Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/783 E. 2022/76 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/783 Esas – 2022/76
T.C.
ANKARA
14. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
KARAR
ESAS NO : 2021/783 Esas
KARAR NO : 2022/76

BAŞKAN :…
KATİP : …

DAVACI : … – ….
DAVALILAR : 1- … -….
DAVA : Kayyımlık (Yöneticinin Azli)
DAVA TARİHİ : 31/12/2021
KARAR TARİHİ : 10/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Yöneticinin Azli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 2020 yılının haziran ayında 2.000.000,00 TL sermaye ile kurulduğunu, davalı …’ın 53600 pay ve %67 hissesinin, müvekkili davacının ise 26400 pay ve %33 hissesi olacak şekilde ortaklık payı oluşturulduğunu, müvekkilinin şirkette küçük ortak konumunda olduğundan şirketin işleyişinden, yaptıkları faaliyetlerden, mali yapısından, kar zarardan, gelir giderden haberdar edilmediğini, davalı şirket müdürü tarafından müvekkiline şekli anlamda usule uygun ancak kendisine resmi olarak haberdar edilmeden sermaye arttırımına gidilerek şirketteki payının çok cüzi hale getirileceğinin söylendiğini, müvekkili tarafından şirketin mali durumu, genel kurulun ve sermaye arttırımının yapılıp yapılmadığı hususunda bilgi almak için Ankara …. Noterliğinin 08/06/2021 tarihli ve 10820 yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiğini, Altındağ 4. Noterliğinin 17/06/2021 tarih ve 14737 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile verilen cevabın hiçbir somut ve kapsamlı bir bilgi içermediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından yeniden Ankara Etimesgut …. Noterliğinin 07/07/2021 tarih ve 13701 yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalı müdürün şirket kayıtlarını usulüne uygun tutmadığını, şirketin herhangi bir mal ve hizmet almaksızın vergi kaçırmak için fatura kesmekte olduğunu, gerçekte olmayan medikal mallara ilişkin fatura kesildiğini, şirket adına cezai ve maddi anlamda sorumluluk doğduğunu belirterek davalı şirket müdürünün yetkilerinin kaldırılmasını, müvekkilinin davalı şirkete yönetim kayyımı olarak atanmasını, davalının kaçırdığı paraların tespitini ve bu paraların davalı şirket hesabına aktarılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; banka dekontlarından da açıkça görüldüğü üzere, müvekkili …’ın kendi namına düsen sermave miktarının tamamını nakden yatırdığını, yine davacının sermaye payının 1/4’ünü de kendi cebinden yatırdığını, davacının müvekkilleri ile iletişim kuramadığı veyahut kendisine bilgi verilmediği iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının vekil ile yürütülebilecek ve işleyişi öğrenebilecek durumu varken dava yolu ile %33 hissedarı olduğu şirketten, %67 hissedarı olan ve yönetim kurulunda bulunan müvekkilinin azlini istemesinin açıkça art niyet göstergesi olduğunu, davacının şirkete kendi isteği ile gelmediği gibi, ne şirketi ne ortağını bilgi almak için de aramadığını, bu durum ile ilgili dosya içeriğine herhangi bir delilin sunulmadığını, davacı yanın ticari itibarı zedeleyeceği varsayımsal iddialar ile müvekkilini ve hissedarı olduğu şirketi baltalayıcı beyanlarına ( naylon fatura vs) katılmanın mümkün olmadığını, müvekkili şirket defterleri ile dilekçe ekinde sunulan bilanço vs belgeler incelendiğinde; müvekkili şirketin kar payından davacı yanın hesabına yatırılan paralar ile davacı yanın iddiasının çürütüleceğini, vergi dairesine müzekkere yazılarak müvekkili şirketin herhangi bir vergi borcu olmadığının ortaya çıkartılabileceğini, müvekkili şirketin üretim yapan bir şirket olmadığını ve herhangi bir fabrikasının da bulunmadığını, tedarik eden bir firma olduğunu ve tedarik usulü satış yaptığını, iş bu sebeple, davacının kurulan şirketin ne iş yaptığını bilmemesinin bile, iş ile ilgilenmediğinin, huzurda açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun açıldığının kanıtı olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen sermaye değişikliğinin bu aşamada söz konusu olmadığını, sermaye artırımına gitmelerinin başlıca nedenlerinin yüksek enflasyon şartlarında erimiş olan sermayelerini güçlendirmek ve yeni yatırımlar için veya şirketlerin faaliyetlerinin reel büyümesi sonucu gereken fon ihtiyacının giderilmesi olduğunu, müvekkili şirketin Anonim şirket yapısında olduğunu, Anonim Şirketlere ilişkin düzenlemelerin TTK’nın 329 ila 572 nci madde hükümleri arasında düzenlendiğini, davacının dava dilekçesinde dayandığı TTK’nın 235 inci madde hükmünün Kollektif şirketlere özgü düzenleme olduğunu, Türk Ticaret Kanununda Anonim şirketlere kayyım atanmasının düzenlendiği bir madde hükmü bulunmadığını, 2020 yılı için 2021 yılı hesap döneminde pandemi sebebiyle, toplantı çağrısı yapılamadığını, bu sebeple, bir kusur ve ihmalin bulunmadığını, bununla birlikte müvekkilinin bir kusuru olmamakla birlikte kendisine isnat edilebilecek doğmuş bir zararın da olmadığını, bunun şirket kayıtları ve bilançolar ile sabit olduğunu, davalı şirketin kurulduğu günden itibaren kısa zaman içinde kazanmış olduğu ivmenin buna bağlı olarak kâr payı oranının şirket defterleri incelendiğinde açıkça görüleceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; Anonim Şirket yönetim kurulu üyesinin azli ile davalı şirketin kaçırdığı iddia edilen paraların tespit edilerek şirket hesabına aktarılması istemine ilişkindir.
Mahkememizce deliller toplanmış, davalı şirketin ticaret sicil özeti getirtilmiştir.
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan yazıya 31.12.2021 tarihinde verilen cevaptan; davalı şirketin merkezinin Çankaya/Ankara’da bulunduğu, yetkilisinin davalı … olduğu anlaşılmıştır.
Anonim Şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması usulü TTK’nın 364. maddesinde düzenlenmiş olup, yönetim kurulu üyelerinin genel kurul kararıyla görevden alınabilecekleri belirtildiğinden yöneticinin azli davası dinlenemez.
Dava dilekçesinde davaya dayanak olarak gösterilen TTK’nın 636. maddesi limited şirketler, TTK’nın 235. maddesi kolektif şirket yöneticileri hakkında uygulanabilir.
Davada, davalı şirket yöneticisinin yetkilisinin azli yanında, yöneticinin kaçırdığı iddia edilen paraların tespit edilerek şirket hesaplarına aktarılması da talep edilmiş ise de, mahkememizin böyle bir yetkisi bulunmadığı gibi, talep şirket zararının şirket namına tahsili olarak değerlendirilecek olduğunda dahi arabuluculuk dava şartı gerçekleşmediğinden davanın reddi gerekir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
Davanın REDDİNE,
492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettiren davalılar yararına AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı … ile vekili Av. … ve Davalı Vekili Av. …’NUN yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTA içerisinde ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ’ne İSTİNAF BAŞVURU YOLU açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/02/2022
Başkan …
Katip …
✍e-imzalı