Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/766 E. 2022/566 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
… “TÜRK MİLLETİ ADINA “
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/766 Esas
KARAR NO : 2022/566
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – … …
(Eski Ünvan…
DAVA : Rücuen Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/07/2018
KARAR TARİHİ : 21/09/2022
KARAR YAZMA TARİHİ : 23/09/2022
… 22. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10/10/2019 tarih, 2018/461 Esas, 2019/434 Karar sayılı kararın … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 09/12/2021 tarih, 2020/510 Esas, 2021/1564 Karar sayılı kararı ile kaldırılmasına karar verilmekle dosyanın yazılı esas sırasına kayıt edildiği anlaşılmakla;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacı vekilinin dava dilekçesi ile özetle; davacı ile davalı arasındaki hizmet alımına ilişkin sözleşmeler kapsamında verilen hizmet esnasında çalıştırılan dava dışı işçiler… ‘ un işten ayrılmalarını müteakip üst işveren sıfatıyla davacı tarafından ödenen toplam 206.768,70 TL kıdem tazminatı ödemesinin taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalı yüklenicinin sorumluluğunda olduğu hususu göz önüne alınarak 27 ayrı işçiye yapılan ödemenin, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunduğu, duruşmalar sırasında aynı doğrultuda beyanlarını yenilediği görülmüştür.
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davalıya usulüne uygun şekilde dava dilekçesi ile duruşma gün ve saatini bildiren çağrı kağıdı tebliğ edilmesine rağmen davalı cevap vermemiştir. Bilirkişi raporunun tebliğini müteakip rapora karşı itiraz dilekçesi içeriğinde özetle; 7166 Sayılı Kanunla İş Kanunu 112. maddeye getirilen ekleme doğrultusunda davacının davalıdan rücuen alacak talep edemeyeceği ayrıca 2014 yılı öncesi dönemle ilgili sözleşmelerde fiyat saptanırken kıdem ve ihbar tazminatıyla ilgili yüklenicinin sorumluluğunda olduğuna dair düzenleme kapsamında davalıya ödeme yapılmadığı hususu ile 6552 Sayılı Kanun hükümleri göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunulduğu görülmüştür.

Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin ibraz edilmesi ile dava dışı işçilerin çalışmalarına ilişkin belgeler ve taraflar arasındaki sözleşmeler ile davacı tarafından yapılan ödeme belgelerinin ibrazını müteakip … 22.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından alınan 16/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı ile davalı arasındaki sözleşmeler ve sözleşmelerin eki niteliğindeki şartnamelerde kıdem tazminatı ödemelerinden kimin sorumlu olacağı hususunda açıklık bulunmadığından davacı idarenin 4857 Sayılı İş Kanunun 112. maddesi kapsamında yaptığı ödemenin Yargıtay içtihatları doğrultusunda 1/2’sini oluşturan 103.384,35 TL’nın davalıdan rücuen talep edilebileceği hususunun belirtildiği görülmüştür.
… 22. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10/10/2019 tarih, 2018/461 Esas, 2019/434 Karar sayılı kararında; ” Dava dışı işçilerin çalışma sürelerine göre yapılan ödemelerin yerinde olduğu anlaşılmakla bilirkişi raporunda yer alan ödenen tutarın %50’si nispetinde sorumlu tutulması gerektiğine dair görüşe itibar edilmeksizin, sözleşme serbestisi kapsamında davacının ödediği tutarın tamamını davalıdan rücuen talep edebileceği ancak dava dışı işçilere ödeme tarihleri itibarıyla davalının usulüne uygun temerrüde düşürülmesi söz konusu olmadığından faiz başlangıcı olarak dava tarihinin esas alınması gerektiği ve alacağın mahiyeti gereği avans faizi uygulanamayacağı, yasal faiz uygulanması gerektiği düşüncesiyle: Davacının talebini içeren davanın KABULÜ ile; 206.768,70 TL alacağın dava tarihi olan 12/07/2018 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine.” şeklinde karar verildiği tespit edilmiştir.
