Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/113 E. 2022/623 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/113 Esas
KARAR NO : 2022/623

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
DAVALI : … – …..
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/03/2015
KARAR TARİHİ : 07/10/2022
KARAR YAZMA TARİHİ : 04/11/2022

Mahkememizden verilen 11/06/2018 tarih ve 2015/551 Esas 2018/388 sayılı kararı…Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2022 tarih ve 2018/2315 Esas 2022/123 Karar sayılı ilamıyla KALDIRILMAKLA, Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı 51.327,98 TL alacağının olduğu, davalının borcunu ödememesi nedeniyle…1. İcra Müdürlüğünün 2014/25076 Esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulundukları, davalı haksız olarak itiraz etiğini belirterek, itirazın iptalini ve inkar tazminatı verilmesini istemiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının icra takibinde iki adet faturaya istinaden alacak talebinde bulunduğunu, dava dilekçesinde ise takip dayanağını değiştirerek iddiasını genişlettiğini, muvafakat etmediklerini, müvekkilinin davacıya borcu olmadığı, fatura içeriğinde belirtilen şekilde davacıdan hizmet almadığını, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine ve %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
DAVANIN NİTELİĞİ VE UYUŞMAZLIK: Taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı alacağa istinaden yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Tarafların tacir olması nedeniyle mahkememiz görevlidir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Takibe konu edilen faturalara istinaden işin yapılıp yapılmadığı, İş yapılmış ise davacının takip tarihi itibariyle ne kadar alacaklı olduğu, takip yapmakta davacının haklı olup olmadığına ilişkindir.
KALDIRMA KARARI: Davada mahkememizin 2015/551 Esas sayılı dosyasında; Davanın kısmen kabulü ile davalının…1. İcra Müdürlüğünün 2014/25076 E. sayılı dosyasındaki vaki itirazının kısmen iptali ile takibin 47.976,68 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans faizi işletilmesine dair karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf talebi üzerine…Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 02/02/2022 tarih ve 2018/2315 Esas 2022/123 Karar sayılı ilamında; “Davacı tarafından davalıya servis hizmeti verildiği iddia edilmiş ve dava dilekçesi ile birlikte servis formları ve faturalar sunulmuştur. Davalı tarafından hizmetin alınmadığı ve takip kapsamına sunulmayan delillerin kabul edilmediği beyan edilmiş, servis formları altındaki imzalar da inkar edilmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir.
6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir.
Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir(Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Sh 111 vd.).
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Somut olayda; faturaların tebliğine ilişkin olarak dosya kapsamına sunulan kargo evrakının içeriği anlaşılamamakla birlikte, 08/07/2016 tarihli bilirkişi raporunda; takibe esas olan faturaların davalının kayıtlarında bulunmadığı açıkça ifade edilmiş, takdir mahkemeye bırakılarak servis formlarındaki işlerin yapıldığının kabulü halinde davacının haklı olabileceği kanaati bildirilmiştir. Faturalar davalı yanın defterlerinde kayıtlı olmadığından dava konusu işlerin yapıldığının ispatı davacıya düşer. Davacı tarafından sunulan servis formları da davalı tarafından kabul edilmemiş olup mahkemece bu hususta yeterli araştırma yapılmaksızın karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, tarafların tüm iddia ve savunmaları sunulan deliller kapsamında tek tek değerlendirilerek hizmetin verilip verilmediği hususunun tartışılması gerektiğinden, Dairemizce, davalı yanın istinaf isteminin kabulü ile HMK m. 353/1-a.6. maddesi uyarınca, esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir…” gerekçeleriyle Mahkememizin 11/06/2018 tarih ve 2015/551 Esas 2018/388 Karar sayılı kararının kaldırılması sonrasında dosya mahkememize gönderilmiş ve iş bu esasa kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
KALDIRMA KARARI ÖNCESİNDE DOSYAYA KAZANDIRILAN VE KARARA ESAS ALINAN DELİLLER: Ankara 1. İcra Müdürlüğünün 2014/25076 E. Sayılı dosyamız içersine kazandırılmış, Alacaklısının Çukurova Ziraat End. Tic. A.Ş (Davacı), Borçlusunun ERK İnş. Taah. Haz. Bet. Tur. San. Ve Tic. A.Ş (Davalı) olduğu, 08/12/2014 tarihli icra takibi ile davalı tarafından 14/12/2013 tarihli 45.656,90 TL bedelli ve 17/12/2013 tarihli 5.671,08 TL bedeli iş makinası nedeniyle verilen servis işçilik ve parça bedellerine istinaden 51.327,98 TL alacaklı olduğundan bahisle icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin 18/12/2014 tarihinde tebliği üzerine, borçlu tarafından faturanın şirket kayıtlarında yer almadığından bahisle borçlu olmadığını ve ayrıca fatura içeriği mal/hizmet alımının olmadığını belirterek borca ve ferilerine itiraz ettiği, itirazın ve davanın yasal süresi içersinde olduğu görülmüştür.
