Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/395 E. 2021/703 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/395 Esas
KARAR NO : 2021/703

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … – …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -…

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/05/2015
KARAR TARİHİ : 01/11/2021
KARAR YAZMA TARİHİ : 01/12/2021

Mahkememizden verilen 16/10/2017 tarih ve 2015/1121 Esas 2017/669 sayılı kararı Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 22/04/2021 tarih ve 2020/3020 Esas 2021/3932 Karar sayılı ilamıyla BOZULMAKLA mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ: Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan bir kısım inşaat malzemeleri satın aldığını ve karşılığında da 106.261,36 TL bedelli çeki verdiğini ve çek bedelini ödediğini ve çek bedelinin davalı banka tarafından bankadan tahsil ediliğini, buna rağmen davalının Ankara … İcra Müdürlüğünün 2015/9153 E. sayılı dosyasında müvekkili hakkında fatura alacağına istinaden icra takibinde bulunduğunu, müvekkilinin ödeme emrinin tebliğinden haberdar olmaması nedeniyle takibin kesinleşmesi üzerine de, davalı vekilinin hacze geldiğini, kendisine durumu anlatmasına rağmen ikna olmaması nedeniyle 12.500 TL ödemek zorunda kaldığını, yapılan takibin haksız olduğunu sunulan çek ile fatura bedelinin ödendiğini, belirterek Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2015/9153 E. sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ: Davalı Vekili; süresi içerisinde cevap dilekçesi vermemiş sonrasında beyan dilekçesi ile; davacının iddia ettiği 106.261,36 TL bedelli çekin müvekkili tarafından tahsil edilmediğini, davacının söz konusu çeki müvekkiline verdiği ancak ödeme günü yaklaştığında, ödemede sıkıntı çekeceğini belirterek çekin iadesini talep ettiğini, sonrasında çekin arkasına davacı çalışanı olan …’un adını yazarak, çek müvekkilince tahsil edilmiş gibi …’a ödendiğini ve sonrasında bu bedelin tekrar şirket yetkilisi yahut şirkete ait banka hesabına yatırıldığını, sonrasında ise kötü niyetli olarak fatura bedelinin ödendiğini iddia ettiğini, bu durumun bankaya yazılacak müzekkere ile anlaşılabileceğini, sonuç olarak davacının kendi çalışanına çek bedelini ödenmiş gibi göstererek, bu bedeli kendi hesabına aktarttığını, çek bedelinin gerçekte ödenmediği belirterek davanın reddini istemiştir.
DAVACI VEKİLİNİN BEYANI: Davacı Vekili Beyan dilekçesinde; Davalının süresinde dilekçe vermediğinden, delillerine muvafakat etmediklerini, çek bedelinin ödendiğini, davalının çekin iadesini veya iptal ediliğini kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davada mahkememizin 2015/1121 Esas sayılı dosyasında verilen Davacının davasının kabulü ile davalının Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2015/9153 E. sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespiti ile davalı hakkındaki takibin iptaline,
Davalı takip yapmakta kötü niyetli olduğundan davalının İİK’nun 72/3 maddesi gereğince takibe konu alacağın %20si oranında 21.252,27 TL kötüniyet tazminatının davalından alınarak davacıya verilmesine kararı davalı tarafça istinaf kanun yoluna götürülmüş, Ankara … Hukuk Dairesinin 15/05/2019 tarih 2017/3421 Esas 2019/840 Karar sayılı ilamında; “.. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1. Maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE” dair verilen karar, davalı tarafça temyiz kanun yoluna götürülmüş, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 22/04/2021 tarih ve 2020/3020 Esas 2021/3932 Karar sayılı ilamında; “…İlk Derece Mahkemesi’nce, çekin bedelsiz olarak iade edildiğinin yazılı delillerle kanıtlanamadığı, davalının fatura tarihi itibariyle bir aylık süre ile verilen çeke istinaden 2 yıl sonra takip yapmasının kötü niyetli bir davranış olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
(1)Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353-b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
(2)İİK m. 72/5 hükmü; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz,” düzenlemesini içermektedir. Anılan hüküm uyarınca davacı borçlu lehine tazminata hükmolunması, bu yönde bir talep bulunmasına bağlıdır. Ancak eldeki davada davacı yandan sadır böyle bir talebe rastlanılmamış olup bu husus gözetilmeden davalı aleyhine kötü niyetli takip tazminatına hükmolunması ve bu yöne ilişen davalı vekilinin istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince reddedilmesi doğru görülmediğinden, temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bend uyarınca davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA,…” gerekçeleriyle dosya iş bu esasa kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
DAVANIN NİTELİĞİ VE UYUŞMAZLIK: Dava; taraflar arasındaki ticari satımdan kaynaklanan alım satım nedeniyle mal bedelinin ödenip ödenmediğine ilişkindir. Davacı çek ile bedelin ödendiğini iddia etmiş, davalı çekin verildiğini kabul etmekle beraber, sonrasında davacının isteği üzerine çekin iade edildiğini ve davacının kötü niyetli olarak çekin arkasına kendi çalışanını ilave ederek, bu şahsa çek bedelini tahsil ettirerek sonrasında kendisinin veya şirket yetkilisinin hesabına aktardığını iddia etmektedir. Taraflar arasında fatura konusu malın satışına ve çekin söz konusu mal satışına ilişkin verildiğine dair uyuşmazlık yoktur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; Takibe konu fatura bedelinin davalı borçluya çek ile ödenip ödenmediği, Satışa konu çekin sonrasında davacıya iade edilip edilmediği Takibe konu fatura nedeniyle davacının borçlu olup olmadığına ilişkindir.