… 22. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10/10/2019 tarih, 2018/461 Esas, 2019/434 Karar sayılı karanının davalı şirket tarafından istinaf edilmesi üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 09/12/2021 tarih, 2020/510 Esas, 2021/1564 Karar sayılı kararı ile; ” Taşıma işleri hakkındaki maddi hukuk normları ile ilgili düzenlemeler de TTK.’nın 4. Kitabında yer aldığından, taşıma sözleşmelerden kaynaklanan tüm uyuşmazlıklar, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari iş ve ticari dava sayılır. Bu durum karşısında, içinde taşıma işinin de yer aldığı karma nitelikteki dava konusu sözleşmeden kaynaklanan somut uyuşmazlığı görüp incelemeye de asliye ticaret mahkemesi görevlidir. O halde mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesine girişilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu durumda, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiş, anılan maddenin (a) bendinde açıkça, bölge adliye mahkemesince dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan karar verilebileceği düzenlendiğinden, HMK’nın 360. maddesinin atfı ile aynı Kanun’un 20. maddesi hükmü uygulanmaksızın dosyanın görevli … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmek üzere … Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine, Buna göre,Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince KABULÜ ile, … 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/10/2019 gün ve 2018/461 E. – 2019/434 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA, ” karar vermesi üzerine dosya mahkememize tevzi edilmesi üzerine mahkememizin esas numarasına kaydı yapılmıştır.
Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2017/2497 Esas2020/2808 Karar sayılı kararında: ” Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerin de bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Bu durumda mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davalıların bir kısmının ödenen bedelin yarısından bir kısmının ise tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak sorumlu tutulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. ” şeklinde karar vermiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışan dava dışı işçiye mahkeme kararı gereğince ödenen işçilik alacaklarının davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2019/1772 Esas,2020/4265 Karar sayılı kararında belirtildiği gibi; ” Yargıtay tarafından bozulan bir hüküm temyiz etmeyen taraflar bakımından ilk hali ile kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla; kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.” diye belirtilmiştir.
… 22. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10/10/2019 tarih, 2018/461 Esas, 2019/434 Karar sayılı kararı, davalı şirket tarafından istinaf edilmiş olup davacı … tarafından istinaf edilmemiş olduğundan verilen ilk karar davalı şirket yönünden kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturacaktır.
Toplanan delillere, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporuna ve tüm dosya kapsamına göre; somut uyuşmazlıkta davacı ile davalı arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi mevcut olup, 4857 sayılı Kanunun 2/6. maddesine göre, davacı asıl işverenin davalı alt işverenlerin dava dışı işçicilere, o işyeri ile ilgili İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle alt işverenle birlikte müteselsilen sorumlu tutulduğu, yani kanun kapsamında, asıl ve alt işverenlerin dış ilişki itibariyle işçiye karşı müteselsil sorumlu oldukları, söz konusu düzenlemenin işçi alacağını güvence altına alma amacı taşıdığı, asıl ve alt işverenler arasındaki ilişkide ise, Borçlar Kanunun ve sözleşmeler hukukunun esas alınacaktır
Buna göre somut olayda, davacı … davalı şirket ile hizmet alım sözleşmesi imzaladığı görülmüş olup, tarafların, sorumlulukların belirlenmesinde kanuna açıkça aykırı olmadıkça öncelikle sözleşme hükümleri, sözleşme eki teknik şartname ve ihale dokümanları nazara alınacaktır.