Davacı vekili taraflar arasında servis ve bakım hizmeti anlaşması olduğuna dair, davalıya sunulan ve davalı tarafından onaylanan 09/11/2013 tarihli 2 adet hidrolik pompa değişimi ve işçilik bedeli için 22.700,00 TL fiyat teklifi içeren belgeyi, sonrasında taraflar arasındaki ticari ilişkiye ilişkin faturlar ve hizmetlerin veriliğine dair, servis formlarını dosyaya delil olarak sunmuştur.
Davalı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde Mali Müşavir Bilirkişiden tarafların borç alacak durumuna ilişkin rapor alınmış bilirkişi Mehmet Ali Aktaş raporunda, Davalının ticari defter ve kayıtlarını incelendiğini, davaya konu faturların davalının ticari defter ve kayıtlarından yer almadığını, ancak davalı tarafıdan sunulan muavin defteri kayıtlarında davacı tarafa verilen 5671,08 TL bedelli çeke ilişkin kaydın yer aldığını, söz konusu çek meblağının takibe konu 17/12/2012 tarihli fatura ile aynı miktarda olduğunu, davacı tarafından dosyaya 13/11/2013, 10/11/2013, 08/11/2013, 24/11/2013 sayılı servis formları 09/11/2013 tarihli 22.700,00 TL bedelli fiyat tekliğini dosyaya sunuduğunu, fiyat teklifinin onay bölümünden davacının kaşesi ve imza bulunduğunu, davalı şiketin BA kayıtlarında davaya konu faturların yer almadığını, davacı tarafından davalıya kargo yolu ile gönderilen bir adet dosyanın kargo tarafından 18/12/2013 tarihinde Hürü Avşar’a teslim ediliğini, Yine diğer bir kargo tipi dosyanın da, 20/12/2013 tarihinde Semra Tellioğlu’na teslim ediliğini Sözk konusu kargo tesliminin faturaların tebliği kabul edilip edilmeyeceğinin mahkemenin takdirinde olduğunu, Çek olarak ödenen 5.671,08 TL nin takibe konu faturaya ilişkin olup olmadığının davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi ile anlaşılabileceğini, faturaların tebliğinin kabul edilmesi halinde ve 5.671,08 TL sinin ödendiğinin kabulü halinde davalının 45.656,90 TL borcu olduğunu raporunda mütala etmiştir.
İstanbul Nöb. Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak ve davacı tarafından sunulan teklif mektubu, servis formları ve faturalar çerçevesinde Mali Müşavir, Sözleşmeler Konusunda uzman bilirkişi ve Maine Mühendisi bilirkişiden rapor alınmış, faturlararın tebliğ edilmemiş olmasına göre servis formlarına göre alacak bedelinin belirlenmesi istenilmiş, bilirkişler 11/09/2017 tarihli raporlarında, Davacının ticari defter ve kayıtlarını incelediklerini, ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğunu ve sahibi lehine delil olma vasfını taşıdığını, 08/07/2016 tarihinde davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre hazırlanan bilirkişi raporunu da incelediklerini, Davacının icra takibinde cari hesaba dayalı fatura bakiyesinden kaynaklandığını ileri sürerek takip borçlusu davalı aleyhine…1. İcra Müdürlüğünün 2014/25076 E. Sayılı dosyası ile 51.327,98 TL alacağı için takibe geçtiğini ve davalı borçlunun takibe itiraz ettiğini, Davacının ticari defterlerinde yapılan incelemede davalı ile ticari ilişkisini 120 Alıcılar hesabından ve alınan avansların ise 340-00-01-0000825 nolu alınanan avanslar alt hesabından takip ediliğini, taraflar arasındaki ilişkinin 2013 yılı öncesinden başladığı ve 01/01/2013 tarihli açılış fişinde davacının 49.617,14 TL alacaklı olduğunu, 31/12/2013 tarihi itibariyle davacının 47.976,68 TL davalından alacaklı olduğu ve alacağın 2014- 2015- 2016 yıllarını devrettiğinin görüldüğünü, alacağın 4 adet faturadan kaynaklandığının görülüdüğünü, Davalının ticari defterlerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre ise dosyaya ibraz edilen açık hesap ektresine göre davalının 3.351,34 TL davacıdan alacaklı olduğunu, buna göre taraflar arasında 51.328,02 TL fark olduğunun görüldüğünü, bu farkında davacı tarafından