Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/339 E. 2021/868 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/339 Esas – 2021/868
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/339
KARAR NO : 2021/868

HAKİM ….
KATİP ….

DAVACI : ….
DAVALI : …..

DAVA : Menfi Tespit, İstirdat (Bankacılık işleminden kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/06/2021
KARAR TARİHİ : 21/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/12/2021

Mahkememize açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
Davacı vekili ayrıntısı dava dilekçesinde yazılı olduğu üzere, davacının davalı bankadan kredi kullandığını, banka tarafından davacının temerrüde düşmesi nedeniyle 3 ayrı icra takibi başlatıldığını, davacının kredi kullanmasından sonra bir takım ödemeler yaptığını, icra takibi başlatıldıktan sonra da ödemeler yapmaya devam ettiğini, banka tarafından bakiye borcun ne kadar olduğu hususunda bilgi verilmediğini, tek bir borca rağmen 3 ayrı icra takibi başlatıldığını ve icra takiplerinde çok yüksek miktarda faiz talebinde bulunulduğunu, faiz talebinin çok yüksek olduğunu, yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip sırasında davacının taşınmazının satışının yapıldığını, borcun ödenmek istenilmesine rağmen satış işlemine devam edilmesinin alacaklının temerrüdünü ortaya koyduğunu, davalı bankanın kötü niyetli olarak hareket ettiğini belirterek dava konusu kredi nedeniyle davacının davalıya borcunun kalıp kalmadığının ve fazla ödemesi olup olmadığının tespiti ile davacının taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesi ve sözleşmeye dayalı olarak başlatılan icra takipleri nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, varsa fazla ödemelerin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ayrıntısı süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde yazılı olduğu üzere, taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesi ile…mahkemelerinin yetkili olarak belirlendiğini, Ankara mahkemelerinin yetkili olmadığını, tarafların tacir olması nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan yetki şartının geçerli yetki sözleşmesi niteliğinde bulunduğunu, davacı hakkında imzalanan kredi sözleşmesi kapsamındaki borçların ödenmemesi nedeniyle genel haciz yolu ile ve ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını, takiplerin mükerrer olmadığını, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile alınan ödeme dışında herhangi bir ödemenin bulunmadığını belirterek öncelikle yetki yönünden davanın reddine, hukuki yararın bulunmaması ve alacağın ödenmemesi nedeniyle davanın esastan reddine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takipleri ve genel kredi sözleşmesi nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit ve varsa fazladan yapılan ödemenin iadesine yönelik istirdat davasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Genel yetkili mahkeme başlıklı 6/1. maddesi “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmünü, 6/2. maddesi “Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” hükmünü, Sözleşmeden doğan davalarda yetki başlıklı 10/1. maddesi “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmünü, Yetki sözleşmesi başlıklı 17/1. maddesi “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü, Yetki sözleşmesinin geçerlilik şartları başlıklı 18/1. maddesi “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz.” hükmünü, 18/2. maddesi “Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.” hükmünü, Yetki itirazının ileri sürülmesi başlıklı 19/2. maddesi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun Menfi tesbit ve istirdat davaları başlıklı 72/8. maddesi “Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.” hükmünü içermektedir.
Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin Yetkili Mahkeme ve Uygulanacak Hukuk başlıklı 6.2 maddesi “Sözleşmeden doğacak her türlü anlaşmazlıklarda, (Bankanın yurtdışı şubelerince tesis edilen kredilere ilişkin anlaşmazlıklar dahil) Türkiye Cumhuriyeti Kanunları uygulanacak ve anlaşmazlıkları çözümlemeye…Merkez (Çağlayan) Mahkeme ve İcra Müdürlükleri yetkili olacaktır.” hükmünü içermektedir.
Tüm dosya kapsamı ve açıklanan hükümler birlikte değerlendirildiğinde, tacir olan davacı ile tacir olan davalı bankanın Selamiçeşme/İstanbul şubesi arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin yukarıda alıntılanan yetkili mahkemenin belirlenmesine ilişkin maddesi ile genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklar ile ilgili olarak…mahkemelerinin yetkili olarak belirlendiği, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklar yönünden yetkili mahkemenin belirlenmesine ilişkin maddenin yetki sözleşmesi niteliğinde bulunduğu, tarafların tacir olması, yetki sözleşmesine konu uyuşmazlığın belli olması, yetkili mahkemenin belirlenmiş olması nedeniyle HMK’nin 18/2. maddesi uyarınca yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, davacının ticaret sicilinde kayıtlı adresinin Sincan/Ankara, davalı bankanın ticaret sicilinde kayıtlı adresinin Ümraniye/İstanbul, dava dilekçesinde belirtilen davalı adresinin Şişli/İstanbul olduğu, sözleşmenin…ilinde bulunan davalı bankaya ait şube ile davacı arasında imzalandığı, yetki sözleşmesi ile münhasır yetkinin belirlenmediğinin düşünülmesi halinde dahi davacının hakkında…İcra Dairelerinde açılan takiplere yönelik menfi tespit davası açması nedeniyle 2004 sayılı İİK’nin 72/8. maddesi uyarınca icra takibinin yapıldığı yer, HMK’nin 6/1. maddesi uyarınca davalının yerleşim yeri yada HMK’nin 10/1. maddesine uygun şekilde sözleşmenin yerine getirileceği yer olan…Asliye Ticaret Mahkemesinde davasını açmasının gerektiği, davacının alıntılanan kanun maddelerinde yazılı bulunan yetkili mahkemede davasını açmadığı, davalı tarafından HMK’nin 19/2. maddesi ile belirlenen şekilde süresi içerisinde sunulan cevap dilekçesinde yetki itirazının ileri sürüldüğü, 2004 sayılı İİK’nin 72/8., HMK’nin 6/1, 10/1, 17/1, 18/1-2, 19/2. maddeleri uyarınca…Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşıldığından mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M ; gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,

1) HMK’nin 116/1-a maddesi uyarınca süresi içinde yapılan yetki itirazının KABULÜ ile MAHKEMEMİZİN YETKİSİZLİĞİNE,
2) HMK’nin 17/1. maddesi uyarınca davaya bakmakla yetkili mahkemenin…ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ OLDUĞUNA,
3) Kararın kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın…ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4) (a) Süresi içinde yapılan başvuru yapılması ve dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi halinde HMK’nin 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin yetkili mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına,
(b) Süresi içinde başvuru yapılmaması halinde ise HMK’nin 20/1-son cümlesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine ve yargılama giderlerinin verilecek ek kararda hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin YÜZÜNE KARŞI, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nin 345/1. maddesi uyarınca 2 (iki) hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
21/12/2021

Katip …. Hakim ….
e – imzalıdır e – imzalıdır

Bu gerekçeli karar güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.