Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/516 E. 2022/60 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA “TÜRK MİLLETİ ADINA “
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/516 Esas
KARAR NO : 2022/60

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … -…
VEKİLLERİ : Av. …-Av. …
DAVA : Menfi Tespit (Havale- Borçlu Olmadığının Tespitine İlişkin)
DAVA TARİHİ : 16/09/2021
KARAR TARİHİ : 02/02/2022
KARAR YAZMA TARİHİ : 07/02/2022
Mahkememize açılan davanın yapılan açık yargılaması sonucunda, dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davalı tarafın Ankara … İcra Müdürlüğünün 2021/9176 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, davacı müvekkili şirket ile uzaktan yakından alakası olmayan… adlı kişilerde borçlu olarak gösterildiğini, toplam 12.000,00 TL alacak üzerinden icra takibi başlattığını, bu icra takibine itiraz ettiklerini, bu para alışveriş işinin hiçbir yerinde davacı müvekkilinin şirketin olmadığını, her ne kadar davacı müvekkili şirketin icra takibine itiraz edilerek takibin durmasını sağlamış ise de davalının bu dosyaya ilişkin olarak her zaman itirazın iptali davası ihtimali mevcut olduğundan bu durumda davacı müvekkilinin menfi tespit davası açmada hukuki yararı mevcut olduğunu buna göre müvekkilinin davalının borcu olmadığını tespit edilmesine, haksız ve kötü niyetli takip yapılmış olması nedeniyle icra takip bedeli üzerinden %20’den az olmamak üzere davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Müvekkili …’in stant hostesliğinde çalışmak amacıyla ajanslara kayıt yaptırmak istediğini, müvekkilinin kullanmış olduğu telefona Papaya’dan arandığı ifade edilerek jigolo sitesinden üyeliğinin olduğunu, üyeliğinin silinmesi için belirli miktarda bedel ödemesi gerektiğini, aksi halde ifşa edileceğinin bildirildiği, müvekkilinin muhtelif zamanlarda aynı amaçla arandığını kendisiyle paylaşılan iban numarasına para göndermesi ifade edildiğini, korkuya kapılan müvekkilinin …. Bankasına Alibeyköy şubesindeki kayıtlı hesabına … isimli şahsa ise …. Şubesine kayıtlı hesabına para gönderdiğini, davacı müvekkilinin dolandırıldığını anlaması üzerine isimleri geçen bu şahıslarla birlikte bu davanın davacısı şirkete karşı icra takibi başlattığını davacı şirket tarafından söz konusu icra takibine itiraz edildiğini, akabinde bu davanın açıldığını, Yargıtay içtihatlarına göre açık olan kötü niyetin ıspatının her türlü delille mümkün olduğunun belirtildiğini, basında yer alan bilgileri göre CBS tarafından yapılan soruşturma kapsamında çok sayıda şahsın gözaltına alınmış olduğunu, taraflarınca yapılacak suç duyurusunun ve açılacak ceza davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, belirtilen nedenlerle davanın reddine, davacı tarafın takip konusu bedelin %20 ‘den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı gerçek kişi olup, tacir olup olmadığının, ticari kaydının bulunup bulunmadığının araştırılarak bildirilmesi istenilmiş olup 20/09/2021 tarihli cevap dilekçesinde, herhangi bir bir şirket kaydına rastlanmadığının bildirildiği belirtilmiştir.
Davalının tacir olup olmadığı, hangi ticari defterleri tuttuğu Maltepe Vergi Dairesine müzekkere ile sorulmuş olup verilen 21/09/2021 tarihli cevap yazısında, gayrimenkul alım satım işinden dolayı gelir vergisi kaydı olup 31/12/2013 tarihinde terk ettiğini bildirildiği tespit edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı şirketin hakkında başlatılan icra takibine itiraz etmesi üzerine icra takibi durmasına rağmen ilerde itirazın iptali davası açılacağı gerekçesi ile davalı tarafa, borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasına ilişkindir. Görev kamu düzenine ilişkin olup öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığının değerlendirilmesine, davacı şirketin davacı tarafa iddia edilen şekilde borcu olup olmadığının tespitine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154. ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.
Somut olayda, uyuşmazlık davacı şirketin hakkında, davacı gerçek kişi tarafından başlatılan icra takibine itiraz etmesi üzerine icra takibi durmasına rağmen ilerde itirazın iptali davası açılacağı gerekçesi ile davalı tarafa, borçlu olmadığının tespitine ilişkin olarak açılan menfi tespit davası olup bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesinin görevli olması tarafların tacir ve uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur.
Davalı taraf gerçek kişi olup dosya içerğine yansıyan belgelere göre tacir olmadığı. Dava konusu olayda iki tarafın ticari işi ile ilgili olmayıp Uyuşmazlık alacak borç ilişkisinden kaynaklanmakta olup davacı tarafın hakkında başlatılan icra takibine itiraz etmesine rağmen ileride itirazın iptali davası açılabileceğinden dolayı davalı tarafa, icra takibinden dolayı borçu olmadığının tespitine ilişkin olarak açılan menfi tespit davasına ilişkin olduğundan dava ticari dava sayılmaz. ( Yargıtay…. .Hukuk Dairesinin 2016/8541 Esas, 2017/3332 Kararı)
Yapılan tüm bu açıklamalara göre eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir.
Bu durumda, yukarıda açıklanan nedenlere göre dava mutlak ticari dava olmayıp, davalı tacir olmadığı gibi dava konusu gönderilen havalede davalının ticari işletmesi ile ilgili olmadığından gönderilen havaleden dolayı başlatılan icra takibinden kaynaklı menfi tespit davası olup genel mahkemelerin görevine girdiği dikkate alınarak, davanın ANKARA Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu kapsamda mahkememizin görevsizliğine, HMK’nın 114/c,115/2.maddelerine göre dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, dava dosyasının görevli ANKARA Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M ; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-) Uyuşmazlığın genel mahkemelerin görevine girdiği dikkate alınarak, dava mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığından mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-)HMK’nın 114/c maddesi gereğince görev dava şartı olduğundan anılan yasanın 115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
3-)Tarafların, görevsizlik kararına karşı kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulması halinde ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize müracaatı halinde dava dosyasının görevli ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-)Yargılama giderleri ve harcın HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece nazara alınmasına,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nin 345/1. maddesi uyarınca 2 (iki) hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/02/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸* Bu karar 5070 sayılı kanun gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır*¸