Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/404 E. 2021/513 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA “TÜRK MİLLETİ ADINA “
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/404 Esas
KARAR NO : 2021/513

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … -….
VEKİLİ :Av. …….

DAVALI : … – … …
VEKİLİ :Av……
DAVA : Alacak (Ticari Alım-Satımdan Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 29/12/2020
KARAR TARİHİ : 13/07/2021
KARAR YAZMA TARİHİ : 14/07/2021
Mahkememize, Ankara ….Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/786 Esas, 2021/296 Karar sayılı görevsizlik kararı ile tevzi edilen dosyanın yapılan incelenmesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Ankara ….Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/786 Esas, 2021/296 Karar sayılı dosyasına sunulan dava dilekçesinde; Müvekkilinin… AŞ ile yaptığı… Sıvılaştırılmış Petrol Gazları Tüplü Bayiliği Anlaşması ve Genel Şartnamesi uyarınca Ankara’da ilgili firmanın yetkili bayiliğini yürüttüğünü, müvekkilinin bayiliği aracılığıyla kendi araçları ile LPG alımı yaptığını, davalının almış olduğu gaz bedellerinin bir kısmının davalıdan tahsil edildiğini, davalının bir süre sonra ödeme yapacağını söyleyerek müvekkilini oyaladığını ve müvekkili bayi aracılığı ile LPG alımı yapmaya devam ettiğini. Bu kapsamda davalı yanın müvekkili aracılığı ile… A.Ş.nin dolum tesisi ve deposundan 2018 Eylül-Haziran 2020 tarihleri arasında bu tarihler dahil olmak üzere tespit ettikleri kadarı ile 2018 yılında 388.185,31.TL, 2019 yılında 2.905.618,93.TL, 2020 yılılna 1.633.173,20.TL olmak üzere toplamda 4.927.041,20.TL tutarında gaz alımı yapmış olmasına rağmen bu bedeli ve bu bedelinin kar marjını müvekkiline ödemediğini. Davalı şirketin… AŞ Ankara bayisi olan müvekkilinin aracılığı ile… AŞ Ankara Dolum Tesisi ve Karşıyaka Dolum Tesisi ve Karşıyaka Dolum Deposundan 2018-2019-2020 yılları arasında almış olduğu ancak bedelini ödemediği LPG miktarının belirlenerek bu kalem alacağından şimdilik 5.000,00.TL’nin davalıdan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, davalı şirketin… AŞ Ankara bayisi olan müvekkilinin aracılığı ile… AŞ Ankara Dolum Tesisi ve Karşıyaka Dolum Tesisi ve Karşıyaka dolum deposunda 2018-2019-2020 yıllarında almış olduğu LPG alımlarına dair …’nun 26/09/2019 tarih ve 8851 sayılı kararı uyarınca dağıtıcı sıfatıyla sağlamış olduğu kar marjından müvekkiline ödemesi gereken bedelin belirlenerek bu kalem kar alacağından şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Müvekkili ile davacı arasında LPG alım satımından kaynaklı bir ticaret söz konusu olmadığını, davacının 2018-2019-2020 yıllarında… AŞ’den alınıp bedeli ödenmediği iddia edilen LPG’ye ilişkin müvekkili şirkete herhangi bir fatura keşide edilmediğini. Bir tacirin 3 yıl gibi uzun bir zaman diliminde alacağını talep etmemesinin mümkün olmadığını. Davacı tarafın bu süre içinde fatura keşide edilmemesinin ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu. Davacı tarafın davalı müvekkilinden her hangi bir LPG bedeli alacağının mevcut olmadığını. 3 yıl içinde neden davacı tarafın davalı müvekkili şirkete LPG alımının durdurulması yönünde… A.Ş’ye bir talimat vermediğini. … A.Ş verilen talimat gereğince davacı … adına LPG alımının davalı müvekkili şirket araçlarınca yapılmasına onay verilmiş olduğunu. Sebep olarak müvekkili davalı şirket araçlarına… A.Ş’den alınan LPG’nin davacı …’in bilgisi dahilinde … Akaryakıt …Ltd.Şti’ne teslim edildiğini. Bu … şirketin DAVACI …’in oğlu olan …”in yetkisi ve sahibi olduğu ……. Tic. Ltd. Şirketi olduğunu. … adına tüm ticari faliyetleri davacı …’in vermiş olduğu genel vekaletnameye göre … tarafından yürütüldüğünü. Müvekkili davalı şirketin nakliyesini sağladığını. Müvekkili şirket ile … şirketi arasındaki güvene davayı uzun süredir devam eden ticari ilişki nedeniyle teslim edilen LPG’ye ilişkin bir belge alınmadığını. LPG bedelinin talep edilmediğini, müvekkili şirkete herhangi bir fatura keşide edilmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili 29/12/2020 tarihli delil dilekçesinde müvekkili davacı tarafından davalı şirketten alacağını gösteren tabloyu delil olarak sunmuştur.
Yine davacı vekili 06/04/2021 tarihli muhasebe kayıt bilgilerine ait beyan dilekçesinde, müvekkilinin resmi defter kayıtlarına göre şuan satışı yapılmış olmasına rağmen fatura kesilmemiş olan gaz stok bedelinin 30/03/2021 tarihli itibariyle 7.139.419,73.TL olduğunu. Bu tutara fatura kesilemediğini. Stok kayıtlarında durduğunu beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafın davalı taraf ile arasındaki ticari alım satımdan dolayı kaynaklı alacaklı olduğu iddiasıyla açılan alacak davası istemine ilişkindir.