BOZMA KARARI ÖNCESİNDE DOSYAYA KAZANDIRILAN VE KARARA ESAS ALINAN DELİLLER: Uyuşmazlığa konu Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2015/9153 E. Sayılı dosyası dosyamız içerisine kazandırılmış, alacaklısının …, Borçlusunun… Grup Nak. İnş. Tur. Org. İth. İhr. Paz. San. Ve Tic. Ltd Şti olduğu, alacaklı tarafından 15/03/2013 tarihli faturaya istinaden 30/04/2015 tarihinde icra takibinde bulunduğunu, borçlunun takibe itiraz etmemesi üzerine mahallinde haciz yapıldığı, haciz sırasında şirlket yetkilisinin adresteki haczedilmek istenen mahcuzların …Grup Tur. Org. İnş. Mak. …Ltd Şti’ye ait olduğu belirttiği görüldü.
Davacının davalıya fatura borcu nedeniyle verdiğini iddia ettiği ve davalının da fatura borcuna karşılık aldığını ikrar etmekle beraber karşı tarafa iade ettiği çek fotokopisi dosyaya sunulmuş, Ziraat Bankası Giriimci şubedeki hesaptan sadır, Keşidecsinin… Grup ….Ltd Şti, Lehtarının … olduğu, 14/06/2013 tarihli 106.261,36 TL bedelli çekin arka kısmında… Ltd Şti tarafından yapılan ciro iptal edildikten sonra çekin Özgör Mete tarafından beyan ciro ile ciro ediliği, devamında …’a ait olduğu belirtilen cironun olduğu görülmüştür.
Davalının iddiaları yönünden Ziraat Bankası Girişimci Şube’ye yazılan müzekkereye verilen cevapta, 14/06/2013 tarihli … adına keşide edilen çekin, karşılığının ibraz eden …’a ödenmesine ve aynı gün paranın yattığı hesaba ilişkin kayıtları göndermiş, Çek bedelinin 14/06/2013 Tarihinde Savaşş Ersoy tarafından tahsil ediliği, aynı tarihte Haciz tutanağından davacı ile aynı adreste faaliyet gösterdiği belirtilen …Grup Ltd Şti hesabına yatırıldığı görülmüştür.
Çek ödemesinin yapıldığı tarihte… Grup ….Ltd Şti’nin ve …. Ltd Ştinin hisselerinin sahibinin … olduğu görülmüştür.
Taraf ticari defterleri üzerinde Mali Müşavir Bilirkişiye inceleme yaptırılmış, Bilirkişi raporunda Davalının ticari defterlerine göre davalının davacıdan 106.251,36 TL alacaklı olduğunu, ödemeye konu çeke ilişkin bir kaydın olmadığını, davalının ticari defterlerinde ayrıca 29/03/2013 tarihli 235.705,00 TL bedelli faturanın olduğunu, Davacının ticari defterlerine göre ise … ile alan hesapların tutulduğu320.Ö05 nolu hesapta 106.261,36 TL bedelli faturanın kaydının tutulduğunu ve 01/06/2013 tarihinde 100 yevmiye maddesinde çek ödendi kaydının düşüldüğünü, dönem sonu itibariyle 59,00 TL cari hesap borcunun bulunduğunun görüldüğünü, raporunda değerlendirmiş ayrıca …ile olan hesaplarını da raporunda değerlendirilmiştir.
Davacının … adında çalışanı olup olmadığı hususu SGK dan sorulmuş, …’un 1994 yılında emekli olduğuna dair kayıtlar gönderilmiş, SGK kayıtlarında davacı ile davalı arasında irtibat kurulmamıştır.
Davalının iddiası davaya konu çekin, davacıya iade edilmek üzere Savaş Gürsoy’a teslim ediliği belirtildiğinden ve çek üzerinde Savaş Gürsoy’un da imzası bulunması nedeniyle teslime ilişkin belgesi olup olmadığına ilişkin tanık olarak dinlenilmesine karar verilmiş, Tanık Savaş Gürsoy duruşmadaki beyanında; Çeki davacı… Grup’tan almadığını, çeki 3 adet araba satışına ilişkin olarak 110.000,00 TL kalan alacağına karşılık 4000,00 TL nakit ve 106.000,00 TL adına çirolu çek olarak aldığını, daha sonra bu çeki bankadan tahsil ettiğini ve …Ltd Şti’nin de 3 tane arabasını satması nedeniyle borcunu 106.000,00 TL çek ile ve 9000,00 TL nakit olarak ödediğini, Kedisinin… ile …arasında ne şekilde bir bağ olduğunu bilmediğini, Çekin …’den… ye nasıl geçtiğini bilmediğini, her iki şirketin sahipleri İlker Muşlu ve …’ı araç satışı nedeniyle tanıdığını beyan etmiştir.