Taraflar arasında varlığı ihtilaf konusu olmayan sözleşmenin 22. maddesi ve sözleşmenin eki niteliğindeki idari şartnamenin 25.3.1 maddesi gereğince ihale kapsamında çalıştırılacak personelin her türlü giderinin ihale bedeline dahil olduğu hususunun açıkça belirtilmiş olması nedeniyle yapılan ödemenin davalının sorumluluğunda olduğu belirtilerek davalıdan rücuen alacak talebinde bulunulduğu, davalı tarafça 7166 Sayılı Kanunla İş Kanunu 112. maddeye getirilen değişiklik ve 6552 Sayılı Kanun hükümlerine dayalı olarak talebe itiraz edildiği görülmüş ise de, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor içeriğinde ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, rücuen alacağa esas dava dışı işçilerin davalı nezdinde çalıştırılmasına yönelik sözleşmenin 13/08/2014 tarihinde imzalandığı, 11/09/2014 tarihinden önce imzalanmış olması nedeniyle 7166 Sayılı Kanunla getirilen değişiklikten davalının istifade edemeyeceği, 6552 Sayılı Kanunla dava dışı işçiye karşı davacının sorumluluğunun düzenlenmiş olmasının davalının sözleşmeye dayalı sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, taraflar arasındaki sözleşmenin 22. maddesinde ve sözleşmenin eki olan idari şartnamenin 25.3.1 maddesinde ihale kapsamında çalıştırılacak personelin her türlü giderinin ihale bedeline dahil olduğunun belirtilmiş olduğu, davalı vekilince de bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde 2014 tarihinden önceki dönemle ilgili personelin kıdem ve ihbar tazminatlarının yüklenicinin sorumluluğunda olduğu hususunun sözleşmede düzenlendiğini kabul etmiş olması karşısında bilirkişi tarafından yapılan sözleşmede açık hüküm olmadığına dair değerlendirmenin yerinde olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmedeki düzenlemenin kıdem tazminatını da kapsar şekilde değerlendirilmesi gerektiği, dava dışı işçilerin çalışma sürelerine göre yapılan ödemelerin yerinde olduğu anlaşılmakla, Yukarıda belirtilen Yargıtay 23.hukuk Dairesinin kararı da gözetilerek, bilirkişi raporunda yer alan ödenen tutarın %50’si nispetinde sorumlu tutulması gerektiğine dair görüşe itibar edilmeksizin, sözleşme serbestisi kapsamında davacının ödediği tutarın tamamını davalıdan rücuen talep edebileceği tespit edilmiş olup ancak … 22. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10/10/2019 tarih, 2018/461 Esas, 2019/434 Karar sayılı davanın kabulüne ilişkin kararı, davalı şirket tarafından istinaf edilmiş olup davacı … tarafından istinaf edilmemiş olduğundan verilen ilk karar davalı şirket yönünden kesinleşmiş olan kısımlar, faiz türü ve faiz başlangıç tarihi yönünden lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturacağından buna göre davalı tarafın usulü kazanılmış hakları da dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M ; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-)Davanı KABULÜ İLE, davalı tarafın usulü kazanılmış hakları da dikkate alınarak 206. 768,70.TL rücuen tazminat alacağının dava tarihi olan 12/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 14.124,37.TL harçtan, dava açılışında alınan 3.531,10 TL peşin harcın düşülmesi ile eksik alındığı anlaşılan 10.593,27 TL harcın alınması için görevsizlik kararı öncesi verilen karar ile … 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/10/2019 tarih, 2018/461 Esas, 2019/434 Karar ile 06/02/2020 tarihli 2020/56 Harç makbuz no ile 10.593,27 TL eksik harcın tahsili için harç tahsil müzekkeresi yazılmış olduğundan buna göre yazılan ve alınan harçlar yeterli olduğundan tekrar harç alınmasına yer olmadığına,
3) Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 3.531,10.TL peşin harç, 35,90.TL başvurma harcı, 450,00.TL bilirkişi ücreti ile birlikte 204,20.TL posta ve tebligat ücreti, olmak üzere toplam 4.221,20. TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4) Davacının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 31.947,62.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak yatıranlara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nin 345/1. maddesi uyarınca 2 (iki) hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 21/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸* Bu karar 5070 sayılı kanun gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır*¸