Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/110 E. 2022/267 K. 22.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/110 Esas
KARAR NO : 2022/267

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. …….
Av. … – …

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/04/2015
KARAR TARİHİ : 22/04/2022
KARAR YAZMA TARİHİ : 20/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ: Davacı vekili, müvekkilinin elektrik enerjisi satış sözleşmesi gereğince davalı firmadan elektrik aldığını, faturalarda kayıp kaçak bedeli altında kesinti yapıldığını, kesintilerin hukuk genel kurulu kararında da belirttiği gibi yasal olmadığını, bu nedenle iadesi gerektiğini belirterek toplam 10 adet faturaya yönelik olarak 72.289,70 TL’nin fatura ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ: Davalı vekili husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin tahsil edilen bedelleri elektrik dağıtım şirketine ödediğini, ayrıca yapılan kesintilerin… kararlarına ve yasal mevzuata uygun olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davanın elektrik dağıtım şirketine karşı açılması gerektiğini, tahsil edilen bedellerin müvekkili şirketin uhdesinde bulunmadığını, öte yandan taraflar arasında ticari sözleşme bulunduğunu, yapılan kesintilerin sözleşmeye uygun yapıldığını, bu nedenle iadesinin talep edilemeyeceğini, ayrıca davacının tacir olduğunu ve yasal süresi içerisinde faturalara itiraz etmediğini, davacının sözleşme serbestisi kapsamında müvekkili ile sözleşme imzaladığını belirterek davanın reddine ve davanın… ve … Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye ihbarına karar verilmesini istemiştir.
Davada mahkememizin 2015/845 Esas sayılı dosyasında verilen Davanın kabulü ile davaya konu edilen 10 adet fatura ile davacıdan tahsil edilen 72.289,70 TL kayıp-kaçak bedelinin, dava tarihi olan 13.04.2015 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine kararı davalı tarafça temyiz edilmiş, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 21/12/2021 tarih 2021/7525 Esas 2021/13298 Karar sayılı ilamında; “1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı talebine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın “Vergi ödevi” başlıklı 73 üncü maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının … Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde … tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin …’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, … kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlıkla ilgili yargılamanın sona ermesinden sonra 17/06/2016 tarih 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21 nci maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17 nci maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş olup, eldeki davada dava konusu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde …’nın Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Buna göre mahkemece; davacıya ait abonelikle ilgili tahakkuk ettirilen ve ödenmiş olan faturalarda yer alan kayıp-kaçak bedelinin …’nın düzenleyici işlemlerine ve tahakkuk tarihinde yürürlükte olan elektrik tarifelerine uygun olduğu, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler nedeni ile konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerekirken, davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
3) Bu noktada bir diğer uyuşmazlık konusu ise, davalının davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331 nci maddesinin birinci fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarihli ve 2009/18-421 E. 2009/526 K. sayılı kararında da aynı ilkeye yer verilmiştir.).
Somut olayda; davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır.
Bu durumda mahkemece; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı gözetilerek, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA…” gerekçeleriyle dosya iş bu esasa kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
DAVANIN NİTELİĞİ VE UYUŞMAZLIK: Serbest Tüketici niteliğinde olan davacının, davalı ile imzaladığı Elektrik Enerjisi Satışına İlişkin Sözleşme gereğince, satın aldığı elektrik bedelinden tahsil edilen kayıp kaçak bedelinini haksız olduğundan bahisle iadesi istemine ilişkindir. Taraflar arasında Elektirik Enerjisi Satışına İlişkin Sözleşme imzalandığına ve sözleşme gereğince dava edilen fatura bedellerinin tahsil edildiğine ilişkin uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tarafların tacir olması nedeniyle mahkememiz görevlidir. Mahkememizin yetkisine ilişkin itiraz bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının dava konusu edilen faturalarda tahsil edilen kayıp kaçak bedelini talep edip edemeyeceği, husumetin davacıya yöneltilip yöneltilemeyeceği, davacının Serbest Tüketici olmasının ve sözleşmeye dayalı olarak alacağın tahsil edilmiş olmasına ve faturaya itiraz edilmemiş olmasının talep hakkını ortadan kaldırıp kaldırmadığı, davacının talep hakkının varlığının kabulü halinde davacının talep edebileceği kayıp kaçak bedelinin ne kadar olduğuna ilişkin olduğu, zaman aşımına ilişkin olduğu görüldü.
BOZMA KARARI ÖNCESİNDE DOSYAYA KAZANDIRILAN VE KARARA ESAS ALINAN DELİLLER: Davalı tarafından taraflar arasındaki 01/02/2012 Tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi, davaya konu edilen faturalar, faturaların ödendiğine dair ödeme dekontları dosyaya ibraz edilmiştir.
BOZMA KARARI SONRASINDA DOSYAYA KAZANDIRILAN VE KARARA ESAS ALINAN DELİLLER: Bozma ilamı öncesindeki deliller yeterli görülmekle ayrıca delil toplanmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Toplanan delillere, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 21/12/2021 tarih 2021/7525 Esas 2021/13298 Karar sayılı ilamına, tarafların beyan ve itirazlarının mahiyetlerine göre;
Mahkememizce elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatına ilişkin iş bu davada kabul kararı verildikten sonra 17/06/2016 tarih 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21 nci maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17 nci maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş olup, eldeki davada dava konusu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde …’nın Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermekte olup, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler nedeni ile konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığına, ancak davanın açılması sırasında tarafların haklılık durumu dikkate alınmakla davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine dair karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M: Yukarıda Açıklanan Gerekçelerle;
1-Konusuz kalan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 1.234,53 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.153,83 TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiği ve davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumu dikkate alınmakla, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin ve takdir olunan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Bozma öncesi esasta 36558 numaralı sayman mutemedi alındısıyla yatırılan 3.703,57 bakiye karar harcının karar kesinleştiğinde talebi halinde davalıya iadesine,
5-Karar ve ilam harcından mahsup edilen 80,70 TL peşin harcın davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumu dikkate alınmakla davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri 27,70 TL başvuru harcı, 8,20 TL vekalet harcı, 214,00 TL tebligat ve müzekkere posta gideri olmak üzere toplam 249,90 TL’nin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumu dikkate alınmakla davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK’nun 333 ve GAT’nin 5. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/04/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