davalıya kesilen 14/12/2013 tarihli 45.656,90 TL bedelli ve 17/12/2013 tarihli 5.671,08 TL bedelli faturlardan kaynaklandığını, davalının açık hesabında, davacının defterlerinde de kayıtlı bulunan 1.113,93 TL, 946,77 TL ve 259,08 TL bedelli faturların aynen yer aldığını, bu nedenle davalının kayıtlarında yer almayan 45.656,90 TL ve 5671,08 TL bedelli faturların dayanağı servis formlarının incelenmesi gerektiğini, bu çerçevede dosyaya sunulan servis formlarını ayrıntısı raporda belirtildiği üzere inclendiklerini, buna göre davacının faturaya konu servis hizetini davalıya verdiğinin sabit olduğunu, buna göre davacının davlıdan 47.976,68 TL alacaklı olduğu raporda mütala edilmiştir.
Davalı tarafından faturların tebliğ edildiğinin kabul edilmemesi ve ticari defter ve kayıtlarında da fatura bilgilerine rastlanılmaması, yapılan servis hizmetinin bedelinin de davacı tarafından kanıtlanamaması nedeniyle bilirkişiden, verilen servis hizmetine göre talep edilen fatura bedelinin piyasa rayiçlerine uygun olup olmadığı hususunda bilirkişiden rapor alınmış Makina Mühendisi Bilirkişi 05/02/2018 tarihli raporunda fatura bedellinin piyasa rayiçlerine uygun olduğunu raporunda mütala etmiştir.
Davalı vekili, bilirkişi raporu sonrasında savunmasını genişleterek, davacının edimini ayıplı ifa ettiğinden bahisle rapora itiraz etmiş ise de, ön inceleme aşamısında sonra savunmanın değiştirilmiş olması ve davacının buna ilişkin açık bir muvafakati olması, ayrıca ayıba ilişkin ihbarının da bulunmaması nedeniyle itirazları yerinde görülmemiştir.
KALDIRMA KARARI SONRASINDA DOSYAYA KAZANDIRILAN VE KARARA ESAS ALINAN DELİLLER: Servis formlarının düzenlenme tarihi itibariyle müşteki adına teslim kişilerin davalının çalışanı olup olmadığının tespiti için davalının çalışanlarının listesine ilişkin yazı cevapları ilgili…Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü ilgili Sosyal Güvenlik Merkezlerinden dosyaya celp edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Toplanan delillere, bilirkişi raporlarına, gelen yazı cevaplarına, tarafların beyan ve itirazlarına, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 02/02/2022 tarih ve 2018/2315 Esas 2022/123 Karar sayılı ilamına ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı tarafından davalıya vermiş olduğu servis hizmetinden bahisle düzenlediği faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili için icra takibine girişilmişse de; takibe konu faturaların davalı taraf ticari defter ve kayıtlarında yer almadığı, davacı tarafından faturaların davalıya tebliğ edildiği hususunun ispatlanamadığı gibi, davalı tarafın yargılama sürecince kabul etmediği servis formlarının teslim alan olarak formlarda adları görülen Ferhat Şenol ve Mecnun Serin’in davalı şirketin formların teslim tarihi itibariyle çalışanı olmadıkları, dolayısıyla davacının davasına konu hizmeti davalıya vermiş olduğunun ve alacağının varlığının kanıtlanamadığı mahkememizce kabul ve tespit edilmiş olup, bu nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiştir, ancak davacının kötü niyetle takibe giriştiği hususu da tespit edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin de reddine dair karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M: Yukarıda Açıklanan Gerekçelerle;
1-Davanın REDDİNE,
Kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 619,96 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 539,26 TL’nin karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, red edilen miktar üzerinen hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333 ve GAT’nin 5. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde…Bölge Adliye Mahkemesine istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