemesini, davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini, talep etmiştir.
Mahkememize açılan davanın dosyasının yapılan incelemesi neticesinde,davanın borçlu olunmadığının tespitine yönelik olarak açılan menfi tespit davası olduğu, Yargıtay 11.H.D. 2021/379 Esas, 2022/4355 Karar, Yine Yargıtay 11.H.D. 2020/8479 Esas, 2022/1413 Karar sayılı ilamlarına göre, menfi tespit davası kısmi dava olarak açılması mümkün olmadığından, dava değerinin borçlu olunmadığının tespiti talep edilen icra takibine konu olacak borç miktarı olduğundan, davacı vekili olarak tarafınız ise dava değerini dava dilekçesinde 194.576,04 TL belirtilmek suretiyle maktu 179,90.TL peşin harç yatırıldığı, 492 sayılı Harçlar Kanununun 15 ve 16. maddeleri ile Yargıtay ilamları ve dava dilekçesi dikkate alındığında dava değerinin 194.576,04 TL olduğu, bu hali ile harcın eksik olarak yatırıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, 492 sayılı Harçlar Kanununun 15 ve 16. maddeleri uyarınca dava değeri olarak belirlenen 194.576,04 TL üzerinden aynı Kanunun 28/1-a maddesi uyarınca alınması gereken [(194.576,04 TL TL * 68,31/1000)/4]= 3.322,87 TL harçtan dava açılması sırasında yatırılan 179,90.TL harcın düşülmesi ile eksik kalan 3.142,97 TL peşin harcı Harçlar Kanununun 30, 32 ve 127. maddeleri uyarınca 1 (bir) haftalık kesin süre içerisinde tamamlamanız, belirlenen süre içerisinde eksik harcın tamamlanmaması halinde ise 492 sayılı Harçlar Kanununun 30, 32 ve 127. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilebileceği gibi kısmi dava açmakta hukuki yararınızın bulunmaması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-h maddesi uyarınca değerlendirme yapılmak suretiyle aynı Kanunun 115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilebileceği hususu TEBLİĞ ve İHTAR olunmuş davacı vekili tarafından eksik harç yatırılarak makbuzu dosyaya içine alınmıştır.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 29/11/2021 tarihli 2020/4372 Esas,2021/6676 Karar sayılı örnek ilamında: ” İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama, toplanan deliller ve mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının takip borçlusu şirketten alacaklı olduğu, herhangi bir borcunun olmadığı, davacının haciz ihbarnamelerine itiraz etmeyerek dava açılmasına sebebiyet verdiği, davalının bu konuda her hangi bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacı şirketin Antalya 16. İcra Müdürlüğü’nün sayılı icra dosyasından borçlu şirketin borçlu olmadığının tespitine, davacının tazminat isteminin reddine, davacı tarafın yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekili, defterlerin açılış tasdiklerinin bulunmadığını ileri sürmüş ise de, bilirkişi raporunda defterlerin açılış ve kapanış tarihlerinin ayrı ayrı gösterildiği, borçlu şirket kayıtlarında 7.080.000,00 TL tutarında payı bulunan davacının söz konusu sermaye koyma borcunu hiç yerine getirmediği düşünülse dahi, bu tutarın çok üzerinde 7.409.852,48 TL tutarında alacak kaydının bulunduğu, davacının dava dışı icra takip borçlusuna kayden herhangi bir borcu bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, davanın İİK’nun 89. maddesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davanın kabulü halinde davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği yönünde söz konusu yasa maddesi kapsamında herhangi bir düzenleme bulunmadığı, davalının yasadan kaynaklanan hakkını kullanarak davacıya haciz ihbarnamesi gönderdiği, davacının 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine itiraz etmeyerek eldeki davayı açtığı, davalı dava açılmasına sebep olmadığından, yargılama harç ve giderlerinin davacı üzerinde bırakılarak, davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. …İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir. Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, ” diye karar vermiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK.nun 89.maddesine göre haciz ihbarnamesi gönderilmesinden kaynaklı olarak borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır.
HMK.nun 308 ve 312 maddeleri arasında davayı kabul düzenlenmiş olun; Davayı kabul; Kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur. Kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince kabul doğrultusunda ek karar verilir. Kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir. Kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, kabulün iptali istenebilir. Kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir. Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez. Diye düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı ile birlikte davacı vekilinin cevap dilekçesindeki davayı kabul beyanı dikkate alındığında, vekilin vekaletnamesinde davayı kabule yönelik yetkisinin bulunduğu tespit edilmek ile HMK.nun 308 ve 312.maddeleri kapsamında, Davacı tarafından açılan menfi tespit davasının davalı tarafın kabul beyanı nedeniyle davanın kabulü ile, Davacının, Ankara 3.İcra Müdürlüğünün 2022/16993 Esas sayılı icra dosyasına konu olan alacak nedeniyle davacı tarafın, davadışı takip borçlusundan dolayı davalı alacaklıya karşı borçlu olmadığının tespitine, Şartları bulunmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Ayrıca yukarıda yazılan Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin ilamı ile birlikte HMK.nun 312/2.maddedesinde belirtildiği gibi; Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez. Davacı taraf icra takip dosyasında usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatap olarak bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin icra hukuk mahkemesi önüne getirmesi gerektiğinden, davacı tarafça açılan böyle bir davaya da rastlanmadığından. Davalının yasadan kaynaklanan hakkını kullanarak davacıya haciz ihbarnamesi gönderdiği, davacının 1.2.ve 3. haciz ihbarnamelerine itiraz etmeyerek eldeki davayı açtığı, davalı dava açılmasına sebep olmadığından, HMK.nun 312/2.maddesine göre yargılama harç ve giderlerinin davacı üzerinde bırakılarak, davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmeyerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M ; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1)Davacı tarafından açılan MENFİ TESPİT DAVASININ davalı tarafından kabul beyanı nedeniyle KABULÜ İLE,
A-)Davacının, Ankara 3.İcra Müdürlüğünün 2022/16993 Esas sayılı icra dosyasına konu olan alacak nedeniyle davacı tarafın, davadışı takip borçlusundan dolayı DAVALI ALACAKLIYA KARŞI BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
B-) Şartları bulunmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2) 492 sayılı Harçlar Kanunu 22.madde uyarınca davayı kabul davalı tarafça ilk celseden önce vuku bulduğundan alınması gereken 13.291,49.TL karar ve ilam harcının, 1/3’ü olan 4.430,50.TL karar ve ilam harcının dava açılışında davacıdan alınan 179.90.TL peşin harç ile sonradan tamamlanan 3.142,97.TL harç olmak üzere toplam 3.322,87‬.TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 1.107,63.TL harcın HMK.nun 312/2.maddesi uyarınca davacıdan alınarak hazine gelir kaydedilmesine,
3) Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının HMK.nun 312/2.maddesi uyarınca davacı üzerinde bırakılmasına,
4) Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil etmesine rağmen HMK.nun 312/2.maddesi uyarınca, davanın açılmasına davacı taraf neden olduğundan davacı lehine vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5)Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak yatıranlara iadesine,
Dair; davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren, HMK.nun 345.maddesine göre 2 (iki) hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 21/06/2023

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır

¸* Bu karar 5070 sayılı kanun gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır*¸