Davalı tarafından tahkikatın genişletilmesi talep edilmiş ise de, Çekin ciro yolu ile verilmiş olmasına, davalının kendisinin aldatıldığını iddia etmesine rağmen 2013 Yılından takip tarihine kadar alacak için davalıya her hangi bir müracaatının olmamasına göre itirazları yerinde görülmemiştir.
BOZMA KARARI SONRASINDA DOSYAYA KAZANDIRILAN VE KARARA ESAS ALINAN DELİLLER: Bozma ilamı öncesinde elde edilen deliller yeterli görülmüş, başkaca bir delil dosyaya kazandırılmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Toplanan delillere, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 22/04/2021 tarih ve 2020/3020 Esas 2021/3932 Karar sayılı Bozma ilamına ve tüm dosya kapsamına göre; Davacın iddiası, davalı tarafından hakkında takibe konu bedelin çek ile davalıya ödendiği ve borcunun olmadığına ilişkin olup, davalı tarafından davacının dosyaya sunduğu çekin kendisine takibe konu fatura nedeniyle verildiğini ikrar etmiştir. Bu durumda ispat yükü davalıya geçtiğinden çek bedelinin kendisine ödenmediğini, çekin davacının talebi üzerine bedeli tahsil edilmeden davacıya iade ediliğini kanıtlamakla yükümlüdür. Davaya konu çek davalı …tarafından ciro ediliği senet arkasında sabit olup, çek bedelinin de banka kanalı ile ibraz eden Savaş Mete’ye ödendiği banka kayıtları ile anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı Çek hamili olan …’un çalışanı olduğunu, davacıya bedeli alınmadan iade edilen çeki bu çalışanı aracılığıyla bankada tahsil ederek, yine şirket sahibinin, davacı şirket ile aynı adresinde faaliyet gösteren şirketin aktardığını, bunun dahi ödemenin gerçek olmadığını ortaya koyduğunu iddia etmiş ise de, söz konusu durumun çekin müvekkili tarafından ciro edilerek neden verildiği hususunu ispatlayamadığı, çekin ciro edilerek devrinin yapılmış olmasına, çekin bedelsiz olarak keşide edene iade ediliğinin yazılı belge ile ispatlanamamasına göre davalının buna ilişkin savunmalarına itibar edilmemiştir. Diğer bir durum ise her ne kadar davalının ticari defterlerine göre davalının takibe konu fatura nedeniyle, davacıdan alacaklı olduğu gözükmekte ise, davacı ticari defterleri ile birbirini teyit etmeyen defterlerin sahibi lehine delil niteliği olmadığından bu durum davalının ispatlayama yetmeyeceği gibi takibe konu fatura 15/05/2013 tarihli olup, faturaya ilişkin olarak verildiği kabul edilen çek tarihi ise 14/06/2013’tür. Buna göre davacının davalıya bir aylık çek verdiği anlaşılmakta, borcun bir aylık vadeye bağlandığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bilirkişi incelemesine göre de, taraflar arasında söz konusu işlem haricinde 29/09/2013 Tarihinde 59,00 TL lik bir fatura daha düzenlemiş o tarihinden takip tarihi olan 30/04/2015 tarihine kadar başkaca ticari ilişki olmamıştır. Davalının bir ay vadeli çeke istinaden, süresinde ödenmeyen borç nedeniyle 2 sene beklemesi bu süre içerisinde alacağın tahsiline ilişkin bir işlemde bulunmaması da hayatın olağan akışına uygun değildir. Bu nedenlerle, davalının fatura borcuna karşılık kendisine veriliğini ikrar ettiği çekin sonrasında banka kanalı ile ödenmiş olmasına, davalının çekin bedeli tahsil edilmeksizin davacıya iade ediliğini kanıtlayamamasına göre davanın kabulü ile davacının takibe konu fatura nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M: Yukarıda Açıklanan Gerekçelerle;
1-Davanın KABULÜ ile; davacının Ankara … İcra Müdürlüğünün 2015/9153 Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespiti ile davacı hakkındaki takibin iptaline,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 7.258,70 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 1.814,68 TL nin mahsubu ile bakiye 5.444,02 TL nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı taraf kendini bir vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilip takdir edilen 14.044,83 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar ve ilam harcından mahsup edilen 1.814,68 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri 27,70 TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 81,00 TL tebligat ve müzekkere posta gideri olmak üzere toplam 812,8 TL davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yatırılan avanstan karşılanan yargılama giderinin davalı üzerinde brakılmasına,
7-HMK’nun 333 ve GAT’nin 5. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/11/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