İsviçre ve Alman Hukukunda yer alan “belirsiz alacak davası”, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Hukukumuza kazandırılmıştır. 6100 sayılı HMK’nin 107/I. maddesi “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir” hükmünü içermektedir. Madde hükmünden de anlaşıldığı üzere Belirsiz alacak davası davacının, davada talep edeceği miktarı veya değeri tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin objektif şekilde imkânsız olması ya da bunun kendisinden beklenememesi halinde mümkündür. Davacı dava tarihinde davanın miktarını tam ve kesin olarak biliyorsa veya bunu bilebilecek durumda ise, belirsiz alacak davası açılamaz.
Sorun, davacının alacağını tam ve kesin olarak belirleyebilecek bir durumda olması halinde alacağının tahsili için kısmi dava açmasının mümkün olup olmadığında toplanmaktadır.
Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmi dava denir. Diğer bir ifadeyle, bir alacak hakkında daha fazla miktar için tam dava açma imkanı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kısmının dava edilmesi gerekir. (Yargıtay HGK 17.10.2012 gün, 2012/9-838 Esas 715 Karar sayılı ilamı, Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Bası,s.286; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 12. Bası, s.320).
Kısmi dava, 6100 Sayılı HMK’nın 109. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin 1.fıkrasında “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir” hükmüne, 2.fıkrasında ise; “Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, kısmi dava açılabilmesi için;
a-Talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olması,
b-Talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmalı bulunması veya açıkça belirli olmaması gerekir.
Şayet, talep konusu taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirlenebilir ise kısmi dava açılamayacaktır. Diğer bir anlatımla; talep konusunun miktarı taraflar arasında “tartışmasız” ise veya taraflar arasında miktar veya parasal tutar bakımından bir tartışma olmakla beraber, tarafların anlaşmasına gerek kalmaksızın, objektif olarak talep konusunun miktarı herkesçe anlaşılabilecek şekilde “belirli” ise, o talep sonucunun sadece bir kısmı dava edilemez. Bu gibi hallerde, kısmi davanın yasaklanmasının sebebi, davacının kısmi dava açmakta hukuki yarar bulunmadığının kabul edilmesidir. Davacının alacağını, küçük parçalara bölüp her biri için ayrı ayrı dava açmasında hukuki yarar değil; aksine, dava hakkının kötüye kullanılması söz konusudur (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11.Bası, s.319-320).
Talep konusu açıkça taraflar arasında tartışmalıysa ya da açıkça belirli değilse açılan bir kısmi davada davacının hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Açılmış olan bir kısmi davada alacağın taraflar arasında tartışmalı olup olmadığı ya da açıkça belirli olup olmadığı davalının davaya vereceği cevapla anlaşılabilir. Nihayet hakim, ön inceleme aşamasında bu hususu tespit edebilir. Şayet, davalı davaya cevabında alacağı tartışmalı hale getirmişse artık, açılmış olan kısmi davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilmeyip işin esası hakkında hüküm kurulması gerekir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11.bası,s.320-321). ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/17-1099 Esas, 2019/460 Kararı)
Eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı şüphesizdir. Alacağının miktarı veya değeri belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılmaz. Salt bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. ( Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 2014/442 Esas, 2014/2051 Kararı)
Somut olayda, davacı vekilinin dava dilekçesinde gerek ise dosya sunduğu 06/04/2021 tarihli muhasebe kayıt bilgilerine içeren beyan dilekçesinde, davalı yanın davacı aracılığı ile… A.Ş.nin dolum tesisi ve deposundan 2018 Eylül-Haziran 2020 tarihleri arasında bu tarihler dahil olmak üzere tespit ettikleri kadarı ile 2018 yılında 388.185,31.TL, 2019 yılında 2.905.618,93.TL, 2020 yılında 1.633.173,20.TL olmak üzere toplamda 4.927.041,20.TL tutarında gaz alımı yapmış olmasına rağmen bu bedeli ve bu bedelinin kar marjını davacı tarafa ödemediği belirtilmesine rağmen, buna göre alacak gerçekte belirli bir alacak olduğu halde, bu alacağa ilişkin davacı tarafından davalı şirkete, şimdilik toplam 6.000,00.TL üzerinden belirsiz alacak davası açıldığı, oysa alacak talebi, dava dilekçesi ve dosyaya sunulan 06/04/2021 tarihli muhasebe kayıt bilgilerine içeren beyan dilekçesi ve muhasebe kayıt tablosuna göre belirli olduğundan, dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği anlaşılmakla, HMK.nun 114/1-h.maddesine göre hukuki yarar şartı olduğundan, buna göre davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M ; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1)Davanın hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
2) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL harçtan, dava açılışında davacıdan alınan 102,47 TL peşin harcın düşülmesi ile fazla alındığı anlaşılan 43,17.TL harcın karar kesinleştiğinde istem halinde davacı tarafa iadesine,
3) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5) Davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak YATIRANLARA İADESİNE,
Dair, dosya üzerinden tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nin 345/1. maddesi uyarınca 2 (iki) hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 13/07/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸* Bu karar 5070 sayılı kanun gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır*¸